IRON MAN
"Merhaba, adım Tony ve ben bir alkoliğim"
Marvel'ın yeni film serilerinde gördüğümüzün aksine, aslen Vietnam'da geçirdiği bir kaza sonucunda şarapnel parçaları ile samimiyet geliştiren Anthony Edward Stark'ın süper kahraman kişiliğidir Iron Man. Yakın dönemde filmlerde izlediğimiz hali ise, 2001 yılında piyasaya çıkan seri ile "modern başlangıç" amacıyla yapılmış Marvel 1.0 projesi. Yaptığı ve geliştirmekten kendisini alamadığı zırhları ile hayatı düşmanlarına, tamir edemediği narsist kişiliği ile de çevresine dünyayı dar eden karakterimizin zekası evlere şenliktir.
İlk kez 1963 yılında Stan Lee'nin çizgileri sayesinde ortaya çıkan Iron Man, görüp geçirdiği onlarca şeyden sonra çok büyük bir kahramana dönüştü. Daha çok Soğuk Savaş yıllarını anlatan maceralarıyla tanıdığımız kahramanımız, kimi zaman zırhının esiri oldu, kimi zaman uzaya çıktı, kimi zaman Hulk ile uğraşmak adına projeler yürüttü. 3 Mayıs'ta vizyona giren filminde görebileceğiniz üzere, kendisinin baş düşmanı Mandarin adında dövüş ustası bir bir bilim insanıdır.
Iron Man hem televizyonda, hem de beyazperdede bolca yer etmiş bir karakter. 1960'lardan başlayarak bugüne kadar çizgi dizilerde, filmlerde ve sürpriz rollerle televizyonda yer aldıktan sonra 2008 itibariyle kendi film serisine sahip oldu. Bununla da yetinmeyip, Avengers'da ışıkların altında parladı, ki bunda Robert Downey Jr.'ın etkisi büyük gibi geliyor bize.
Video oyunlarındaysa, aklınıza gelebilecek birçok Marvel konulu oyunda yer alan Iron Man, Tony Hawk's Underground'da ya da Little Big Planet'ta da kendi evreni dışında bulunabiliyor. Bu oyunların dışında, filmlerini takip eden ve Sega'nın yaptığı iki oyunda da ne yazık ki çok başarı sağlayamamış durumda. Özellikle uçuş mekanikleri başarılı olsa da, aksiyonu ve görsel özelliklerinin zayıflığı bu oyunları pek de tercih edilebilir kılmıyor. Ayrıca Iron Man 2'nin iOS oyunu da çıktı, ama onun için de benzer bir durum söz konusu.
Üçüncü filmin de bir Iron Man oyunu yapıldı bile. Gameloft tarafından mobil cihazlar için yayınlanan oyun hakkında çok olumlu şeyler söyleyemeyeceğiz maalesef ama filmin gazıyla indirebilirsiniz, bedava ne de olsa. -Sarp
JUDGE DREDD
Yamuk ağızlı Sylvester, büzük dudaklı Karl
Dünyanın sadece korunaklı mega-şehirlerinin yaşanabilir olduğu, buralardaki aşırı nüfusun ve kontrolsüzlüğün de özel birliklere emanet edildiğini düşünün. Öyle birlikler olsun ki bunlar, isimleri "Yargıç", görevleri hem suçlama, hem yargılama, hem de infaz olsun. Yüzlerinin ağız hariç her yerini kapatan birer kaskları, geniş ve görkemli omuzlukları, içinde 6 çeşit mermisi bulunan, avuç içi kodlamalı ve konuşmayla idare edilebilen birer tabancaları olsun.
İşte Judge (Yargıç) Joseph Dredd, böyle bir dünyada Mega-Şehir 1'in "Adalet Departmanı"nda görevli olan, efsanevi kişiliktir. İlk kez 1977 yılında boy gösteren İngiltere menşeli Dredd, uzun yıllar çizgiroman sayfalarını doldurdu, hâlâ da dolduruyor. Genetik kodu özel bir kişiliğe dayanan bu klonlanmış karakter, biraz sert, şiddet konusunda kendisini geride tutmayan, yasanın uygulanmasına bağlı ama körü körüne de ilerlemeyen bir kişiliğe sahip. Yüzünü hiç göremedik, çocukluğu ve detaysız birkaç çizimi dışında, ama tabii bu dediğim çizgi romanlar için geçerli.
Dredd'in hikâyesinde, yaşadığımız dünya çekişmeler yüzünden radyoaktif bir çöplüğe dönmüş. Yasaların uygulanmasında da bürokrasinin yavaşlığı kabul edilebilir bir faktör değil. Ama bu Dredd ve diğer yargıçlar için bir boş durma sebebi değil, onlar harıl harıl çalışıyorlar. Dredd'in az dostu, çok düşmanı var, tıpkı diğer çizgi karakterler gibi. Yalnız iki özelliği var ki, ayırıcı nitelikte.
İlki, Dredd'in aşk ilişkisi gibi bir durumu yok, ki çizgi romanlarda nadir bir durumdur. Diğeri de, Dredd için zaman gerçek yıllara göre işlemektedir. Yani dünyamızdaki her yeni yıl, seride de sonraki yıla geçişle örtüşür.
Holywood'da Sylvester Stallone (1994) ve Karl Urban (2012) tarafından beyaz perdeye aktarılan Dredd, video oyunlarında daha şanslı bir karakter. Commodore 64'ten başlayarak pek çok platform için farklı oyunları yapıldı Yargıç'ın. Ama en akılda kalıcılardan biri 2003'te yayınlanan FPS'si Dredd Versus Death oldu. Karakteri özensizce ele aldığı için çizgi roman sevenlerin tepkisini çektiyse de eğlencelik bir shooter olarak fena değildi. Bir de zamanında yayınlanmış bir masaüstü rol yapma oyunu var ama ülkemize hiç gelmediği için hakkında fikir yürütecek durumda değiliz. Judge Dredd'in oyun dünyasındaki en parlak yansıması 1995'te yayınlanan Game Boy oyunuydu. "Tutukla ya da öldür" seçeneği veren oyun sayesinde Dredd gibi hissetme şansı bulmuştu oyuncular. Çok da zor bir iş değilmiş di mi? -Sarp
BATMAN
En süper güç, para
En sevdiğim süper kahraman Batman'se bir sebebi var. Aslında birden çok sebebi var ama en önemlisi şu: Bu adamın, diğer pek çok gözde süper kahramandan farklı olarak, doğuştan gelen ya da sonradan kazandığı hiçbir doğaüstü gücü yok ya, bitiyorum ona. Salt zekâ, beden ve zihin terbiyesiyle gelmiş buralara Batman. Ah, unutuyordum az kalsın; para bir de.
