Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nde yayınlanmıştır.
South Park dendi mi, aklıma önce "yeni bölüm ne zaman geliyor?" sorusu gelir hep. Hayatımda hiçbir dizi, hiçbir oyun, hiçbir sevgili beni onun kadar bekleyişlere sokmamıştır. Nedendir bilmiyorum ama South Park doğasında beni çeken bir şey var. Belki hayattaki her şeyden daha dobra oluşu, belki edepsizliği, insanın düşünmekten bile utandığı şeyleri bütün doğallığıyla dışa vurması, belki de sanatın dokunmayı sevmediği “ayıp!” şeyleri normalleştirmesi... Gerçekten, GERÇEKTEN tam olarak açıklamam mümkün değil ama hepimiz biliyoruz ki South Park’ın doğasında “farklılık” var. (Galiba South Park’a karşı hislerim var arkadaşlar, farkındayım.)
Trey Parker ve Matt Stone’un yarattığı, yıllar boyu çocuğu gibi büyüttüğü South Park, bugüne kadar hep yapılamayanları yapan, söylenemeyenleri söyleyen bir seri oldu. ABD Başkanı Barack Obama’nın eşinin cinsel organı hakkında bölüm yayınlayan bir TV şovundan bahsediyoruz...
Dahası olamaz diyorduk ama o da oldu. 2012 yılının E3 etkinliğinde duyurulan South Park: The Stick of Truth, çizgi dizinin 17. sezonunda başlayan PlayStation 4 ve Xbox One savaşına öyle güzel bir Game of Thrones parodisi ile dahil oldu ki “bir sonraki bölüm ne zaman?” heyecanını toptan çözdük. Dişimizin kovuğunu doldurmayan o 22 dakikalık seansların yerine 12-13 saatlik toplu gösterim seçeneği geldi çünkü. Bol bol güldük, en süperinden eğlendik. Sen ne güzel olmuşsun TheStick of Truth!

Oyunun cutscene’lerini boşluk tuşuna basılı tutarak geçebiliyorsunuz. Jimmy kekelemeye başladığında da bunu yapmanız gerekiyor çünkü kendisi takıldı mı üç-dört saat kekeliyor…
YENİ ÇOCUK’LA TANIŞIN
Mahallenin yeni çocuğu olarak dahil olduğumuz South Park evreninde amacımız, insanlar ve elfler arasındaki amansız savaşta (yani Cartman ve Kyle’ın mahalleden arkadaşlarının savaşında) Stick of Truth’a sahip çıkmak ve pırtlamak, pırtlamaaaak, pırtlamak. Belki biraz da pırtlamak. Ama neticede pırtlamak.

Gotik olmak mı istediniz? Kahve, sigara, siyah kıyafetler ve Guitar Hero eğlencesi. Hazırsınız!
Yeni çocuk olarak mahalleye taşınır taşınmaz ilk fark ettiğimiz şeylerden biri South Park’ın haritası oluyor. Çizgi dizinin bölümlerinde geçen tüm önemli hatırda kalanlar tüm mekânlar, caddelere bölünerek düzenli bir şekilde haritaya konumlandırılmış. Okulun arka bahçesinden tutun “Plansız Ebeveynlik Çocuk Aldırma Merkezi”’ne, Kanada’dan tutun Tom Hanks’in Plastik Cerrahi Dükkanı’na kadar hiçbir şey unutulmamış. Oyunun her bölümü siz biraz daha kikirdeyin diye oluşturulmuş, kikirdeyecek bir şey bulamazsanız sağ tık ile pırtlayıp yeniden kikirdeyin diye şekillendirilmiş. Oyunun neredeyse hiçbir işe yaramayan "junk" yani çöp eşyalarının bile üzerlerine şahane referanslar kondurulduğunu düşünürsek, bu iş gayet de iyi kotarılmış. İşin RYO tarafını Obsidian’ın ele aldığını bildiğimiz için oyunun "oyun" tarafının iyi çıkacağını zaten biliyorduk. Ama Trey Parker ve Matt Stone’un oyun yapımcıları ile birlikte bu kadar iyi çalışıp South Park ruhunu tamamen bu öyküye yedirebileceğinden emin değildik. Ve gördük ki o da olmuş. Olmuş yahu bu oyun! Hatta diyorum ki, South Park için daha iyi bir oyun düşünülemezdi!
Dediğim gibi, South Park’ın tanıdık mekanları o kadar iyi düşünülerek konumlandırılmış ki, dizinin takipçileri olarak hiç yabancılık çekmiyoruz, hiçbir şey zorlama gelmiyor, klasik South Park komikliği içinde ilerliyor her şey. Oyunu bitirdikten sonra tüm referansları yakalamak ve gülünecek bir şey kalmadığına emin olmak için haritayı iyice tekrar dolaştım ama içim rahat değil, kesin bir şeyler kaçmıştır zira oyunun her kuytusunda diziye göndermeler var.

