İnceleme - MGS V: Ground Zeroes

Sil baştan başlamak lazım bazen.

 

 Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nde yayınlanmıştır.

“Seni beklettim, ha?” diyor Snake… Yüzünden süzülen yağmur damlalarına odakladığım dikkatimi, alışamadığım ses tonu dağıtıyor. “David Hayter nerede?” diye soranlara, “Gerçek bir aktöre ihtiyacımız vardı” diye cevap veren Hideo’yu doğrularcasına, daha bir gerçek baktığını reddedemiyorum. Kısacası çok heyecanlıyım be ya… MGS V karşımdaki. Akmasa da damlıyor işte. Bir parça hikâye, bir parça oynanış… Oyun tarihinin en büyük prodüksiyonlarından biri olacak The Phantom Pain’den önce, ağza bir parmak bal. Çevirip çevirip oyna işte. Derken… Karşımdaki devasa üsse doğru ilk adımları atmaya başlıyorum.  

Benim gibi yıllardır seriyi hatmetmiş olanlar iyi bilir: O ilk birkaç adımda karanlığın, kumpasın içine doğru çekildiğinizi hissedersiniz. Ve yine Kojima’nın sizi her bir adımda şaşırtacağını; sadece hikâyenin değil, oyundaki detay seviyesinin de sürprizlerle dolu olduğunu bilirsiniz. Oyunun “mecburen” PS3 versiyonunu denerken, bahsettiğim o his birkaç dakika içinde yok oldu. Kojima’nın o her zamanki “işçiliği” yoktu sanki. Animasyonlar tutuk, çevre unsurları eksik, harita boş gibiydi… Zaten kısacık olan oyun, iyice bitmemiş sürüme bağlanmıştı gözümde. Neredeyse tüm motivasyonumu kaybetmiştim oynamak için. Dedim ki kendime “Dur bunu böyle yazma, iki gün daha bekle PS4 versiyonunu indir.”

Bekledim ve indirdim… Ground Zeroes (GZ) böylece başlamış oldu sonunda. Kojima’nın yeni nesil şaheseri FOX Engine’in, yeni neslin daha ilk gününden neler yapabildiğini görünce ruhum serinledi resmen. Kontroller, animasyonlar şöyle bir silkinip kendine geldi. Belli ki Kojima artık “yeni nesle geçin” buyurmuş.

Yakalandığınız anda reaksiyon verebilmeniz için birkaç saniyeniz var. 

Açıkçası GZ, şu kadar da büyük konuşayım, Metal Gear’ın yanına “Solid” eklendiğinden beri, serideki en büyük değişimi haber veriyor: Açık uçlu oynanış. Şurası kesin ki GZ, stealth action olayını baştan tanımlıyor. Oyunun ana görevi belki çok kısa sürüyor ancak aynı görevi onlarca farklı şekilde yapabilirsiniz ve tümünde ayrı bir keyif alacağınızı garanti ederim. Ben ilk denememde yılların kurdu olarak, bir kere bile görünmeden, yakalanmadan rehineleri kurtarıp olay yerinden uzadım. Sonraki denemelerimde biraz daha gürültü yapmayı tercih ettim.

Sızmanız gereken yer Camp Omega. Küba topraklarına kurulmuş bir Amerikan üssü… Yıllardır nükleer enerjinin kötüye kullanımı, gen terapisi, klonlama üzerine yorumlarını esirgemeyen Kojima belli ki bu kez CIA’in gizli hapishanelerine takmış. (Guantanamo Kampı’ndaki tutuklulara yapılanlar ve Castro’nun “Küba’nın kalbindeki hançer” benzetmesi, Kojima’nın gözünden kaçmamış.)  Zaten Camp Omega da kocaman bir hapishane ve buradan Peace Walker’dan (PW) hatırlayacağımız Chico ve Paz’ı kurtarmamız gerekiyor.  

BİR PASİFİK HİKÂYESİ

Fox Engine'in yapabildikleri, özellikle PS4'te göz kamaştırıcı.

Serinin GZ’den önceki en büyük ve köklü değişimi PW’da olmuştu. Kojima’nın “Kalbimdeki MGS V” dediği PW, MGS IV ile yaşını belli etmeye başlayan klasik oynanışı, neredeyse tamamen değiştirmişti. Üs kurmak, asker toplamak ve bu askerleri yeteneklerine göre sınıflandırıp savaş alanına göndermek; hem üssü, hem de askerleri sürekli geliştirmek, klasik MGS anlayışına ezber bozan yorumlar getirmişti. GZ ise, sadece hikâye olarak değil, sürpriz bir şekilde oynanış olarak da PW’ye daha yakın duruyor. Sadece oyunun ana görevi olan GZ’de değil, ana görevi bitirdikten sonra açılan yan görevlerde de PW’nin üzerine inşa edilmiş kurgular göze çarpıyor. Rehine kurtarma, sabotaj, suikast görevleri çizgisel değil, farklı yaklaşımlarla çözülebilecek, sizi uygulayacağınız taktikler konusunda inanılmaz serbest bırakan bir yapıda kurgulanmış. The Phantom Pain’i düşünemiyorum bile…

Mesafeleri kısaltın ya da içine bir C4 koyup park ettiğiniz yerde patlatın. 