Bruce Wayne'i biliyorsunuz. Annesi Martha Wayne ve babası Thomas çocukken gözleri önünde öldürülmüş olan Bruce, Wayne Enterprises'ın tek varisidir. Bir anda dünyanın en zenginlerinden biri hâline gelen Bruce'un, bu çocukluk travmasından çıkardığı tek bir amacı vardır: Suç ve suçlulara karşı ömrünün sonuna kadar mücadele etmek. Bunun, öyle dan dun suçlular arasına dalmakla olmayacağını kısa zamanda öğrenen Bruce, Gotham'dan ayrılarak bedensel ve zihinsel açıdan zorlu eğitimlerden geçer. Gotham'a geri döndüğünde, görünüş itibariyle para içinde yüzen şımarık bir playboydur; ancak aslında bu, Batman'i gizlemek için Bruce'un bilerek ve isteyerek oluşturduğu bir kişilik imajıdır.
Wayne Enterprises CEO'su Lucius Fox'ın da yardımıyla, pek çok teknolojik oyuncak geliştirir Batman. Süper güçleri olmasa da, bu açığını teknolojiyi kullanarak gayet de kapatır. Bu arada, aynı zamanda bir baba figürü olan kâhyası Alfred de, Bruce'un en büyük destekçilerindendir. Suçun ve suçlunun düşmanı Batman, Gotham City'nin dedektifi ve kara şövalyesi hâline gelir.
ÇİZGİROMAN GEÇMİŞİ
(Not: Öncelikle şunu söyleyeyim, Batman'de de, pek çok alternatif evren ve hikâye var. Ancak kafa karışıklığını gidermek adına, yukarıdaki hikâyeyi baz alarak devam edeceğim yazıya.)
Batman'in ortaya çıkışı, Superman'in başarısıyla olur biraz da. 1939'da hayatına National Publications olarak devam eden DC Comics, daha fazla süper kahraman yaratmalarını ister editörlerinden. Bunun adından Bob Kane ve Bill Finger, sonradan Batman ismini alacak olan “Bat-Man”i yaratır. Süper kahraman, ilk olarak Detective Comics'in 27. sayısında (Mayıs 1939) görünür. Kısa zaman içerisinde Robin, Catwoman, Joker, Penguin, Two-Face, Riddler, Scarecrow gibi karakterler de seriye eklenir. İlk olarak New York'ta geçen Batman, sonrasında New York, Chicago, Boston ve Pittsburgh şehirlerinden esintiler taşıyan ve suç oranının yüksekliğiyle bilinen “New York'un gece hâli” olarak adlandırılan Gotham City'ye taşınır.
Batman, ilk başlarda suçlulara karşı çok acımasızdır. Ateşli silâhlar kullanır ve suçluların zarar görmesi zerre umrunda olmaz. Ancak sonra, editör Whitney Ellsworth'ün aldığı kararla bu acımasızlıktan ve ateşli silâhlardan vazgeçilmiştir. Ailesinin de ateşli silâhla öldürülmesi, buna neden olarak gösterilir. İlerleyen yıllarda ve her yeni editörle birlikte pek çok irili ufaklı değişim geçirir ve sayısız karaktere sahne olur Batman serisi. Yukarıda ismi geçenler haricinde Komiser Gordon, Poison Ivy, Ra's Al Ghul, Talia Al Ghul, Killer Croc, Harley Quinn ve Bane gibi karakterler de seride yerini almıştır. Tabii pek çoğu sadece çizgi romanlarda değil, diğer medyalarda da yer almıştır bu karakterlerin.
VİDEO OYUN GEÇMİŞİ
Diğer medyalar derken aklınıza neler geldi bilmiyorum ama, bahsettiğim şey çizgi dizi, film ve oyunlardı. Hepsine birden girsem, diğer süper kahramanları atıp dosyayı sadece Batman'e özel yapmak zorunda kalabiliriz. O nedenle burada sadece Batman'in baş rolünü üstlendiği oyunları ele alacağım.
Batman oyunları, pek çoğunuzun tahmin ettiğinden daha uzun bir süredir, 27 senedir piyasadalar. Ve Sunsoft, Ocean Software, Konami, Sega, Acclaim ve EA gibi farklı oyun geliştiricilerin piyasaya sürdüğü serinin çıkmadığı oyun platformu kalmamış neredeyse: Amstrad CPC'den, iOS ile Android'e kadar diyeyim, tahmin edin gerisini.
İlk oyun Batman, 1986'da Ocean Software'in elinden çıktı. İzometrik kamerayla oynanan oyunda amaç, Batcave etrafına yayılmış Batcraft parçalarını bularak Robin'i kurtarmaktı. Oyun, zamanına göre gayet iyiydi ve aldığı skorlar da bunun en büyük göstergesiydi. Bir diğer oyun Batman: The Caped Crusader ise (1988), aksiyonu çizgiroman gibi sunuyordu. Batman'in iki azılı düşmanı Joker ve Penguin'le karşı karşıya geliyorduk bu oyunda. Oyun, her bir karakter için iki parça hâlinde ilerliyordu ve Batarang kullanmamıza izin veriyordu. Bu oyun da pek çok iyi not almıştı eleştirmenlerden.
1989'da, aynı zamanda çıkan filmin farklı oyunları yapıldı. 1990'da yayınlanan ve Pac-Man benzeri bir oynanışa sahip olan Batman'de, bir labirent içerisinde bir sonraki seviyeye geçmek için gerekli olan eşyaları toplamamız gerekiyordu. Batman: Return of the Joker (MegaDrive versiyonunun ismi Batman: Revenge of The Joker'dır), akıl hastanesinden kaçan Joker'in Gotham'ı birbirine katmasına karşı Batman'in mücadelesini anlatıyordu. Batman Returns (1992), dönem filminden esinlenmişti ve 8 farklı versiyona sahipti. Bu versiyonlar hem tür, hem de kalite olarak farklılık gösteriyordu.
