OGZ Online Özel - The Sims 4 İnceleme

Dişlerini düzenli fırçalayanlar için yeni bir gün.

Öğlen vaktine doğru ilerliyor saatler. Onbiri yirmi geçiyor tam yazıya başladığım anda.

Sabah sekizde uyandım, koca kafalı Golden Retriever'ım  Şanslı ile parkta her günkü yürüyüşümüzü yaptık. Eve dönüşte rutin temizlik işleri, su ve kahvaltı servisi. Hijyen ihtiyacımı elimi yüzümü lavaboda iyice yıkayarak karşıladım, sütü ısıttım, dünden kalan portakallı kek ve peynirli krakeri de alarak bilgisayarın başına geçtim. “İnsancıklar” diye kendimce dilimize çevirdiğim dünyaca meşhur Sims serisinin yeni ve 4. oyunu üç gündür hard diske kurulu vaziyette. Günlük “kariyer” görevim The Sims 4 ile ilgili izlenimlerimi siz sevgili okurlarla paylaşmak. Ve tam yedi dakikada ilk paragrafı tamamlarken karnım az önce tamamladığım kahvaltı sayesinde tok ama eğlence ihtiyacı çizgim yavaş yavaş inmeye başladı bile. 20 saatlik oyun süremden hangi anları yazıya aktaracağımı düşünmekten “iyi” ruh halinden “gergin” duruma geçiş yapmak üzere olduğumu hissediyorum.

Bilgisayar kasası ısınırsa balkona çıkar yazarım…

“Sims 4 Evcil ve Vahşi Hayvanlar Ek Paketi Ultra Koleksiyoncu Baskısı” henüz çıkmadı. Dolayısıyla koca kafalı köpek dostum haricinde gerçek hayatta yaptıklarım, hissettiklerim, doğal ihtiyaçlarımı gidermem, görevlerim ile Sims 4 dünyasındaki sanal kopyam Noyo arasında bazı benzerlikler saptamak mümkün. Hadi 4’ten değil de 2’den başlayalım, 2005 yılı eylül ayına çabucak gidip gelelim: Dönemin GTA, Elder Scrolls ve PES’lerini oynadığım günler. Tam 1 yıl önce çıkmış Sims’in ikinci  oyununa ise “kız oyunu” önyargısıyla yaklaşıyor ve oyun listeme almıyorum bile. Ancak Eylül 2005, serin ve keyifli bir hava var sokakta. Evimizde ise –sözlük ve mecazi anlamlarda – bir bayram havası var. Bayram ziyareti için kuzenler, yeğenler salona doluşmuş vaziyette. Üniversite öğrencisi, çok sevdiğim küçük kuzenim Merve, elinde The Sims 2 CD'siyle yanıma geliyor ve kendi laptopunda çalışmayan oyunu benim bilgisayarda denemek istiyor. Hiç kırmadığım sevimli kuzenimin isteğini yerine getiriyorum.

Şu tuhaf yemeği bitirsem de tablette FIFA oynasam.

Uzatmayalım; 5 – 10 dakika içinde diğer kuzenlerimin Sim kopyalarını yaparken buluyorum kendimi. Hatta bazıları oyunun başına gelerek müdahale ediyorlar, sanal kariyerlerini kendileri seçiyorlar. Yemek yapmaması ile dalga geçtiğimiz birisinin sanal ikizi ilk aşçılık deneyiminde fırını ve mutfağı ateşe veriyor, Veronaville itfaiyesi yangını zor söndürüyor, ekran başındaki kopan kahkahalar yeni favori oyunumu belirliyor. Birkaç gün içinde ek paket Nightlife’ı da ediniyorum ve bir hafta kadar Sims 2'yle epey bir haşır neşir oluyorum. 2009’dan sonraki 4.5 yılda da The Sims 3 ve ek paket yağmuru (sadece “oynanış” ek paketleri tam 11 adet, eşya ve dünya paketleri hariç) ile dörder beşer günlük oyun sürelerim geçiyor. Sims 3’ten unutamadığım anlar; dalgın – kitapkurdu – mizah duygusu yüksek – çocuk ruhlu – keyfine düşkün kişilik özelliklerini gerçek halime benzer şekilde verdiğim yarı amatör yazar Noyo’nun, kitaplığa tıklayıp “kitap oku” komutunu verişimden sonra ne yapacağını unutarak tepesinde soru işareti beliren kafasını kaşıyıp kalakalmasıydı. Sesli güldüğüm ve unutmadığım diğer bir anı, farklı bir aile ile oynarken, sanal kopyam Noyo’nun “kasabalı komşu” kimliği ile kütüphaneye girmesi ve doğrudan çocuk kitapları bölümüne seğirterek rastladığı ilk minik çocuk ile kakara kikiri oyunlara dalmasıydı.