Bana göre oyundaki en büyük değişiklik Soliton Radar’ın ortadan kalkmış olması. Bundan böyle sağ üst tarafta düşmanın yerini ve içinde bulunduğunuz haritanın genel hatlarını göremeyeceksiniz. Ve bu harika bir karar olmuş. Açık bir arazide, uygulanabilecek hinliklerin neredeyse sınırsız olduğu bir ortamda dikkatinizi çevreden başka bir yere vermeniz cidden akışı bölebilirdi. Kaldı ki artık dürbününüzü kullanarak düşmanlarınızı işaretleyebiliyor ve onları takip edebiliyorsunuz. GZ’de codec olayı da yok. Bunu sevdiğimi ve anlamlı bulduğumu söyleyemem ama yine de dürbünle baktığınız yer hakkında istihbarat almak istiyorsanız, tek tuş ile Miller’a bağlanabilir ve ilgili bölge hakkında tavsiyelerini dinleyebilirsiniz. Hem Codec yerine artık iDroid’imiz var. iDroid’e tek tuşla ulaşabilir, görev verilerine, haritaya ve topladığınız ses kasetlerine ulaşabilirsiniz. Bu arada, iDroid’in güncellendiğine dair mesajlar PS4 gamepad’inin hoparlöründen geliyor; hoş bir detay.

CQC, serideki en akıcı haline bürünmüş. 

GZ’nin genel yapısı oyunu arcade mekaniklerinden biraz daha koparıp genel anlamda daha gerçekçi bir anlayışa kavuşturmuş. Mesela artık ikiden fazla silah taşıyamıyorsunuz. Birincil ve ikincil silahınızın yanında, bir de fırlatabileceğiniz ekipmanınız bulunuyor; bu el bombası da olabilir, düşmanın dikkatini başka yöne çekmek için kullanabileceğiniz boş şarjör de… Taşıyabileceğiniz silah ve ekipmanların azlığı, sizi taktik üretmeye zorluyor. Yeni MGS ile tanıştığınızda sanıyorum en çok bu durum hoşunuza gidecek. Camp Omega, sürekli devriye rotalarının değiştiği, içeri sevkiyat kamyonlarının ve devriye ciplerinin girip çıktığı ama size düşman görünen ne varsa, aynı zamanda hedefinize giden yolu da açabilen, yaşayan bir yer. Kısacası Kojima, sandbox modelini çok iyi sindirmiş ve olabilecek en anlamlı şekilde stealth action türüne uyarlamış.

SONSUZ DÖNGÜ

Muhtemelen bu yazıya gelene kadar, GZ’nin ne kadar kısa olduğu, bu kadar parayı hak etmediği hakkında bir ton şey işittiniz. Evet, bütün bir oyun olarak düşünürseniz, hayal kırıklığına uğramanız olası. Özellikle hikâye hakkında oldukça küçük bir porsiyon ile yetinmek zorundasınız. Hatta kimi eleştirilerde videoların kısalığından dem vurulmuş… Bir MGS oyununda getirilen eleştiriye bakın hele! Belki de MGS, “oyun” tarafını hatırladığındandır, olamaz mı? Bana göre GZ, oyuncular için hazırlanmış bir deneme alanı ve teknoloji sunumu; yeni MGS standartlarına bir geçiş ve Kiefer Sutherland’e bir kulak alıştırması. Benim gibi iflah olmaz bir MGS hayranı içinse, The Phantom Pain’e kadar geçmek bilmeyecek günlerin yegâne ilacı.

Bir düşmanı yakaladığınız anda sorgulayabilir, bayıltabilir ya da öldürebilirsiniz.

Ground Zeroes, The Phantom Pain adlı klasik olması muhtemel bir başyapıta bizi hazırlayan, yeni MGS konseptini tanıtan, FOX Engine’in nelere kadir olduğunu gösteren bir yapım. İçindeki görevleri tekrar tekrar oynayabilir, her defasında farklı stratejiler deneyebilir ve stealth action olayının günümüz teknolojisinde nasıl yorumlandığına şahit olabilirsiniz. Eğer MGS serisini takip etmeyen ve ortada ne döndüğünü bilmeyen bir oyuncuysanız, siz orada kalın ve seriye bu oyunla başlamayın; The Phantom Pain’i bekleyin. Asıl MGS hayranlarıysa GZ’nin her bir köşesinde farklı bir güzellik görebilirler. Şimdi, Mother Base’i son bir sefer görmek istemez misiniz?

