"Tatlım senin rengin sinema ışığıyla uymuyor, seni baştan yaratacağız."
Devamını okuAssassin's Creed 4:Black Flag'in Kreatif Direktörü Jean Guesdon ile oyun üzerine.
Assassin’s Creed IV Black Flag (ACIVBF), dünya genelinde stüdyolar tarafından geliştirilen bir proje. Geliştirme sürecini kim yönetiyor ve tüm bu stüdyoları nasıl koordine ediyorsunuz?
ACIVBF için lider stüdyo Ubisoft Montreal, ama bu gerçekten diğer stüdyolarla (Ubisoft Singapur, Ubisoft Sofya, tek kişilik oynanış için Ubisoft Québec ve çok oyunculu mod için Ubisoft Annecy ve Bükreş) ortak bir çalışma.
Bu tür süreçlerde artık fazlasıyla etkili çalışıyoruz, AC2’den bu yana AC oyunlarında birden fazla stüdyo paralel olarak çalıştı.
Herkesin ne yapması gerektiğinden emin olmasını sağlamak adına, araçlar ve süreçlerle mümkün olan en iyi iletişimi garanti altına almak için bu işe özel bir ekip kurduk.
Assassin’s Creed IV Black Flag’in hikayesi nedir? Oyun nerede geçiyor?
ACIVBF, Edward Kenway’in öyküsünü anlatıyor, kendisi Karayipler’deki Korsanların Altın Çağı’nda ordudan ayrılıp korsanlığa geçiş yapan genç bir İngiliz.
Templars ile Assassins arasındaki tarihi savaşın ortasına düşen Edward, onlar tarafından eğitilecek ve sonunda Assassin Order’ın ilk Kenway üyesi olacak. Haytham’ın babası olan Edward, böylelikle Connor’ın büyükbabası oluyor.
Oyunda hangi güçler yer alıyor? Templar’ın hikayedeki rolü nedir? Ya Assassin’lerin?
Tıpkı diğer Assassins Creed oyunlarında olduğu gibi ACIVBF de gizli bir öyküyü, dünyayı değiştiren tarihi olayların perde arkasındaki gerçek hikayeyi anlatıyor. İngilizler ve İspanyollar arasındaki savaşın arkasında, İmparatorluklar ve Korsanlar arasındaki savaşın arkasında aynı zamanda bir de Templar ve Assassin savaşı vardı.
Korsanların Altın Çağı ve efsane olmuş korsanlar son dönemdeki eğlence sektörü tarafından insanların zihninde tam bir fantezi öğesine dönüştü. Bu zaman aralığına oyunda nasıl yer verildi?
Assassins Creed serisi, tarihi olabildiğince gerçekçi sunmasıyla övülmüştür ve ACIVBF’de bu durum değişmeyecek. Klişe fantastik öykülerden çok uzakta olan, korsanlığın gerçek hikayesini anlatmak için Assassins Creed’in mükemmel bir araç olduğuna inanıyoruz. O döneme ve o zaman yaşamış karakterlere saygı duymayı ve kitlemize bir korsan olmanın ne demek olduğunu göstermeyi hedefliyoruz.
O dönem bir eğlence parkı da değildi, büyük koyu gri bulutlar altında da geçmedi. O zamanlar, memleketinden çok uzaklarda, zorlu şartlarda hayatta kalmaya çalışan ama yarınlarla ilgili umutlarını hiç yitirmeyen erkek ve kadınların hikayesi vardı. Büyük İmparatorluklar karşısında bir araya gelen bu erkek ve kadınlar, bir süreliğine bile olsa ayrı bir toplum oluşturabileceklerine inandılar.
Korsanların Altın Çağı’nı tam olarak bilmeyenler için, dönemin kilit tarihi olaylarını kısaca özetleyebilir misiniz?
