Elden Ring Nightreign - İnceleme

Beni Limveld’in yağmurlarında yıka(ma)sınlar

From Software, bu kadar zamandır konfor alanından çıkmamış bir firma. Evet, oynanış tarafındaki akıllıca ekleme, çıkarma ve ince ayarlamalarla oyunlarına göze ilk anda görünenden daha büyük tazelikler katmayı başarabiliyorlar. İnsanı nefes nefese bırakan karşılaşmalar ve muhteşem bölüm tasarımları sunuyorlar. Ancak bugüne kadar hep benzer tarzlarda oyunlar yaptıklarını ve bunun kitlelerinde doğurabileceği kırgınlıkları mevzubahis cephelerdeki yüksek kalite standartlarıyla egale ettiklerini itiraf etmek lazım. Elde ettikleri başarıların onları çıkardığı Elden Ring isimli zirve ise, oksijen azlığından beyin fonksiyonlarını etkileyebilecek, stüdyoya yanlış kararlar aldırabilecek bir zirve. Elden Ring Nightreign’de bu mu olmuş, yoksa oyun belirli oranda yapmak istediklerini başaran ve From Software’in konfor alanından çıkmak yönünde daha büyük adımlar atmasına zemin hazırlayan başarılı bir deney mi gerçekleştirilmiş, gelin yakından bakalım.

Normal şartlar altında, incelemenin bu kısmında oyunun neyi konu aldığını anlatır ve hikayesinin bende bıraktığı etki üzerine konuşurum. Nightreign için de bunu yapabileceğime dair umudum vardı. Elden Ring ilk çıktığında incelemesine “ya ben bu oyunun hikayesinden bir şey anlamadım, anlayanlardan dinleyeceğim artık” gibisinden bir şeyler karalamış ancak Shadow of the Erdtree dönemi gazlanıp, bilgilenip ek paketin hikayesini özümseyebilmiş ve hakkında birkaç kelam edebilmiştim. Bu yüzden o dönem edindiğim temelin Nightreign’de de beni taşıyacağına inanıyordum. İnancım ödüllendirilmedi, zira Nightreign anlatım tarafında fazlasıyla cılız bir yapım; oyundaki oynanabilir karakterlerin Remembrance adı verilen kişisel görevlerini bir kenara koyduğunuzda, oyunu dümdüz oynayıp “ana” olarak adlandırılabilecek içeriğini tüketerek pek de etli bir anlatımla karşılaşamıyorsunuz. Oyundaki nihai düşmanın defterini dürüp Nightreign’i bitirdiğimizde ben yine “ee n’oldu, neydi bu şimdi?” diye kaldım maalesef.

Hani normalde eşyaların üzerindeki betimlemeleri okur, oradan parçaları birleştirmeye çalışırdık ama bu oyunda silahlar ve ekipman tamamen Elden Ring’den gelme ve açıklamaları falan da yok. Oyunda Dark Souls üçlemesinden direkt apartma pek çok bölüm sonu canavarı olmasının bir açıklaması da varsa yine ben göremedim. Oynanabilir karakterlerimizin kişisel görevlerini henüz bitiremediğimden bunlardan çıkan detayları bir araya getirip bir büyük resim ortaya çıkarabilir miyiz de hiç bilmiyorum, o yüzden bilip bilmeden gömmüş olmayayım lakin azılı From Soft akademisyenlerinin de Nightreign anlatısından çok tatmin olacağını sanmıyorum. Yanlışım varsa oyun çıktıktan sonra “yanlışın var” deyin bana, biz Nightreign maceramızda ne yaşadık cidden merak ediyorum çünkü.

