Capes - İnceleme
Süper kahraman da olsanız sıranızı beklemek zorundasınız
Çok uzun bir süre boyunca "mükemmel" süper kahraman tasvirleri gözümüze sokulunca her türlü aykırı süper kahraman hikayesine ayrı bir ilgiyle bakar oldum. Bana göre bu konunun zirvesi şüphesiz The Boys dizisi her ne kadar çizgi roman serisi dizinin epey uzağında olsa da Boys izlerken aşırı keyifleniyorum. Zaten bir Davut ve Golyat hikayesi olunca güçsüzün yanında olmak memleket olarak genetik davranışlarımızdan birisi.
Capes'in alametifarikası da bir avuç underdog süper güçlü çocuk çetesi olması. Oldukça klişe bir hikaye ama bunu her fırsatta gözünüze sokmaktan da hiç çekinmiyor. Açıkça kendiyle dalga geçebiliyor ve çizgi roman panellerinden fırlamış diyaloglarıyla oyuncuyu eğlendirmeyi başarıyor. Son olarak bu oyuna çok benzer bir şekilde Midnight Suns'ı oynamıştım ve aşık olmuştum. O yüzden Capes'e de çok büyük umutlarla başladım ama işte amadan önceki her sözcük anlamını biraz yitiriyor...
Büyük Birader Artık Bizi İzlemesen Mi?
Capes'in distopik evreninde süper kahramanlar ağır bir mağlubiyete uğramış ve King City isimli şehrimizi kötü adamlar ile birlikte şeytani bir şirket olan THE COMPANY (muhteşem yaratıcılık) yönetiyor. The Company'nin halk yüzlerinden birisi Iron Man çakması bir kadın, Mister Sinister çakması süper güçlü çocuklar üzerinde deney yapan bir abi ve eskiden süper kahraman olup sonradan yolunu değiştiren bir de ruh hastası arkadaşımız var. Company tüm şehri izliyor ve süper güçlü çocuk gördüğü yere terör estirmekten kaçınmıyor. Medyanın gücüyle de bunu bir güzel aklıyor. Tüm bu detayları oyun tatlı ara sahneler ile bize anlatıp hikayeyle bağ kurmamızı sağlıyor. Ancak en büyük sorunlardan birisi oynanabilir karakterler.
Rebound isimli teleport yeteneğine sahip kız dışında hiçbir karakter ile bağ kurmak mümkün değil. Elektrik güçleri olan eski bir amerikan futbol oyuncusu ve oyundaki en kritik karakter olan tankımız, kristalize olan hukuk terk arkadaş gibi bir kadroya sahibiz. Oyun ilerledikçe ekibimiz de büyüyor ama her göreve sadece 4 kişi götürebiliyorsunuz. Bu dört kişiden biri çoğu zaman sabit diğer üçünü siz seçiyorsunuz. Toplamda 8 süper kahraman var ama bunlar eşit gelişmiyor.
Örneğin oyunun en başından beri yanımızda olan Rebound her görevde yer aldığı için diğer arkadaşlarına seviye konusunda fark atıyor. Ha seviyeler çok işe yarıyor mu derseniz sadece yeteneklerin puanla açılacak hale gelmesini sağlıyor. Yetenek puanları ise tam bir işkence. Her bölümün çeşitli yan görevleri var. Bazı düşmanları uçurumdan düşürmek, 20 tane düşmanın silahını elinden attırmak gibi görevler bunlar. Eğer bunları yapmazsanız ve görevi bitirirseniz 0 yetenek puanı kazanıyorsunuz. Haliyle seviye atlasanız bile verecek yetenek puanınız olmuyor. Tüm karakterler için ortak bir yetenek puanı havuzunun olması da çok büyük bir handikap.
Benim Adım Hıdır Elimden Gelen Budur
Normalde bu tarz sıra tabanlı oyunların özgürlük hissi sunmasını çok severim. Yani düşmanı nasıl döveceğiniz, nasıl bir strateji izleyeceğiniz size kalmıştır ve çok çeşitli yollar izleyebilirsiniz. Capes'in işte en büyük eksisi bu. Çoğu görevin tek bir kilit noktası var ve başka ne yaparsanız yapın bölümü geçmek imkansız hale geliyor. Oyunun 2. aşamasının ortalarına kadar bunu yapmak epey keyifli çünkü zorluk seviyesi tatminkar. Ancak 2. aşamadan sonra düşman sayısı çok artıyor ve olağanüstü güçlü hale geliyorlar. Tek atmak ya da iki vuruşta öldürmek bile çok zor hale geliyor. Oyunun istediği şekilde uzata uzata her tur silah düşür, minik hasar vur diye diye aşırı bir baygınlık basıyor.
Zorluk seviyesinin bu anormal artışıyla birlikte özgürlük hissinin tamamen ortadan kalkması özellikle Act II'nin sonlarından itibaren oyuncuyu epey soğutuyor. Yani benim en keyif aldığım şey Rebound ile backstab yapmak düşmanlara oldukça az hasar vermeye başlayınca keyfim de aynı oranda düşüyor. Bunun önüne geçmek için daha önce geçtiğiniz bölümleri simülasyon yoluyla tekrar oynayıp seviye puanlarını toplayabilirsiniz. Lakin bu da sürekli aynı yerleri oynayıp aşırı sıkıcı bir grind ile tekrara düşmeye yol açıyor.
