Stranger Things'in 3. Sezonu Netflix'in İzlenme Rekorlarını Kırdı

Ay sonuna kadar arayı iyice açar

Stranger Things'in 3. sezonu 4 Temmuz günü Netflix ekranlarında yayınlandı ve yayın servisinin açıklamasına göre de beraberinde rekorları getirdi.

Netflix'in söylediğine göre ilk dört gün içerisinde Stranger Things'in 3. sezonunu izleyen hane hesabı sayısı 40.7 milyon olarak belirlenmiş ve bu, bugüne kadar herhangi bir dizi veya filmin bu süre içerisinde ulaştığı en yüksek sayı. Hatta Netflix'in açıklamasından 18.2 milyon hesabın dizinin yeni sezonunu dört gün içerisinde bitirdiğini de öğreniyoruz.

Netflix bu sayıları 'hane hesabı' olarak açıklıyor ve bildiğiniz gibi bir hesapta beş kişiye kadar profil bulunabiliyor (hatta bu profillerin aynı evde yaşıyor olmasına bile gerek yok, çoğumuz Netflix hesaplarını ortak kullanıyoruz zaten). Yani gerçekte dizinin bu sezonunu izleyen bireysel izleyici sayısının açıklananın birkaç kat üzerinde olduğunu rahatlıkla tahmin edebiliriz.


Netflix, bir dizi bölümünün veya filmin %70'lik kısmı izlendiğinde o bölüm veya filmin 'izlendiğini' varsayıyor ve bu da yeterince isabetli bir teknik. Yani insanların dizi bölümlerini %70'e kadar izleyip bıraktığını sanmam :)

The Hollywood Reporter'ın açıkladığı rakamlara göre Netflix'in diğer iddialı dizilerinden Umbrella Academy ilk ayında 45 milyon hanede izlenmiş (bakın, 4 günde değil, bir ayda bu kadar sayıya ulaşılmış), Sex Education ve You ise yaklaşık 40 milyon haneye erişmiş. Bir ay sonunda Stranger Things ne durumda olacak, çok merak ettim.

Ben şimdilik yeni sezonun yarısındayım ve oldukça iyi gittiğini söyleyebilirim. Tek kötü yanı bitince yine çok uzun bir süre yeni sezonu bekleyecek olmamız.

YORUMLAR
MAVİSAKAL
9 Temmuz 2019 16:31

2.sezondan daha güzel, ilk sezonun altında kalmış. İlk 4 bölüm biraz sıkıcı. Robin, Steve ve Dustin olmasa çekilmezdi. Dizi 5.bölümde kendine geliyor. Robin'i oynayan oyuncu, Uma Thurman ve Ethan Hawke'in kızıymış.

xlight007
9 Temmuz 2019 14:44

resimdeki 3 lü olmasa izlenmezdi :)

Astus
9 Temmuz 2019 13:12

Açık ara en eğlenceli, en 80'ler kokan ve hikayesi ve kurgusu bakımından en iyi işlenmiş, ipuçları birbirine bağlanıp açık nokta bırakılmamış, yer yer klişenin şeyini çıkaran bir sezon olmuş. Sezon olarak 9/10.

Berkay Dursun
9 Temmuz 2019 11:54

Dünyanın en overrated dizisi

sSnake
Berkay Dursun
9 Temmuz 2019 12:49

İğrenç ötesi bir sezondu zaten. İkinci sezon da son derece vasattı. Sadece ilk sezon biraz dikkat çekmişti onun da üzerine bir şey ekleyemediler iki sezondur. Aynı şeyi daha da vıcıklaştırarak sunup duruyorlar.


Akcan
Berkay Dursun
9 Temmuz 2019 12:33

88 veya üstü doğumlu musun?

Berkay Dursun
Akcan
9 Temmuz 2019 13:05

Evet. Dizinin 80'lerin nostaljik insanlarına hitap ettiğinin de farkındayım. Nostaljik göndermeler güzel olsa da vasat bir senaryo ve vasat bir oyunculuk ile 3 sezondur diziyi idame ettirdikleri gerçeğini değiştirmiyor bu.


Todd Philips, Joker Filmiyle İlgili Açıklamalarda Bulundu

Çizgi romansız, çizgi roman uyarlaması ?!

Todd Philips, Joker Filmiyle İlgili Açıklamalarda Bulundu

Teamfight Tactics (Takım Savaşları) - İnceleme

LoL'ün Auto Chess girişimi ne kadar iyi?

