Crytek in, ilk kez burnumuza kokusunu E3 2011’de verdiği Ryse: Son of Rome, 2013 yılında oynanış videosu ile karşımıza bir kez daha çıktı. İlk etapta Kinect ile oynanan, birincil kişi görüntüsüne sahip olan Ryse hem kamera hem de oynanış mekaniklerini baştan aşağıya değiştirmiş, başka bir şey olmuş. En önemlisi de, Xbox Oneçıkış oyunlarından birisi bu sinematik oyun.
Ryse’da, Marius Titus adlı bir Roma lejyon askerini oynayacağız. Genç bir asker olan Marius’un amacı, öldürülmüş olan ailesinin intikamını almaktır aslında. Barbar ordusuna karşı yürüttüğü bu savaşta, olaylar ilerledikçe aslında intikamını nerede aradığını düşünecek, hatta bunun için Roma’ya geri dönecektir. İşte bu süreci Marius ile birlikte, Xbox One’ın teknolojisi ile hayat bulan görsel kalitede görebileceğiz.
Yeni neslin, Ryse’a dair en önemli adımını aslında bu görsellik oluşturuyor. Çevre tasarımları, insanlar, savaşlar, kısaca görüp göreceğimiz her şeyin ölçeği cihazın suyunu sıkarak yapılabilecek en yüksek kalitede yapılıyor. Aynı şekilde vahşet ve dövüşlere dair yoğunluğun da yine oyunun önemli bir özelliği. Tabi sadece bu da değil. SmartGlass entegrasyonu ile karakterimizin gelişimini takip edebileceğimiz gibi arkadaşlarımızla hızlıca kıyas yapabilmemizi sağlarken yeni nesil Kinect ile sesli komutları kullanabileceğiz. Yine benzer bir şekilde kayıt yapabilme özelliği ile oyuna dair videolar hazırlayabilecek, ardından geniş payşalım becerileriyle de insanlarla video ve görüntüleri hızlıca paylaşabileceğiz uygun temalar eşliğinde.
Oyunun dövüşleri, demoda fazlaca basit tutulmuş olmakla birlikte ordu yönetimi ve zamanlamaya bağlı (Quick Time Events - QTE). Tabi bu normal saldırı yapmadığımız anlamına gelmiyor. Oyunda, sağ analog çubuğunu saldırmak istediğiniz yöne itiyorsunuz, bu şekilde dövüşlere başlıyorsunuz. Oyun, ard arda butonlara basmak yerine doğru zamanda doğru hamleyi yapma üstüne kurulu. Kamera, dövüş sürecinde sizi ve rakibi izliyor, siz de çevredeki bütün karmaşayı görüyor olmanıza rağmen ondan ayrı bir şekilde dövüşüyorsunuz. Kalkanınızı da koruma için kullanıp, yeterli miktarda saldırı zincirini kurduktan sonra oyun QTE haline bürünüyor. Bu noktada da ekranda gözüken doğru anlarda doğru tuşlara basarak vahşice rakibinizi ekarte ediyorsunuz.
Sonrasında, demoda da görülen, ordunun yönetimi kısmı var ki, Lejyonların ünlü “Kaplumbağa formasyonu” örneği ile gördüğümüz kısım çevrenin farkına varıp doğru hamleyi yapmaktan geçiyor. Okçuların hazırlanışını, kirişi gerişini, hedef alışını kaliteli görsellikler sayesinde net bir şekilde görebiliyor, buna göre de emri veriyorsunuz. Oyunun tümü düşünüldüğünde ne kadar yer kaplayacağı ya da tüm emir sisteminin bundan ibaret olup olmadığı şu anda bilinmez ama, Crytek bu konuda bizi hayal kırıklığına uğratmayacaktır.
Ryse: Son of Rome, Xbox One’ın çıkış gününde altın gibi parlayacaktır, çünkü bir konsolun ilk gün oyunu ve teknolojinin ilk denemelerinden biri olmasına rağmen başarılı bir görüntü sergiliyor. Hakkında daha fazla detayı, özellikle oynanabilirlikteki farklılıkları ve oyunun ne kadar çizgisel olduğunu ilerleyen günlerde öğrenmeyi umuyoruz. O zamana kadar, aşağıdaki oynanış videosunu çürütene kadar izlemenizi tavsiye ediyoruz.