İnceleme: Might & Magic X: Legacy

Köklere Dönüş

Not: Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinin Şubat 2014 sayısında yayınlanmıştır.

Daracık koridorlar, karanlık zindanlar, ölümcül tuzaklar ve hazine dolu sandıklar… Dile kolay, ta 1986’dan beri devam eden bir maceradan, yani oyunculuk tarihinin en eski isimlerinden biri olan Might & Magic’ten bahsediyoruz burada. Serinin son oyunu M&M IX bundan tam 12 yıl önce çıkmıştı ve “Gelmez olaydın, görmez olaydım!” diyen Ferdi Tayfur'lara dönüşmüştük her birlikte. O zamandan beri de ne bir haber alabiliyorduk kendisinden ne de böyle bir ümit besleyebiliyorduk. Ancak görünen o ki Ubisoft bu köklü markayı tarihin tozlu raflarına kaldırmaya razı değil, çünkü bunca sene sonra parmaklarımızın ucunda olan şey gerçekten de bir M&M oyunu…

inceleme-might-and-magic-x-legacy-big8

Heroes 3’ten Christian’ı hatırlayan?

Yeni oyun, eski oynanış

Might & Magic X: Legacy (MMXL), serinin en son halkası olmasına rağmen aslında tam anlamıyla bir geri adım. Çünkü dokuzuncu oyunun ciddi başarısızlığının ardından yeni ve farklı bir şeyler deneme riskine girmek istemeyen Ubisoft, şahsen çok zekice bulduğum bir hamleyle serinin köklerini yeniden canlandırma yoluna gitmiş. Bunun sonucunda da bugünün grafiklerine sahip ama 10 yıl öncesinin oyun mekanikleriyle çalışan, gayet nostaljik bir yapım çıkmış ortaya. Baştan söyleyeyim, “Ah, ah! Nerede o eski Ultimalar, Wizardryler, nerede o sıra tabanlı RYO'lar!” diyenlerdenseniz bu oyun tam da sizin aradığınız şey.

MMXL, serinin âdedi olduğu üzere bir önceki Heroes oyunun, yani HOMM VI’nın bittiği yerden başlıyor (eğer siz de benim gibi son iki Heroes’a sadece bir noktaya kadar tahammül edebildiyseniz korkmayın; açılış videosunda dünyanın şu anki durumu ve güç dengeleri hakkında hatırı sayılır bir bilgi veriliyor). Parmaklarımızın ucunda Raiders (Yağmacılar) adında dört kişilik bir maceracı grubu var. Kahramanlarımızın tek arzusu yakın zamanda atalarının salonuna göçen ustalarının son isteğini yerine getirmek, yani adamın küllerini Karthal’daki bir manastıra götürmek. Fakat her RYO'da olduğu gibi işler raydan çıkıyor ve kahramanlarımız Sorpigal adlı liman kasabasına ayak basar basmaz kendilerini bir dizi karmaşık olayın içinde buluveriyor.

inceleme-might-and-magic-x-legacy-big11

İç mekân tasarımları dış dünyaya nazaran daha başarılı

Oyuna başlar başlamaz temiz ve basit bir karakter yaratma ekranı karşılıyor bizi. Burada üç seçeneğimiz var: Oyunun görsellerinde paylaşılan hazır grubu seçebilir, sıfırdan bir grup oluşturabilir ya da oyunun bizim adımıza rasgele bir ekip yaratmasını sağlayıp üzerlerinde keyfimize göre ince ayar yapabiliriz. Seçebileceğimiz ırklar elf, insan, cüce ve ork olmak üzere dört taneyle sınırlı; her bir ırk içinse üç farklı sınıf var. Örneğin Paladin ve Mage sınıfları sadece insanlar tarafından seçilebilirken, Druid ve Ranger'ı sadece elfler, Shaman ve Barbarian'ı da sadece orklar seçebiliyor. Karakterlerimizin dış görünümüne karışamıyoruz maalesef, fakat zaten hazır portreler neyimize yetmiyor...

