Makale - Yeni Oyuna Başlama Fobisi

Oynamak mı, oynamamak mı? İşte bütün mesele bu.

Teknoloji geliştikçe telefon kaybetme korkusu gibi abidik gubidik pek çok fobi çeşidi türüyor.

Oyun dünyası da teknoloji ile beraber çok hızlı ilerlediğinden, güncel oyunları takip edebilmek oyuncu için bir kaosa dönüşebiliyor. Bu kadar geniş bir yelpaze içerisinden yeni bir oyunu satın almaya karar vermek zaten zorken, son zamanlarda gündeme oturmuş AC: Unity hataları ve sunucu problemleri gibi etkenler de oyuncuların gözünü iyice korkutmuştur. Özellikle çok fazla oyun oynayan kişiler, oyun eleştirmenliği yapanlar gibi bunu meslek haline getirmişler arasında başlayan yeni bir fobi yaygınlaşmaya başladı: Yeni oyuna başlama korkusu. Bu yazımda sizlere bu konunun nedenleri ve nasıl aşılabileceği konusunda fikir vermeyi amaçladım. Yardımcı olmasını amaçlıyor, keyifli okumalar diliyorum.

Oyun konusunda ciddi zamanlar harcayan insanların neredeyse hepsinde görülebilecek bu fobinin nedenleri farklılık gösterebiliyor. En basitinden bu korkunun başlangıç seviyesine ‘’önyargı’’ adını verebiliriz. İki çeşit önyargıya bağlı çekingenlik var. Kitleye bağlı önyargı ve zorluğa bağlı önyargı. Önyargıya bağlı oyun korkusunu genel ve sık görülen  bir çeşit olmasına karşın çok yoğun bir hayat yaşayanların yaşadığı ‘’zorunluluğa bağlı’’ oyuna başlama korkusu da vardır ki bu konuya tekrar geleceğim. Ne kadar yuhalanacağım bilmem ama başıma bir iş gelmeyecekse ben oldum olası GTA serisinden tiksindim. Bir erkek kardeşim var, küçükken yanlış hatırlamıyorsam Vice City almıştı. Başından kalkmıyordu, ben de merak ettim ne yapıyor bu diye. Bakıyorum hiçbir şey yapmıyor arkadaş, sağa sola saldırıp para alıyor, polis gelince şifre yazıyor. Ben de oyunun olayı bu sandım, ama ne yapayım hayatımda GTA mı görmüşüm, tanıştığım gibi kafaya yerleştirdim kötü bu oyun, pis diye. Konuya geliyorum, gel zaman git zaman etrafım oyuncularla doldu, konu GTA oldu mu ben hep bir gerildim, ‘’Iyy sen de ona oyun mu diyorsun, git Allah aşkına.’’ diye bilmiş bilmiş konuşuyorum ama oyunla ilgili hiçbir fikri olmayan benim. Meğerse bu oyunun görevleri falan varmış. GTA 5’e şans verdiğim zaman gerçekten ağzım açık kaldı. Neler kaçırmışım acaba diye epey düşündüm. Benimki kitleye bağlı bir önyargıydı. Kardeşimin yaptıklarını görünce hep önyargılı yaklaştım oyuna. Zorluğa bağlı önyargıyı ise çok kısa bir örnekle açıklıyorum. Metin 2 döneminden de geçtiğimiz zamanlar MMO-RPG konusunda çok hassastım. WoW ile tanışınca ezberimi şaşırmıştım güzellikten. Nerede +9 basılmış dolunay kılıcı, nerede WoW’un binek ejderhaları, şık classları. Wildstar’a başlamamı öneren arkadaşlarıma, ‘’BEN WOW’DAN BAŞKA MMO BİLMEM TAMAM MI?!’’ tarzı çıkışlar yaptım çünkü inanmıyorum daha güzel bir MMO olacağına. Öneren arkadaşı da çok severim, kalbini kırmayayım dedim, yine kapak döndü dolaştı beni buldu. İddialı olacak belki ama WoW’dan çok daha güzel buldum. Ben kek bir oyun diye düşündüm Wildstar’ı nedense. Dota’cılar ve LoL’cüler savaşlarında da olay buna benzerdir. Buna da zorluğa bağlı önyargı diyoruz.

Zorunluluğa bağlı  korku ise, benim çevremde sıkça denk geldiğim oyun ilk yarım saatte keyif vermezse bırakırım düşüncesi. Genel olarak oyunların ilk saatleri öğretici ve sıkıcı bölümlerdir. Kimi oyuncuların bu oyunlara verdiği şansın ilk yarım saat olmasının asıl sebebi ise, oyunun geri kalan bölümlerinin ne kadar zaman alacağını bilmeleri ve bu zamanı gözlerinde büyütükleri için iç dünyasında bir yerde pes etmeleri, yani özetle oyuna 1-0 yenik başlamaları. Pek çok oyunu alıp daha hiç başlama girişiminde bulunmama durumunun asıl kaynağı üşengeçlik falan değil aslında. Televizyon izlemek, dışarda gezmek dozmak günün çok zamanını almaz. Ama bir oyun söz konusu ise, haftalarca evden çıkmama ihtimaliniz bile oluşur ve oyuna başlarsanız günlük hayattaki zorunluluklarınızı ertelemiş gibi düşünerek suçlu bir psikolojiye bürünürsünüz. Böylece yeni bir oyuna başlamak bir kabusa dönüşür. Oyunların insana sorumluluklarının dışına çıkması gibi suçlu bir his vermesi bu nedenle bir oyunu açmak için fareyi yönlendirirken ‘’Yapamayacağım Melis, bende bağlanma korkusu var.’’ güdüsünün tetiklenmesi yeni oyuna başlama korkusunun sebeplerinden biri.

Peki nasıl aşarız bunları? Önyargıya bağlı korkuyu atlatmak en kolayı. Yazımdan da anlamış olacağınız üzere kendimi oynamaya zorlayarak aştım ben bu durumu. Önyargıyı gerçek hayatta da insanları tanıyarak aşabileceğimiz gibi, net bir çözüm oluşuyor. Önyargılarınızda haklı çıkarsanız o oyun zaten hiç sizin olmamıştır.  Zorunluluğa bağlı oyuna başlama korkusuna ise önerim, bol bol yeni aktiviteler olacaktır. Bir süre oyunlardan uzak kalmak, oyunlara karşı isteğinizi artıracaktır. Küçük bir inziva öneriyorum yani. Size bende çok yarayan bir taktiği vermek isterim. Üşengeçliğe bağlı büyük bir sorun yaşadım okul hayatım bittikten sonra. Yataktan kalkasım gelmediğinden oyunlara da parmaklarım gitmiyordu. Üşendiğim ne varsa o an yapmaya karar vererek bunu bir alışkanlık haline getirdim. Oyunlara başlama konusunda da bana epey yardımcı oldu. Yeni bir oyuna başlamak hayal değil, haydi Türkiye!!

YORUMLAR
Parolamı Unuttum