NE ÇOK OYUN VARMIŞ
Takvimler 1993'ü gösterdiğinde piyasaya sürülen Batman: The Animated Series, aynı isimli çizgi diziden esinleniyordu ve ilerlemek için Batman'in yenmesi gereken düşmanlar bulunan 5 farklı bölümden oluşan bir platform oyunuydu. Bir yıl sonra piyasaya çıkan The Adventures of Batman and Robin de aynı şekilde Batman: The Animated Series baz alınarak geliştirilmişti ve pek çok farklı firmanın elinden farklı platformlara çıkmıştı. Acclaim'in elinden çıkan Batman Forever (ve BatmanForever: The Arcade Game), aynı isimli filmden izler taşıyordu ve başrolü Batman ile Robin paylaşıyordu. Oyun, Mortal Kombat'la aynı motora sahipti. Batman & Robin, 1998'de piyasaya çıkmıştı ve oynanabilir üçüncü bir karakter sunuyordu: Batgirl.
Batman Beyond: Return of the Joker (ya da Batman of the Future: Return of the Joker), aynı isimli filmle birlikte 2000 yılında çıktı piyasaya. Platform oyunu PlayStation, Nintendo 64 ve Game Boy Color'a çıkmıştı. Bu oyunu, Game Boy Color için çıkan ve çizgi dizi The New Adventures'ı (TNBA) temel alan Batman: Chaos of Gotham takip etti (2001). Batman, Batgirl, Robin, Nightwing, Komiser Gordon, Batwoman, Joker, Harley Quinn, Poison Ivy ve Bane gibi pek çok karaktere ev sahipliği yapmıştı Chaos in Gotham. Aynı yıl çıkan bir diğer oyun Batman: Gotham City Racer'dı ve tahmin edebileceğiniz üzere bir yarış oyunuydu. Aynı yıl, TNBA'dan esinlenilerek geliştirilen bir diğer oyun olan Batman: Vengeance'a da sahne oldu. TPS ögeleri de barındıran bir platform oyunuydu ve GBA'dan Xbox'a pek çok konsol ve Windows bilgisayarlarda kendine yer bulmuştu.
2002'de çıkan ve sadece konollara özel olan bir diğer oyun da Batman: Dark Tomorrow'du. Mr. Zsasz'dan Ratcatcher'a, Joker'den Ra's al Ghul'a kadar pek çok düşmanla savaşıyordu bu oyunda Batman. 7-10 yaş arası çocuklar için eğitimse ögeler barındıran Batman: Justice Unbalanced ve Batman: Toxic Chill'den sonra, 2003 yılında Batman: Rise of Sin Tzu'ya merhaba dedik. Sin Tzu'nun yanı sıra Scarecrow, Claycafe ve Bane gibi düşmanlarla birlikte ve Robin, Batgirl ve Nightwing de sahne almıştı bu oyunda. 2005'te çıkan Batman Begins, Christopher Nolan'ın aynı isimli filminin oyunuydu ve çok iyi notlar alamadı. Traveller's Tales'in geliştirdiği Lego Batman: The Video Game de, 2008 yılında piyasaça çıktı (onu, 2012'de Lego Batman 2: DC Super Heroes takip etti). 2010'da oyuncularla buluşan bir diğer Batman oyunu da Batman: The Brave and The Bold – Videogame oldu.
OYNAYANIN AŞIK OLDUĞU SON İKİ BATMAN OYUNU
Batman: Arkham Asylum ve Batman: Arkham City... Rocksteady'nin elinden çıkan bu iki oyun, pek çok oyuncunun gönlünde taht kurdu diyebiliriz rahatlıkla. Serinin en iyi oyunları olduklarını biliyorsunuz zaten. Genelin aksine hikâye açısından da filmlerden bağımsız olan bu oyunlar, Batman evreninden pek çok karaktere de yer veriyordu. Belki de tüm bu oyunlar arasında oynayacaklarınız sadece bu ikisi olacağından, daha fazla konuşmak istemiyorum haklarında. “Her şeyi bir kenara bırakın, oynayın ve Batman sevginizi ikiye katlayın” diyeyim sadece.
Umuyorum Rocksteady'nin değil, Warner Bros. Games Montreal'in geliştirdiği ve Batman: Arkham City'nin devamı olan Batman: Arkham Origins de bu iki oyun kadar başarılı olur da hayal kırıklığı yaşamayız. -Mert
FANTASTIC FOUR
Seç beğen al, dört farklı lezzette
Stan Lee'nin yaratıcılığı tartışma konusu yapılamaz. Fantastic Four, yine Lee'nin 1960'larda yarattığı bir süper kahraman ekibi. Daha net olmak gerekirse, 1961 yılında çıkan ilk sayısıyla yarattığı ilk ekip halinde çalışan kahramanlardı.
Üyeleri dış uzayda yaptıkları bir deney sonucunda kozmik ışına maruz kalarak süper güç elde eden bu grupta Richard Reed (Mr. Fantastic) elastik bir vücuda, Susan "Sue" Storm (nihayetinde Reed'in eşi olacak kişi) görünmezlik ve güç alanı yaratma becerilerine, Johnny Storm (Human Torch ve Sue'nun kardeşi) istediği an vücudunu kaplayan alevlere ve uçma yeteneğine, Ben Grimm (Thing) kalıcı halde değişmiş kayaya benzer (bence daha çok acı badem kurabiyesine benziyor –Serp.) zarar verilemez bir vücuda sahip.
Yine onlar gibi bilim insanı olan ama kaderin yolunu farklı çizdiği Dr. Doom, ekibin başk kötü rolünü üstlenirken Fantastic Four'u diğer kahramanlardan ayıran özelliklerden birisi, düşmanlarının dışında kendi aralarında da problemli ama duygulara sahip bir ekip olmaları. Yayınlanmaya başladıkları andan itibaren birbirilerine kızan, kimi zaman kin tutabilen, ama sonunda tatlıya da bağlanan ilişkileri ile "normal" bir ekip onlar.
Çizgi romanlar dışında sinemada iki kere şansını deneyip, alınan kötü sonuçlardan sonra Chris Evans, Human Torch'luktan Captain America'lığa terfi etmiştir. Bundan sonra yeniden çekimlerde rolün kime kalacağı bilinmese de, döneceklerine inancımız tam.
