[ Neden Çok Sevdim köşemizde etkisinden uzun süre çıkamadığımız oyunları, bizi en çok etkileyen yanlarıyla birlikte anlatmaya çalışıyoruz. ]
Japon RYO'ları ile münasebetim çok uzun yıllar Pokemon ile sınırlı kaldı. Epey mesafeli olduğum bir türdü. Önyargıların insan hayatını nasıl daha kalitesiz hale getirdiğine en güzel örneklerden birisi de bizzat ben oldum. Sonrasında özellikle pandemi döneminde epey oyunsuz kalınca girdiğim bu dipsiz kuyuda gerçekten muhteşem oyunlar oynadım.
Tüm bu oyunlar içerisinde beni en çok etkileyen Xenoblade Chronicles 3 oldu... Nintendo Switch'i bile sadece Pokemon oynamak için aldıktan sonra "ya neler varmış bir bakayım" diye girip her şeyi ayıla bayıla silip, süpürürken denk geldim kendisine. Daha önce Xenoblade ismini çok hafif bir duymuştum ama oyunun içeriğine ve evrenine dair bilgim sıfırdı. Tüm bunlara rağmen cumburlop daldım Xenoblade Chronicles 3'ün içerisine ve hayatım değişti.
Benim için değişmez olan ilk üç oyun vardır Max Payne, KOTOR ve Dragon Age bu üçü sabit kalacak şekilde ve içerisinde bir futbol oyunu (çoğunlukla CM01/02 ya da PES6) olarak ilk 5 oyunum hep değişir. Sanırım Xenoblade Chronicles 3 de artık bu ilk 5'in bir parçası oldu ve bu deneyimi yaşadığım için çok mutluyum.
Kendine has bir dövüş sistemi olan XC serisinde düz saldırıları karakterler otomatik olarak yapıyor, sizin yapmanız gereken özel saldırıları zamanlamak. Bir RYO oyunundan alışık olduğumuz şekilde DPS, Tank, Healer rolleri mevcut. Tecrübe puanı sistemi var, yeni karakterler ile tanışarak yeni sınıflar öğreniyoruz vesaire vesaire bunlar epey detaylı ve oynanışı muhteşem derecede derinleştiren şeyler ama hiçbiri benim XC3'ü bu kadar sevmem ile doğrudan ilintili değil.
Oyunun o kadar güzel bir atmosferi var ki, hani sadece görsellikten bahsetmiyorum. Switch'in sunabileceği görsellik de bir yere kadar limitli zaten. Oyunun hikayesi, karakterleri, müzikleri beni öyle bir büyüledi ki bir noktadan sonra oyunu oynamayı bırakıp, yaşıyormuş gibi sanki bizim altılının yedincisi (hatta bir hero bonusu da geldikten sonra sekizincisi) gibi hissetmeye başladım. Noah, Mio ve Eunie gerçek hayatta olsa çok iyi arkadaşım olabilirdi. Özellikle Eunie ile epey eğlenebilirdim. Sena'nın minik cüssesi altından çıkan devasa gücü, Lanz'ın ağır abi tavırları, Taion'un çok bilmişliği derken her karakterin o apayrı bir hikayesi ve hayata bakışı var.
Sürprizleri bozmaktan tamamen kaçındığım için hikayeye hiç değinmeyeceğim çünkü bence her oyuncunun muhakkak deneyimlemesi gereken bir oyun Xenoblade Chronicles 3, evet eski oyunları bilmek hikaye anlamında bir getiri sağlıyor olabilir ama benim gibi şakkadanak XC3 içerisine girseniz de eğlencenizden hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz.
Bu zamana kadar oyunlarda çok fazla duygusal sahne gördüm, çok bağ kurduğum karakterlerin helak olduğuna defalarca tanıklık ettim. Ancak sanırım hiçbir oyun beni Noah ve Mio'nun hikayesi kadar çarpmadı. Gerçekten gözlerimde yaşların tomurcuklandığı birkaç sahne yaşadım ki sonrasında ben bile kendime şaşırdım. Belki de artık yaşlandığım için biraz daha duygusallaşıyorumdur bilemem ama her durumda XC 3'ü tam da bu yaşımda, bu dönemde oynamak bana inanılmaz iyi hissettirdi.
Dördüncü oyun kesinlikle gelecekmiş ama nasıl geleceği halen belli değil. Ben oyunun sonunu büyük bir merak içerisinde getirdim. Herkesi mutlu edecek bir sonu kesinlikle yok XC3'ün belki "mutlak iyi" için fedakarlıklar belki bireysel kurtuluş olaya nereden baktığınıza göre çok değişir. Benim tek merak ettiğim ise Mio ve Noah'a ne olacak?! Eğer dördüncü oyun tamamen yeni bir dönemi başlatacaksa LÜTFEN BİZİM KARAKTERLERE NELER OLDUĞUNU ANLATIN.
Özetle tüm önyargılarımı bir kenara bırakıp girdiğim bu dünyanın bana sunduğu en nadide hediye XC 3 oldu. Bu yazıyı yazmadan birkaç gün önce FF 7 Rebirth bitirmiştim, oradaki ekip de epey tatlı ama şu ana kadar Dragon Age tayfa dahil gördüğüm hiçbir ekip XC 3'ün altılısı ile derinlik anlamında boy ölçüşebilecek durumda değil. En son buralara "Max Payne'i neden çok sevdim" yazdıktan sonra Max Payne 1-2 remake duyurulmuştu, ha gayret şimdi de 4. oyun için geri sayımım başladı...