Oyun Kahramanları - Todd Howard

Fazla Samimi Fazla Yetenekli Bir Çocuk

Bazısı vardır ki yapmakta olduğu şeyden hiçbir vakit tam anlamıyla tatmin olamaz. Böyleleri farklı fikirleri halı altına süpürmektense, tüm evin çer çöpe boğulmasını yeğler. Bu yüzden bir işle uğraşırken, aynı anda birbirinden farklı onlarca iş yapıyor olduklarını fark etmeden bir yapboz oyununa dalar giderler. Dalgın ve dağınıktırlar bu anlamda. Elbette bu vaziyetin her daim başarıya yol açacağı inancını tartışmalı; ancak bu ayki misafirimizin yaptıklarına, örneğin bir Skyrim ya da Fallout 4’e baktığımızda söz konusu tartışmayı bir süreliğine erteleyebiliriz bence. Açık dünya mefhumunu borçlu olduğumuz en önemli düşçülerden biri, bu satırlarda…

Yazan: İhsan C. Asman

Ceketleri ilikleyelim lütfen: Karşınızda Todd Howard, hayal gücünün en uzun soluklu iktidarlarından birine ev sahipliği yapan oyun dünyasında, hayal gücünü her daim muzaffer kılmaya ant içmiş bir kahraman.

1971’de Pensilvanya’da doğuyor ve o dönemki pek çok ufak dahi gibi o da Star Wars ve D&D’yi çok seviyor. Haliyle erken yaşlardan itibaren oyunlarla sıkı fıkı oluyor; henüz 12 yaşındayken çeşitli oyun fikirleri aklına tutunmaya başlıyor. Tıpkı diğer oyun kahramanları gibi Todd da ailesine ilk iş olarak bir Apple II aldırıyor. Sanırım onun bahanesi diğer kahramanlara kıyasla en yaratıcı olanı: ‘Kafam daha iyi çalışacak, notlarım daha yüksek gelecek.’ Sonrasında karşılaştığı birtakım oyunlar kariyeri için epey bir belirleyici oluyor. Örneğin Wizardry, Howard’ın muhtelif şaheserlere varacak yolculuğunun ilk duraklarından. Daha sonra, bu köşede ağırladığımız Lord British’ten el alıyor kendisi: Ultima 3, onun, gerçek dünyadan kaçıp farklı bir dünyaya adım atmanın mümkün olduğunu en net şekilde hissettiği ilk deneyim. Ultima 3 ile 7 arasındaki süreci, oyunların hep birbirine benzer olduğu ama her seferinde bir şeylerin yeniden açıldığı, kurcalandığı ve bu sayede ‘aynı ama farklı’ oyunların peş peşe geldiği bir dönem olarak hatırlıyor. Bu dinamik kurcalama hali ile Ultima serisinde belirginleşen keşfetme hissiyatı, onun doğru oyunları yaratabilmek için ileride hep yararlanacağı yol haritalarına dönüşüyor.

todd-howard-1

Amerika’nın en eski ikinci üniversitesinde finans ve mühendislik üzerine çift anadal yapmasına rağmen bu durum onun için sadece ‘üniversite muhabbetinden’ kurtulmanın kestirme yolu. Üniversite Todd için tam anlamıyla bir külfet. Derslerde tek düşündüğü, bilgisayar odasına gidip Wing Commander oynayabilmek. Görünürde üniversite okurken, gerçekte oyunlarla yaşayan Howard’ın Bethesda’yla tanışması da Wayne Gretzky Hockey 3 isimli oyun sayesinde oluyor. Oyun kabının arkasında şirketin adres bilgilerine göz atarken, ofisin yol üstü olduğunu fark ediyor ve Noel tatilinde Bethesda’nın kapısını çalıyor. Her ne kadar ilk seferde kabul edilmese de, bir iki denemeden sonra -üniversiteyi bitirmiş olarak elbette!- 1994’te Howard amacına ulaşıyor.

Todd Howard’ın Bethesda bünyesinde yer aldığı ilk proje Future Shock’tu. Şirketin daha evvel çıkardığı Terminator oyunları vasat shooterlar olmaktan öteye gidemezken, Future Shock çok farklıydı. Oyun dünyasında önemli bir köşe taşı olarak düşünülen fare bakışı ya da serbest bakış [mouselook-freelook] özelliği, Quake’ten bile önce, bu oyunla geliyordu. Böylelikle kahramanımız ilk seferinden zaferle dönüyordu. Artık oyunlar daha büyük, daha açıktı. Nereye isterseniz oraya bakabiliyordunuz. Sonrasında 96 yılında, ustanın The Elder Scrolls serisinde ilk yer aldığı oyun olan Daggerfall geldi. Oyun sözde sınırları hükümsüz kılıyordu: 200 saatin üzerinde bir oynanış, bir ucundan diğer ucuna yürümesi gerçek zamanlı olarak iki haftayı bulan, 750 bin NPC ile dolu bir dünya.

todd-howard-2

Neden RYO

Todd Howard’ın parlak kariyerinde RYO’ların yeri malum. Peki niye RYO'lar? Çünkü Howard için RYO’lar sınırların olmadığı, her şeyin mümkün olduğu oyunlar. Ona göre bir RYO’ya girişirken masadaki hiçbir olasılığı göz ardı etmeniz gerekmez. Tanımlanabilir bir janr söz konusu değildir, futboldan araba yarışına kadar her türlü oyunu RYO’laştırabilirsiniz. Tüm yazı boyunca sözünü ettiğimi bu ‘kurcalama’ işini en kolay şekilde yapabileceği mecra RYO olduğundan, Howard’ın bu 'tanımlanamaz tür' ile  böylesine bir gönül bağı kurması oldukça anlaşılır bir şey.