Fantastic Four'un oyun geçmişiyse Marvel evreni ile sınırlı çoğunlukla. Marvel vs. Capcom, Marvel: Super Hero Squad ve Marvel: Ultimate Alliance serilerinde oynayabildiğimiz ve Spider-Man'in birkaç oyununda görebildiğimiz karakterler dışında, kendilerine ait üç adet oyunları var. Bunlardan iki tanesi filmlere dair olduğundan, ne yazık ki başarılı değiller. 1997 yılında çıkmış ve filmlerden bağımsız oyun ise, tümüyle başka özellikleri yüzünden başarısızlık bayrağını çekmiş durumda. Ama ille de bir Fantastic Four oyunu oynamak isterseniz 2005 yılında PS2 ve Xbox için de yayınlanan Fantastic 4'a bir bakmanızı öneririz. Ekip ruhunu ve şuursuzca kırıp dökmenin eğlencesini alasıyla yaşatan bir oyundu o. -Sarp
ASTERIX
Romalılara kök söktürüyoruz
Bizler tabii daha çok Asterix’in çizgi filmleriyle büyüdük, akıllandık, kocaman adam olduk ama kendisi aslında René Goscinny tarafından yazılıp, Albert Uderzo tarafından çizilen ve 1959 ile 2010 yılları arasında 34 kitabı yayınlanmış nefis bir Fransız çizgi romanıdır. Genellikle 44 sayfadan oluşan her bir kitapta Galyalı Asterix ve baş dostu tombik Obelix’in Romalılara karşı mücadelesi eğlenceli bir dille anlatılır. Hani arada bir duyarsınız ya iri yapılı tiplere “küçükken kazana mı düştün” denir, hah işte o kazan Obelix’in küçükken içine düştüğü ve sonucunda kocamanlaştığı kazan :) Hayatımızda böyle de ilginç bir yeri var Asterix’in.
Asterix’in bilgisayarla tanıştığı yıl 1983 olarak görünse de Atari 2600 için çıkan Asterix ismindeki bu oyun aslında Taz adlı diğer bir platform oyununun tıpatıp kopyasıydı, içine yalnızca Tazmanya Canavarı yerine Asterix konularak piyasaya sürülmüştü. O yüzden 1986’daki Asterix and the Magic Cauldron’ın ilk gerçek Asterix oyunu olduğunu söyleyebiliriz. C64’te severek oynadığım bu oyun aksiyon türündeydi ve karşımıza çıkan yaban domuzları veya Romalılarla yumruk ve tekmelerimizi kullanarak kavga ediyorduk resmen :) 1995’ten itibaren Infogrames öncülüğünde PC ve PlayStation için çıkan çeşitli Asterix oyunları aksiyon yolunda ilerlemeyi sürdürdü. Asterix Mega Madness bize Obelix, Asterix, Mrs Geriatrix ve Cacofonix olarak oynama imkanı vermiş ve eleştirmenlerden ‘aşırı eğlenceli’ yorumuyla birlikte yüksek notlar almıştı. 2005’ten sonra ise Asterix ismi ile çoğunlukla PSP ve Nintendo DS oyunlarında karşılaşmaya başladık (sonuncusu Asterix: These Romans are Crazy! olmak üzere) ve şu aralar yapım aşamasında olan bir oyun da yok. Kısacası bu güzide çizgiroman yavaş yavaş unutulmaya başlamış görünüyor, umarım 2014’te vizyona girmesi planlanan Asterix The Land of Gods animasyonunun ardından bu sevimli tipleri bir kez daha monitörlerimizde görmeye başlayabiliriz. -Eser
SAM & MAX
Tavşan kaç, tazı tut
Çizgi roman deyince genelde bizim aklımıza süper kahramanlar geliyor ama aslında bu engin okyanusun içinde süper güçleri olmasa da bir o kadar eğlenceli ve çekici olan karakterler ve bu karakterlerin başrolünde olduğu tonlarca çizgi roman var. Hele bunların arasında bir tanesi var ki, özellikle macera severler için çooook şey ifade ediyor. Evet evet, Sam & Max’ten bahsediyorum.
Steve Purcell’in gençlik yıllarında yarattığı ve 1987’de çizgi roman olarak yayınlamaya başladığı Sam & Max bizleri sıradışı bir dedektiflik ekibiyle tanıştırmıştı: İnsanların 1.80 boyundaki bir köpekle konuşurken daha rahat hissetmeleri için devamlı olarak takım elbise giyen Sam ve hiperaktif, yaramaz, küfürbaz, ufak tavşan Max. Bu absürt ikilinin maceraları o kadar eğlenceliydi ve o kadar sevilmişti ki Purcell 1988’de LucasArts’ta işe başladığında macera oyunları tarihinin en sevilen oyunlarından birinin de tohumları atılmış oldu.
Sam & Max Hit the Road 1993 yılında piyasaya çıktı. Oyunun en büyük özelliği çizgi romanın espri anlayışını çok net biçimde yansıtması ve oynayanları kahkahadan yere yuvarlayabilmesiydi (çok ciddiyim). Mesela şöyle bir diyaloğu bulabileceğiniz oyun sayısı sınırlıdır:
Sam – Tanrım! Kıçı başı açık bunların!
Max – E senin de açık.
Sam – Evet ama ben hem sevimliyim, hem de giderim var.
Bu oyunun hemen ardından bir devam oyunu üzerinde çalışılmaya başlasa da proje iptal oldu ve bizler de büyük bir sabırla yeni bir Sam & Max oyunu için beklemeye başladık.
2005 yılında LucasArts lisansının süresi dolduğunda Purcell Telltale Games ile anlaştı ve başrolünde Sam & Max’in bulunduğu, bölüm tabanlı macera oyunları ardı ardına çıkmaya başladı. Altı bölümden oluşan ilk sezon Sam & Max Save the World Telltale’in bu işi büyük bir başarıyla kotardığının kanıtı oldu. 2007’de ikinci sezon olan Sam & Max Beyond Time and Space ile baştan aşağı klasik Max esprileriyle dolu nefis bir oyun oynadık, 2010’da ise beş bölümlük son sezon Sam & Max The Devil’s Playhouse yayınlandı.
Sam & Max çizgi romanının aşırı absürt komiklikleri sanırım başka hiçbir oyun türünde bu kadar güzel yansıtılamazdı. İşin içine bir de dedektiflik ve araştırma girince zaten macera türü en iyi seçimlerden biri oluyor. Bu yüzden Sam & Max’in çizgi roman uyarlamaları listesinde bugüne kadar yapılmış en özgün ve en başarılı örneklerden biri olduğunu rahatça söyleyebilirim.