Teamfight Tactics (Takım Savaşları) - İnceleme

MOBA türünün spot ışığı altında olduğu dönemlerde Dota ve League of Legends ikilisinin rekabeti uzun süre konuşulmuştu. Öyle ki iki oyun da kendine has kitlelerini oluşturmuş ve büyük espor turnuvaları düzenleyebilecek kadar genişlemişti.

Son dönemlerde Dota Auto Chess adındaki bir mod ile eski şaşaalı günlerine geri dönen Dota yine tanıdık bir yüzle karşı karşıya…

Tabi burada bu rekabete değinmeden geçmek neredeyse imkansız. Bildiğiniz üzere Valve, kendi logosuna sahip ilk Auto Chess oyununu yapacağını duyurduğunda, Riot Games’den de benzer bir açıklama gelmişti. “Ofisteki Riot’çular deli gibi Auto Chess oyunuyor” ifadelerini barındıran bu blog girdisi oyun dünyasını ikiye bölerek ‘yine içerik çalıyorlar’ ifadelerinin türemesine sebep olmuştu. Fakat ben bu durumu rekabeti artıracak ve Auto Chess türünün gelişmesini sağlayacak, bir şans olarak değerlendiriyorum.


“Taktik Savaşları”

League of Legends, karakterleri ve evreni ile Auto Chess türüne oldukça uygun bir oyun. Riot Games de elindeki bu fırsatı değerlendirmek için hızlı bir geliştirme sürecinin ardından Taktik Savaşları’nı herkesin beğenisine sundu. Henüz “açık beta” süreci kapsamında nitelendirebileceğimiz oyuna, yine League of Legends sunucusu üzerinden erişebiliyorsunuz.

Temelinde klasik Auto Chess mekaniklerini barındıran Taktik Savaşları’nın rakiplerine göre eksileri de artıları da mevcut. Bugün kendisini özellikle PC’deki diğer Auto Chess oyunu Dota Underlords ile sık sık kıyaslayacağım. Meramımı belirttiğime göre izninizle bu artı ve eksilere sırayla değinmek istiyorum.

Öncelikle oyunun tasarımı ve grafikleri, Dota Underlords’a nazaran oldukça yerli yerinde. Mobil oyun olduğunu yüz metre öteden belli eden Underlords, Taktik Savaşları’nın yanında maalesef sınıfta kalıyor. LoL’den alıştığımız akıcı animasyonlar, yumuşak grafikler ve çok daha fazlası tahtanıza keyifle bakmanıza olanak sağlıyor.

Seversiniz ya da sevmezsiniz, Auto Chess türünün temelinde RNG mekanikleri yatıyor. Tamamen olasılık ve şans üzerine kurulu bu sistemi bence çok iyi işliyor Taktik Savaşları. Fakat bu mekaniklerin dinamiklerini tersine çeviren bir durum var: karakterler.

Taktik Savaşları, karakter konusunda pek cömert değil. Rakiplerine nazaran çok daha dar bir karakter havuzuna sahip olan oyun, iyi işleyen RNG mekaniklerini gölgede bırakıyor

“Darius, Garen, Morde”

Eğer Auto Chess türüne yakın değilseniz buraya ufak bir parantez açmak istiyorum. Aldığınız bir karakterden 3 adet biriktirdiğinizde elinizdeki bu karakteri 2. seviyeye taşıyabiliyorsunuz. Bu sebeple sık sık aynı karakterlerden toplayarak 3. seviyeye çıkarmaya çalışıyorsunuz karakterinizi. Seviye atlayan karakterler hem daha fazla can hem de daha fazla saldırı gücüne kavuşuyor. Haliyle oyunun ana mekaniklerinden biri karakterlerinizi güçlendirmek oluyor.

Konumuza geri dönecek olursak; -yukarıda da bahsettiğim gibi- Auto Chess mekaniklerinin temelinde olasılık ve şans yatıyor. Bu olasılıklar türdeki her oyunda olduğu gibi seviyenize ve elinizdeki karakterlere göre belirleniyor. Örneğin 5. seviyedeyseniz 2 altın ile alabileceğiniz kahramanların marketinize düşme şansı yüzde 35’e yükseliyor. Tabi siz seviye aldıkça daha yüksek altınlar ile alınabilen karakterlerin kilidini de açmış oluyorsunuz böylece.

Peki ama bu denli dar bir karakter havuzuyla bu mekanikleri birleştirdiğinizde ortaya ne çıkıyor dersiniz? Tam tahmin ettiğiniz gibi bol bol 3. seviye karakter… 1 altın (Tier 1) ile satın alabileceğiniz pek çok karakter olduğu gibi 5. seviyeye gelene kadar marketinizin bu Tier 1 karakterler ile dolmasına engel olamıyorsunuz. Bu da Tier 1 karakterlerin çok çabuk 3. seviye olmasına sebep oluyor. Bu nedenle karşınıza sürekli olarak 3. seviye Tier 1 karakterler (Darius, Garen, Mordekaiser, Kha’Zix) çıkıyor. Oyunun erken safhalarında da bu karakterler zaman zaman can sıkıcı olabiliyor.

