Battle royale, extraction tipi oyunlarla aram iyi olsa da pek “mecha’cı” değilim. Hayatım boyunca Evangelion dışında bir mech animesi izlemişliğim ya da Armored Core oynamışlığım yok. Pacific Rim’in de ikinci filmini hiç sevmemiştim zaten…
Fakat ilginç bir şekilde Steel Hunters sadece fotoğraflarıyla bile ilgimi çekmeyi başardı. Oyuna olan ilgim, arkasında Wargaming ekibinin olduğunu öğrenince de pekişti. Daha önce hiçbir Wargaming oyununu oynamamış olsam da çevremde World of Warships ve World of Tanks tutkunu birden fazla yakın arkadaşım var. Ve onların oyunlarına olan tutkuları, “buradan da iyi bir şey çıkabilir ya” dedirtti bana.
Velhasılıkelam, beklentilerimi çok yüksek tutmadığımdan Steel Hunters’dan keyif aldım.
Neleri İyi?
Dediğim gibi; ben mech işinden pek anlamam. Fakat “hunter” adı verilen avcılarımızın tasarımları oldukça şık. 3 farklı kategoride toplamda 7 farklı robotu… Pardon mecha’mız bulunuyor. Kategori dediğime bakmayın zira bu kategoriler herhalde ilerleyen dönemlerde hikayenin bir parçası olarak hareket edecekler.
Her hunter temelinde aynı özelliklere sahip olsa da hepsi yetenekleri ve tasarımları ile farklılaşıyor. Örneğin Scrapper’lar hayvanlardan esinlenen tasarımları ve daha tank özellikli yapıları ile öne çıkarken, Coldfire PMC daha askeri tasarımı ile dikkat çekiyor. Haliyle özellikler de hunter’ların yapılarına göre şekil değiştiriyor.
Örneğin ilk kullanacağınız Razorside, standart taarruz tüfeğinin yanı sıra bomba atarak düşmanlarınıza yüksek hasar vermenizi sağlıyor. Her oyun sonunda ve haftalık görevlerle kazanabileceğiniz malzemelerle kolayca yeni hunter’lar da açabiliyorsunuz.
Oyun, erken erişimdeki ilk haftasını tamamlasa da henüz bir metanın oluşmadığı kanaatindeyim. Ama çoğu oyunda daha “tanky” özelliklere sahip Ursus ile karşılaştım. Benim favorim ise en fazla zaman harcadığım Weaver oldu.
Mobilite anlamında diğer türevlerine kıyasla zayıf kalsa da yüksek atış gücü Weaver’ı oyun stilime uygun bir aday haline getirdi diyebilirim. Zaten oyunu uzun süre severek oynamamın sebebi de bu oldu sanırım.
Diğer detaylara geçmeden önce progression yani ilerleme sistemine de ufak bir parantez açayım. Çünkü oyunun en önemli kısımlarından biri de bu.
Her hunter’ı, kazandığınız oyun içi ödüller ve para ile güçlendirebiliyorsunuz. Lakin hem sizin hem de hunter’ınızın bir seviyesi var. Yani bir hunter ile ne kadar fazla zaman geçirirseniz, onu o kadar güçlü hale getirebiliyorsunuz. Şimdilik progression ağacı çok çeşitli olmasa da size ufak tefek dikkat çekici özellikler sunulmuş.
Geliştirdiğiniz temel özelliklerinizin (kalkan, can, atış gücü gibi) yanı sıra silah sistemlerinizde ve yeteneklerinizde de değişim yapabiliyorsunuz. Örneğin Weaver özelinde; ana silahınızı daha fazla DOT verebilecek şekilde değiştirebilir ya da standart vuruşunuzun yeteneklerinizi şarj etmesini sağlayabilirsiniz. Bu yeteneklerin seviyesi arttıkça özelliklerin keskinliği ve yetenekleri de artıyor. Örneğin minigun yeteneğinizi 4. Seviyeye getirirseniz, bir seçenek ile minigun aktifken kaçınma hareketleri dahi yapabiliyorsunuz.
Yani temel ağaç yetersiz görünüyor olsa da oyunculara her kategoride 2 farklı seçenek sunması ile “şimdilik” çeşitliliği artırıyor.
Bir diğer dikkatimi çeken detay da haritalar oldu. Haritaların hem olumlu hem de olumsuz yönleri var fakat bu başlıkta olumlu olanlara değineceğim.
Haritalar çok büyük ve oldukça iyi tasarlanmışlar. Dağlar, tepeler, ovalar gerçek bir mech içerisinde olduğunuzu hatırlatırcasına uzanıyor önünüzde. Basitçe üzerinden yürüyerek yıkamayacağınız herhangi bir insan yapısı bulunmuyor. Evler ve köyler ayaklarınızın altında ezilip gidiyorlar.