Eser - Max, sen ne düşünüyorsun bu konu hakkında?
Max – Wheeeeeeeeeeeeeeeeeee! -Eser
THE WALKING DEAD
"Yürüyenler"le işimiz henüz bitmedi
The Walking Dead çoğumuzun hayatına çizgi romanıyla değil, AMC kanalında yayınlanan nefis ötesi dizisiyle girdi, inkâr etmeyelim. Dizinin ardından merak edip çizgi romana saldıranlarımız da oldu ve iki seride bazı olayların birbirinden ne kadar farklı geliştiğini büyük bir heyecanla gördük. Üçlemenin eksik olan kısmı ise bize hastası olduğumuz bu karakterlerin hayatını yaşama imkanını verecek olan oyunlardı, bunun için de çok fazla beklememize gerek kalmadı.
Robert Kirkman tarafından yaratılıp 2003 yılında Image Comics tarafından yayınlanmaya başlayan ve bugüne kadar 109 sayısı çıkan The Walking Dead zombi salgınıyla mahvolmuş bir dünyada hayatta kalmaya çalışan bir grup insanın hikâyesini anlatıyor (çoğu zombi öyküsünde olduğu gibi). Ama konunun işlenişi, hayatta kalan insan grupları arasındaki gaddarlık ve vahşete varan çekişmeler, beklenmedik anda ölen ana karakterler bu hikâyeyi diğerlerinden ayırmaya yetiyor.
The Walking Dead temasına ilk el atan firma Telltale Games oldu ve aynı isimle 5 bölümden oluşan ilk sezonu yayınladı. Oyun çizgi romanla aynı dünyada geçiyor olmasına rağmen, çizgi romanın baş kahramanlarının değil cinayetle suçlanan üniversite profesörü Lee ile Clementine ismindeki küçük kızın başını çektiği başka bir grubun hikâyesini anlatıyordu. Oyun 2012 yılına damgasını vurdu ve ‘duygusal ağırlık’ yansıtmaktaki başarısıyla büyük övgüler topladı. Oyunun ikinci sezonunun bu yıl sonunda çıkması planlanıyor.
Bu temayı kullanan diğer oyun ise Terminal Reality tarafından geliştirilen FPS/korku oyunu TWD: Survival Instinct oldu. Diziyi kendisine temel olarak alan bu oyun başrolüne Daryl ve Merle Dixon’ı yerleştirmişti ve bizlere herkesin bir şekilde hastası olduğu müthiş karakter Daryl rolünde dizinin öncesinde geçen olayları yaşama imkanı veriyordu. Daha doğrusu vermeye çalışıyor ve başarısız oluyordu. 100 üzerinden 35 not ortalamasına sahip bu oyunun Walking Dead için bir kara leke olduğunu söylesek hiç de yanlış olmaz. -Eser
SPIDER-MAN
- Büyük yetenekler büyük so...
- Yeter!
May Hala ve Ben Amca dediğim anda burnunuza kurabiye kokusu geliyor, kulaklarınızda birtakım çok doğru nasihatlar işitiyorsanız, siz de bizdensiniz! İlk kez 1962’de ortaya çıkan Örümcek Adam tabii ki Stan Lee tarafından, Steve Ditko yardımıyla yaratıldı (bkz. Doctor Strange). Peter Parker’ın diğer süper kahramanlardan en büyük farkı, onlara nazaran daha bizden olmasıydı. Parası yoktu, duygusaldı, halkın arasındaydı, devasa süper güçleri yoktu, kendi çapındaydı. Radyoaktif bir örümcek tarafından sokulmasından sonra Peter Parker – Spidey arası geçişlerini, bunu hem çevresine hem de düşmanlarına yansıtmasını yıllarca hem çizgi-romanlardan hem de soluk renkli çizgi-filmlerinden heyecanla izledik.
Tabii ki çoğumuz da oyunlar sayesinde bizzat Örümcek oldu. Gökdelenlere kolayca tırmanabilmesi, geniş caddelerde salına salına ilerlemesi, yükseklerden atlasa da kedi gibi ayaklarının üzerine düşmesi pek çok oyunda kullanıldı. Kendine has 30 oyun dışında, diğer Marvel karakterlerinin de bulunduğu tonla oyunda gözüktü. Çizgi-romanları çok daha eskiye dayansa da oyun geçmişi Atari 2600’e denk gelir örümceğimiz.
30 yıl önce ilk oyunuyla tüm Atari2600 sahiplerinin parmaklarını nasır tutturmuştu. Sürekli en tepeye ulaşmaya çalıştığımız gökdelenlerde ağımızı hem bir alana tutturmaya çalışıyor hem bombalardan kaçıyor, hem düşmanlara değmemeye çalışıyorduk. Akabinde zaten Amiga, Amstrad, C64 oyunları da geldi ve 1990 yılında Spider-Man Amazing dünyasına geçmekten çekinmedi . Göbek deliğinizde biriken kırmızı, mavi renkli pamuğu andıran çizimiyle orta şeker bir platform oyunu sunmuştu ilk The Amazing Spider-Man. Gameboy çıkarmasını yaptıktan sonra ise 1992’de arcade’lerin patlamasıyla salonlara girdi. 1995’de artık aramızda olmayan Acclaim’in Animated serisi ile pek beğenilmeyen oyunlar çıksa da Marvel Super Heroes dövüş oyunu ile itibarını bir daha sarsılmaz şekilde geri kazandı. Yapımcılar anladı ki Spidey tırmınmanın ötesinde yapıldı mı da çok güzel dövüşebiliyor, Marvel yatsın kalksın Capcom’a bu açıdan teşekkür etsin.
ALTIN ÇAĞI
2000’lere kadar beş dövüş oyunu ile gelen Marvel, 2000’lerin başında maddi sıkıntılar çekerken, PSX, N64 ve Dreamcast’i de alarak Unlimited serisine yoğunlaştı ve çok iyi bir oyun ile geri döndü. Özellikle PSX versiyonu hâlâ en iyi Spider-Man oyunlarından biri olarak anılır. Sonra filmleri geldi, onların oyunları geldi, Marvel’in karma kadro kullandığı oyunlarda yan roller kaptı. Friend or Foe, Web of Shadows ile orta ayarda oyunlara geri dönen Peter Parker, Shattered Dimensions ile aldığı riski başarı olarak geri kazanmayı bildi. Ultimate evrenine de değinen oyun, Beenox ile devam edip Edge of Time ile çağı yakaladı. Peki Spider-Man en iyi nerde dövüşüyor derseniz, Marvel Vs. Capcom 3 derim valla.