Bu Expedition o Expedition değil, bagetleri kaldırın yerine

Neyse hikâyeyi (veya yokluğunu) bir kenara koyalım da oyunun kendisine geçelim. Nightreign kurduğu oynanış döngüsü itibariyle From Soft’un en deneysel işi diyebiliriz. Kapalı Beta testinde oyunu deneme şansına nail olanlar zaten biliyorlar, oyun Battle Royale ve Roguelite kırması bir ilerleyişe sahip. Karargahımız olan Roundtable Hold’dan Expedition ismi verilen görevlerimizden birini seçiyor, Limveld isimli haritamıza hayalet şahinler tarafından getirilip atılıyoruz. İlk girdiğimiz anda haritanın tamamı keşfe açık, ancak etrafını çevreleyen çember periyodik olarak ve asimetrik bir şekilde daralıp bizi haritanın bir köşesine kıstırıyor. Olabildiğince güçlü varmaya çalıştığımız bu köşede de bir adet bölüm sonu canavarı ile karşılaşıp, sonraki güne geçiyoruz. Oyun üç gün sürüyor, ilk iki gün güçlenmekle geçerken üçüncü gün Nightlord adı verilen, sayıları son Boss’u da sayarsak sekiz tane olan ve bu oyuna özel ana düşmanlarla karşılaşmamızdan ibaret oluyor.

Mevzubahis seferler aşağı yukarı 45 dakika civarı sürüyor ve Elden Ring Nightreign tecrübesi bunun ötesinde pek de bir şey sunmuyor. Bu kendi başına bir eksi değil, günün sonunda roguelite oyunlar kısa, konsantre ve rastgelelik elementini tekrarı azaltmak adına kullanacak şekilde tasarlanan oyunlar. Ancak “Elden Ring Nightreign bunu hakkıyla yapabiliyor mu?” derseniz maalesef “hayır” diyeceğim çünkü oyunun içeriği epey kıt. Elden Ring ismini taşıyan bir oyun için bunu söylediğime de gerçekten inanamıyorum çünkü şu güne dek hem ana oyunu hem de muhteşem ek paketi Shadow of the Erdtree’yi haf safhadaki bereketleriyle övdük biz. Nightreign’in iki öncülü de parasını sonuna kadar hak eden, aşırı doyurucu yapımlardı. Elden Ring haritası büyüdükçe büyümüş, Shadow of the Erdtree’nin boyutu için de “Limgrave kadar bir şey ya çok da şe’apmayın” denmiş, sonra bu mütevazılığın ardında 35-40 saatlik devasa bir ek paket saklandığı ortaya çıkmıştı.

Nightreign maalesef bu berekete sahip bir yapım değil. Tam aksine oyundaki sekiz ana düşmanın sekiziyle de dövüşmek için hep aynı haritada karakter kasıyorsunuz. “Shifting Earth” denilen rastgele bir sistem sayesinde yer yer haritanın bir köşesi değişikliğe uğrayıp farklı bir görsel estetiğe ve çevresel koşullara sahip olabiliyor ancak bu oyun tecrübenize yeterli bir tazelik katmıyor. Bunların dışında seferler arası değişen yegâne şeyler, düşmanların yerleşimi ve düşürdükleri eşyalar. Nightreign o kadar minimum efor bir proje ki Nightlord’lar ile karşılaştığımız arena bile hep aynı. Hani belki benim kaçırdığım, neden hepsiyle aynı yerde dövüştüğümüz açıklayan bir hikâye detayı vardır ama bunu bana bahane olarak verirseniz “hangisi sebep, hangisi sonuç orasını bir tekrar düşünün” diyebilirim ancak.

Arkamızdan atlı (Tree Sentinel) koşturuyor

“Oynanış nasıl?” derseniz de “bir Souls oyunundan beklenmeyecek derecede aceleci” diye cevaplarım. From Software oyunlarının acele işe şeytanın karıştığı, daha fazla vurmak için açgözlülük ettiğinizde bedelini acı bir şekilde ödediğiniz oyunlar olması kaidesini Nightreign bozuyor çünkü burada sabrın sonu selamet değil. Sabrın sonu ya daralan çembere yakalanmak ya da Nightlord’un karşısına yeterince güçlenemeden çıkmak. Nihai düşmanın öncesinde aşılan her etten engelin hızla ve feleğini şaşırtılarak ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu yüzden Nightreign acelecilik gereksinimiyle değilse bile Boss’lara üç kişi danaya girer gibi girdirmesinden sebep bir Souls oyunundan çok Monster Hunter hissiyatı veriyor. Üç kişi devamlı vurduğunuzdan düşmanlar postür barlarını toplama şansı bulamıyor, tekrar tekrar sersemliyorlar. Nameless King gibi epik olmanın kitabını yazmış bir düşman bile çoğu zaman düzgün kasılmış, uyumlu bir ekibin elinde oradan oraya savrulup ara dayağı yiyor. Sersemlememekte ve yerinde durmamakta ısrar edip buna tezat oluşturan kimi düşmanlar ise insanı haddinden fazla uğraştırıp, burun kıvıracağınız ödüller vererek yok yere vakit kaybettirdikleriyle kalabiliyorlar. Nightreign büyük oranda homojen bir tecrübe sunsa bile bu tip birkaç kodamana ayar çekilmesi lazım.