Kemanınla bana bir ses, verebilseydin eğer…

Sims 2 ve 3’ü nasıl ve neden sevdiğimi açıkladığımı umarak birkaç aydır alıp almama konusunda büyük kararsızlıklar yaşadığım Sims 4’e geçebiliriz artık. Seriye bağlamış oyunlarda, takdir edersiniz ki bir önceki oyun ile yenisi arasında farklar, değişiklikler bekliyor insan. Beğenmediğim bir sürü noktanın sebebi de burada zaten, Sims 4’ün üçüncü oyunda olmayan bazı özellik ve güzellikleri getirirken, Sims 3’te alıştığımız birçok iyi unsuru da sessiz sedasız (kasaba içi serbest dolaşmayı kaldırdık diye özel trailer yayınlayacak değillerdi ya…) ortadan kaldırıvermiş. Çok reklamı yapılan “Sim Yaratma” ekranından başlayalım: Sol fare ile “çek bırak” yöntemi sayesinde, iki dakika içinde gerçek halime epeyce benzeyen bir sim Noyo yapmayı başardım. Yeni eklenen yürüyüş şekilleri de gayet eğlenceli, kollarını sarkıtarak, bezgin şekilde yürüyen “tembel stili” animasyon favorim oldu mesela. Fakat giysilerin rengini, desenlerini kendimiz belirleyemiyoruz, bu olmadı işte. Ya da saflığa vurup “Öyle bir gizlemişler ki ben bulamadım renk – desen seçmeyi” diyeyim.

Cassandra Goth’u tanıyabildiniz mi?

Ömür boyu hedefi ve kişilik özellikleri seçenekleri de umduğumdan çok daha güdük kalmış, bakın bu da olmadı. Olabildiğince farklı tipler, yaşamlar, öyküler yaratmak isteyenleri hiç de bol seçenek beklemiyor; ben de bu gruptanım ve Sims 3 ana oyundan bile az kişilik özellikleri yüzünden hayal kırıklığına uğradığımı belirteyim.

Sims 3’te geniş koridorlu, çok işlevli, garip renk ve şekillerde evler inşa etmeyi çok severdim. Ağaçlarından trafik işaretlerine, ilan panolarına kadar istediğimiz gibi değişiklik yapabildiğimiz geniş, ferah kasabalar için mimari dehamı(!) devreye sokarak kütüphaneler, dans kulüpleri hatta kebapçılar yapmaya saatler harcardım. Sims 4’te evleri de çek bırak yöntemiyle daha pratik şekilde inşa edebiliyoruz. Satın alma ekranında arama penceresine “gitar” yazdığımızda üç – dört adet gitar hemen Simoleonlarımızı bekler vaziyette çıkıyorlar vitrine. Bunlar oynarken bana keyif veren ama düşününce “Sims 2014’te zaten olması gereken” özellikler arasında. Biraz daha düşünsem Sims 3’e yama ile eklenebilirmiş bu yenilikler diyeceğim neredeyse. Kezâ reklam konusu özelliklerden “oyundan çıkmadan çevrimiçi galeri” özelliği. Yarattığımız Sim ailesini, oda ve evleri artık oyunun içinden topluluk ile paylaşabiliyoruz, galeriden beğendiklerimize yorum yapma ve oyunumuza indirme imkanımız da var. Hiç fena değil gibi. Ama işte, onbir ek paket ile kurulu vaziyetteki (evcil hayvandan robotlara, cadılara, interaktif mesleklere kadar içerikle dolu) Sims 3 oyun grubunu bırakıp, 150 lira para verip “böyle gelişmeler, yeni şeyler var” iddiasıyla çıkmış Sims 4’ü alıp oynamaya değer mi? (Metacritic’teki öfkeli sıfırcıların sağlam giydirdiği yükleme ekranları ve bug’lardan söz etmedim bile dikkat ettiyseniz).

Kim demiş Sims kız oyunu diye?