Marvel’in DC Comics’e karşı sık sık kullandığı Spider-Man çok başarılı çizgi roman, çizgi film; orta kalitede oyunlarının yanına maalesef harika filmler çıkaramadı. Sam Raimi'nin 2002’deki filmi halen en iyi Örümcek-Adam filmi gibi duruyor. Burada size bir ek bilgi vermek gerekirse, Sam Raimi’den önce James Cameron filmin başına geçecekti ama olmadı. Daha sonradan sızan senaryosuna baktığımızda bunun isabetli bir karar olduğunu gördük çünkü eğer o son haliydiyse senaryo cidden dökülüyormuş. Raimi’nin üçlemesi de sona erince, geçen yıl The Amazing Spider-Man serisi ile Spidey’e format atıldı. İyi oldu. Bunun ekmeğini en çok oyunların ve oyuncuların yiyeceğine de eminiz. Şeltoksa devam yani! -Volkan
X-MEN
Gamma ışını değil Allah vergisi
Stan Lee ve Jack Kirby tarafından 1963 yılında yaratılan X-Men serisi takım odaklı farklı bir kimya ile ortaya çıkmış ve süper kahraman öykülerinin yapısını değiştirip popülaritesini arttırmış en ünlü Marvel eserlerinden biri. Hele ki 90'ların Uncanny serisi karakter, hikâye, çizim v.b. konularda Marvel evreninin zirvesidir bana göre. Günümüze kadar X-Men evreni öyle çok dallanıp budaklandı ki bunu anlatmak için cilt cilt ansiklopedi anca yeterli olur. Bu yazıda bunlara fazla değinmeden X-Men çizgi roman evreni ve oyunları arasındaki bağdan biraz bahsedeceğim.
Başka hiçbir kahraman ve evrene bulaşmadan, kendi evreninde kavrulan tam 20 adet X-Men oyunu gelmiş 1989'dan bu yana. Başka kahramanlar, evrenler ve karakterlerin kendi kişisel oyunlarını hesaba kattığımızda X-Men adı geçen 40'a yakın oyun olduğunu görüyoruz. Marvel ve DC dahil bütün çizgi roman evrenlerinde en çok oyuna sahip cengaverler Xaiver'ın öğrencileri. Nintendo ve Sega'nın bütün konsolları, C64, PC, X-box ve Playstation da dahil olmak üzere hemen hemen bütün oyun platformlarında X-Men oyunu görmek mümkün. Bunlardan ilki 1989 yılında NES'e çıkan The Uncanny X-Men, sonuncusu ise 2011 yılında neredeyse her platforma çıkan X-Men: Destiny. Serinin ilk ünlü olan oyunu ise direkt X-Men ismiyle arcade makinelerine çıkan 1992 tarihli beat'em up'ı. Hatta aramızda bu oyunu 6 kollu bir arcade makinesinde 6 kişi oynayan şanslılar da olabilir! (Evet, ben onlardan biriyim, heh.)
Daha sonra, Playstation ve CD teknolojisi ile birlikte sadece X-Men evreninde geçen 3D dövüş oyunu Mutant Academy serisi ses getirmiş olsa da sadece evrenin sevenleri tarafından oynandı. Ayrıca bu serideki karakterler hayranların hiçbir zaman ısınamadığı 2000'lerin X-Men'i olduğu için seri 2 oyun sonra ortadan kayboldu.
2004-2005 yıllarında çıkan RYO öğeleriyle süslü aksiyon serisi X-Men: Legends 1 ve 2, en renkli ve en detaylı X-Men oyundur. Ama Ultimate evrenine bir türlü ısınamayan hayranlar, hikaye ve karakterlere de ısınamayarak oyuna burun kıvırmışlardır. Bir felaketten de bahsetmeden geçemeyeceğim, X-Men: The Ravages of Apocalypse. 1997 yılında Quake'i görüp gaza gelen yapımcıların aynı motor ile hazırladıkları X-Men temalı bu FPS oyunu, geçtim en kötü X-Men oyunu olmasını, belki de tarihin en kötü oyunlarından biridir. -Pozan
HULK
Onların ordusu varsa bizim Hulk'ımız var!
Avengers karakterleri arasında en sevilenin hangisi olduğuna dair bir anket yapılsa büyük bir ihtimalle Hulk kazanır desem bir tartışmanın fitini ateşlemiş olabilirim, ama gerçekten de bu dev yeşil adamın cazibesini inkar etmemek lazım. İlk olarak 1962 yılında yayınlanan The Incredible Hulk çizgi romanıyla kitlelere tanıtılan, Stan Lee ve Jack Kirby’nin yaratmış olduğu bu yeşil dev, çizgi romanın 6. sayıda patlamasıyla az daha tarihe karışacaktı. Ama önce Fantastik Dörtlü’ye konuk olarak, sonra da The Avengers çizgi romanına geçip Avengers takımına katılarak hayatta kalmayı başardı.
Hulk aslında Dr. Bruce Banner’ın icat ettiği gama bombasının patlama testinde zararlı ışınlara maruz kalmasıyla ortaya çıkan bir alt egodur. Banner ne zaman çok sinirlense ya da tehlike altında olsa istemdışı olarak Hulk’a dönüşür ve ortalığı yıkar geçer. Dolayısıyla oyunlarda da böyle kontrolsüz bir gücü yönettiğimizi hissetmek, o stresi yaşamayı istemek hakkımız değil mi?
C64 ve SNES zamanında bir iki oyun çıkmış olsa da, bu isteğe karşılık verebilen ilk oyunla 2003 yılında tanıştık. O sene vizyona giren Hulk filminin oyunu Prototype’ın da yaratıcısı Radical Entertainment tarafından geliştirilmişti. Filmin sekiz yıl sonrasında geçen hikayede bazen Bruce’u, bazen Hulk’u kontrol ediyorduk. Bruce ile oynadığımız kısımlarda Hulk’a göre daha kabul edilebilir boyumuzu kullanarak Splinter Cell tarzında gizlice ilerliyor, Hulk bölümlerinde ise 40’tan fazla değişik saldırı biçimi kullanarak düşmanlara ve etrafa mümkün olduğunca çok zarar veriyorduk.
