İnceleme - The Banner Saga

Acele edin! Bu karavanı kaçırmak istemezsiniz

 

 Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nde yayınlanmıştır.

The Banner Saga ilk görüşte seveceğiniz ya da nefret edeceğiniz oyunlardan... Bolca artısı var; biraz da eksileri... İnsanları da var, dünya dışı yaratıkları da, boynuzlu devleri de. RYO istiyorum diyenlere de, STS (sıra tabanlı strateji) seviyorum diyenlere de sunacak bir şeyleri var.

The Banner Saga: Chapter 1, Stoic’in The Banner Saga üçlemesinin ilk oyunu. RYO öğelerini ustalıkla taktiksel sıra tabanlı stratejiyle yoğuran; atmosferik ve hayranlık uyandırıcı görsellerle harmanlanan senaryosunu hata affetmeyen savaşlarıyla birleştiren ve karakterlerinin hayatlarını sizin taktiksel zekanıza ve vereceğiniz kararlara bırakan sürükleyici bir interaktif deneyim.

“Karar verme & sonuçlarına katlanma” konsepti oynadığınız bir çok oyundan daha önemli Banner Saga’da. Karavanınızı zorlu İskandinav koşullarında hedefine doğru ilerletirken sürekli diken üstündesiniz. Yolculuk sırasında karavan içerisinde huzursuzluk çıkaran birkaç insanla ne yapacaksınız? Karavanın iyiliği için onları göndermek mi en hayırlısı, yoksa kas güçlerinden faydalanmaya devam etmek için duruma katlanmaya devam etmek mi? Uzun bir günün ardından hemen dinlenmeye mi çekileceksiniz, yoksa yeni müttefiklerinizle ateş başında sohbet mi edeceksiniz? Yakın bir köyden gelen cinayet haberine kayıtsız mı kalacaksınız, yoksa yardıma mı koşacaksınız? Bunun gibi küçük, büyük bir çok karar vereceksiniz yaklaşık 10-12 saat süren oyun boyunca. Bazılarının etkilerini hemen hissedecek, bazılarının sonuçlarıyla yüzleşmek için sabırsızca ve biraz da tedirginlikle bekleyeceksiniz. Çalışan bir karavanın peşinden de koşabilirsiniz, elde kalan erzakları korumak için daha fazla önlem de alabilirsiniz. Kavga ettiğiniz bir adamınızın kendi destekçileriyle birlikte karavandan ayrılmasını izlemeyi tercih edebilir ya da kendinizden taviz verip, bu tavizin liderlik becerileriniz hakkında kuşku uyandırmamasını umabilirsiniz.

Konunun boyutu ne olursa olsun karar vermek zorunda olmak oyuna ayrı bir hava katıyor. Bu oyunda “ahlaki” kararlardan çoğu zaman uzaksınız. Net bir “iyi karar”, “kötü karar” ayrımı yok. Aynı yöndeki kararlarınızdan sonra ne kimse size kanat takıp tapınmaya başlıyor, ne de çevrenizde nefret uyandıran kötü kalpli bir lider haline geliyorsunuz. The Banner Saga’nın karar mekanizması sizin liderlik becerilerinizi test etmek üzerine kurulu. En küçük karardan en büyüğüne kadar karavanınızın güvenliğini en iyi şekilde sağlayacağını düşündüğünüz şeyleri yapıyorsunuz. Kararlarınızı geri alamıyor olmanız da işleri bir parça daha ciddileştiriyor. Çünkü The Banner Saga sizin kontrol edebildiğiniz bir kayıt sistemine sahip dahil. Oyunun ne zaman nerede kaydedildiğine dair bir belirti de yok. Bu nedenle zor bir karar anına geldiğinizde bu bilinçle hareket ediyorsunuz.

Satranç Oyunu

The Banner Saga’yı oyun akışı açısından 3’e bölmek mümkün. İlki az önce bahsettiğim karar mekanizması, ikincisi ise envanter yönetimi. Aslında üç kısmın en sinir bozucu ve dikkat gerektiren kısmının bu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Oyunda tek bir kazanç / harcama biriminiz var o da “Renown”. Renown birikimlerinizi kahramanlarınızı daha güçlü hale getirmekten, size kolaylık sağlayacak araçlar satın almaya ya da karavanınızın karnını doyuracak erzak stoklarına kadar her şeyde kullanıyorsunuz. Envanter yönetimine “sinir bozucu” diyorum çünkü gerçekten çok kısıtlı imkanlara sahipsiniz. Oyuna başlarken hiç bir zaman bolluk içinde yaşamayacağınızı, Renown’larınızı nereye harcayacağınız konusunda çok dikkatli olmanız gerektiğini bilin. Kahramanlarınızı güçlendirmek tabii ki de savaşlarda size yardımcı olacak ama onları güçlendirmek için tüm karavanı kıtlık içinde yaşamaya mahkum edebilir misiniz? Hadi ettiniz diyelim; stoklarınız azaldı, insanlarınız mutsuz ve karavandan ayrılmak istiyorlar. Hani güçlenmek için vermiştiniz bu kararı? Sonuçları beklediğiniz gibi olmadı değil mi?

