Sanırım Yakuza nedir, kime denir gibi bir açıklama yapmadan bir Yakuza oyunu için ön inceleme yazabilirim. Hepimiz eminim ki en az 12 tane yakuza temalı film izlemiştir. Tamam, pek çoğunun çok kötü olduğunu biliyoruz ama Takeshi Miike veya Takeshi Kitano’nun filmleri de bir o kadar altın değerinde değil midir a dostlar? Serseriliğin çok ötesinde olan Yakuza kültürü, neyse ki oyun dünyasında daha da derin işleniyor ve Yakuza kesinlikle bunun başını çekiyor. Ama Yakuza serisinin de hayranı değilseniz, size kimse kızmaz çünkü nedense oyunun Asya’dan çıkıp Batı’ya açılması çok sürüyor. Yakuza 6, Japonya’da 2016’nın ortalarında çıkacakken, biz de daha 2015'in başında çıkan Yakuza Zero’ya 2017'de kavuşacağımız haberini PlayStation Experience’ta alınca, tabii ki avuçlarımız kaşındı, şöyle yastıklara iki yumruk atmadık değil. E kolay değil serinin en başına gidip her şeyden önce neler yaşanmış öğrenmek.
BANA BİR ZERO, AMA DIŞARDAN OLSUN
Oyunun adından da anladığınız gibi Yakuza Zero (YZ diyelim) ana hikâyenin başına, 1988’e geri dönüyor ve odağına da tabii ki Kiryu Kazuma’yı alıyor. Yine de Kazuma yalnız olmayacak bu macerada, Ona Majima Goro eşlik edecek (ki kendisini yan oyun Of the End’te görmüştük). Hikâyenin başını da dönsek Kazuma’nın bebekliğini görecek halimiz yok, Kazuma yine bir klana üye ama daha ufak işlerin adamı. Haraç toplarken yanlışlıkla öldürdüğü birisinin yüzünden üç büyük ailenin arasında ufak bir gerilim yaşanır ve olaylar gelişir. Anladığımız kadarıyla eski Yakuza oyunlarındaki gibi ufak bir adımla başlayan gezinti hikâyede çok büyük olaylara neden olacak, kasvetli sahneler birbirini takip edecek; biz de üç milyar saat sinematik izleyeceğiz, yaşasın!

Kazuma toyken daha da huysuzmuş.
Her Yakuza oyununda olduğu gibi YZ da formülünü değiştirmeyecek. 80’lerin Japonya’sında sizi serbest bir şekilde bırakacak ve siz de acaba nerede başımı en iyi belaya sokarım diye uğraşıp duracaksınız! Neyse ki YZ’da sizi diğer serilere nazaran daha fazla aksiyon bekliyor. Seçilebilir iki karakter olması, her karakterin dört farklı dövüş stili olması (artık dans eder gibi mi dövüşürsünüz yoksa defansif mi o size kalmış) onlarca alt yetenek olması, süper vahşi bitirici hareketlerin olması, hikâyeden sıkılanlar için ilaç olabilir diye düşünüyoruz. Ama yine de oyunu bitirmek için onlarca karakter tanıyacak, binlerce satır okuyacak, daha derinlere gitmek isteyen olursa yine onlarca alt görevlerden oluşan yan hikâyeler YZ’da hazır kıta sizi bekleyecek. Tabii ki mini oyunlar da oyunda bulunuyor, o olmazsa olmazı serinin zaten.
MADEM 80’LERDEYİZ, İĞRENÇ GİYİNELİM!
Hani ilk Yakuza oyununun detay seviyesi, doğal olarak, çok yüsek değildi son oyunlara göre ama YZ, her ne kadar ilk oyunun da öncesinde geçse, detaydan geberiyor diyebiliriz. Tabii ki karşınızda GTA 5 kadar geniş bir harita olmayacak ama her metre karesi dolu diyebiliriz. Tüm dekorasyon 80’lere göre yapılmış, tüm NPC’ler o günün iğrenç Japon modası ile giydirilmiş (nereden biliyorsun diyen olursa, oyun Japonya’da çıktı, kısa da olsa izledik yani hıh). Bu detayların hikâyeye katkısı olacağını sanmıyoruz ama en azından avare avare gezmek, göz zevkimizi okşayacaktır.

“Ulen burada da tuşlar bozuk ya!”
Benim gözüm her ne kadar hâlâ Yakuza 6’da olsa da (ilk paragrafta bahsettiğim Takeshi Kitano oyuna kendi sesiyle konuk olacak, daha ne olsun!) YZ seriyi sevenlerin çıkışını beklemesi gereken bir oyun gibi duruyor. Yakuza oyunlarının kalitesi zaten bellidir, ne efsane ne de iğrençtir, YZ’dan da aynı performansı görebiliriz. En nihayetinde zaten geniş olan hikâyeyi iyice genişletiyor oyun ve teknoloji olarak da seriyi bir adım öte yaşımak istiyor. Madem onlar istiyor taşımak, biz de bekleyeceğiz seve seve...
