Korsanlık tarihinde bazı önemli aşamalar bulunuyor ancak bizim tasvirini yaptığımız Altın Çağ 1715 civarında başlıyor ve yaklaşık olarak 10 yıl sürüyor. Bu yıllar 1713’te imzalanan Utrecht Anlaşması ile birlikte Avrupa’nın ana güçleri olan İspanya, Büyük Britanya, Fransa, Portekiz ve Hollanda arasındaki savaşın sona ermesine tanık oluyor. O dönemde, bu ülkelerden denizciler büyük oranda işsiz kaldı ve kendi yerleşkelerine bağlı kalmak yerine birçoğu haydut ya da korsan olmayı seçti. Karayipler tamamen değerli metal ve eşyalarla dolu devasa kalyonlarca ziyaret ediliyordu, hava şartları çoğunlukla iyiydi ve hayat zor olsa da bu adamlar özgürdü.
Gerçekleşen önemli olaylardan biri ise 1715’deki Altın Filo’nun devasa yıkımıydı. Tamamı altın dolu 11 kalyon, bir fırtına nedeniyle Florida sahillerinde parçalandı. Bu da bölgedeki pek çok korsanın altına hücum etmesine neden oldu. Bu korsanlar, kendi merkezlerini Bahamalar’da bugün Nassau olarak bilinen yerde kurmaya karar verdi. Nassau’da ırk ya da cinsiyet üzerinden ayrımcılığın çok daha az olduğu gerçek bir demokratik toplumun ilk prototipi olarak görülen bir oluşum kurmaya çalıştılar.
Yeni ana karakter Edward Kenway’i tanıtabilir misiniz? Onun öyküsü ve karakter özelliklerini paylaşır mısınız?
İngiliz bir baba ve Galli bir annenin çocuğu olan Edward Kenway, genç ve atılgan Galli. Karizmatik ve zeki olsa da, patolojik açıdan sınırda dolaşan bir pervasızlığı var. Genelde nazik biri olsa da, doğal bir bencilliği var ve herhangi bir soruna mantıklı ya da rasyonel yaklaşım göstermeden çok önce kendi tuhaf fikirlerine değer vermek gibi bir huyu bulunuyor. İçkiyi ise sağlığına zarar verecek kadar çok seviyor.
Edward 20’li yaşlarına geldiğinde, ailesi Bristol’den taşınarak İngiltere’nin güneydoğusuna taşındı ve burada kendisinden iki yaş büyük, güzel ve akıllı Caroline Scott ile tanışıp evlendi. Başlangıçta bu her açıdan mutlu bir evlilikti. Ancak kısa süre sonra Edward’ın düzenli bir iş bulma ya da bir koca olarak sorumluluklarını ciddiye alma konusundaki yetersizliği Caroline’i yormaya başladı. Aslında mutlu devam edebilecek evliliklerine asıl darbe vuran ise Edward’ın bir korsan olarak denize açılıp, Karayipler’de altından hazinelere sahip olma konusundaki uçuk fikirleri oldu.
Bir süre sonra Caroline, Edward’ı hırslarıyla yalnız bırakarak ailesinin evine döndü. Ancak Edward, herkesi şaşırtacak şekilde bu sözünü tuttu. 1712’nin sonlarına doğru bir gemiye bindi ve ünlü devlet destekli korsan Benjamin Hornigold ile birlikte açılmak üzere Jamaika’ya gitti. Edward, tarih kendisini ve tayfasını başka bir açmaza sürükleyene kadar, yani ülkeler arası barış sağlanana kadar, altı ay burada kaldı.
Utrecht Anlaşması 1713 yılında tüm büyük imparatorluklar arasındaki çatışmaların sona ermesini sağladı. İngiliz hükümetinin desteklediği korsanlara artık Karayipler’de ihtiyaç yoktu ve bu da binlerce denizcinin işsiz kalmalarına neden oldu. Bu genç ve huzursuz adamlar için bu durumun en iyi hal olduğunu söylemek pek doğru olmaz. Bir atasözünün dediği gibi: “Boşta kalan eller şeytanın atölyesidir.” Gerçekten de takip eden yıllarda Edward ve pek çok ona benzeyen meslektaşı, şeytanın işini kralın işinden daha çekici buldu.
Edward Kenway hem bir korsan hem de bir suikastçı mı? Bu iki kimlik nasıl bir arada işliyor ve o bunlarla nasıl baş ediyor?
ACBF’nin açılış dakikalarından itibaren, Edward hükümet destekli bir deniz savaşçısından deneyimli bir korsana dönüşmüş, tehlike ve zorluğu seven bir adam. Yetenekli bir denizci ve gedikli bir savaşçı olsa da, kendisinden başka hiçbir şey için savaşmıyor. Ancak öykünün başında gerçekleşen olaylar, Edward’ı Assassin/Templar komplosunun tam ortasına sürüklüyor ve o bu çatışmada hayati rol oynuyor. Daha fazlasını açığa çıkarmadan, Edward Kenway’in bugüne kadar AC serisinde gördüğümüz en özgün biçimde kendiyle çatışan karakterlerden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Edward’ın yetenekleriyle ilgili neler söyleyebilirsiniz? Bu beceriler gezinme, çatışma ve gizlenmeye nasıl yansıyor?
Edward, 1715 yılında 2 yıllık bir denizciydi zaten; bu deneyim ona denizde bulunan tüm tehlike ve heyecanın neye benzediğini gösterdi. Bir yelkeni küçültüp, demir alabiliyor ve güverteyi her denizcinin yapmak zorunda olduğu kadar paspaslayabiliyor. Ayrıca eski denizcilerin “her parmak bir ağda” söylemindeki gibi en zorlu koşullarda bile tırmanma konusunda yeteneği ve olağanüstü bir denge hissi bulunuyor.
Genelde İspanyol donanması ve tüccarlarıyla savaşan Edward, korsan olmadan önce İngiliz tahtı için savaştığından dolayı çatışmalara da yabancı değil. Oyunun başlangıcında, Edward Kenway gerekenden daha fazla şiddet ve arbede görmüş biri olarak, dünyadan ve içindeki herkesten şüphe duyabilen biri olarak karşımıza çıkıyor.
Edward doğuştan yetenekli; tehlikeli, atılgan ve her zaman bitiş çizgisine doğru bakıyor. Bu kombinasyon da dövüş sistemine doğrudan yansıyor. Edward ana cephane olarak çift kılıç ve birden fazla tabanca kullanıyor. Bu silahların doğru biçimde arka arkaya kullanılmasıyla Edward çok hızlı biçimde öldürüp, büyük sayıda düşmanla etkili dövüşler gerçekleştirebiliyor. Bir bordalama esnasında bu özellikler başarı için şart.
Gizlilik tarafında ise Edward’ın girişken tavırları, oynanışta yeni malzemeler ortaya çıkarıyor. Devriyelerden gizlenmek için insanların evini kullanmak (kapı arkasına saklanmak), korumaların dikkatini dağıtmak için fahişeler kiralamak ve kendisi için pek de centilmence olmayacak şekilde dövüşecek korsanları sarhoş etmek Edward’ın yöntemlerinden birkaçı.
Edward görevlerinde hangi silahları kullanacak?
Edward’ın ana cephanesinde çift kılıç ve çoklu tabanca bulunuyor. Çoklu tabancalar diğer tüm silahlarla kombine kullanılarak inanılmaz öldürme sayılarına ulaşmayı sağlıyor. Bunun yanı sıra Edward farklı dart oklarına sahip bir üfleme borusu, çift gizli bıçak (AC vazgeçilmezi) ve düşmanın taşıdığı tüm silahlara (tüfek, tek kılıç, bıçak ve balta) erişim sağlayacak. İp Dart da geri dönüyor.
Oyundaki diğer bileşen ise Edward’ın gemisi The Jackdaw. Oyun ilerledikçe bu gemi de yeni silahlar kazanacak. Bunların içinde yuvarlak atış (temel silahlar), ısı atışı (pompalı tüfek gibi bir silah), mayınlar, mortar, zincir atışı ve boynuz bulunuyor!
Oyunun boyutları hakkında neler söyleyebilirsiniz? ACIII ile kıyaslanabilir mi?
Biliyorsunuz ki biz oyunlarımızı öncekilerle kıyaslayarak hazırlamıyoruz. ACIVBF diğer tüm AC oyunlarından kayda değer biçimde farklı olacak. Global dünya daha büyük ancak mimarideki köklü değişiklikler bize 50’nin üzerinde lokasyonu ziyaret etme olanağı tanıyacak.
Oyunun öyküsünü taşıyan “ana yol”, AC3 ile benzer genişlikte ve dünya pek çok yeni oynanış öğeleri ile dolu olacak.
ACIII’te de dünya güzeldi ve zengin içerikler barındırıyordu; ancak pek çok oynanış sistemi ya ilgi çekici değildi ya da doğru düzgün anlatılmadı. ACIVBF’de oyuncunun baştan sona kadar eğlenceli, akıllıca ve ilerlediği hissedilen bir tecrübe yaşamasını nasıl garanti altına alıyorsunuz?
Assassins Creed, önceki oyunlarımızdan yeni şeyler öğrenmemizi sağlayan büyük bir seri. Geliştirmeye açık bazı alanları tespit ettik ve yeni oyunda tüm sistemlerin doğru biçimde tanıtıldığından ve oyuncunun kendi motivasyonlarıyla alakalı olduklarından kesinlikle emin olacağız. Sadece AC3’ün değil, önceki tüm AC oyunlarının mirasını taşıyoruz ve onların hepsinden alabileceğimiz en iyi şeyleri analiz ederken fazlasıyla vakit geçirdik.
Assassins Creed’in ana oynanış şekli kara üzerinde geçiyordu. ACIII’te bazı deniz görevleri sundunuz ancak onlar oyunun ana parçası olmadı. ACIVBF’nin Karayipler’de geçtiği göz önünde bulundurulursa, deniz ve karayı nasıl dengeleyeceksiniz?
Oyundaki ana hedefimiz gerçek bir korsan oyunu sunmak; diğer bir deyişle tek bir bütünleşik oyunda hem deniz hem de kara oynanışına yer vermek. Oyuncular elbette denizde gemilere saldırıp, bordalayabilecek ve onları batırabilecek ancak olayların birçoğu karada geçecek.
Korulara saldırmaktan enkazları dolaşmaya, kaçakçıları mağaralarında kıstırmaktan Maya harabelerini keşfetmeye kadar her şey kara üzerinde; üç ana şehrimiz Havana, Nassau ve Kingston’ı da unutmamak gerek tabii. Korsan döngüsü, dünyayı keşfetmek ve karakterin ilerlemesini sağlamak için hem deniz hem de kara oynanışında ustalaşmayı gerektirecek.
Karadaki oynanış (dövüşler, koşturmalar, gezinme) halen oyunun kilit özelliklerinden arasında mı?
Oyun sadece deniz odaklı değil. Evet, ilk uygulandığı AC3’teki başarıyı sürdüren deniz içeriği oyunda önemli bir parça olacak ancak AC serisinin temel taşlarından biri olan kara/yer oynanışı da önemini koruyor. Serbest koşma, sosyal gizlenme ve dövüşler halen kara deneyiminin ana öğeleri ancak aynı zamanda gemilerdeki bordalama anlarında da kullanılıyor. Serinin hayranları, sevdikleri şeyleri tanıyacak.
Kara ve su görevleri arasında nasıl bir oran var?
Görev açısından baktığımızda, kara görevleri oyunun yaklaşık olarak %60’ını oluştururken, deniz kısmı %40 olacak. Ancak oyuncuların ACIVBF oyuncularının yaşayacakları genel deneyime baktığımızda, tam olarak 50-50 bir dağılımdan söz edebiliriz. Kesintisiz ve sistematik açık dünya sisteminde (Horizon System) deniz ve sualtı etkinlikleri oyunun büyük bölümünü oluşturacak.
Gizlilik, bir zamanlar Assassin’s Creed serisinin ana bileşenlerinden biriydi. Ancak son oyunlarda bu gittikçe önemini yitirdi. ACIVBF’de gizlilik ne kadar önemli?
Serinin o yönünü geliştirmek için çok fazla çaba gösteriyoruz. Korsan olmak demek aynı zamanda bir yerleri şaşırtmacayla almak demek; bu da gizlilik yetenekleri gerektiriyor. Yani evet, ACIVBF’de gizlilik geri dönüyor. İçeri sızma, takip ve adaların keşfi hep onun bir parçası.
Oyuncuların her bir durumda bir yandan farklı seçeneklere sahipken, bir yandan (bir suikastçının olması gerektiği gibi) gizliliğe dayalı oynayabilmeleri nasıl mümkün olacak?
ACIVBF’de bölüm tasarımlarının gizliliği sadece destekleyici değil, buna teşvik edici nitelikte olmasına özen gösteriyoruz. Oyuncuları bu tarz oynanışa yönlendirecek görev ve ortamlar hazırlamak için sıkı çalışıyoruz.
“Horizon Sistemi” nedir ve oyun içinde nasıl çalışacak? Denizin, oyuncular için ilgi çekici olanaklarla dolu olmasını nasıl sağlayacaksınız? Bazı örnekler verebilir misiniz?
Oyunda gemide olduğunuz herhangi bir anda dürbününüzü çıkarıp dünyayı inceleyebilirsiniz. Horizon Sistemi her zaman 2 ya da 3 korsan fırsatının mevcut olmasını sağlayacak. Bu soyulacak bir tüccar gemisi konvoyu olabilir, avlanacak bir balina ya da kurtarılması gereken korsan dostlar olabilir. Bu fırsatlar sistematik biçimde sunulup, ilerleyişinize uygun olarak dönüşüm geçirecek. Yani oyuncunun her deneyimi farklı olacak. Diğer bir deyişle, eğer deniz oyununu seviyorsanız, bunu istediğiniz kadar çok oynayabilir ve ana öykünün dışında sürekli ve zengin çeşitlilikte mücadelelere girebilirsiniz.
Edward’ın gemisi Jackdaw’un oyunun 2. ana kahramanı olarak görülebileceğini söylediniz. Bununla anlatmak istediğinizi açıklayabilir misiniz?
Jackdaw’a 2. ana kahraman dememizin çok basit bir sebebi var: Oyuncunun genel ilerleyişi hem Edward’ın bir adam ve suikastçı olarak ilerleyişine hem de Jackdaw’un bir araç olarak Edward’ı yeni bölgelere götürme ve daha güçlü düşmanları alt edebilme konusunda gelişimine bağlı olacak. Eğer Jackdaw gelişmezse, Edward da gelişemeyecek. Bu ikisi birbirinden ayrı düşünülemez, onlar bir oyunun iki yüzünü (deniz ve kara) tek bir kaderde temsil ediyor.
Dolaşım ve savaş sırasında gemi kontrolünü nasıl iyileştiriyorsunuz?
Jackdaw ile doyurucu bir ilerleme sistemi sunabilmek için, en baştan itibaren deniz kısmının kolay anlaşılırlığını korurken, çok daha derinlemesine bir oynanış potansiyeline ihtiyaç duyduğumuzun farkındaydık. İlk olarak navigasyonu daha yoğun, gerçekçi ve eğlenceli hale getirmek için okyanus fizik sistemini tepeden tırnağa yeniledik. Rüzgar yelkenlerinizi doldurduğunda bunu hissediyorsunuz. Devasa bir dalgayla karşılaştığınızda veya bir zirveden aşağı doğru hızlanmaya başladığınızda geminizin ağırlığını hissediyorsunuz. Yelkenleri açıp kapamanın artık çok daha fazla etkisi var. Bunlar nedeniyle fırtınalar çok daha fazla şiddetli ve gemi navigasyonunda çok daha etkililer.
AC3’te savaş sistemi çoğunlukla atışlarınızın zamanlamasıyla ilgiliydi; ACIVBF’de ise oyuncuların kusursuz bir atış yapabilmek için mesafeyi ve düşmanın hızını da hesaba katmasını gerektiren yörünge bazlı sistem bulunuyor. Savaş sisteminin en temel bileşeni bu. Her birinin kendine özgü fonksiyonları ve avantajları olan 5 yeni silahımız var. Oyuncuyu sistemde ustalaşmaya zorlayan 6 farklı yapay zeka davranışı da bu gerçekçiliği bir adım öteye taşıyor.
Bilindik tarihi karakterlerle karşılaşma şansımız olacak mı? Karasakal oyunda olacak mı?
Bu zaman aralığını sadece korsanların Bahamalar’daki demokrasi girişimi için seçmedik; bu dönem aynı zamanda bize oyunda yer verebileceğimiz muazzam bir kadro sağlıyor. Yaşadığı dönemin en gözüpek korsanlarından biri olarak Edward pek çok efsanevi korsanla karşılaşabilecek. Karasakal, Benjamin Hornigold, Charles Vane, Calico Jack Rackham, Bartholomew Roberts oyunun bir parçası olacak ve hepsinin yanında (ya da bazen onlara karşı) savaşabileceksiniz.
ACIVBF yeni nesil bir oyun mu? Yeni nesil sürümüyle PS3/X360 sürümü arasındaki fark nedir?
ACIVBF yeni nesil konsollarda da oynanacak. Gelişmiş grafikler ve fizik sisteminin yanı sıra, yeni nesil konsollar yeni bağlantı özellikleri sayesinde “tek kişilik oyuncu” modunda kalsalar bile “bağlantılı tek oyuncu” olarak oynamaları mümkün olacak. Yani, yeni nesil konsollar tek kişilik oynanışta oyuncuların büyük bir topluluktan faydalanmalarını sağlıyor.
Oyunda Desmond olacak mı?
Serinin şimdiye kadar ana kahramanı Desmond idi. ACIVBF’de durum böyle değil. Ancak bu ACIVBF’nin bir “reboot” ya da bir yan oyun olduğu anlamına gelmiyor, tutarlı bir mitolojiyi geliştirmeye devam ediyoruz. Yani evet, AC evreninin çok önemli bir parçası olarak oyunda Desmond’a göndermeler yapılacak.
Abstergo Entertainment nedir? Günümüz düzeninde neler bekleyebiliriz?
Abstergo Entertainment, Abstergo şirketler topluluğunun bir alt kurumu. Uzmanlık alanı ise eğlence sektöründe oyunlar ve filmler için tarihi içerikler sunmak. Abstergo Entertainment, Assassin’s Creed Liberation’ın PS Vita için geliştirilmesi ve Assassin’s Creed III’ün çok oyunculu kısmında Ubisoft ile yakın temasta çalıştı.
Abstergo Entertainment ACIVBF’nin mevcut oyun alanında bulunuyor ve oyuncular bu sayede AC evreniyle daha önce hiç olmadığı kadar iç içe bulunacak. Her biri AC evreninin bir parçası olarak, serinin bilinen kahramanlarıyla tanışabilecekler.
Kreatif direktör olarak ACIVBF’yi geliştirirken yaşadığınız önemli zorlukları paylaşabilir misiniz?
Üç ana zorluk listeleyebilirim:
- İlk gerçekçi ve eğlenceli, açık dünyalı deniz oyununu sunmak.
- AC serisinin yapıtaşlarına sadık kalarak, ilk gerçekçi korsan oyununu sunmak.
- Oyun için güçlü bir vizyonu korumak ve dünya genelindeki tüm ekiplerin aynı vizyonu anlayıp, paylaşmasını sağlamak.
ACIVBF’de nihai hedefiniz nedir? Oyuncular, oyunu tamamladığında oyundan neyle ayrılsın istiyorsunuz?
Benim ACIVBF’deki nihai hedefim; biz oluştururken ne kadar eğlendiysek, oyunculardan da o kadar eğleneceği, çok iyi, hatasız ve eğlenceli bir oyun sunmak. Tarihin bu dönemi için yaptığımız tasvirin, hitap ettiğimiz kitlenin aklında Korsanlığın Altın Çağı’nın gerçekte neye benzediği konusunda bir şeyler canlandırabildiği yönündeki görüşler beni fazlasıyla mutlu edecektir.