Stick of Truth’u ele geçirmek için her şeyi yapabilirdiniz. Ama artık çok geç… Geç olduğu için de aileniz artık eve dönmenizi istiyor. Oynamaya yarın sabah devam edebilirsiniz.
UYKUSUNDA UZAYA KAÇIRILMIŞ EVSİZ ADAMIN NAZİ ZOMBİYE DÖNÜŞMESİ (!?!?!?!?)
South Park’ın abesitesini düşündüğümde (abesite, abeslik ölçüsü olarak şu an uydurduğum bir kelime) bu dünya nasıl bir senaryoya uyarlanır da oyun haline getirilebilir gibi şüphelere kapılıyordum ama yapımcılar muhteşem bir iş başarmış. Hatta şöyle söyleyeyim: Oyundan South Park'la ilgili her şeyi çıkarsak, yerine bilmediğimiz karakterler ve meklanlar eklesek yine de harika bir alternatif fantezi hikâyesi olurdu.
The Stick of Truth basit bir sıra tabanlı dövüş mekaniği üzerine kurulmuş. Yanınıza alacağınız bir mahalle arkadaşınızla birlikte tüm savaşlara girecek, şehrin altını üstüne getireceksiniz. Tabii hepsinin ayrı özelliği var. Misal Butters ile sağlık desteği alırken, Princess Kenny ile uzak menzilli savaşlarda bonus kazanıyorsunuz. En faydalı yol arkadaşının Butters olduğunu söyleyebilirim ama oyunun dövüş sistemi öncelikle South Park’ın esprilerini aktarmakta kullanılan bir araç olduğundan, kimi seçeceğiniz çok da önemli değil. Dövüşler basit ve en zor haliyle bile çok uğraştırmıyor. Sadece espriler arasında “oyunlaştırma dolgusu” olsalar da yine de önem verilerek tasarlanmış bu bölümler. Yani dövüş sahnelerinin sıkıcı olduğunu söyleyemem. Oyun içi Facebook ortamında ne kadar çok arkadaşınız olursa, popülaritenizle birlikte özel yeteneklerinizin de sayısı artıyor. Ayrıca her seviye atlayışınızda yeni özellikler geliyor ve Cartman’dan özel “gaz çıkarma” teknikleri öğrenebiliyorsunuz. Tabii bunların hepsini de girdiğiniz dövüşlerde kullanabiliyorsunuz. Yetenek kullanmak ya da silahınızla saldırmak için ufak klavye ve fare kombolarına girişmeniz gerekiyor. Ama oyun bu konuda da sizi zorlamak yerine her saldırı sırasında altyazıyla ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Canım benim.

