Not: Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinin Mart 2014 sayısında yayınlanmıştır.
Gün geçmiyor ki milyon dolarlık AAA yapımlara kafa tutan bir bağımsız yapımla karşılaşmayalım. Rymdkapsel de boyuna posuna bakmadan (70MB) sizi ekranın başına çivileyen o “küçük” oyunlardan biri işte. Rymdkapsel (İsveççe “uzay kapsülü” demekmiş) özünde bir GZS, ama türün oldukça minimalist bir örneği. Tüm gerçek zamanlı strateji oyunlarında olduğu gibi bunda da kaynak topluyor, birim üretiyor ve düşman akınlarına karşı üssünüzü savunmaya çalışıyorsunuz. Oyunun amacı iki boyutlu uzay haritasının üzerindeki dört farklı Monolit’e ulaşmak. Bunu başarabilmek için de uzay üssünüzü koridorlar ve odalar yardımıyla genişletmeniz gerekiyor. Fakat bu iş göründüğü kadar basit değil. Öncelikle her odayı mutlaka ama mutlaka bir koridora bağlamak zorundasınız. Bir diğer zorluksa ekranın sol üst köşesinden size el sallayan ve bir sonraki odanın şeklini belirleyen Tetris blokları. Bir yandan üssünüzü genişletmeye çalışırken diğer yandan da ortaya düzgün bir dağılım çıkarma derdine düşüyorsunuz bu bloklar yüzünden. Şekli şemali takmayıp karman çorman bir dağılım yapmakta da serbestsiniz elbette ama bu defa da işçilerinizin kat etmesi gereken yol gittikçe uzuyor ve telafisi zor bir zaman kaybı yaşıyorsunuz.

Hazır söz işçilerden açılmışken, bu dikdörtgen kafalı ufaklıklardan biraz bahsetmeliyim. Rymdkapsel’de siz hiçbir şeye doğrudan karışamıyorsunuz. Sadece yapılacakları belirleyip işçilerinizi görevlere atıyor ve arkanıza yaslanıp (Yalan! Diken üzerinde!) olacakları izliyorsunuz. Yapay zekânın genel olarak iyi iş çıkardığını söyleyebilirim ama aynı anda birden fazla oda inşa etmeye kalktığınızda en dolambaçlı yolları seçmek ve en gereksiz odayı bitirmeye çalışmak gibi kötü bir huyları var. Özellikle de koridorları benim gibi arapsaçı kıvamında yerleştirdiyseniz.
Oyunda üretebileceğiniz altı farklı oda var ve her birinin işlevi diğerlerinden farklı. Turkuvaz renkli reaktör odalarında ‘enerji’ üretiliyor. Pembe renkli “extractor” odasını uzayda başıboş bir şekilde yüzen parçacıkların bitişiğine yerleştirdiğinizde ‘madde’ elde ediyorsunuz. Yeşil renkli bahçelerde ‘sludge’ adlı bir besin maddesi üretiyor, bu maddeyi sarı mutfaklarda yiyeceğe dönüştürüyor ve bu yiyecekleri turuncu kışlalarda kullanarak işçi üretiyorsunuz. Son olarak mavi renkli silah odası geliyor ki Rymdkapsel’de hayatta kalabilmenin tek yolu bu odalardan yeterli sayıda üretmek.

YAŞAMAK BİR İHTİMAL
Oyunun yaklaşık ikinci dakikasından itibaren ekranın alt köşesinde yavaş yavaş dolmaya başlayan kırmızı bir bar ortaya çıkıyor. Bu bar sona ulaştığındaysa ilk düşmanlarınızla tanışıyorsunuz. Bakmayın siz havada süzülen kalın ve kırmızı çizgilerden ibaret olmalarına. Eğer hemen savunma pozisyonuna geçmezseniz (silah odasını yaptınız, değil mi?) birkaç saniye içinde tüm işçilerinizi delik deşik ediyorlar ve oyun da orada sona eriyor. Neyse ki ilk akınlar oldukça kolay ve de seyrek geçiyor. Fakat oyunda ilerledikçe hem düşmanların sayısı hem de kırmızı barın dolma hızı artmaya başlıyor. Bu da bir yerden sonra elinizin ayağınızın iyice birbirine dolanmasına, oyunun aşırı derecede zorlaşmasına ve ölümün kaçınılmaz hale gelmesine neden oluyor. Ama zaten işin zevkli kısmı da burada. Tıpkı Dark Souls’da olduğu gibi Rymdkapsel’de de kendinizi öle öle geliştiriyor, her ölümünüzden bir ders çıkarıyor ve her seferinde yeni bir şey öğrendiğinizi fark ediyorsunuz. Oyunun tek kötü yanıysa sadece 3 haritaya sahip olması ve her birini en az bir kez tamamladıktan sonra geriye yapılacak pek bir şey kalmaması.
Fakat üç haritaya rağmen, yine bağımlılık yapan ve sizi saatlerce oyalayabilecek bir bağımsızla karşı karşıyayız sevgili Oyungezerler. Strateji oyunlarını ve zoru seviyorsanız bu sürenin günler, hatta haftalar olmaması için hiçbir neden yok. Siz künyeye bakadurun, ben bir el daha ölmeye gidiyorum.

New, Plus, Zen
Oyunu ilk açtığınızda ana menüde New, Plus ve Zen olmak üzere üç ayrı seçenek olduğunu göreceksiniz. New modundayken düşmanlar daha yavaş hareket ediyor ve oynanış nispeten kolay. Plus moduysa hem daha zorlu hem de daha hızlı bir oynanış sunuyor. Zen’de ise hiç düşman yok, ama başarımları da kazanamıyorsunuz. Plus ve Zen’i ancak bir kez öldükten sonra (kaçışınız yok, nihoho!) seçebiliyorsunuz.

Künye
Karne
+
-
Son Karar: Zoru seven stratejistler için (şimdiden) bir dakika saygı duruşu…
Not: 8
