Standart Boss’lar bu minvalde sefadan sefalete düştüğü için ERN’de sadece Nightlord’lar tehditkâr olabiliyorlar. Ancak her biri bu korkutuculuğu keyifli birer dövüşle taçlandıramıyor. 1-2 tanesinin kendine özel ilginç dövüş içi mekanikleri var, evet ancak hepsinin kusurları benzer; fazla büyük ve fazla hareketli olup, sağlığı yarılara gelince öngörmesi ve kaçınması zor alan etkili saldırılar yapmaya başlamak. Mesela Maris her yanına vardığınızda başka bir yere süzülüp yakın dövüş odaklı karakterlerle ona vurmayı tam bir işkence haline getiriyor. Gladius gibi bazıları da tek saldırı veya sıçrayışta metrelerce uçup uzaktan saldıran karakterlerin optimum menzilinden çıkıyor veya tam o anda kullanmış bulunduğunuz, zor dolup yüksek hasar veren özel saldırınızın boşa gitmesine sebebiyet veriyor. Nightlord dövüşlerinin, ana haritadan ayrı bir arenada yapıldıkları için insanı çabuk olmamaya itmemesi gibi bir avantajı var aslında ancak günün sonunda sağlık tamlama iksirlerimiz sınırlı. Düşman yapay zekâsı da tahmin edilebilir davranmadığı, sürekli de hedef değiştirdiği için illa boş bulunup hasar yiyorsunuz. Teke tek dövüşülmediği için düşmanın hareketlerini ezberleyip ona göre davranma, dolayısıyla da işin beceri kısmı geri plana itiliyor. Zafer ve yenilgi arasındaki farkı belirleyen, oyunun karakter kasma sürecinde size ve arkadaşlarınıza ne kadar işe yarar eşyalar bahşettiği oluyor. Bu yüzden keşif gezileriniz sırasında haritayı bilip, saldıracağınız hedefleri iyi seçmek önemli olsa bir aynı Nightlord ile yaptığınız iki farklı dövüş, düşman tamamen aynı kaldığı halde çok farklı oranda grubunuzu zorlayabiliyor.

Bileydim, Blasphemous bileydim, emrinize amade mileydim

Oyunun gelişim sistemleri de tatmin edici diyemem. Her karakter sınıfının seviye atladıkça geliştireceği istatistikler önceden belirlenmiş, bu yüzden haritada oradan oraya koştururken düşünmeniz gereken tek şey bir sonraki seviyeye atlamak için yeterli tecrübe puanını toplayıp toplamadığınız. Sefer başı ulaşabileceğiniz maksimum seviye 15 ancak buna varabilmek için hem çok hızlı olmanız, her haritayı iyi bilmeniz hem de biraz şanslı olmanız lazım. Neyse ki maksimum seviyeye ulaşmak o kadar da elzem değil, oyun elinize düzgün eşyalar verirse 11-12. seviyelerde bile gayet iş yapabiliyorsunuz. Lakin ERN bunu yapmayabiliyor; Shifting Earth denk gelirse en azından mor kalitede eşyalar bulmanız garanti oluyor ancak gelmezse mavide bile kalabiliyorsunuz, üzerine bir de oyun kurucu o kaçak oynayan Nightlord’lardan birini seçtiyse final dövüşünde ağızlarda cidden kötü bir tat kalıyor. Ayrıca oyunda düşürdüğünüz ganimetler karakterinizin sınıfına göre belirlenmiyor, tank halinizle yay, büyücü halinizle çift elli balyoz falan düşürebiliyorsunuz. Bu da birincisi, yukarıda söylediğim gibi seferden sefere oyundan aldığınız keyfin fazla yükselip alçalmasına sebep veriyor ve ikincisi, oyuncular arasında iletişimi, takas yapabilmek adına zaruri kılıyor.