2008 yılındaki The Incredible Hulk ise yine aynı sene vizyona giren filmin oyunuydu ve oyunda aynı filmde olduğu gibi Edward Norton, Tim Roth, Liv Tyler gibi isimler yer alıyordu. Bu 3. şahıs açık dünya oyunu Hulk’ın fiziksel gücünü en çok ön plana çıkaran oyundu, çünkü Hulk ile New York’ta dolaşırken arabaları, otobüsleri eziyor, hatta koca binaları çeşitli saldırı kombinasyonları kullanarak yıkabiliyor, ortaya çıkan yıkıntı ve molozları daha da çok hasar vermek üzere kullanabiliyorduk.
Gönül isterdi ki son Avengers filminin de oyunu çıksın, Hulk rolünde Loki’ye bir tokat da biz atalım ama THQ oyunla ilgilenen stüdyolarını kapattığı için bu hayali şimdilik başka bir bahara saklıyoruz. -Eser
THE AVENGERS
Hulk, SMASH!
Stan Lee ve Jack Kirby'nin "kanka harika bir fikir buldum, süper kahramanları bir araya getirelim, daha güçlü düşmanlar yaratalım, dünyayı kurtarmaya doymasınlar" demelerinin ardından X-Men ile birlikte aynı vakitlerde giriştikleri bir diğer proje The Avengers idi. Thor'u kandırıp dünyaya gelen Loki'nin saçtığı terör yüzünden eldeki birkaç süper kahramandan yaratılan bir takımın hikâyesi anlatılıyordu. The Avengers ilk yaratıldığından beri o kadar çok dağılıp toplandı ve eleman değiştirdi ki takip etmek pek mümkün değil. Ama The Avengers'ın bu kadar büyük ve çetrefilli dünyasına rağmen video oyunları ile arasının pek iyi olduğu söylenemez. Bunca kahraman günümüze kadar toplamda sadece iki oyun çıkarabilmiş durumda. Ama Avengers üyelerinin yer aldığı oyunların sayısı tabii ki oldukça fazla. Sonuçta Marvel evrenindeki neredeyse her kahramanın "bir arkadaşa bakıp çıkacağım" diyerek şöyle bir uğradığı birkaç defa dünyayı kurtardığı bir takım The Avengers.
1991 tarihli Captain America and The Avengers dönemin konsollarına çıkmış bir beat'em up oyunu. Dinozorlar bunu da arcade salonlarından hatırlayacaktır. Şanslı olanlar ise orijinal 4 kollu cihazında bu oyunu oynamışlardır (yani yine ben, öhöm). Tek başına pek bir halt yiyemeyen Captain America'nın New York süper kahraman kıraathanesinden adam çağırması sonucu toplanan ekip içerisinden Captain, Iron Man, Hawkeye ve Vision'ı seçebiliyorduk. Ekibin toplandığını duyan baş kötü Red Skull, New York kötü adamlar kıraathanesinden Juggernaut, Mandarin gibi kötüleri ve birkaç sentineli çağırıp kahramanlarımıza karşı doldurup üzerlerine salıyordu. Güzel bir oyundu ama Avengers evreninin özüne sadık değildi. Genel olarak oyundaki karakterlerin evrenlerinin bir karması niteliğindeydi ve Thor, Loki gibi asıl karakterler yer almıyordu.
Bir diğer oyunumuz 1995 tarihli dövüş oyunu Avengers in Galactic Storm. Efsane firmalardan Data East tarafından piyasaya sürülen oyun Avengers ekibinin karşısına Kree'yi getiriyordu. Arcade makineleri dışında başka bir platformda yayınlanmayan dövüş oyunu hakkında daha fazla bir şey söylemeye gerek yok, kötüydü. Önümüzde Avengers ekibine özel bir oyun gözükmüyor ama en yakın tarihli olarak kendilerine Lego Marvel Super Heroes içerisinde ulaşmak mümkün. -Pozan
THE PUNISHER
İntikamı sıcak yemeyi seven kahraman
Bisküvi denince akla nasıl hemen Eti geliyorsa intikam ve anti-kahraman denince de öncelikle Frank Castle a.k.a. The Punisher'ı hatırlarız. Zaten pek aklı başında olmayan Frank, ailesinin mafya tarafından öldürülmesinin ardından iyice psikopata bağlayarak suçla savaşan tek başına bir ordu modunda terör estirmeye başlar. Kanun dışı yöntemlerle kanunu sağlamaya çalışmak onun için sıradan bir hale geldikçe aslında aynı amaca hizmet eden birçok kahramanı karşısında bulur. Marvel evreninin süper güçlere sahip olmayan en nevi şahsına münhasır manyağıdır kendisi. Kurukafa logosu kendisi ile özdeşleşmiştir. Silah ve bomba uzmanı, dövüş sanatları ustası bir eski asker olan Punisher'ın en büyük düşmanları Kingpin ve Jigsaw'dır. E tabi bunca silah, dövüş, psikopatlık, düşman derken video oyunu olması kaçınılmaz bir evreni vardır Punisher'ın.
Kendi oyunları dışında birkaç Marvel oyununda daha görüldü Punisher. Hatta Marvel Super Hero Squad Online ve yeni gelecek olan RYO Marvel Heroes'da oynanabilir karakterlerden biridir. Kendi oyunlarına gelecek olursak; ilk olarak 1990'da NES ve Game Boy için çıkan The Punisher'ı görüyoruz. Çok bilinmeyen bu oyun arcade salonlarında boy gösteren Rambo 3 tarzı bir oynanışa sahip ve evrenine sadık kötü adamları hakladığımız bir shooter. Ardından 1993 yılında Capcom'un yarattığı ve hepimizin bildiği o efsane oyun geliyor. Aynı isimdeki oyun özellikle arcade salonlarında o kadar çok tutuyor ki hâlâ salonların vazgeçilmezi. Nick Fury ile beraber 2'li takım olarak Punisher'ın bütün büyük düşmanlarını hakladığımız bu beat'em up, evlere bir tek Sega Genesis (Mega Drive) ile adımını atmıştı. Müzikleri, grafikleri, oynanışı aslında her şeyi ile efsane olan bu oyun gelmiş geçmiş en iyi arcade salonu oyunlarından biridir.