Kızlar grubunu kendi tarafınıza çekmek için Orlando Bloom'a maruz kalmanız gerekiyor.
Gaz çıkarmak adeta bir Şafak Sezer filmi kıvamında işlense de oyunun belkemiği. Öyle ki, sağ tıkınız gaz çıkarmaya yarıyor, daha da kötüsü Butters buna her seferinde gülüyor…
Hikâye düz, olabildiğince South Park bölümleri kadar absürt, yaratıcılık yine tavan, kısacası dizi bölümünden beklediğiniz her şeyi içerecek kadar “tam”. Hani bazı South Park bölümleri “meh” dedirtecek kadar sıradan ve sıkıcı olur ya, oyun 12 saatlik South Park deneyimi sunmasına rağmen hiçbir noktada o bölümlerin yavanlığına düşmüyor. Dur durak bilmeyen güzel bir South Park bölümünün içerisindeymişsiniz gibi sanki. Bigger & Longer and Uncut’ın daha uzunu. Sahi, Terrance and Phillip bile var!
Oyuna girer girmez Cartman size adınızı ve oyun içerisindeki sınıf tercihinizi sunacak. Bu South Park diline yakışır türden, harika bir "hoş geldin"sekansı. Çünkü sunulan sınıflar; dövüşçü, büyücü, hırsız ve Yahudi. Evet Yahudi. South Park oynuyorsunuz, ne bekliyordunuz ki?

Ve kız olmak hiç de kolay değil…
PEKİ YA SOUTH PARK İZLEMEYEN EĞLENİR Mİ?
Baştan beri oyun içerisindeki referansların ne kadar iyi yerleştirildiğinden bahsettim ama bu durum süperliğinin yanında doğal olarak bir de sorun doğuruyor; South Park izlemeyen biri oyundan zevk alabilir mi? Ya da sadece denk geldikçe izleyenler göndermeleri anlamayıp mutsuz olur mu?
Bu konu internette harıl harıl tartışılsa da (85 milyon yıllık insan evriminin geldiği nokta; acaba diziyi izlemesem oyundan zevk alır mıyım?) benim kanaatim net; evet eğlenebilirsiniz. Ama kesinlikle South Park’ı izleyen biri kadar değil. Hele hele South Park’ın her bölümünü izlemiş, filmlerini tüketmiş birinin oyun karşısında gülmeden durabileceği beş dakika yok. Çünkü her yer referans, her yer direniş. Birçok uyarlama oyun gördüm ama birbirinin işinden hiç anlamayan bu iki sektörün bu kadar iyi anlaştığını ilk defa görüyorum (ne dedim ben?). Oyun yapımcıları South Park külliyatından haberdar, South Park yazarları da oyun yapımını baba mesleği devralmış kadar iyi biliyor sanki. Her şey o kadar iyi işlenmiş ki, oyunun web tasarımcısına kadar herkesin South Park hayranı olduğunu düşünüyor insan.
Sahi, ne diyorduk? Evet diziyi izlemeyen de oyunu oynarken eğlenebilir ama South Park seyircisinin belki yarısı kadar.
Ama hassas ruhları şimdiden uyaralım; cinsellik, osuruk esprileri, ironi, iğrençlik… Tamam sevin demiyorum ama bu garip olgular sizi gülümsetmek yerine sinir ediyorsa South Park: The Stick of Truth size hitap etmiyor. Dizinin izleyicisi az çok neyle karşılaşacağından haberdardır ama ben bu evrene uzak olanlar için uyarımı şimdiden yapayım, sonra benden tiksinmeyin.