“Değer canım, değer elbet, değer duygular için her şeye…” şeklinde Sezen Aksu’nun kulaklarını çınlatan iyimser bir cevap vermek istiyorum: İlk bakışlarda ve tüm tanıtımlarda bahsedilen en önemli özellik, duygulardı. Açıkçası ben de çok merak ediyordum duyguların bazı nahoş doğal ihtiyaçların gölgesinde kalıp kalmayacağını. Oyuna nasıl yedirildiklerini, etkilerini de görmek istiyordum tabii. 20 saatlik oyun süremin ardından, tüm duyguları ve ruh hallerini, neden oldukları komik ve kederli durumların hepsini göremediğimi, merakımı ancak kısmen giderebildiğimi söyleyebilirim. Örneğin; temizlik ihtiyacı yarıya düşen arkadaşı dişlerini fırçalamaya yollarım sık sık. Diş fırçalayan Sim arkadaşımızın kendine güveni geliyor, bunu keşfettim ilk günden! Kendine güvenen Sim'imiz, aynada kendine hayranlık duyma gibi istekler üretiyor kafasında bir yerlerde. “Esinlenmiş, ilham almış” duygusal halini görmekte sabırsızlanıyordum, gitar, keman gibi enstrümanları çalmak, roman yazmak, resim yapmak gayet mantıklı da yemek pişirme ile esin perisi arasındaki ilişkiyi kurmakta biraz zorlandım doğrusu. Yemek yapmanın da bir sanat olduğunu kabullenmek lazım belki de. Duygusal halleri tetiklemenin yollarını aramak gerekiyor, duş çeşitleri ve bazı eşyaların duygu yoğunluğuna yol açması ilginç olmuş, oyuna renk katmış bence. “Güce güç katan, enerji veren” ılık bir duş sonrası Sim'imizde “Spor salonuna git” isteği beliriyor. Tabii spor salonuna gitmek yükleme ekranını en az 10 – 15 saniye beklemek demek, Sims 4’ün sunduğu neredeyse tüm güller böyle dikenlerle dolu işte dostlar…

Parkta gitar çalmak için güzel bir gün.

Peki; seçeneklerden “uzun ömür” (80 Sim günü) ayarıyla 20 saat boyunca kitap yazma meraklısı Noyo ve evlilik delisi, komedyen kız arkadaşı ile geçirdiğim süreden pişmanlık ve üzüntü duydum mu? Tabii ki hayır; Nobel ödülüne aday sanal romanlar yazmadan, gurme yemeği pişirme, komedi, roket bilimi gibi bir dolu ilginç yeni yeteneği ilerletmeden, bebek büyütüp hayat boyu amaçlara (buglarına rağmen) ulaşmadan Sims 4’ten vazgeçmeye hiç niyetim yok. Sahi, köpeğim Şanslı, 1.5 yaşındaki yeğenim “Subutay” Deniz ve yüzebilecekleri havuzu katabileceğim ek paket ne zaman çıkar, bilginiz var mı?

OGZ NOTU

6+

KÜNYE:

Tür: Simülasyon/Sanal Yaşam

Yapım: Maxis

Dağıtım:EA Games

Kutulu Fiyatı:153 TL.

Dijital İndirme: 60 € (Origin) –120 TL. (Playstore)

Yaş Sınırı:12

Dahası İçin: //www.thesims.com/the-sims-4

ARTILAR:

 

  • Grafikler ve optimizasyon iyi
  • Duygular, yol açtıkları istek ve durumlar ilginç
  • Yeni eklenen yeteneklerle bir süre uğraşmaya değer
  • Goth ve Landgraab gibi tanıdık aileler
  • “Böcek” çıkmazsa sakız çiğnerken yürüyebilen sim’ler
  • Sim yaratma ve bina inşa ekranları işlevsel…

 

EKSİLER:

 

  • …sim yaratma, bina inşasından kasaba içi binalara kadar güzel ve faydalı birçok özellikten vazgeçilmesi
  • Sims 2’ye geri dönüş yapan yükleme ekranı sistemi, sandbox kasaba ile optimizasyonun olamayacağının itirafı gibi âdeta
  • Hayatboyu amaçlarına 4 aşama getirilmiş ancak büyük kısmı bug ile dolu
  • Sunduğu içerik ve getirdiği özelliklere göre fiyatı abartılı derecede pahalı

 

SON KARAR:

Tüm anlamsız aksaklıklarına ve güdükleştirilmiş içeriğine rağmen, beklentisi çok yüksek olmayan oyunculara belli bir eğlenceyi sunabiliyor The Sims 4.

 

YORUMLAR
Parolamı Unuttum