Görev işi gelişim sistemleri böyleyken, oyunu bir “Roguelike” değil de “Roguelite” yapan, kalıcı geliştirmeler daha da önem kazanıyor ancak Nightreign’in oynanış tarafında tatmin edici olmaktan en uzak kısmı da burası. Oyunun “Meta Progression” sistemi, karakterimize renklerine göre seçtiğimiz ve üç taneye kadar farklı stat bonusu veren üç adet Relic ile donatmaktan ibaret. Bunların bir kısmını satıcılardan alabiliyoruz ancak cidden iyi olanları sadece görevlerden edinmek mümkün. Barındırdıkları stat bonusları geniş bir havuzdan tamamen rastgele belirlendiği ve yine karakterimize göre seçilmediği için elimize geçenlerin büyük bir kısmı çöp oluyor. Satıp karşılığında aldığımız Murk isimli para birimini ise bir yerden sonra sadece karakterlerimize, fazlasıyla pahalı yeni kostümler almak için kullanabiliyoruz. Bu yüzden Nightreign’in görev dışı kazanımları, oyuncuya oyunu uzun süre oynatacak bir amaç sunmaktan aciz.

İkili ilişkilerde ve Nightreign’de çok önemli olan “o husus”

Bu arada az yukarıda iletişimden bahsetmişken, sizce senelerdir oyunlarının çoklu oyuncu özelliklerine pek ekleme yapmayan üzerine bir de fi tarihinden kalma külüstür bir motor kullanan From Software, çağın gereklerini yakalamış mıdır? Oyuna sesli veya yazılı bir iletişim sistemi entegre etmiş midir? Elbette hayır.

Oyunda başkalarıyla iletişim kurmak adına yapabileceğiniz tek şey haritaya işaret koyup “buraya gidelim” demeye ve sözünüzü dinletmeye çalışmak. Bu yüzden bununla ilintili olarak oyunun en büyük kusurlarından birine geliyoruz. Elden Ring Nightreign, kesinlikle yalnız başınıza oynayabileceğiniz bir oyun değil. Yani salt keyifli olması olmaması perspektifinden de söylemiyorum bunu, oyun düşmanların sağlık seviyesini oyuncu sayısına göre ayarlamıyor. Bu durum böyle olduğu ve oyunda zamana karşı yarıştığımız halde From Software neden tekrar tekrar “ister tek başınıza ister üç kişi oynarsınız” dedi anlamış değilim. Tek başınıza çıkardığınız hasarın düşüklüğü, karakterinizi yeterli oranda geliştirebilmenizin önündeki en büyük engel. Yalnızken ne yeterli tecrübe puanı alabiliyorsunuz ne de üç kişiyken kestiğiniz kadar Boss kesip eşya toplayabiliyorsunuz. Souls oyunlarını seviye atlamadan bitirmeye kasan delilerden değilseniz, oyunun tek başına oynanabilirliği sadece teoride. E oyunda bir iletişim fonksiyonu olmadığı için internet üzerinden rastgele eşleştiğiniz iki kişiyle oyunu keyif alarak oynama şansınız da çok çok düşük. Bandai Namco yardımlaşmanın bu kadar zorunlu olduğu bir oyuna tek inceleme kodu yolladığı için bunu bizzat deneyimledim. Emin (Çıtak) ve Dost (Kayaoğlu) ile haberleşip takım kurmasak elimize bir haftadan uzun bir süre önce geçen ve içerik açısından gayet de kısır olan bu oyunu bitirme şansımız olmazdı, açık ve net.

Matchmaking’den birileriyle eşleşip oynama teşebbüslerimin çoğu, dakikalarca bekledikten sonra kafasına göre takılan oyunculara denk gelip, ölümüne sıkılarak oynadığım başarısız seferler ile sonuçlandı. Dakikalarca bekleme derdini oyun çıktığında siz çekmezsiniz elbette ancak işi oyun oynamak olan, dolayısıyla belirli bir kabiliyetin üzerinde olduklarını varsaydığım insanlarla bile organize olamayıp bu kadar sıkıldıysam, sunucular genel kitle ile dolduğunda Nightreign nasıl yaka silktirir siz düşünün. Ha yiğidi öldür hakkını yeme, kendi arkadaş grubunuzla oynadığınızda Nightreign gayet keyifli bir oyun. “Oha lan Boss’un canını nasıl da erittik ama” veya “X silahı ne biçim vuruyormuş yuh” vb. geyikler dönünce bu oyunun tadı çıkıyor, üç Gordon Freeman oradan oraya kafası kopmuş tavuk gibi koşunca değil.