Hiç bir zaman tüm kahramanlarınızı son seviyeye taşıyamayacaksınız. Hiç bir zaman bol bol erzak depolayıp karavanı günlerce dinlenmesi için durduramayacaksınız. Sistem mantıken basit: Karavandakilerin erzağa ihtiyacı var. Yolculuk süresince her gün bu erzak azalıyor. Özellikle savaşlardan sonra durup dinlenmeniz lazım ancak hedefinize ulaşmak için yolda harcayacağınız o kıymetli erzakları dinlenirken de harcıyor olacaksınız. İnsanlarınızı (ve devlerinizi) dinlenmeden yola devam etmeye zorlayın ve olacakları görün. Ya da dinlenirken erzaklarınızı tüketin sonra yola devam edin ve sonuçlarına katlanın. Burada çok hassas bir denge söz konusu ve bu dengeyi hiç bir zaman gözden kaçırmamalısınız.

Zorluk Üzerine Tüy Dikmek

Erzak yönetimini öyle ya da böyle hallettikten sonra iş üçüncü kısma, yani savaşmaya geliyor. Yaşadığınız dünyanın baş belası olan Dredge’ler tek düşmanınız (en azından Chapter 1’de). Savaş alanına çıktığınız da diğer STS’lerden alışık olduğunuz grid bazlı bir alan sizi karşılıyor. En fazla 6 savaşçı seçip düşmanı alt etmeye çalışıyorsunuz. Her karakterin Armor ve Strength olmak üzere 2 ana kaynağı var. Buna hareketlerinize esneklik ya da güç katan ikincil bir kaynak olan Willpower eşlik ediyor. Savaşlar kimin kaba kuvvet olarak daha güçlü olduğundan çok stratejik yerleşim ve doğru hedef saptama ekseninde şekilleniyor. Karakterlerinizi konumlandırma şekliniz, ilk olarak kimi saf dışı bırakacağınızı tespit etmeniz, zırha mı yoksa güç/sağlığa mı saldıracağınıza karar vermeniz savaşın gidişatı açısından çok önemli. Zaman zaman bir satranç oyunu inceliğinde tasarlanan stratejiler karavanınıza kayıpsız dönmeniz için tek çareniz.

The Banner Saga’nın en büyüleyici yerlerinden biriyse tahmin edebileceğiniz gibi bir sanat eseri kıvamındaki sunumu. Oyunun görselleri ve müzikleri sizi oyuna saatlerce bağlamaya yetiyor da artıyor. Karşınızda milyonlarca dolarla hazırlanmış, sözde AAA sınıfı, 20 GB texture dosyaları olan bir oyun yok. 100.000 $’lık Kickstarter hedefini misliyle aşarak kazandığı 723.886 $’ın hepsini projesine yatıran Stoic’in ellerinden çıkmış göz alıcı bir “2D animasyon filmi” tadında görsellere sahip bir oyun var. Karavanın ilerleyişi sırasında gözlerinizi alamadığınız bu güzellik, Journey oyunu için hazırladığı müziklerle adından çokça söz ettiren Austin Wintory’nin epik tınılarıyla süsleniyor. Durum böyle olunca da “Kolay” seviyede bile oyunculara soğuk terler döktüren The Banner Saga’da ruhunuzu dinlendirmeniz ve oyun oynuyor olmanın keyfine varmanız mümkün oluyor.

The Banner Saga Chapter 1, üçlemenin ilk oyunu olarak sahneye iyi bir çıkış yaptı. Oyun özellikle taktiksel strateji severler için yılın en güzel sürprizlerinden biri olmaya aday. Biraz “zor” bir oyun oynayayım, kararlarım oyunun akışını değiştirsin, gözüme ve kulağıma da hitap etsin diyorsanız The Banner Saga tam size göre. Oyun oynamayı bir kenara bırakın, tek amacınız liderlik becerilerinizi test etmek olsa bile The Banner Saga’ya bir şans verin derim. Eminim bu karavanda yer aldığınıza pişman olmayacaksınız. 

KÜNYE

The Banner Saga (PC)

Tür: RYO & STS

Yapım: Stoic

Sistem: Ekonomik

Fiyatı: 24.99$

Dahası İçin://stoicstudio.com/

KARNE

8 /10

YORUMLAR
Parolamı Unuttum