KÜNYE

OYUN İSMİ Metal Gear Solid V: Ground Zeroes

Tür: Gizlilik-Aksiyon

Yapım: Kojima Productions

Dağıtım: Aral, PSN, Xbox Live

Sistem: PS4

Kutulu Fiyatı: 120TL

Dijital İndirme: 79 TL (PSN)

Yaş Sınırı: 17+

Dahası İçin: metalgearsolid.com

Bulunduğu Platformlar: PS4, PS3, Xbox One, Xbox 360

KARNE

NOTU: 8 /10


 

 EKSTRALAR

SAVAŞTA VE BARIŞTA

Peace Walker’dan sonra kimin ne yaptığını unuttunuz mu? Ofiste MGS serisinin en baba iki hayranından biri olan Ömer (bilin bakalım diğeri kim?), sizler için Ground Zeroes’un en önemli karakterlerini kaleme aldı. Dikkatle okuyunuz, Peace Walker hakkında spoiler yemeyiniz.

PAZ

Paz Ortega Andrade ile Peace Walker’ın başında tanıştık. 16 yaşındaki Paz ailesini Kosta Rika İç Savaşı’nda kaybetmişti ve bir KGB ajanı olduğunu sonradan öğrendiğimiz üniversite hocası Gálvez’in desteğiyle bir yatılı okulda kalmaktaydı. Tam bir savaş karşıtı, “barış” kavramının tutkulu bir savunucusuydu. Paz ismi zaten İspanyolca’da barış anlamına geliyor. Ülkesini işgal etmekte olan askeri güçleri yok etmek için Snake ve Kaz’dan yardım istiyordu.

MSF’in mücadelesi sırasında onlar için barışın simgesi haline gelen Paz’ın asıl kimliğini ise Peace Walker’ın sonunda öğreniyorduk. Paz aslında Cipher tarafından yetiştirilen ve onlar için çalışan, Zero ile birebir görüşme imkânına sahip az sayıdaki güvenilir ajandan biriydi. CIA’in de, KGB’nin de içine sızmayı başarmıştı. Asıl adı Pacifica Ocean, yaşı 24’tü. Genç görünümünü kullanarak kendisini 16 yaşında olarak tanıtmıştı.

Peace Walker yok edildikten sonra MSF üssünde kalmaya başlayan Paz, Metal Gear ZEKE’in kontrolünü ele geçirir ve ABD’ye nükleer saldırı girişiminde bulunur. Böylece dünyanın MSF’e düşman olmasını sağlayacaktır. Snake ZEKE’i yok eder, patlamanın ardından Paz okyanusa düşer. Öldüğü düşünülür ama Snake’in Paz’ın ölmediğine dair şüpheleri vardır.

Paz bütün o rollerinin ve kimliği açığa çıktıktan sonraki sert konuşmalarının yanında Peace Walker’daki ve Ground Zeroes’taki bazı ses kayıtlarında görebileceğiniz gibi aslında içten içe hüzünlü bir karakterdir.

KAZ

Yarı Amerikan, yarı Japon olan Kazuhira Miller sürekli dışlanmış, babasını ve annesini acı şekillerde kaybetmiş, en sonunda paralı bir asker olmuştu. Snake’in birliği ile girdiği silahlı çatışmayı kaybedince intihar girişiminde bulunmuş ama bu davranıştan etkilenen Snake onu kendi birliğine katılmaya ikna edmişti. Kaz, nihayetinde MSF’in komutan yardımcısı ve Snake’in en güvenilir dostu oluyordu.

Peace Walker’ın sonunda Kaz, Snake’e, Paz ve Gálvez’in kimliklerini en başından beri bildiğini ve ondan habersiz Cipher ile işbirliği yaptığını itiraf eder. Ancak Kaz, Cipher’ın tarafında değildir, MSF’i büyütebilmek için yalnızca işbirliği yapmıştır. Paz ABD’ye nükleer füze atıp dünyanın MSF’e düşman olmasını sağlamaya kalktığında da Cipher ile olan tüm bağlarını koparır.

CHICO

Kosta Rika’nın özgürlüğü için savaşan FSLN kumandanı Amanda’nın küçük kardeşi ve bir FSLN üyesi. Peace Walker’da yaşı 13 olmasına rağmen yetersiz beslenme nedeniyle olduğundan daha küçük gösteriyor. Dinozorlar, uzaylılar gibi gizemli şeylere meraklı, heyecanlı bir genç kendisi. Hem FSLN, hem de MSF Chico’yu pek sever. Peace Walker’da Snake, Chico’nun hayatını kurtarır; bölge hakkında geniş bilgiye sahip Chico da elinden geldiğince bu bilgileri Snake ile paylaşarak ona yardımcı olur.

Chico ayrıca Paz’dan epeyce hoşlanıyor.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum