Batı’ya Yolculuk (Journey to the West) ismini duymuş muydunuz? 16. yüzyılda yazılan bu kitap Çin edebiyatının dört klasik romanından biridir (belki filmine falan da denk gelmiş olabilirsiniz). Bu kurgu roman bir keşişin hac yolculuğunu anlatır, batıya olan bu yolculukta keşiş Çin mitolojisinden beslenen yaratıklar ve tanrılarla karşılaşır. Romanın dört ana karakterinden biri Budist rahip, biri Maymun kral, biri Domuz, diğeri ise Keşiş Kum’dur.
Bu minik bilgiyi neden verdim, çünkü oyunumuz da bu yolculuğu anlatıyor. İlk başta alıştığımız tür bir platform oyunu olduğunu düşünebileceğiniz Unruly Heroes, hem anlattığı hikayenin derin kökleri, hem de yukarıda bahsettiğim dört karakteri birden yönetmemiz ile bir anda benzerlerinden farklı bir noktada buluyor kendisini.
Rayman'in kayıp kardeşi bulundu
Aslında Unruly Heroes’taki daha ilk birkaç dakikanızda aklınızda bir isim belirecek: Rayman Legends. Grafiklerin muhteşemliği, renk kullanımındaki ustalık ve platform öğeleri gerçekten de yoğun biçimde Rayman’i çağrıştırıyor. Bunun sebebiyse oyunu geliştiren Magic Design Studios’un geçmişiyle alakalı. Her ne kadar Unruly Heroes, Fransız stüdyonun ilk oyunu olsa da bünyesinde tasarımcılar Prince of Persia, Assassin’s Creed ve Rayman gibi oyunlar üzerinde çalışmış (öhö Ubisoft öhö) tecrübeli isimler. Ama bunun bir kopya oyun olduğunu sanmayın, çünkü oyunu benzerlerinden ayıran yeterince özellik var.
Oyunda dört karakterimiz var, ama ekranda yalnızca birini görüyor ve kontrol ediyorsunuz. İstediğiniz birini. Ve yine istediğiniz anda diğer karaktere geçebiliyorsunuz, sayı sınırı falan yok. Bu dört karakterin de birbirinden farklı saldırı şekilleri, birbirinden farklı yetenekleri, birbirinden farklı özel hamleleri var.
Maymun Kral Wukong ve Duyarlı Yabani Sandmonk havada iki kez zıplayabilirken, Uykucu Keşiş Sanzang ve Açgözlü Domuz Kihong havada süzülme yeteneğine sahipler. Sandmonk yumruklarını kullanıyor, Wukong ise sopasını. Kihong kendisini şişirip şişman bir balon halinde uçabiliyor, Sandmonk duvarları yumruklayarak kırabiliyor, Wukong sopasını bir köprü olarak kullanabiliyor. Bölümlerdeki minnacık bulmaca alanları bu özel yetenekleri kullanmak için karakterler arasında geçiş yapmanızı gerektiriyor ama bunların çoğu öyle ‘şimdi ne yapacağım’ dedirten türde şeyler değil. Zaten özel yeteneği o karakterin buda benzeri heykelinin önünde kullanabiliyorsunuz, o yüzden her daim ne yapacağınıza dair kafanızda bir fikir oluyor aslında. Bunun dışında hafif saldırı, ağır saldırı, bir de şarjınız dolunca kullanabileceğiniz ulti saldırı mevcut. Bu şekilde karşımıza çıkan bulmacaları çözüp, platform aşamalarını geçip, düşmanları pataklayıp 29 farklı bölümde ilerliyoruz.
İlk bölümlerde “bu nasıl kolay bir oyun, dört karakter olmasının ne esprisi var ki” falan diye düşünürken ilerleyen bölümlerde son derece iyi ayarlanmış zorluk eğrisiyle birlikte oyunun gerçek yüzüyle karşılaşmak çok keyifli oldu. Özellikle de işin içine boss savaşları ve özel kısımlar girdiğinde Unruly Heroes’un grafikler dışındaki en güçlü kısmıyla da tanışmış oluyorsunuz.
Birden fazla aşamaya sahip boss savaşlarında boss’u yavaş yavaş tanıyor, kullanmanız gereken taktiğin ayırdına varıyor ve bunu başarmaya çalışıyorsunuz. Hiçbir boss öyle saç baş yolduracak zorlukta değil, ama kolay da değil. Ama gerek tasarım, gerek hikayedeki konumlarıyla son derece ilgi çekici olduklarını söyleyebilirim.
100 parayı toplamadan rahat edemiyorum
Oyunda 29 bölüm olduğunu söylemiştim. Bu bölümlerin hiçbiri insanı sıkacak kadar uzun değil, gayet kıvamında uzunluğa sahipler ve sundukları yeni platform öğeleri ve grafiksel farklılıklarla her seferinde de farklı bir deneyimmiş gibi hissettirmeyi başarıyorlar. Hele benim gibi ‘tamamlayıcı’ bir ruha sahipseniz her bölümde toplayabileceğiniz 100 parayı ve bir ‘konsept çizim parşömenini’ bulmaya çalışmaktan ayrı zevk alacak, 90 parayla bitirdiğiniz bölümü tekrar baştan oynamak için bir saniye bile düşünmeyeceksiniz. Üstelik bölümü bitiriş süreniz, kaç kez öldüğünüz vs gibi detaylar kazandığınız madalyanın seviyesini de belirlediği için bir sonraki oyununuzda kendinize yeni bir hedef belirlemiş oluyorsunuz aslında.
Oyunu dört kişiye kadar yerel co-op şeklinde oynayabilme imkanı da Unruly Heroes’u arkadaşlarla birlikte oynanabilecek keyifli oyunlar arasına sokuyor. Online olarak Versus modu da var ama hikayeyi online co-op oynamak mümkün değil. Versus modunda herkes bir karakter seçiyor ve birbirinize dalıyorsunuz işte :) Çok uzun oynanacak bir mod değil belki ama arada stres atmak için pek fena da olmuyor.
Unruly Heroes’un oynanış olarak ne kadar ‘kusursuz’ olduğunu görünce bunun bir indie stüdyonun ilk oyunu olduğuna inanmak cidden güçleşiyor. Ortada müthiş bir emek olduğu belli. “Aman kısa keselim” diye düşünmemiş, dolu dolu bölümler tasarlamışlar. Bu bölümleri ağzınızı açık bırakacak kalitede grafiklerle süslemişler. Müzikler desen dönemin ruhuna uygun, seslendirmeler yerli yerinde ve diyaloglar da oldukça eğlenceli. Çıktıktan sonra cilalanmak için sayısız yamaya ihtiyaç duyan oyunları düşününce Unruly Heroes ve Magic Design Studios’a saygı duymamak elde değil.
Azıcık da kırbaçlayalım
Elbette oyunun eleştiriyi hak eden kısımları da var. Örneğin oyunu oynarken bir bulmacayı çözmek zorunda olmadığım kısımlarda karakter değiştirmeyi sevmediğimi fark ettim. Yani tamam aralarında anlık geçiş yapabildiğimiz dört karakter var ama ‘geçiş yapmalıyım’ düşüncesi yok. En sevdiğiniz karakter ölünce ‘artık diğerleriyle oynamalıyım’ diye düşünmüyorsunuz, çünkü birkaç saniye sonra o karakter bir baloncuk halinde geri dönüyor ve o balona vurduğunuz anda karakter yine emrinizde oluyor. Ben o yüzden neredeyse sürekli Maymun Kral’ı kullandım, duvar kırmam gerektiğinde Sandmonk’a geçtim ama yine Maymun Kral’a geri döndüm. Hele çift zıplamaya alışınca süzülen karakterlerle oynamayı pek istemedim bile.
Halbuki bu dört karakteri aktif olarak bolca kullanmamız gerekseydi özellikle de bulmaca adına neler yapılabileceğini hayal ettim çoğu yerde. Maymun Kral en iyisi demiyorum, ben onu sevdim, bir başkası Domuz’u tercih eder, bir diğeri Keşişi. Ama işte orada sanki fırsat kaçırılmış gibi hissetmekten alamadım kendimi.
Bir de oyunda yerçekiminin biraz zayıf olduğunu söylemeliyim. Hani biliyoruz ya ayda yerçekimi az olduğu için astronotlar süzülerek yürüyor, oyunda da karakterlerimiz öyle biraz. O ağırlığı hissedememek beni biraz rahatsız etti. Ancak bu belki de bir tasarım tercihidir, o yüzden pek de bir şey diyemiyorum. Benim tercihim böyle olmazdı diyeyim, siz anlayın.
Ben Unruly Heroes’un sunduğu şeylerden bir hayli memnun kaldım. Takibimde olan bir oyundu ve hayalkırıklığına uğradığımı da söyleyemem. Oynaması olduğu kadar izlemesi de keyifli bir oyun ve özellikle de Rayman veya Trine gibi oyunları sevenlere çok rahat biçimde tavsiye edebileceğim bir yapım. Unruly Heroes’u oynayın ya da oynamayın, ama bu adamları mutlaka takibe alın derim.
Başlıklar
- Grafikleri gerçekten de çok güzel
- Karakter animasyonları ve düşman çeşitliliği gayet iyi
- Boss savaşları hem çeşitli, hem de çok keyifli
- Esprili bir dile sahip
- Oynanış açısından sorun yaratan bir kısmı yok
- 29 bölümün hepsi de özenle hazırlanmış ve farklı hissettiriyor
- Savaşmak için tek yaptığımız saldırı düğmelerine ard arda tıklamak
- Karakterler arasında sıkça geçiş yapmaya özendirecek sebep sunmuyor
- Yerçekimi etkisi biraz zayıf