Daha mini minnacık yaşlarda Geleceğe Dönüş izleyerek zamanda yolculuk konseptinin büyüsüne kapılmıştım. Mahalledeki hurda tırdan zaman makinesi yapmaya çalışarak bu sevdayı fiiliyete dökme uğraşına girmiş ancak hurdacılar tarafından mağlup edilmiştim. Hal böyle olunca realiteden kaçışın en kestirme ve en eğlenceli yolu olan oyunlarda zamanda yolculuk konseptine ayrı bir ilgiyle baktım. Bu sevdam her zaman yüzümü güldürmese halen peşindeyim elbet bu konuda tatminkar bir oyun göreceğiz!
Aslında bu konuda tatminkar bir oyun görmediğimizi söylersem Telltale yetkilileri beni hoverboard ile dövebilir. Zira Back to the Future: The Game her bölümüyle hem şahane bir Geleceğe Dönüş deneyimi yaşatmış hem de zamanda yolculuğu başarıyla işletmişlerdi. Lakin bir macera oyunu olduğu için özgürlük alanımız tamamen kısıtlanmış ve elimize verilen senaryoyu hayata geçirmenin ötesine hiç gidememiştik. DeLorean'a atlayıp gönlümce 7 Aralık 1993 (Doğum Günüm) tarihine gidemedikten sonra zamanda yolculuğun ne manası vardı ki?!
Kara Tahta Hasreti
Elimizde zamanda yolculuğu merkezine koymuş çok fazla oyun yok. Bahsettiğim zamanda yolculuk kuantum diyarları, paralel evrenler gibi konular değil bunun altını çizmek isterim. Yani BioShock'tan falan bahsetmiyorum gerçekten zamanı bükebilmekten bahsediyorum. Mesela 2009 yapımı TimeShift oyunu minimal ölçekte bunu başarmıştı. FPS türüyle çok haşır neşir olmasam bile zamanı durdurmak, geri sarmak gibi mekanikleri bir shootera yerleştirdiği için TimeShift'i ayıla bayıla oynamıştım ki çok da iyi bir oyun olduğunu söyleyemem. Ya da biraz daha geçmişe gidersek Prince of Persia: The Sands of Time benzer mekaniklerle beni kendine çekmeyi başarmıştı.
Assassin's Creed de aslında bir nevi geçmişe yolculuk yaptığımız bir oyun serisi. Lakin tüm oyunlarda zaten o dönem yaşamış bir karakterin yaptıklarına göz attığımız için zaman çizgisini değiştirmek mümkün olmuyor. Benim esas istediğim tıpkı Back to the Future'da olduğu gibi geçmişte bir şeyleri bozunca bunun tüm zaman çizgisini değiştirdiğini görebildiğimiz bir oyun. Doc. Emmet Brown'ın o meşhur kara tahtaya çizdiği alternatif 1985 tablosu bir an bile gözümün önünden gitmiyor. Elbet bir gün ben de kendi alternatif 2023'ümü yaratacağım!
GTA Modları Da Olmasa...
Benim gibi dünya genelindeki pek çok Back to the Future hayranı da aynı konseptte bir oyun istediği için 3'ten sonraki tüm GTA oyunlarına bir Back to the Future modu yaptılar. Tabii eldeki imkanlar epey kısıtlı olduğu için bu modlarda DeLorean ile 88 MPH yaptıktan sonra aynı haritanın aynı binalarla dolu yerine tekrar geliyorduk. Yapabildikleri maksimum değişiklik etrafta dolaşan NPC arabaları gittiğiniz zaman dilimine göre eski modellerle değiştirmekti. Yani 1453 senesine gittiğinizde halen Malibu kulübünün içerisinde bikinili dansçılar olması tiz kellelerinin vurulması manasına gelmiyordu. Sadece Malibu'nun dışında araba gözükmüyordu, hepsi bu...
Yine de en azından DeLorean sürme konusunda elimizdeki en kaliteli alternatif bu modlar. Aslında bir oyun daha var ve eğer benim gibi bu hususta kafayı kırdıysanız size çok fazla potansiyel vaat ediyor. No Time isimli mini mini bir Indie oyun, Back to the Future hayranı Lost in Time Studio tarafından yapılmış bir oyun. Hikaye anlamında Geleceğe Dönüş parodisi olsa da yapımcı oyunu neredeyse her hafta geliştiriyor ve an itibariyle gerçekten çalışan bir Sandbox modu var.
