Contraband Police - İnceleme

Papers Please, ama üç boyutlu

Bağımsız oyunların şimdiki kadar revaçta olmadığı yıllarda ortalığı kasıp kavuran üç tane yapım vardı: Braid, Dust ve Papers, Please. Üçünün de ortak yanı sadece tek bir kişi tarafından geliştirilmiş olmalarına rağmen geniş kitleler tarafından büyük bir övgü yağmuruna tutulmalarıydı. Özellikle Papers, Please “pasaport kontrolü” gibi son derece sıkıcı bir temadan oldukça eğlenceli bir oyun çıkarmayı başarmıştı. Öyle ki daha sonra onun izinden giden pek çok yapım çıktı ortaya. İşte Contraband Police de onlardan biri. Ama şaşırtıcı derecede başarılı olanlardan…

Glory to Acaristan!

Hani Desperados ilk çıktığında “Commandos’un aynısı ama mekaniklerini zenginleştirmiş hâli” diye överdik ya… Hah, Contraband Police’te de benzer bir durum söz konusu. 6 yıldır geliştirilme aşamasında olan oyun, Papers Please’in “pasaport kontrolü” mekaniklerini aynen almış. Ama bunları öyle bir zenginleştirip çeşitlendirmiş ki kendisini ucuz bir kopya olmakla suçlayamıyorsunuz kesinlikle.

Sene 1981. “Acaristan” adlı hayali bir ülkenin sınır kapısına atanan bir gümrük memuruyuz. Burası Balkan-Rus karışımı, nispeten geri kalmış, komünist bir ülke. Her gün sınır kapısından içeri yeni yeni yolcular giriyor, biz de evraklarını kontrol edip sahtekârları ve kaçakçıları yakalamaya çalışıyoruz. İlk başta sadece pasaport numaraları, fotoğraflar ve isimler gibi standart şeylere bakıyoruz. Ama oyunda ilerledikçe işin içine giriş belgeleri, çalışma izinleri ve taşıdıkları yükler gibi bir sürü şey giriyor. Hükümet her gün yeni bir kanun çıkarıyor ve her yeni kanunla beraber işimiz giderek karmaşıklaşıyor. Öyle olunca da hataları yakalamak gittikçe zorlaşıyor. Neyse ki elimizin altında küçük bir kural kitapçığı var da bütün bunları akılda tutmak o kadar da zor olmuyor.

Buraya kadar her şey Papers Please’le aynı. Contraband Police’i ondan ayıran en büyük özelliğiyse tamamen üç boyutlu olması. FPS kamerasıyla oynanan oyunda sınır karakolunda bizzat geziyor, pasaportları gerçek zamanlı olarak kontrol ediyoruz. Hatta bununla da sınırlı kalmıyor ve yeri geldiğinde araba kullanıp silahlı çatışmalara bile giriyoruz. Valla!

Acaristan’ın komünist bir ülke olmasından herkes memnun değil ve sınır karakolu arada sırada teröristlerin saldırısına uğruyor. İşte o anlarda tabancamızı çekip diğer sınır muhafızlarıyla beraber kendimizi savunmamız gerekiyor. Bazen de acil bir göreve çağrılıp polisle beraber başka yerlerdeki çatışmalara katılabiliyoruz.

Kaçak malları da bizzat arayıp bulmamız gerekiyor. Fenerimizin ultraviyole ışığını açıp arabaların içine giriyor ve döşemeleri, lastikleri, bagajları adamakıllı arıyoruz. Kaçakçıların ortak işareti olan yılan simgesiyle karşılaştığımızda da elimize bıçağımızı, levyemizi, baltamızı vs alıp Allah ne verdiyse girişiyoruz arabaya. İşte o zaman kaçak mallar patır patır dökülüyor yere. Biz de onlara el koyuyor, sonra da şoförü nezarete tıkıyoruz.

Oyun küçük bir açık dünya haritasına sahip. Gece olup pasaport kontrolü faslı bittiğinde minibüsümüze atlayıp yakaladığımız kaçak malları ve tutukladığımız insanları hapishaneye ve polis merkezine götürmemiz gerekiyor. Bu sırada yolda bize pusu kuran, arkadaşlarını ya da mallarını kurtarmak isteyen haydutlarla çatışmaya girdiğimiz bile oluyor. Haritanın belirli yerlerinde gömülü hazineler ve bulunmayı bekleyen gizli dosyalar da var.

Ehliyet ruhsat lütfen

Üstelik yapabileceklerimiz sadece bunlarla sınırlı değil. Kazandığımız paralarla sınır karakolunu da geliştirebiliyoruz. Burası ilk başta oldukça virane bir yer. Hatta biz de bir karavanda kalıyoruz. Ama oyunda ilerledikçe binaları büyütebiliyor, yeni araçlar alabiliyor, muhafızlarımıza daha iyi zırh ve silahlar temin edebiliyoruz. Tabii bunun için para lazım. Para kazanmanın da iki yolu var.

Birincisi iyi bir polis olup işimizi doğru yapmak ve yakaladığımız kaçak mallarla haydutları yerlerine teslim etmek. Bu çok para getirmiyor ama fakirlik de çekmiyorsunuz hani. İkinci yolsa yozlaşmış bir memur olup kaçak malları kendi adımıza satmak. Ama yakalanırsanız vay halinize… Tabii devrimci gruba yardım edip hükümeti yıkmaya çalışmak da bir seçenek. Tıpkı Papers Please’de olduğu gibi iki farklı yol izleyebiliyorsunuz yani oyun boyunca. Buna bağlı olarak oyunun gidişatı ve sonu da değişiyor tabii ki. Oyun ahlaki seçimler konusunda Papers Please kadar etkileyici değil gerçi. Çünkü bakmamız gereken bir ailemiz, dürüst bir yaşamı seçtik diye açlıktan ölen bir oğlumuz falan yok. Ama kavuşmalarına engel olduğumuz aileler, bizim yüzümüzden tutuklanan insanlar falan yine var. Contraband Police işin eğlence ve aksiyon yönüne biraz daha ağırlık vermiş kısacası. Bence iyi de olmuş.

Her ne kadar hem grafikler, hem silahlı çatışmalar, hem de araç kullanma mekanikleri PlayStation 3 döneminden hallice olsa da bütün bunlar oynarken deli gibi eğlenmenize engel olmuyor. Öyle ki bir başladınız mı kolay kolay kalkamıyorsunuz başından. O kadar diyeyim. Steam’de oyunun ilk 5 gününü ücretsiz oynayabildiğiniz bir Prologue bölümü de var. Mutlaka deneyin derim.

SON KARAR

Papers Please seven birinin Contraband Police’ten keyif almaması mümkün değil. Benzer mekanikler, benzer hikâye, benzer derinlik… Ama hepsi üç boyutlu! Üstelik açık dünyada araba kullanma, yan görevler, gizli hazineler ve silahlı çatışmalar da var. Yılın güzel sürprizlerinden.

Contraband Police
Çok İyi
8.0
Artılar
  • Üç boyutlu Papers Please keyfi!
  • Kaçak malları bulmak zevkli
  • Eğlenceli araç kullanma ve çatışma mekanikleri
  • Keşfedilmeyi bekleyen gizli hazine ve belgeler
  • Yan görevler
  • Farklı sonlar


Eksiler
  • Grafikler ve fizik motoru biraz eski
  • Yolda sık sık baskına uğramak bir yerden sonra sıkıyor


YORUMLAR
Parolamı Unuttum