Pile Up! - Erken Erişim İnceleme

Başarılı bir yerli oyun daha

Bir oyunda en çok neye dikkat edersiniz? Ben şahsen eskiden bu soruya oynanış ve hikâye der geçerdim ama hayatta bir şeyleri çok hızlı tüketmeye ve çabucak sıkılmaya başladığımdan beri bu baştan savma cevap benim için “Hızla alışma, oyunu anlama ve katlanarak ilerleyebilme” olarak değişti. Bir oyuna şipşak alışabiliyorsam, oyun akıyorsa ve sardıysam o oyun benim için güzeldir. Hele bir de güzel bir tasarım varsa tadından yenmez!

İşte Pile Up! benim gibi hissedenler için tam biçilmiş kaftan! Son zamanlarda Stacklands sonra da Cardboard Town gibi oyunlarla vakit geçirdikten sonra Pile Up! İkisinin de görselliği ve hissiyatı arttırılıp daha akıcı hale getirilmişi gibi hissettirdi bana. Bu tür kart dizme ve bu kartlarla belli kurallara uyarak bir şeyler kurma oyunlarına bayılır oldum. Pile Up! bunların üzerine bir de muhteşem animasyonlar eklemiş.

Oyunda kartlarınızın el verdiği kadarıyla üst üste bir şehir kurmaya çalışıyorsunuz. Bu şehirde hem popülasyonu arttırırken hem de halkın ihtiyaçları doğrultusunda bir stratejiyle ilerlemeniz gerekiyor ki halkın mutluluğuna zarar gelmesin. Bunun için bence en büyük gereksinimlerden birisi rastgele kart verme sisteminin adaletli şekilde çalışıyor olması. Mesela daha ilk seviyelerde elime işimi zorlaştıracak kartlardan çok çıkarsa bu beni oyundan direkt soğutuyor. Cardboard Town’da bunu biraz hissetmiştim ne yalan söyleyeyim. (Gerçi son yamalarla Cardboard Town da bunun önüne geçtiydi, Gülhis incelemesinde bahsetmişti -Can) Ama Pile Up! bu sistemi baştan çok iyi oturtmuş. Güzel de bir pas sistemi kurmuş hatta ek olarak. Neden sürekli belirli oyunlarla kıyaslıyorsun diyen olursa da Pile Up! da diğer örneklerdekiler gibi yine bir Türk stüdyonun elinden çıkıyor.

Gerçekten binaların üst üste dizilirken, türleri ve pozisyonları fark etmeksizin bu kadar kusursuz birleşmesi ve bu animasyonların akıcılığı hakkında oturup ekiple bir çay içerken karşılıklı konuşmak isterdim. Tasarımcıları çok iyi bir iş çıkarmış.

Anlayacağınız ben oyuna genel olarak bayıldım. Hatta sonuna 3-5 kala kartlar tükenmese dibini gördüm diyebilirim. Bu tabii ki de oyunun sıkıntıları olmadığı anlamına gelmiyor. Oyun erken erişimde olmasına rağmen gayet iyi durumda bu arada. Özellikle bu tür bir şeyler inşa etme oyunlarında malzemelerin kapladığı alanların farklılıkları, üst üste gelme stilleri veya dizdiğiniz bir grup malzemenin arasına başka bir eşya koymanın mekanik ve teknik açıdan ne kadar zorlayıcı olduğunu inanın çok iyi biliyorum. Daha önce bu tarz bir puzzle oyunu yapmış birisi olarak bu mekaniğin inanılmaz sinir bozucu olmasının yanında, snap’leme dediğimiz (bir nesnenin belirli bir yakınlığa geldiği zaman o noktaya mıknatıs gibi yapışması) olayın da pek çok hata çıkarma olasılığı var. Ne de olsa bazen böyle kolay gibi gözüken şeyler için değme açık dünya oyunlarına taş çıkartacak kadar kompleks kodlar yazmak gerekebiliyor.

Demem o ki, bu tür zorluklara rağmen Pile Up!’ın Erken Erişim’inde canımı sıkan sadece ufak tefek birkaç problem oldu. Onlardan birisi ne yazık ki kameraydı. Oyunda çok ileriki seviyelerde en üstteki binaları rahatça görememek bir kullanıcı olarak beni çok rahatsız etti. Yeterince iyi bir uzaklaşma/yakınlaşma mekaniğinin eksikliği de hissediliyor ne yazık ki. Hatta bu nedenle elimdeki kartı yanlışlıkla istemediğim bir yere yerleştirmişliğim oldu. Bir diğer beğenemediğim özellikse inşa ettiğim alanın yanındaki sis ve güneşin doğuşu/batışıyla gelen kırmızı filtre. Bana kalırsa oyunun anlaşılabilirliğini çok kısıtlıyor fakat bu çok kişisel bir problem tabii, çoğu kişi farkına bile varmayabilir.

Öyle ya da böyle derken 4-5 saat geçirdim bu oyunda. Kartlarla inşa et ve şehrin halkını mutlu et temalı oyunların bu kadar rahat bir 5 saat geçirtmesi daha önce başıma gelmemişti. Bu tür popüler alanların yakalanıp keyifli bir oynanış ve müthiş animasyonlarla Türk yapımcılar tarafından önümüze çıkması beni çok mutlu etti. Bu yüzden size de gönül rahatlığıyla Erken Erişim haliyle bile Pile Up!’ı öneriyorum.