From Soft’un ilk firesi

Oyunun teknik tarafına da bir bakacak olursak, Elden Ring Nightreign’in baş ağrıtmayan ama standartları yüksek oyuncuları tatmin etmeyecek bir yapım olduğunu görüyoruz. From Software yukarıda da söylediğim gibi yine emektar motorunu kullanıyor. From Software’in motoru, eskiliğinden dolayı Multithreading performansı kötü olan(bir diğer deyişle tek işlemci çekirdeğine yüklenen) bir motor ve Elden Ring’in şu gün hala düzeltilmemiş işlemci darboğazı problemleri yaşamasının da sebebi. Nightreign’de bu tek çekirdeğe yüklenme durumunda bir değişme yok ancak Limweld haritası Lands Between’den çok daha ufak olduğu için bu durumun performansa negatif etkisi eskisi kadar fark edilebilir değil; eğer çok çok eski bir işlemciniz yoksa oyunu rahat oynayabileceğinizi düşünüyorum. Standartları yüksek oyuncuları tatmin etmeyeceğini düşünme sebebim ise oyunun yine 60 FPS’e kilitli olması; Armored Core VI ile gelen 120 FPS desteğinin yerinde yeller esiyor. Benzer şekilde Elden Ring’e sonradan eklenen tadımlık ışın izleme opsiyonu da Nightreign’de mevcut değil. Bunları bir kenara koyduğumda ben, kimi Boss’ların şatafatlı saldırılarının oyunun takılmasına sebep olması veya vızır vızır oradan oraya giderken sık sık dokuların geç yüklendiğini görmek dışında oyun tecrübesini baltalayan bir pürüzle karşılaşmadım.

Bütün inceleme boyunca oyun hakkında negatif konuştum lakin oyunun üzerine kurulduğu Elden Ring temelinin de sağlam bir temel olduğunu göz ardı etmemek gerek. Ana oyundan tanıdığımız ekipmanların, bu oyuna özel ve Souls oyunlarından alıştığımızın aksine birbirinden gerçek anlamda ayrışan karakter sınıfları ile bir araya geldiklerinde ortaya çıkardıkları cümbüş, gayet keyifli bir cümbüş. Eğer Elden Ring’i farklı farklı karakterler kurarak, sürekli yeni bir şeyler deneyerek oynadıysanız ve sizin gibi iki arkadaşınız daha varsa, aşağıda gördüğünüz nota bir puan ekleyin. Eğer oyuna tek başınıza dalmayı ve internet üzerinden eşleştiğiniz oyuncularla oynamayı planlıyorsanız da bir puan çıkartın, zira Nightreign, Elden Ring ismini taşıyan önceki iki yapımın ne bereketini ne de kalitesini sunabilen bir yapım değil.

SON KARAR

Sadece ve sadece oynayacak arkadaş grubu olan Elden Ring müptelalarına önerebileceğim, vasat bir deney.

Elden Ring Nightreign
İdare Eder
6.0
Artılar
  • Temelinde Elden Ring olmasının ekmeğini fena yemiyor
  • Dark Souls üçlemesinden gelme Boss’ların ve karakter kostümlerinin fan servisi hoş
  • Karakter sınıflarının en anlamlı olduğu From Soft oyunu


Eksiler
  • Rastgele insanlarla oynanabilecek bir oyun kesinlikle değil
  • İçeriği fiyatına göre, hele de aynı fiyattaki Shadow of the Erdtree ile karşılaştırıldığında epey kısır
  • Oyunun kaderini kişisel beceriden çok RNG’nin belirlediği çok oluyor
  • Gelişim sistemleri iyi tasarlanmamış


YORUMLAR
omrkcmn
29 Mayıs 2025 15:30

Sadece para için oyun yapmak. Bkz. Assasins Creed serisi vs. Sektörün içinde bulunduğu berbat durum.

Parolamı Unuttum