6 Maddede - Nedir Bu Soulslike?

Bir oyunu soulslike yapan özellikler neler?

Dark Souls oyun dünyasını son 10 yılda en çok etkileyen, en çok etkisi altına alan, en çok ilham veren oyunlardan biri. Ama artık öyle bir aşamaya geldik ki çoğu oyuna hak etmediği halde soulslike etiketinin yapıştırıldığını görüyoruz, sanki tek kriter oyunun zor olmasıymış gibi bir hava oluştu. Sırf bu sebeple alakasız türlerdeki oyunlara “bilmemneyin Dark Souls’u” demeyi çok sever hale geldik.

- Bu oyun platform oyunlarının Dark Souls’u!
- Neden ki? Stamina mı var, bonfire falan mı var, risk ödüllendiriliyor mu?
- Yok ama çok zor yapmışlar abi, bir ekranı geçene kadar göbeğim çatladı.
- Tamam o zaman.

- İşte karşınızda futbol oyunlarının Dark Souls’u!
- Futbol mu, yuh artık, o nasıl oluyor?
- Gol atmayı inanılmaz zorlaştırmışlar abi, kaleciler tam bir canavar.
- Peki canım, kolay gelsin sana.

Her ne kadar soulslike dediğimiz türün temelini Demon’s Souls atmış olsa da, türün popülerliği Dark Souls sayesinde oldu. Ancak bir noktada bu türün olmazsa olmaz özellikleri görmezden gelinmeye başlandı ve nedense “çok zor olsun yeter, al sana soulslike” seviyesine geldik. Halbuki bir oyunun bu türe ait olması için sahip olması gereken çok önemli mekanikler var.

1 – Ruhlar

Ruhlar farklı oyunlarda farklı isimlerle karşımıza çıkıyor, yaygın özelliği ise bunların hem oyun için para, hem de level atlamak için deneyim puanı olarak kullanılabiliyor olması. Souls oyunlarında Ruh, Bloodborne’da Kan Yankısı, The Surge’de Hurda, Nioh’ta Amrita, Salt & Sanctuary’de Tuz. Özellikle de Souls serisinde ruhların eşya tamirinden geliştirmeye, satın alımdan level atlamaya her şey için kullanılması, oyuncuyu elindeki ruhları nasıl değerlendireceğine dair seçim yapmaya iten etmenlerden biri.

2 - Bonfire

Yine farklı oyunlarda değişik hallerini gördük bunun, mesela Nioh’ta Shrine oldu, Bloodborne’da Lamp, Elden Ring’de Site of Grace. Buralar bir nevi kontrol noktası, öldüğünüz zaman o noktadan devam edebilme imkanı sunuyorlar. Bu noktalarda dinlendiğiniz takdirde sağlığınız doluyor ama karşılığında öldürmüş olduğunuz tüm düşmanlar da diriliyor. Souls oyunları hiçbir şeyi size bedavaya sunmaz.

3 – Ölümün ağırlığı

Souls oyunlarında ölmek kolay ama bir o kadar da ciddi bir iştir. Öldüğünüz zaman taşıdığınız ruhlar (bkz madde 1) öldüğünüz noktada kalır, sahip olduğunuz her şeyi kaybetmemek için bir kez daha ölmeden aynı noktaya ulaşmanız gerekir. Eğer bunu beceremezseniz hepsi yok olur. Bloodborne’da öldüğünüz yerin yakınındaki bir düşman sizden geri kalan Kan Yankısını çalabilir ve geri almak için o düşmanı öldürmeniz gerekir. Bu mekanik eğer üzerinizde henüz harcanmamış yüksek miktarda ruh varsa ekstra temkinli hareket etmenizi gerektirir.

4 – Stamina’ya dayanan dövüşler

Bir soulslike’ın olmazsa olmazı karakterinizin sınırsız biçimde saldırı veya savunma yapamaması, sonsuza kadar koşamamasıdır. Yaptığınız her hareket staminanızdan bir kısmı götürür ve staminanız bittiğinde savunmasız kalırsınız. Özellikle boss savaşlarında staminayı iyi yönetmek şarttır, yoksa staminanız bittiğinde ne kılıcınızı savurabilir, ne de o son darbeyi bloklayabilirsiniz.

Bu mekanik de farklı oyunlarda daha gelişmiş hallerde karşımıza çıkabiliyor. Mesela Nioh’ta doğru zamanlamayla yapılan bir ki-pulse harcadığınız staminanın bir kısmını size geri kazandırır, The Surge’de farklı implantlar çeşitli eylemlerin daha az stamina harcamasını sağlar. Ama hepsinde de temel mantık aynıdır.

5 – Yüksek zorluk seviyesi

Gerçek bir Soulslike oyunda seçilebilir zorluk seviyesi olmaz ve oyun gerçekten de normalin üstünde bir zorluk sunar. Ancak bu türün baba oyunlarında bu hiçbir zaman oyuncuyu cezalandırmaya yönelik, suni bir zorluk değildir. Bu oyunlar oyuncuyu sabrı için ödüllendirir, karşınızdaki düşmanı ve hareketlerini tanıdıkça ilerleme kaydeder, oyunu öğrenir ve git gide daha iyi olursunuz. Souls serisi oyuncuları daima sabırları ve kararlılıkları için ödüllendirir.

6 – Muğlak hikaye anlatımı

Tüm Soulsborne oyunları o derin hikayelerini son derece muğlak biçimde anlatır, parçaları birleştirme işini çoğunlukla oyuncuya bırakır. En sıradan görünen eşyanın bile açıklamasında o dünyaya ve sizden önce gelişen olaylara dair ipuçları vardır, öldürdüğünüz boss’ların ruhlarında, topladığınız ekipmanlarda… NPC’lerle diyaloglarınız bile tek başına gizemin anahtarı değildir, öğrendiğiniz bu bilgileri diğer ipuçlarıyla birleştirerek hikaye yapbozunu yavaş yavaş tamamlarsınız.

Bu özelliği kullanan farklı türlerde oyunlar da gördük aslında, mesela Hollow Knight özünde bir metroidvania olmasına rağmen hikaye anlatımı konusunda doğrudan Souls serisini örnek alır. Salt & Sanctuary, Unworthy, Vigil, Ender Lillies, Blasphemous gibi metroidvania oyunları da soulslike mekaniklerini türe güzelce yedirmelerine ek olarak, hikaye anlatımında da muğlaklığı tercih ederek  2D Soulslike diye yeni bir tür bile yaratmış oldular.

Tabii bunun istisnaları da var, örneğin Nioh daha net bir hikaye anlatmasına rağmen From Software dışında yapılmış en başarılı soulslike oyunlarından biri. Ama bu özelliğin Soulsborne oyunlarının ortak özelliği olduğu da bir gerçek.

YORUMLAR
cathyscherer
11 Nisan 2022 16:22

[Bu yorum kullanıcı tarafından silinmiştir]

Atlas Estrella
15 Şubat 2022 03:35

Eksik olmuş. "Kapı bu taraftan açılmıyor, diğer taraftan açılıyor" soulslike oyunların olmazsa olmazı.

Parolamı Unuttum