Oyun dünyasına adımınızı atar atmaz iki şey fark edeceksiniz: Birincisi sol alt köşede yer alan ve gözlerinizin hafiften yaşarmasına neden olabilecek yön tuşları; ikincisiyse ecnebilerin “grid-based” dediği, karelere ayrılmış bir haritada adım adım ilerleme sistemi. Kısacası ilk dakikadan nostalji damarlarımızı kabartmayı başarıyor oyun.

inceleme-might-and-magic-x-legacy-big2

 

inceleme-might-and-magic-x-legacy-big3

Retro Pixelation özelliği oyuna apayrı bir hava katıyor


DM sallar: 1d20

Savaşlar eski usul, sıra-tabanlı çatışma sistemine dayalı. Düşmanlarımız bitişiğimizdeki kareye yerleştiğinde (çaprazdan vuramıyoruz/vurulmuyoruz) rakibimizi yenene ya da nalları dikene kadar bir daha kıpırdayamıyoruz. Saldırı ya da defans tek seçeneklerimiz… Bununla birlikte düşmanımızla aramızda 1-2 kare mesafe varsa (ve tam karşımızdaysa) onu uzaktan ok ve büyü yağmuruna tutma şansına da sahibiz. Tabii bir de şu var: Ekibimizden tek bir kişi bile büyü ya da ok kullanırsa o turn boyunca herhangi bir yöne kıpırdayamıyoruz; hareket ettiğimiz takdirde de saldırı hakkımızı savuşturmuş oluyoruz. Kısacası ciddi anlamda strateji yapmayı gerektiren, gayet oturaklı bir sistemi var oyunun. Özellikle de boss savaşlarında…

inceleme-might-and-magic-x-legacy-big9

Oyunda gece-gündüz döngüsü de mevcut

Karakterlerimizin portreleri o anki durumlarına göre değişiklik gösteriyor. Örneğin zehirlendiyse Göktuğ’un salatalığı gibi yeşeriveriyor, çok yaralanırsa ağzı burnu kan içinde kalıyor. Tüm enerjisi tükendiğinde de bayılıyor ve ikinci bir enerji barı ortaya çıkıyor, fakat hâlâ zarar verilebilir durumda oluyor. Bayılan bir karakteri büyü yoluyla kaldırabildiğimiz gibi bu işi dinlenerek de halledebiliyoruz. Fakat sadece yanımızdaki erzak miktarı kadar dinlenebiliyoruz. Yani her savaştan sonra hemen dinlenip paçayı kurtarmak yok. Bu da beraberinde envanterimizi de dikkatli kullanma gerekliliği gerektiriyor. Her ne kadar hoş bir ayrıntı olsa da tam bir zindanın ortasındayken oradan çıkıp gerisin geri kasabaya gitmek, stoklarımızı yeniledikten sonra onca yolu geri tepmek bazen sıkıcı olabiliyor. Özellikle de simya, ticaret, diplomasi ve tamir gibi yeteneklerin yerinde yeller estiğini; zırhınızı tamir etmek, yeni yetenek öğrenmek ve iksir almak için mutlaka şehre dönmek zorunda olduğunuzu fark edince içten içe söylenmeden edemiyorsunuz. Neyse ki oyun haritasının orasına burasına saçılmış kiralık yardımcılar buluyorsunuz. Bunlar savaşta etkin bir rol oynamasalar da ekibimizin envanter ekranını genişletmek, tuzakları haber vermek gibi katkılarda bulunuyorlar. Tabii ufak bir ücret karşılığında… Bu arada evet, zindanlarda tuzaklar ve gizli kapılar gibi şeylerin yanısıra birkaç bulmaca bile var. Fakat bunların ne sayısını ne de tasarımlarını beğendiğimi söyleyebilirim. Yani Legend of Grimrock tarzı bulmacalar arıyorsanız maalesef onu burada bulamayacaksınız.

