Streets of Rogue - İnceleme
Roguelike dünyasının yeni çocuğu pek bir keyifli
Oyun dünyasının fiyat / performans canavarları olan roguelike yapımlar bu sene de popülaritesini kaybetmedi. Risk of Rain 2’ler, Cadence of Hyrule’lar falan yine ömrümüzün belirli noktalarında yer eden oyunlar gördük. Eh, bir de Streets of Rogue vardı işte Erken Erişim’de. Matt Dabrowski'nin ha bire güncelleyip durduğu oyun yaklaşık 2,5 yılın ardından nihayet tam sürüme kavuştu ve roguelike camiasına adını oldukça kalifiyeli bir şekilde yazdırmayı başardı. Çünkü Streets of Rogue, türü sevenlerin aradığı neredeyse her şeye sahip.
Oyundaki asıl amacımız şehrin yönetimini ele alan diktatör başkanı öldürüp şehrin kontrolünü ele almak. Varoş yerlerden başlayarak şehrin merkezine gelmeye çalışırken toplam 6 farklı bölge, son bölge hariç her bölgede de 3 farklı alanı geçmemiz gerekiyor. Alanların içerisinde normal şehir insanları, doktorlar, farklı örgüte ait çeteler mevcut. Herkes düşman değil yani. Bu alanları geçebilmek için oyunun rastgele ürettiği ana görevleri tamamlamamız gerekiyor. Yani bölüm sonunda herhangi bir boss mevcut değil.
Bu görevler rastgele üretilmiş olsa da çoğunlukla bir tankeri patlatma, bir rehineyi kurtarma ve bir bölgenin sistemini çökertme üzerine gidiyor. Aynı zamanda bölgeleri geçtikçe daha farklı olayların oluşmasını beklerken sadece birkaç değişiklik görmemiz de can sıkıcı olmuş. Arka arkaya olumsuz özellikler sıralamış olsam da tüm olumsuzlar bu kadardı. Şimdi gelelim en güçlü yanlarına: Oynanış çeşitliliği.
Streets of Rogue toplam 26 karakter içeriyor ve her karakterin kendine has özellikleri var. Bu özellikler ve başlangıç eşyalarına göre isterseniz gizlice, isterseniz “Ratatata” diye bağırarak herkesi doğrayarak, isterseniz hiç kimseyi öldürmeden, isterseniz çete oluşturarak ilerleyebiliyorsunuz. Bu saydıklarım yapabilecekleriniz sadece ufacık bir kısmı. Mesela vampir olarak oyuna başlayıp insanların kanlarını emerek canınızı arttırabilirsiniz. Tüm run’ı bu şekilde tamamlamak mümkün. Ama dikkat etmeniz gereken nokta insan görünümlü werewolf’lardan uzak durmak. Aniden ortaya çıkıp size saldırabilir. Ya da mesela hacker’ı alarak tüm bilgisayarları, birçok eşyayı hack’leyerek insanların üzerine salabilirsiniz. Ve evet, buzdolabının önüne geleni doğraması çok keyifli. Saymakla bitmez bir çeşitlilik mevcut yani oyunda.
Her karakter oyunun başlangıcında açık değil ve onları oynamak için belirli görevleri tamamlamanız gerekiyor. Bu görev temalı yapı oyunun bütününe yayılmış durumda. Mesela run’a varoşlardan değil de herhangi bir bölgeden başlayabiliyorsunuz. Bunun için her bölgenin ayrı görevlerini tamamlamanız gerekiyor. Ya da her karakterin sahip olduğu büyük görevler. Bu görevleri her alanda tamamladıktan sonra karaktere kalıcı olarak yeni bir özellik geliyor.
Ayrıca alanlarda opsiyonel görevler de mevcut. Bu görevler çoğu zaman size chicken nugget veriyor. Bu da oyunun bir nevi parası konumunda. Siz bu chicken nugget’larla oyuna başlamadan önce merkez üste çeşitli şeyler satın alabiliyorsunuz. Bunlar her alanın sonunda “trait” adı altında size verilen bir nevi upgrade’ler, oyuna başlamadan önce istediğiniz kadar seçebileceğiniz mutasyon adı altında özel yetenekler, oyunun içerisinde açtığınız ödüller ve her run öncesi başlangıç eşyalarına ekleyebileceğiniz eşyalar. Bu açtıklarınız (son söylediğim hariç) bir kere satın alındıktan sonra her zaman oyun içerisinde karşınıza çıkıyor. Oynadıkça yeni trait’ler, eşyalar ve mutasyonlar kazanıyorsunuz yani.
Oyundaki eşyalar ilk olarak standart gibi gözüküyor. Yakın dövüş silahları, tabancalar tüfekler falan görünce “Yine mi aynı terane” diye serzenişte bulunsanız da çok geçmeden sahip olduğunuz trait’lerle ve oyuna özgü eşyalarla beraber çeşitlilik keyifli bir noktaya geliyor.
Alanların içerisinde ayrıca otomatlar ve dükkanlar bulunuyor. Burada da çeşitli eşyalar satın alıp trait’lerini upgrade edebiliyorsunuz. Hastaneye giderek canınızı doldurmak da mümkün. Bu şekilde güçlene güçlene gitseniz bile oyunda “her an her şey olabilir” havası var. Bir anda polislerin ve çetelerin arasında kalabilirsiniz ya da birden gorilla beliriverir ve güzelim emeklerinize elveda diyebilirsiniz. Bu ani değişimler sadece karakterlerle de sınırlı değil. Oyunda rastgele bir şekilde belli başlı olaylar beliriyor siz o alana başlarken. Mesela o alanda isyan çıkıveriyor ve herkes herkesle savaş halinde. Ortalık kan gölü. Fırsattan istifade bedavadan eşyalar alabilseniz de bu sizin sonunuz da olabilir. Ya da kellenize ödül konabiliyor o alan için. Bu durumda insan kiralamak çok riskli bir hale geliyor.
Oyunda local ve online co-op desteği de mevcut. Ben deneme fırsatı bulamadım arkadaşsızlıktan ötürü ama okuduğum ve gördüğüm kadarıyla ciddi bir kaos oluşuyor her alanda. Yine de böyle bir özelliğin var olması artı. Aynı zamanda karakterlerin konuşmaları ve eşyaların açıklamalarında da mizah mevcut. Ama tabii onlarca saat sonra pek de espri kalmıyor ortalıkta.
Müzik ve görsellik olarak açıkçası pek bir şey vaat etmiyor oyun. Nasıl olsa birçoğumuz Spotify eşliğinde oynayacağı için müziği pek de olumsuz olarak saymıyorum ama görsellik olarak biraz daha göze hoş gelen bir halde olması iyi olabilirdi.
Başlıklar
Streets of Rogue, her karakterin size sunduğu derin ve farklı oynanış çeşitliğiyle onlarca hatta yüzlerce saat sıkmadan oynayabileceğiniz, roguelike severlerin yeni göz bebeği olmaya aday bir yapım. Türün hayranları tereddüt etmeden satın alabilir.
Karakter sayısının fazlalığı ve her karakterin kendine özgü oynanışı
Bölümleri farklı şekillerde geçebiliyor olmanız
Kendine has eşyalar sayıca fazla ve kullanmaları keyifli
Bölümler ilerledikçe ufak tefek detaylar hariç değişim yaşanmıyor
Her alanda verilen görevlerin kısa süre sonra tekrara düşüyor
Müzik ve görsellik olarak pek bir şey vaat etmiyor