Serinin geçmişine detaylı bir bakış
Devamını oku“Ne güzel FIFA 17’de gol atıyor, Gears of War 4’te yaratık doğruyordum. Oldu mu şimdi Red Barrels, böyle sürpriz bir şekilde demoyu çıkartmak şart mıydı sanki? Beni o güzel koltuğumda yayılmaktan alıkoyacak, diken üstünde bırakacaksın illa. İşimiz gücümüz yok, durduk yere korkacağız şimdi.”
Red Barrels birkaç gün önceden hafiften çıtlatmıştı ama yine de hoş bir sürpriz oldu Outlast 2’nin demosu. Oyun için şimdiye kadar iki adet uzun video gösterilmişti. Demo ise bizleri ikinci videonun pençesine bırakıyor. Oynamadan önce tahmin edebileceğimiz gibi izlemekle birebir yaşamak aynı olmuyormuş pek.
Can Dostumuz Yine Kamera
İlk Outlast’te korku oyunlarının yapması gereken çoğu önemli unsur başarılı bir şekilde oyuna yedirilmişti. Bu yüzden ilk oyunuyla güzel bir iş ortaya çıkaran her geliştiricinin yaptığını yaparak, kuralları yeniden yazmak yerine üstüne daha fazlasını ve iyisini koymak için çaba göstermiş Red Barrels. Demodan yola çıkacak olursak bu konuda başarılı olduklarını da söyleyebiliriz. Elimizde kamerayla çıktığımız yeni macerada son yıllardaki korku oyunlarından aşina olmadığımız bir durum yok. Yine çaresiziz, yine ortamlardan güç bela kaçmamız gerekiyor. Bu noktada da Outlast’in başarılı olduğu yanlarından olan bölüm tasarımları ve oyuncuya yaşatılan sürprizler giriyor. Özellikle demoda yer alan okul kısmı yine bolca “neler oluyor burada?” dedirtecek bölümlerin ve mekanların habercisi niteliğinde. Red Barrels’ın kalitesinden ödün vermediğini ilk elden görmek oldukça sevindirici (ve korkutucu).
Outlast 2’de karşımıza çıkacak yeniliklerden biri bölümlerin biraz daha genişlemesi olacak. Şimdiye kadar gösterilen mekanların çoğu, oyuncuyu belli bir patikayla sınırlasa da, açık alanlarda geçiyor ve bazen ilk oyuna kıyasla daha geniş mekanlarla karşılaşabiliyoruz. Videolarda çalılıklar arasında koşturarak kaçtığımız yerleri görmüştük. Paylaşılan videoları izlerken, kaybolmanın oynarken can sıkıntısı yaşatabileceği şüphesine düşmüştüm. Demoda oynadığım kısım beni biraz olsun rahatlattı. Mekanların çapı genişlemiş ama görünen o ki kontrolü tamamen elimizden almamışlar. En başta istemsizce kaybolsak bile etrafa yerleştirilen nesneler, kulübeler ve boyu uzun yapılar sayesinde nereye gidebileceğimizi yavaş yavaş kestirebiliyoruz. En azından demodaki yer için durum böyleydi. Umarım oyundaki diğer kısımlarda da bu dengenin dışına çıkmaktan kaçınırlar.
Darısı Çıkışa
Outlast’in oyun dünyasında bu kadar popüler hale gelmesinin en büyük sebepleri hikayesi ve korku öğeleriydi hiç şüphesiz. Outlast 2’nin de bu noktalarda tökezleyeceğini hiç sanmıyorum. Fakat oyun hakkındaki şüphelerimden biri iyi olan bu yönlere fazla güvenilmesi. İlk oyunu eline alıp iyi yanları geliştirmesinin yanında yeteri kadar etkileyici olmayan tarafları da düzeltmesi gerekiyor geliştirici ekibin. Şahsen Outlast’in oynadıkça hafiften tekrara binmesinden ve korku öğelerine alışılmasından şikayetçi biri olarak Outlast 2’de de aynı sorunları görürsem benim için ufak bir hayal kırıklığı olur. Yine de şu an kötümser olmak için hiçbir neden yok. 2017, Outlast 2’nin de desteğiyle korku oyunu sevenler için güzel bir yıl olacak gibi…
Bilmeyenler İçin Outlast 1'den 2'ye
Outlast ile daha önce hiç münasebetiniz olmadıysa biraz da sizin için bir şeyler karalayalım. Oyunda araştırma için gittiğimiz akıl hastanesinde hiç beklemediğimiz şeylerle karşılaşıyor, bir sürü kirli sırrı ortaya çıkarıyorduk. Oynadıkça açılan, açıldıkça kendini sevdiren güzel bir hikayesi vardı Outlast’in. İkinci oyunun beklenme sebeplerinden biri de güzel bir hikaye dinleyecek olmamızdır zaten.
Korku tarafıysa açıkçası benim artık soğumaya başladığım, fakat Outlast’in iyi yaptığı bir tarzda. Elimizde kendimizi savunabileceğimiz hiçbir alet olmadan etrafı araştırıyor ve hikayede ilerlemeye çalışıyorduk. Bölümleri geçiş yöntemimiz de genelde düşmanlardan saklanmak ve doğru zamanda ileri atılmakla yapılıyor, arada sinematik kaçış sahneleri de bizlere eşlik ediyordu. Tabii bu noktalarda da oyunun atmosferinin ekran başındayken bizi pek rahat bıraktığı söylenemez. Hazır iyice gerilmişken ara sıra çıkan jump scare’lar da işin tuzu biberi oluyordu. Outlast 2’nin bu formülden cayma gibi bir çabası olmasa da bazı değişimler yapılmış. Örneğin artık bazı kısımlarda geniş alanlarda arkamızı korumaya çalışacağız ve kurtulabilmek için çalılara saklanmak, teneke kutularına girmek ve bitkiler arasında çömelmek gibi birçok saklanma seçeneğimiz var. Ancak doğru orantılı olarak karşımızdaki düşmanlar da daha kalabalık ve yönümüzü bulmak eskisinden daha zor. Bu sayede çizgisellikten biraz daha kaçınmaya çalışılmış.