South Park her fırsatta olduğu gibi Stick of Truth’da da Kanada ile dalga geçmeye devam ediyor. Kanada’da geçen tüm bölümler eski Pokemon oyunları tarzında tasarlanmış.
OKULUN ARKA BAHÇESİ
Gelelim biraz da can sıkıcı şeyleri konuşmaya. Öyle çok can sıkıcı şeyimiz yok ama adettendir biz aklımıza takılanları dile getirelim.
Stick of Truth size klasik South Park deneyimini sunacak sunmasına ama tüm espriler de diziden oyuna aktarılmış değil. Dizide yapılmayan espriler, hatta çok daha yüksek metrajda dalga geçmeler Stick of Truth’un doğasında var. Ama South Park’ın modası geçmiş esprileri de yok değil. Misal gotikler meselesi. Gotik insan mı kaldı be South Park? Hâlâ onlarla ilgili espri görmek bizi hatıralara götürdüyse de, sanki daha yeni ve kalıcı South Park tiplemelerine ihtiyacımız var artık. (Gerçi oyun içerisinde bir gotik dansı yapmanız istenecek, bunu aynı Guitar Hero oynar gibi mini bir oyunla performans haline dönüştüreceksiniz ve çok eğlenceli ama benim dediğim şey başka.)
Bir başka konu da grafikler. Evet, South Park zaten karakteristik bir grafik yapısına sahip, bunun oyun için değişmesini beklemiyorduk. Bir röportajında dinlemiştim; Trey Parker South Park çizimlerini animasyondan bile saymıyor, "hatta çizim bile denemez" diyordu. Detaydan yoksun, basit vektörel kartonların birleşmesinden oluşan South Park grafiklerini düşündüğümüzde hak vermeden de edemiyoruz. Gelgelelim bahsettiğimiz grafik sıkıntısının bu konuyla bir ilgisi yok. Benim bahsettiğim şey oyundaki karakterlerin bazen yanıp sönmesi, bazen de tamamen yok olması. Örneğin arkadaşlarla muhabbet içinde olduğunuz bir sahnede kamera grubumuza doğru bir dönüyor, bir de ne görelim, boşluk. Yanımızdakiler görünmez olmuş. Hal böyle olunca birkaç saniye anlam vermeye çalışıp, aklınızda grafikleri hayal gücünüze göre şekillendiriyorsunuz. Sizi ne kadar bozar bilmiyorum ama oyunun en az beş dakikalık bir kısmında bu şekilde bir kayıp var.

Terrance and Phillip’siz bir South Park oyunu düşünülebilir mi?
Son sıkıntım da RYO mekaniklerinden birinin bozuk çalışmasıyla ilgili. Oyunu “açık dünya” olarak adlandırabiliriz. Açık dünyada dolaşırken de her rol yapma oyunundaki gibi sokaklarda aniden düşmanlar belirip başımıza çöreklenebiliyor. Buraya kadar her şey normal, fakat düşmanı öldürdükten sonra herhangi bir binaya girip çıkarsak, işte o zaman sıkıntı var. Çünkü az önce öldürdüğümüz düşmanları yine aynı yerde buluyoruz. Oyun kendi de söylüyor, “bu oyunda dövüşmek sıkıcı ve zaman kaybı”. Hal buyken esprilerin peşinde koşarken sürekli dövüşmeye takılmamız, hatta öldürdüğümüz düşmanların tekrardan ayaklanması biraz can sıkıcı olabiliyor. Neyse ki tüm sıkıntılar bu kadar. Oyunun zevkini toptan kaçırabilecek herhangi bir nane yok. Belki Mr. Slave’in kalın bağırsağında bulduğumuz iPhone keyfimizi biraz daha kaçırabilir... Ama onu da South Park’ın South Park'lığına verip görmezden gelebiliriz bence.
ATA SPORU: SOUTH PARK SESSİZLİĞİ
South Park: The Stick of Truth tüm dengesiz, absürt ve spontane hikâye anlatımının yanında, 17 yıldır bıkmadan devam ettirdiği alışkanlığını da yanında getiriyor; yine topluma ve insanlığa bir dolu sallıyor. Özellikle düşen UFO ve Taco Bell ile ilgili geyiğe rastgeldiğinizde anlayacaksınız ki, South Park ekibinin kafası başka bir türlü çalışıyor. Bu öyle bir başkalık ki, ne başka bir dizi o kıvama gelebilir, ne de herhangi biri bu denli sivri eleştirilerle dünya üzerinde varlığını devam ettirebilir. O sadece South Park’a ait bir özelliktir, başkası tarafından kullanılamaz, yapılamaz ve kimseye devredilemez.