inceleme-might-and-magic-x-legacy-big5

Zurnanın zırt dediği an

Oyun tıpkı Shadowrun: Returns gibi Unity motorunu kullanıyor. Gelgelelim beraberinde çok saçma kısıtlamalar da getiriyor. Eğer sisteminiz 64 bit değilse oyunu orta seviye ayarların üzerine çıkaramıyorsunuz. Bitmedi… İşletim sistemine getirilen bu kısıtlama karakterlerin savaş naralarını, ambiyans seslerini ve konuşmaları da ortadan kaldırıyor; geriye sadece müzik ve çatışma sesleri kalıyor. İşin acı tarafıysa oyunun 32 bit işlemcili sistemlerde çatır çatır çalışabilnesi, çünkü Early Access sırasında külüstür PC’mle bile her şeyi son ayarlara getirip oynayabiliyordum. Ama artık bunu yapamıyorum maalesef ve tabiri caizse çamur gibi grafiklerle baş başa kaldım. Bu saçma karar için yapımcıları esefle kınıyorum.

Bunu saymazsak, grafiklerin genel anlamda güzel gözüktüğünü söyleyebilirim. Oyunda “retro pixelation” adlı bir de seçenek var ki sanırım en çok sevdiğim yanı bu oldu. Çünkü tüm oyunu 80’lerden fırlamış gibi, piksel piksel oynamanızı sağlıyor. Bununla birlikte bazı kaplamalarda, özellikle duvarlarda ve kapılarda birkaç burun kıvırtan detaya da denk gelebiliyorsunuz. Neredeyse bütün NPC’lerin aynı göründüğünü ve bazı portrelerin çok kez kullanıldığını da eklemem gerek.

Bunun dışında uzaktaki düşmanlardan hangisi vuracağımızı seçememek, rakiplerimizin bir türlü önümüzde sıraya giremeyip savaş boyunca step dans yapmaları, kapılarının durduk yere kaybolması, canavarların içinizden geçip gitmeleri gibi irili ufaklı, oyunu çökertmeyen, hatta bazen gülmenizi sağlayan bazı buglar da var. Bir de iyi yazılmış metinleri gölgeleyen çok kötü bir diyalog ağacı söz konusu. Tamam, nostalji güzeldir ama bu da biraz tembelliğe kaçmak gibi olmuş.

Tüm şikayetlerime rağmen, önceki M&M'in bıraktığı hasarı kısmen süpüren bu yeni-eski oyunun serinin sevenlerine iyi geleceğine inanıyorum.

inceleme-might-and-magic-x-legacy-big4


Ashan’a hoş geldiniz

Tıpkı 2005’ten bu yana çıkan tüm M&M oyunlarında olduğu gibi MMXL da Ashan kıtasında geçiyor. 3DO battıktan sonra serinin haklarını alan Ubisoft’un, geçmiş yapımlara bağlı kalmamak için yarattığı bir diyar burası. O yüzden Heroes 3’ten aşina olduğunuz yaratıklardan, büyülerden ve yeteneklerden çok Heroes V ve sonrasındaki yapımlarda gördüklerinizle karşılaşmaya hazır olun. En azından ilk başlarda…

 

Grid-based da ne ola?

Eskiden RYO oyunları karelere ayrılmış haritalarda oynanırdı. Yani Skyrim’deki gibi eliniz kolunuzu sallayarak her yeri gezmek mümkün değildi. Onun yerine, durduğunuz konuma göre her seferinde sadece bir kare ilerleyebiliyordunuz (sağa, sola, öne veya arkaya). İşte MMXL da bu sistem üzerine kurulu, ama daha akıcı ve modernize edilmiş hâliyle.

 

Künye

Tür: RYO
Yapım: Limbic Entertainment
Dağıtım: Ubisoft
Dijital Fiyatı: 29,99 $
Platform: PC

 

Karne

Artılar

Dengeli savaş sistemi
Buram buram nostalji hissi
Retro pixelation özelliği
12 yıl sonra yeni bir M&M!

 

Eksiler

Bulmacaları yetersiz
Diyaloglar olmamış
Birkaç küçük bug
İşletim sistemlerine getirilen saçma sapan sınırlama

 

Son Karar: Eski tarz RYO'ya susamış olanlar gelsin!

Not: 7

YORUMLAR
Parolamı Unuttum