Tabii bu şekilde, her yapılan işi mütemadiyen kurcalamanın vakit olarak bir karşılığı var: Bir sonraki TES oyunu için tam altı yıl beklenecekti. Howard’ın yönetmenliğini üstlendiği Morrowind 2002 yılında piyasaya çıktığında (hem PC hem Xbox) artık TES serisi de iyiden iyiye rüştünü ispatlıyordu: GOTY dahil 60’dan fazla ödül, dört milyonu aşan satış rakamları ve yine sınırları olmayan, kocaman bir dünya.

Morrowind’i, ek paketlerle geçen bir dönemin ardından, 2006’da bu sefer Oblivion takip ediyordu. TES serisinin gelişimi esnasında da süreklilikler kadar yeniden açma ve halihazırdaki içeriği kurcalama güdüsü, tıpkı Howard’ın vaktinde Ultima serisinde tanık olduğu gibi, ön plandaydı. Bu anlamda, Morrowind’de NPC’lerin davranışlarının basit/benzer olduğu şikayetlerine karşı, ‘Radiant AI’ denilen ve yapay zekâyı daha kompleks hale getirmeyi hedefleyen bir sistem geliştirilmişti. Belli ki Howard bu konuda fanlarda gereğinden fazla bir beklentiye yol açtı; her oyuncu bu sistemden tam anlamıyla tatmin oldu denemez. Yine de oyun taş gibiydi: İlk defa seride NPC’ler seslendirilmişti, yine keşfedilecek bucaksız diyarlar vardı. Oblivion da, GOTY dahil pek çok ödül topladı ve dünya çapında 9.5 milyona yakın sattı.  

Aslında Howard’ın hikâyesi bundan sonra da böyle, daima yukarıya gidiyor. Her yeni çıkan oyun daha da çok satıyor ve eleştirmenlerce alkışlanıyor. Mesela Fallout’u üç boyuta taşımak riskli bir işti, hele ki serinin duygusal anlamda ne denli yüklü olduğu düşünülürse. Ama Howard bunun üstesinden gelmeyi başardı. Sonra, Ejderdoğan henüz çok uzaklaşmış değil, hâlâ etkisi altındayız. Fallout 4’ü zaten yeni, daha birkaç ay önce oynamaya başladık. Dolayısıyla, 20 yıl evvel Bethesda’nın kapısından giren bu adamın, oyun oynamanın kapsamını ne denli genişlettiğinin canlı tanıklarıyız.

todd-howard-3

Ufak Dokunuşlar

Fallout 3’teki bebek Lone Wanderer var ya: Hah işte onu seslendiren, Howard’ın oğlu Jake Howard. Eh, bir gün Todd Howard mertebesinde olursanız ve aynı zamanda iyi bir aile babası payesi edinirseniz, oyunlarınızda aile fertlerinize niye ufak tefek roller vermeyesiniz ki? Ayrıca Howard'ın genel olarak bir 'easter egg' takıntısı var desek yanlış olmaz. En son Fallout 4'te de kendini Napolyon olarak resmetti. Olsun, dediğim gibi: Adamın mertebesi bambaşka.

todd-howard-4

Howard, astronot ya da kendisini öldürmeye çalışan ebeveynlere sahip değil, dışarıdan bakıldığında hayatında olağanüstülükler yahut dramatik kırılmalar da pek yok gibi. Hatta bir nebze geyik bir kişi. Neticede bu adam bir buz hokeyi oyunu vesilesiyle Bethesda’da çalışmaya karar veriyor, sonra da gidip tarihin en iyi RYO’larından bazılarını yapıyor. Hikâyesinde komiklik derecesinde bir eğretilik var. Ama eminim ki bu ‘komiklik’ sandığım eğreti hal, onu bu denli yaratıcı kılan ve hayal gücünü oyun dünyasında tekrar tekrar muzaffer kılmasını kolaylaştıran dalgınlığın/dağınıklığının bir tecellisi.  Howard’ın, ‘bu başka şekilde nasıl yapılabilirdi’ diye durmadan sorması ve yaptığı şeylere ilişkin -okul okumak olur, oynadığı oyun olur- tatminsizliği, bize bugün keşfedilecek yepyeni dünyalar armağan etti.

Düşüncenin sınırlarına, farklı perspektiflere işaret eden bir hikâye Todd Howard’ınkisi. Adam, o buram buram geyik kokan mülayim haliyle, zaman yavaşlatan sakinliğiyle ejderhaları dile getirdi. Açıkçası günün sonunda ejderlerle iki lafın belini kırmak, uçsuz bucaksız diyarlarda at koşturmak gibi olasılıklar varsa boş verin hiçbir iş vaktinde bitmesin, tek bir doğru ya da en mükemmel olmayıversin. Azıcık da mavra kattık mı çorbaya, tamamdır.

todd-howard-5

Yalancı Mı?

Todd Howard ismini Youtube’a yazdığınızda veya reddit sayfalarında yokladığınızda, kendisinin ‘yalanlarıyla’ ilgili yapılmış videoların, şarkıların ve tartışmaların önünüze yığıldığını göreceksiniz. Nedir peki bu meselenin özü? Esasen Todd oyun tanıtımlarında biraz fazla gaza geliyor, beklenti artınca da fanlar hayal kırıklığına uğruyor hepsi bu. Kötü niyetli ve ‘tamamen duygusal’ saiklerle vaatlerde bulunduğunu düşünmüyorum. Ayrıca bir Peter Molyneux olmadığı konusunda oyuncular arasında konsensüs var denebilir.

Söz konusu yalanlara ilişkin eğlencelik bir video için...

YORUMLAR
Parolamı Unuttum