Dev açıklık bölgeler haricinde haritaların her yerinde cover alabileceğiniz dağlar bulunuyor. Açıklık bölgeler ise oyun ilerledikçe gökyüzünden düşen yapay cover’lar ile kapatılmış. Yani her savaşta kendinize bir nefes alanı yaratabileceğiniz kadar cover var.
Neleri Kötü?
Steel Hunters PvPvE/Extraction/Battle Royale olarak tanımlanıyor. Fakat ciddi bir kimlik sıkıntısı içinde.
Önce PvPvE’nin, PvE kısmından başlayalım. Oyuna girdiğiniz standart modda, iki kişilik takımlardan oluşan toplamda 6 takım haritanın içerisine atılıyor. Oyunun PvE modu, kendinizi geliştirmeniz için tasarlanmış. Yani işin battle royale kısmı aslında burada. Etraftaki drone’lardan, düşen supply pod’lardan ya da aktif etkinliklerden farklı renklerde modüller düşürerek mech’inizi o aktif savaş için güçlendirebiliyorsunuz.
İki güçlendirme saldırınızı, iki güçlendirme canınızı, ikisi ise kalkanınızı etkiliyor. Bunlardan ne kadar toplayabilirseniz o savaş esnasında kendinizi o kadar güçlendirebiliyorsunuz. Buna ek olarak yine bu mob’lardan düşen “enerji hücrelerini” toplamalı ve seviye atlamalısınız. Çünkü 3. Seviyeye gelmeden tüm yeteneklerinizi aktif edemiyorsunuz.
Şimdilik oyunda çok fazla aktif görev bulunmadığı için oyunlar oldukça monoton şekilde ilerliyor. Örneğin oynadığım tüm maçların yüzde 90’ında ilk olarak düşen supply pod’a hareket ederek orada çatıştım, ardından hunter drone’ların geldiği etkinliği tamamlayıp çıkışa gittim. PvE kısmı, PvP kadar eğlenceli değil kısacası.
Bir diğer kavram karmaşası da “extraction” kısmında yaşanıyor. Çünkü haritadan topladığınız hiçbir şeyi dışarı çıkartmak gibi bir durumunuz yok. Extraction işi sadece oyunun son anlarında devreye giriyor. Ya çıkışı ele geçirerek belli bir süre çıkışı tutmalı ya da tüm rakiplerinizi öldürerek son takım olarak zafere ulaşmalısınız. Maçı kazanmanın başka yolu yok.
Tahminimce bunu, oyuncuların birbiri ile karşılaşması için yapmışlar. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi haritalar çok büyük. Ve 6 takım, bu harita içerisinde birbirini bulmakta ciddi anlamda zorlanıyor. Oyunun etli kısmı ancak çıkış kısmı yandığında devreye giriyor.
Bildiğiniz gibi pek çok battle royale ve extraction oyununda sesler sizleri her zaman savaşın olduğu yere götürür. Her çatışmayı kısa sürede bitirip oradan kaçmaya çalışırsınız ki üçüncü bir parti savaşa dahil olup sizi o halinizle yakalamasın. Steel Hunters’da haritada kıyamet kopsa bile duymanız mümkün değil. Bu nedenle en yoğun çatışmalar genelde çıkış anına kalıyor.
Oyunun “loot” toplama dışında bir battle royale özelliği de yok. Yani ne çember daralarak hareket alanınız kısıtlanıyor ne de bu loot toplama işinin fıtratı değişiyor. Aynı drone’ları patlatarak modül topluyor, zaman zaman da ekstra özellikler kazanabiliyorsunuz. Bu özellikler arasında en çok işe yarayanı sizi bir Titan’a dönüştüren Goliath özelliği. Goliath’a dönüştüğünüzde haritada dev bir simge olarak beliriyor ve tüm rakiplerinizi yok edebilecek dev bir titan haline geliyorsunuz.
Son Söz
Steel Hunters henüz erken erişimde olduğu için bu hataların pek çoğunun ilerleyen günlerde değişebileceğine inanıyorum. Bana sorarsanız oyunun temel PvP savaşları oldukça keyifli. Sadece o noktaya gelene kadar biraz sabretmeniz gerekiyor.
Tabii oyun ilerleyen günlerde oyuncularına da sahip çıkmak zorunda. Çünkü SteamDB verilerine göre oyuncu sayısı şimdiden yarı yarıya düşmüş durumda.






