Fakat burada Riot’a hakkını teslim etmek gerek zira karakterler arasındaki güç dengesi oldukça iyi ayarlanmış. Yani yüksek seviyedeki (Tier 4-5) parçaların ilk seviyedekilerden çok daha güçlü olduğu hemen fark edilebiliyor.

“İliklerinize Kadar Donacaksınız”

Fakat Riot, ırk-sınıf dengesi konusunda benzer özveriyi göstermemiş bana kalırsa. Yani evet, her oyunda olduğu gibi TFT’de (Teamfight Tactics) de diğerlerine nazaran çok daha güçlü kompozisyonlar var. Fakat her oyunda karşınıza bu kompozisyonlar gelmeye başladığında ufaktan canınız sıkılıyor.

Aslında TFT oldukça geniş bir ırk sınıf kombosu listesine sahip. Sabaha kadar mana emen İblis sınıfından tutun, her maçın ardından 0-4 altın arası para kazanabildiğiniz Korsan sınıfına kadar… Kulağa oldukça iyi gelen bu sınıflardan kendinize ait bir kompozisyon oluşturmaya çalıştığınızda ise hüsrana uğruyorsunuz genellikle. Çünkü karşınıza sürekli olarak diğerlerine göre daha güçlü olan benzer ırk-sınıf komboları çıkıyor.

Örneklemek gerekirse Ninja-Suikastçi ikilisi her oyunda mutlaka karşınıza çıkabiliyor. Ya da Buzul-Elementalist kombosu oyunun sonuna kadar sizi dondurarak duvarlara kafa atmanıza sebep olabiliyor. Aynı şey Şövalye-Kolcu kompozisyonu için de geçerli. Belli başlı kompozisyonlar haricinde karşımda yaratıcı bir şeyler görmediğimi belirtmem gerek. Yaklaşık 20 saati aşan maceramda yeni bir şeyler denediğim her anda ilk 4’ten yukarıya çıkamadım açıkçası.

“Voli’ye Bombardıman Topu”

Oyunun NC (Neutral Critters - Tarafsız Yaratıklar) bölümlerinde ise yine şans faktörü devreye giriyor. TFT’de düşürdüğünüz eşyalar diğer oyunlardakine göre kesinlikle çok daha önemli. Sık sık ulti atmanızı sağlayan Shojin’in Mızrağı, her raundun başında bir rakibinizi havaya kaldıran Karayel gibi eşyalar oyundan aldığınız keyfi 20 kat artırıyor.

Riot Games aynı şekilde oyunun keyfini yükseltecek bir “draft” sistemi de geliştirmiş. NC’leri kesmenizin ardından tam 4 tur sonra herkesi bir alanda toplayarak ortada hareket eden 10 şampiyonun önüne yerleştiriyor. Bu şampiyonların üzerinde de eşyalar bulunuyor. Yani ortadan karakter mi yoksa eşya mı seçeceğiniz tamamen size bırakılmış durumda.

Örneğin elinizde bir Tek Kılıcı var ve Shojin’in Mızrağı yapmak istiyorsunuz. Bunun için size Tanrıça’nın Gözyaşı gerekiyor. Bu sebeple önceliğiniz ortadan bir Gözyaşı kapabilmek oluyor.

Draft sisteminin işleyişi de adını aldığı NBA Draft’larına oldukça benziyor. Yani canınız ne kadar az ise, bulunduğunuz bölme çok daha çabuk açılıyor ve istediğiniz eşyaya ya da kahramana rahatça ulaşabiliyorsunuz.

Tabi burada bu eşyaların LoL’deki çalışma prensiplerine sahip olmadığını da belirtmem gerek. Yani Morellonomikon’u Garen üzerinde tamamlamanız problem yaratmıyor. Ya da Rabadon’un Şapkasını isterseniz Tristana’nıza verebilirsiniz. Hatta Volibear’a Bombardıman Topu kasarak onu menzilli bir karaktere bile dönüştürebilirsiniz. Seçim tamamen size kalmış.

Bana sorarsanız TFT’de kazanmanın en büyük adımlarından biri de doğru eşya kombinasyonlarını oluşturabilmek. Çünkü bunu başardığınızda 1. seviyedeki bir Draven’ın 5-6 karakteri tek başına alabildiğini görebiliyorsunuz.

