Çalış çabala zor bir bölüme gir, sınavlardan geçip mezun ol, iş bul işe gir işini doğru düzgün yap üstüne bir de insanlara yardım edip canını kurtarmak için savaş dur. Yok arkadaş mühendis falan olmayın, kafayı mı yediniz siz? Dersiniz ki oyun dünyasında Gordon Freeman, Isaac Clarke gibi mühendisler var, ek iş olarak yaratık falan öldürüyorlar. Onlara özeniyorsanız orası başka.
Bir Başka Olur Çaresizliğin Tadı
Ana karakterimiz Walter bir mühendis ve konuşkan bir tip değil kesinlikle yukarıda adı geçenler gibi de değil. Hafızasını kaybetmiş, ölümcül bir salgının pek çok kişinin canını aldığı bir yerde. Bölgedeki askerler ve dengesiz anomaliler hayatını tehdit ediyor. AMI adındaki bir yapay zekâ ve Betty dışında iletişim kurabileceği, güvenebileceği kimsesi yok. Olan biten hakkında çevredeki terminallerden ve ses kayıtlarından bilgi sahibi oluyor. İleride başına neler gelecek acaba?

Unreal Developer Kit ile geliştirilmiş ve karanlık atmosferiyle bir başka yerli yapım olan Dark Raid’i andıran Solarix, sade bir oyun. Ekranda sağlığınızı, elinizdeki ekipmanı ve son çıkan Thief’tekine benzer karanlıkta rengi koyulaşan aydınlıkta açılan kareyi görüyorsunuz. Bilgisayar ve kapıları hacklemek sorun değil çünkü çözmeniz gereken karmaşık bulmacalar, mekanizmalar falan yok. İhtiyacınız olan alet elinizdeyken farenin sol tuşuna birkaç kez tıklayınca hacklemiş oluyorsunuz. Bilgisayarı çalıştır, güvenlik sistemini hackle, kapıyı açacak uygun kartı bul şeklinde ilerliyorsunuz.
Ses ve müzikler de atmosferi tamamlıyor. Solarix’in Türkçe sürümü henüz yayınlanmadığı için İngilizce sürümünü oynadım ve seslendirmeler fena değildi. Askerlerin şikâyetleri, varlığınızdan şüphe duyup sonra da kendi kendilerine “Bir şey mi gördüm?” “Yanılmış olmalıyım.” “Yok yav gördüm işte oradaydı” şeklinde paranoyak konuşmaları hoş olmuş. Betty’nin (birinin kezban dediği kız hani) neşeli psikopat rolü de ilgi çekici.
İşini Bitirip Arkanı Dönebilecek Misin?
Solarix’in Deus Ex, System Shock 2 tadında, korku ve gizliliğe ağırlık veren bir yapım olacağı söyleniyordu. Bir açıdan doğru, çünkü bu oyunlardan esinlenmeler var ancak Solarix bir FPS-RYO değil. Oyun oldukça çizgisel gidiyor ve karakterinizi geliştiremiyorsunuz. Envanter boşaltmak falan da yok. Biraz sıkıcı gelebilir en azından basit, karmaşık değil.

Oyunun size sıkça hatırlatacağı üzere siz bir asker değilsiniz. Mümkün mertebe gizlenmeli ve sessiz hareket etmelisiniz. Tespit edilmemeli ve çatışmaya girmemelisiniz aksi takdirde göz açıp kapayıncaya kadar ölmüş oluyorsunuz. Rambo gibi çatışmalara girmiyor, koşa koşa, önünüze geleni öldüre öldüre ilerlemiyorsunuz. Hem cephaneniz çok kısıtlı, hem kalabalıklar, hem de sizin dışınızda kimse kolayca ölmüyor. Aksiyon kısmı böyle. Gelelim gizlilik kısmına.
Solarix son zamanlarda oynadığım en zorlayıcı oyunlardan biri. Elinizde bir harita var ama nerede olduğunuzu göremiyorsunuz, bulunduğunuz konuma göre “Hmm şu an burada olmalıyım, öyleyse şuraya gitmem lazım” diye çıkarımda bulunmanız gerekiyor, şahsen ben başlarda bunun sıkıntısını çektim. Oyunu istediğiniz an kaydedemiyorsunuz, oyun diyalog bitiminde ya da belli bir bölgeye geldiğinizde otomatik kayıt alıyor ama ne yazık ki kayıt noktaları pekiyi yerleştirilmemiş. Ölüp ölüp aynı yollardan tekrar geçmek zorunda kalıyorsunuz. Oyunun geneline işlemiş bu zorluk sabırlı, sakin oyuncuların hoşuna gidebilir ama pek çok oyuncuyu devam etmekten alıkoyacaktır.
Gizlilik bir seçenek değil, zorunluluk. Sessizce hareket etmeli ve karanlıkta kalmaya özen göstermelisiniz. Oyunun başlarında elinize geçecek bir elektrik şoku silahı ile düşmanlarınızı etkisiz hale getirebiliyorsunuz. Ancak bunun için arkadan, cebine girecek kadar yaklaşmalı ve kafasına nişan almalısınız. Normalde gizlilik gerektiren oyunlarda düşmanlar senkronize zamanlarla belli bir doğrultuda gidip gelirler ve onlar sizi görmüyorken arkadan saldırmanız gerekir. Ancak Solarix’te siz yaklaşıp kafalarına sıkana kadar aniden dönüyorlar ve ne zaman döneceklerini de kestiremiyorsunuz. Önümdekinin dikkatini dağıtmak için uzağa bir kutu fırlattım ancak asker kutunun yanına gidip bakmak yerine kafasına göre gezmeye başladı, sonra beni bulup öldürdü. Enseden elektrik şokunu yiyip yere yıkılmayan, karanlıkta olmama rağmen beni görüp saldıran düşmanlara da rastladım. Bu tür olaylar sizi gerecek ancak korkar mısınız onu bilemem.
Düşman Acıtır, Dost Acı Söyler
Solarix kötü bir oyun değil, tecrübesizliğin ve maddi yetersizliklerin kurbanı olmuş bir oyun. Alınan kararlar cesurca ama işlenişteki sorunlar ve eksiklikler oyunun iyi yanlarını baltalıyor. Neyse ki yapımcı ekip belli aralıklarda oyunun sorunlarını çözüp eksikliklerini gidermek için yama yayınlıyor ve yayınlamaya devam edecek. Eğer sabırlı bir oyuncuysanız, türe de yatkınsanız ya da en azından bu küçük bağımsız ekibe destek vermek istiyorsanız Solarix’i deneyebilirsiniz. Gelecekte Pulsetense Games ekibinin elinden daha iyi işler çıkacağına eminim, yeter ki yaptıkları işe sıkı sıkı sarılsınlar.

