Oyunun tek bir haritası yok ve haritalar yine epey sınırlı. Örneğin 1000 senesine gittiğinizde etrafta sadece ağaçlar ve birkaç tane easter eggden başka hiçbir şey bulamazsınız. Lakin 1700'ler ve sonrasına giderseniz demircilik yaparak akçe kazanıp karnınızı doyurabileceğiniz bir hayat yaşayabilirsiniz. Ya da geleceğe gidip pizza & hamburger yapıp dolar kazanmak mümkün.
An itibariyle benimle aynı hayalleri paylaşan Lost in Days Studio'nun bu oyuna getireceği her güncellemeye gıpta ile bakıyorum. Çünkü oyunun senaryo modunda bizi götürdüğü yerlerin neredeyse hepsi özenle hazırlanmış yerler ve bu ihtimallerin artması çok sevindirici. Geçmişte yapılan hataların geleceği baştan yazması oyunun mekanikleri arasında yer alıyor. Sana güveniyorum No Time, gerekirse daha fazla uranyum kaçakçılığı yapmaya da razıyım!
Pokemon Bile Zamanda Yolculuk Yaptı
Pokemon'un son oyunu Legends: Arceus'ta da bir zaman yolculuğu gördük. Her iki konsepti de çok sevdiğim için Arceus'a ayrı bir sevdayla bağlandım. Bu sefer geçmişteki bir insanı değil, doğrudan modern dünyadan geçmişe ışınlanmış ana karakterimizle bir serüvene çıktık. Her ne kadar bir noktadan sonra olay zamanda yolculuğun dışına çıksa da içerisinde zaman & mekan bükebilen Pokemonların olduğu bir evrenin nihayet bu topa girmesi epey sevindiriciydi. Arceus'un bir diğer güzel tarafı da Pokemon oyunlarını ileriye doğru zamanda yolculuğa çıkartması ve oynanış mekaniklerini 1990'lardan alıp 2000'lerin ortalarına taşımasıydı...
Tıpkı Arceus gibi ana karakterin zamanda ileriye ya da geriye gittiği birkaç oyun daha var. Mesela Singularity'de de 1955 ile 2010 arasında mekik dokuyorduk ve dünyayı kurtarmaya çalışıyorduk. Lakin oyunlarında pek göremesek de ilk iki Terminator filminin konsepti de keşke oyunlarda layığıyla olsaydı. Geçmişe gidip birini korumaya ya da öldürmeye çalışmak muazzam bir oyun konsepti olurdu. Hem içerisinde dünyanın en meşhur etik sorularından "Hitler'i bebekken öldürür müydünüz?!" gibi ikilemleri de barındırabilirdi. Oyun yapımcıları lütfen artık sesimi duyun da şu konseptleri basmakalıp fikirleriniz dışında oyunlara yerleştirmeye başlayın.
Dünya üzerinde çıkan tüm oyunları oynamadığım için muhakkak gözden kaçırdığım zamanda yolculuk temalı oyunlar vardır. Şu yazıdan üç aşağı beş yukarı hayalimdeki konsept anlaşılmıştır diye umuyorum. Rol yapma oyunlarında verdiğimiz kararların tüm oyunu etkilemesi gibi geçmişte aldığımız bir kararın tüm geleceği değiştirmesi bir oyuna olan bağlılığı çok yüksek yapacaktır. Ayrıca böyle bir durumda oyunun tekrar oynanabilirliği de yükseleceği için başında çok fazla saat harcayacağımız bir içerik olabilir. Tabii daha yapılması epey zahmetli ve riskli bir tür olacağı için yakın gelecekte böyle bir oyun beklemiyorum ama günün birinde Lost in Days Studio gibi düşünen birkaç yapımcı bir araya gelip zamanda yolculuğu layığıyla oyunlara entegre edecektir. DeLorean'a atlayıp o güne gidemeyeceğimize göre elimizdeki tek seçenek umutla beklemek...
Biterken çalıyordu; Fikret Kızılok - Zaman Zaman :)