“Gülü seven dikenine katlanır”

Bence Taktik Savaşları Dota Underlords’dan çok daha derli toplu bir oyun. Ufak kusurları haricinde türün en iyi özelliklerini, yeni mekanikler ile yoğurmayı başarmış Riot Games. Hala beta sürecinde olduğu için bu kusurların da törpüleneceğine olan inancım tam. Hatta söylenene göre firma, League of Legends’taki “ücretsiz şampiyon rotasyonu” tarzı bir sistemi enjekte etmeye çalışıyor TFT’ye. Bu sayede belirlenen bir süreç içerisinde tüm şampiyonların değişebileceği söyleniyor. Bu durumun da oynanılabilirliği artıracağına inanıyorum.

Eksileri: Dar karakter havuzu, diğerlerine göre aşırı güçlü kalan kompozisyonlar, tekrara düşme hissi

Artıları: Rakiplerine nazaran çok daha iyi grafikler, eşya seçenekleri, tanıdık karakterler, draft sistemi

NOT: 7.5

Kevin Feige, MCU'nun Geleceğiyle İlgili Konuştu

Spider-Man: Far From Home'un jenerik sonrası sahnesi ne anlama geliyor?

Kevin Feige, MCU'nun Geleceğiyle İlgili Konuştu

Spider-Man: Far From Home filmiyle birlikte Marvel Sinematik Evreni'nin üçüncü aşamasının sonuna geldik. Bu dönemin sonuna kadar MCU içerisinde çok sayıda karakter gördük. Pek çok çizgi roman olayı sinemada hayata geçirildi. Şimdi önümüzde bir dördüncü aşama var ve bu aşamanın da yeni planları olacak. 

Marvel Stüdyoları patronu Kevin Feige, sinematik evrenin geleceğine dair açıklamalarda bulundu. Spider-Man: Far From Home filminin jenerik sonrası sahnesinde olanların MCU'nun geleceğine nasıl etki edeceğinden bahseden Feige, olası büyük bir olayın sinyallerini verdi. Yazının bundan sonraki kısmı Far From Home'u izlemeyen okuyucularımız için SPOILER olacaktır. Filmi izlemediyseniz ve izlemeyi düşünüyorsanız, alacağınız risk size aittir. 


Far From Home'un ikinci jenerik sahnesinde gördük ki filmde yer alan Nick Fury ve Maria Hill aslında birer Skrullmuş. Nick Fury'nin bizzat kendisi tarafından görevlendirilen bu iki Skrull, dünyadaki işleri hallederken Fury, uzayda "görev başında" yer alıyor.

Captain Marvel filminin ardından olası bir Kree-Skrull savaşı için gerekli ortam hazırlanmıştı. Şimdi bu sahne ile birlikte Skrullların dünya içerisinde yer aldığını ve aramıza kaynaştığını biliyoruz. Yani hem bir Gizli İstila filmi hem de Kree-Skrull savaşı filmi için tohumlar atıldı. 

Bu konuda Fandango'ya konuşan Kevin Feige, "Biliyorsunuz ki bu Kree-Skrull savaşı çizgi romanlarlın çok büyük bir parçası. Ayrıca bizim tasarladığımız, istediğimiz Captain Marvel mitolojisi de tamamen bununn üzerine kurulu. Ayrıca Captain Marvel'ın yaklaşık yirmi yıllık bir süreçte neler yaptığına dair çok fazla soru var. Captain Marvel filminin ardından Endgame'e kadar geçen sürede o nereye uçtu? Neler yaptı? Filmde yer alan bu sürpriz yumurta, Maria Hill ve Nick Fury'nin de içinde bulunduğu bu konuda farklı bir şeyler olacağını işaret ediyor olabilir. Filmde Fury, Peter'a seslenirken 'senin dünyan' tabirini kullandı oysa normalde kullanması gereken 'bizim dünyamız' tabiriydi. Bu tarz detayları belki ilk izlediğinizde görmediniz ancak ikinci izlemenizde fark edeceksiniz. Jon Watts bu tarz sürpriz yumurtaları yerleştirmekte oldukça başarılıydı." diyerek Kree-Skrull savaşının gelme ihtimalinden bahsetti. 

Kevin Feige'in bahsettiği olaylar, gerçekten çizgi romanların çok önemli bir parçasını oluşturuyor ve beyaz perdede görmek oldukça heyecanlı olabilir. Ancak aradaki zaman farkı işleri biraz yokuşa sürebilir. Bakalım MCU'nun gelecek aşamasının büyük savaşı yine uzayda mı geçecek? 

Parolamı Unuttum