Butters, Profesör Chaos’a geri dönüyor!
"OLMUŞ!" demekten kendimi alamadığım bir evredeyim şu an. İlk defa bir oyunu yavaş oynayayım da çok sürsün diye günlere bölerek “bitirmemeye” uğraştım. Yan görevlerden nefret eden ben, ilk defa tüm yan görevlerin peşine düşüp “İsa”’yı bulmaya çalıştım. İsa’yı bulmaya çalışırken belki onunla saklambaç oynadım ama bu popomdaki uzaylıların yerleştirdiği ışınlanma makinesinden keyif almama engel olmadı. Kanada prensesinin eşi cinsel organından ses çıkartmaya bağımlı olsa da ben ona gayet iyi davrandım. AIDS'e yakalanıp tedavi oldum. AIDS’im geçmedi ama artık Magic Johnson AIDS’ine dönüştüğü için zararsız hale geldi. Sahi, Morgan Freeman artık sayemde bir tane daha fazla “çil”e sahip, çünkü her filmde olduğu gibi oyunda da karmaşık bir konuyu açıklamasına izin verdim.
Tüm bu saçmalıkları, düzensizlikten oluşturduğun bir düzene kondurduğun için, bana bu saçmalıkları yaşama fırsatı verdiğin için teşekkürler South Park. Yıllardır beklediğim, beklediğime bunca değen bir oyun daha olmamıştı.
EKSTRALAR:

KONSOLDA STICK OF TRUTH’A SANSÜR
Dünyada saçma şeyler vardır. Daha da saçma şeyler vardır. En saçma şeyler vardır. Ama bunların hiçbiri South Park’a sansür uygulamak kadar saçma değildir. (Bölüm 31/69 Otostopçunun Galaksi Rehberi –Douglas Adams)
Stick of Truth biz PC oyuncularına sınırsız ve sansürsüz olarak geldi ama konsol oyuncuları bizim kadar şanslı değil. Sansürün bizzat sebebi de PEGI ya da otorite kuruluşlar değil, yayımcı firma Ubisoft.
Peki Trey Parker ve Matt Stone bu durum karşısında sessiz kalır mı? Asla. Oyunun sansürlü kısımlarında sansüre karşı yergiler içeren bir resim yer alıyor.

BEKLEDİM DE GELMEDİN KÖŞESİ
Oyunda beklemediğim ama orada olan birçok dip South Park karakteri olmasına rağmen, kesin vardır dediklerim maalesef yok. Bunlardan biri de Kanye West. Fishsticks ve Kim Kardashian ile ilgili bölümlerden sonra kendisini oyun içinde de mutlaka görmeyi isterdim ama belli ki telif ücretinde bir sıkıntı olmuş (ya da Kanye West artık daha fazla rezil olmak istememiş). Ayrıca 7/24 kafası güzel dolaşan Bay Havlu’yu da oyunun yükleme ekranları dışında göremiyoruz. E bir de Funnybot hani?
Ayıp. Ayıp.
KÜNYE
SOUTH PARK (PC)
Tür: RYO, Komedi
Yapım: Obsidian Entertainment
Yayın: Ubisoft
Dijital İndirme(Steam): 59.99$
Yaş Sınırı: 18+
KARNE
NOTU:8+/10
SON KARAR:
Bulunduğu Platformlar: PC/PS3/XBOX 360
Ne İyi?
+ Mükemmel bir şekilde başarılmış “oyunlaştırma”
+ Tüm önemli South Park espri ve mekanlarının oyun içinde yer alışı
+ Ses işçiliği ve seslendirme
+ Beklenileni vermesi
+ Kısa olmayışı
Ne Kötü?
-Grafik bugları
-Dövüş sisteminin tekrar eder ve nispeten sıkıcı oluşu
