Çift Süperli Karışık Tost
Her karakterin bir hareket etme puanı 2 de aksiyon puanı var. Ancak hareket konusunda yer seçimleri biraz absürt olmuş. Rebound ışınlanabildiği halde çok saçma noktalara gidemiyor ve arkadan bıçaklama yeteneğinden mahrum kalıyor. Mindfire oldukça kırılgan ama çok güçlü bir uzaktan vuruş yeteneğine sahip. Onu bir yere sabitlerseniz Focus yeteneği sayesinde 3 aksiyon puanı ve 3 saldırı yapabilme lüksüne sahipsiniz.
Ancak oyun ilerleyen aşamalarda bölümleri kademelere ayırdığı için bu da zorlaşıyor. Mindfire'ı harika bir yere koydum güzel güzel düşman dövüyorum derken bir anda ikinci fazda 2 taraftan düşman geliyor ve sizi araya sıkıştırıyor. Bunların geldikleri yerleri ilk oynayışta bilmediğiniz için oyun sizi sürekli aynı yerleri tekrar tekrar oynamaya itiyor ve benim her oyunda en asabımı bozan şeylerden birisi de bu.
Kendisiyle ve süper kahraman konseptiyle güzel dalga geçen, bunu çizgi roman panelleriyle oyuncuya da tatlı bir şekilde yansıtan Capes'in zorluk seviyesi biraz daha aşağıda olsa çok daha güzel olabilirmiş. Yine de XCOMseverler, türün müdavimleri Capes'de bol bol eğlenecek yer bulacaklardır. Bu arada son olarak oyunun adı Capes ama hiçbir süper kahraman arkadaşımız pelerin takmıyor...
İkinci Görüş - Eser Süper kahramanları ve sıra tabanlı savaşları seviyorsanız aslında çok da fazla oyun seçeneğiniz yok. Midnight Suns'ı da çoktan bitirdiğinizi ve doyamadığınızı varsayarsak sıradaki en iyi şey Capes oluyor. Capes'in hem övülecek hem de yerilecek yerleri var, zaten Oğuz bunların çoğunu özetledi. Açıkçası ben oyunun her bir göreve 'bulmaca' edasıyla yaklaşmasını beğendim. Görevlerde öyle çok bir özgürlük beklememek lazım, daha ziyade ilk oynadığınızda ne zaman ne oluyor, nereden hangi yeni düşmanlar geliyor, kim ilk olarak kime saldırıyor görüp, sonra da bu 'bulmacayı' çözecek taktikleri bulmaya çalışıyorsunuz. Bu durum özellikle de görevlerdeki bonusları yapmaya çalıştığınızda iyice ön plana çıkıyor. Mesela ilk görevlerden birinde 'rehine zarar görmesin' diye bir bonus var. İlk birkaç oynayışınızda bunun önüne geçemiyorsunuz çünkü hiç beklemediğiniz bir düşman gidip ilk hamlesinde rehineyi dövüyor :) Siz de ikinci oynayışınızda o düşmanı Taunt ile kendinize çekiyorsunuz mesela, ya da ilk olarak onu öldürüyorsunuz. Oyun bonus hedeflerde bu tür bir sürü bulmacacık sunuyor. Tüm oyunun bir çizgiroman edasında ilerlemesi son derece güzel, hikayede öyle büyük sürprizler yok belki ama bu 'orijinal' süper kahramanları tanımak ve oynamak gayet zevkli. Eski görevleri tekrar tekrar oynayarak bonusları yapmak ve kahramanları güçlendirmek gerek ama bu tür grindlere Grand Blue Fantasy. Relink gibi oyunlardan da aşinayız zaten. Topladığınız SP'lerle kahramanları geliştirmek, sonra da eski görevlere geri dönüp yeni bonusları tamamlamak ve daha çok SP toplamak gibi bir döngüsü var oyunun. Bu tür şeyleri sevmiyorsanız sıkıcı bulabilirsiniz, ama benim gibi tüm bonusları yapmayı seven, bunları yapmak için gereken yolu keşfetmeyi sevenlerdeniz bu süreçten kesinlikle keyif alacaksınız. Capes'in ciddi bir zorluk eğrisi olduğu bir gerçek, muhtemelen gelecek yamalarla bu ani zorluk çıkışları bir miktar dengelenecektir. Zaten ben bu görüşü yazdığım sırada ilk yama yayınlanmıştı bile. Dolayısıyla birkaç yama sonra ortaya çok daha güzel bir oyun çıkacağını düşündüğüm için Capes'i mutlaka takibinize alın diyebiliyorum gönül rahatlığıyla. |
Başlıklar
- Epey tatlı bir mizah anlayışı var
- Oyunun başlarındaki düşman pataklamanın tatmin hissi baya güzel
- Rebound başlı başına bir artı olmayı hak ediyor
- Ara sahneler ve göreve çıkmadan önce kamptaki diyaloglar güzel
- Seçtiğiniz karakterlere göre görev başındaki geyik muhabbetler de şekil değiştiriyor
- Rebound dışında akılda kalıcı karakter sayısı epey az
- Zorluk seviyesi birden manasız biçimde yükseliyor
- Sürekli aynı şeyleri yapıp grindlamadan aşama kat etmek neredeyse imkansız
- Çoğu bölümü geçebilmek için neredeyse sadece bir yol var ve bu da özgürlüğü kısıtlıyor