2005'te PS2'ye konuk olan dehşet saçtığımız bir 3rd person shooter olan yine aynı isimli oyun yer yer gizlilik öğelerine de yer veriyordu. Jigsaw ve Bullseye yine baş düşmanlarımız arasındaydı ve hikaye oldukça iyiydi. Marvel evreninden başka kahramanların isimlerine de denk geliyor, dolaylı yoldan yardımlar alıyorduk. THQ'nun dağıtımını üstlendiği iyi oyunlardan biriydi. Son olarak ise 2009 yılında PS3'e konuk olan The Punisher: No Mercy bir FPS oyunu idi ki bahsetmeye değmeyecek kadar gereksizdi. -Pozan
TEENAGE MUTANT NINJA TURTLES
Rönesans'ın kaplumbağası bile başka oluyor
Dört antromorfik (insan özellikleri taşıyan) kaplumbağa, ninjitsu ustası bir başka antromorfik fare tarafından eğitilse ve kendilerine Rönesans döneminin ünlü sanatçılarının ismi verilse ne olurdu biliyor musunuz? Ortaya tüm zamanların en eğlenceli ve en kült çizgi romanlarından biri çıkardı. Teenage Mutant Ninja Turtles (TMNT) ya da Ninja Kaplumbağalar hastalığı özellikle 80’ler ve 90’larda zirve yapmış olsa da başarısını türlü türlü mecralarda halen devam ettiriyor. Bizi ekran başına çivileyen çizgi filmleri ile tanıdığımız bu karakterler günümüzün en önemli pop kültür ikonları arasında gösteriliyor.
İşin içinde ninjitsu yapmayı bilen dört kaplumbağa olunca bu seriye dayanan oyunların çoğunluğunun aksiyon türünde olmaları hiç şaşırtıcı gelmiyor bize. Ancak 1989 tarihli ilk TMNT oyunu (ki zamanın tüm önemli platformlarına uyarlanmış, C64, Amiga, NES, PC, ZX Spectrum, Atari, Amstrad oyuncuları ile buluşmuştu) platform türüne ağırlık vermiş, konusunu daha çok çizgi filmden almış olsa da çizim tarzı olarak orijinal çizgi romanı kullanmıştı. Oyunun kötü şöhretli DOS versiyonunda oyuncuların hile yapmadan aşmalarının mümkün olmadığı bir kısım vardı.
Arada onlarca vurdulu kırdılı, aksiyon türünde TMNT oyunu yayınlandıktan sonra 2007’de o yıl vizyona giren filmle aynı ismi taşıyan oyun Ubisoft tarafından piyasaya sürüldü. Prince of Persia tarzı akrobatik dövüşler içeren bu oyun ‘kesinlikle çocuklar için’ damgası yese de milyonun üzerinde satmayı başarmıştı.
Activision’ın bu yaz indirilebilir platformlar üzerinden yayınlayacağı TMNT:Out of the Shadows’un ile ilgili yayınlanan videolar kaplumbişlerin dövüş yeteneklerine odaklanmasıyla TMNT severlerin ağızlarını sulandırmaya yetti. Her bir kaplumbağanın ustası olduğu silahlar iyi bir şekilde yansıtılırsa çizgi romanın ruhunu en iyi yansıtan oyunlardan birisi olmaya aday görünüyor. Bir de bir ihtimal 2014’te vizyona girecek yeni TMNT filminin de oyununun yapılması bekleniyor, hakkında henüz başka bilgi bulunmayan bu oyunu da bekleyip göreceğiz artık. -Eser
ALIEN VS PREDATOR
İlk olarak Alien ile tanıştık. Dark Horse Comics, 1979 tarihli film ve devam filmlerinin kurgu dünyasında geçen bu çizgi romanı piyasaya sürerek akıllıca bir hareket yapmıştı. Sonrasında ise 1987 tarihli filmle Predator’ı öğrendik ve Dark Horse Comics bu seriyi de kimseye bırakmadı. İkisi de birbirinden ölümcül yeteneklere sahip, iki muhteşem uzaylı ırkı. Daha o zamanlar bile “kim döver” soruları sorulmaya başlamıştı ve Dark Horse Comics bu sefer de bu fikri hayata geçirdi ve ortaya Alien vs Predator çizgiroman serisi çıktı.
İki ırk arasındaki savaşı konu alan bu çizgi roman serisi elbette ki yeterli dozda vahşet ve korku içeriyordu. Zaten Alien filmlerini izlediyseniz evrenin bu en tehlikeli katillerinin ne kadar sinsi, ne kadar ölümcül ve ne kadar vahşi olduklarını biliyorsunuz. Buna Predator’ın av yeteneklerini ekleyip, araya bir de insanları sıkıştırdığınızda ortaya tüyler ürpertici oyunların çıkmaması için hiçbir sebep yoktu.
1999 tarihli Aliens versus Predator bize birinci şahıs gözünden her üç ırk olarak da oynama imkanı vermişti. Üç ırkın da hikayesi birbirinden bağımsızdı, son derece özgündü ve hem eğlenceli, hem de korkutucu bir oyun deneyimi sunuyordu. Özellikle de Colonial Marine ile oynarken içinde bulunduğumuz atmosfer tüyleri diken diken etmeye yetiyordu.
İlk oyunun başarısı ikinci oyunun habercisi olmuştu ve 2001 yılında Aliens versus Predator 2 çıktı. Yine üç ırkı ayrı ayrı oynayabildiğimiz oyunun en büyük farkı hikayeleri birbirinden ayrı tutmamış olmasıydı, bu sefer ırkların hikayeleri birbiriyle kesişiyor, kendinizi olaylara daha çok kaptırmanızı sağlıyordu. Bu başarılı oyunun genişleme paketi Primal Hunt ise beklentileri karşılayamamış ve ortalama notlar almıştı.
Bu serinin 2010’da çıkan son oyununun altında yine ilk oyunun geliştiricisi Rebellion’un imzası vardı. Ancak bilgisayar teknolojisinin 10 yıl ileriye gittiği bu dönemde ilk oyunun çok gerisinde kalarak ağzımızda acı bir tat bıraktı Aliens vs Predator oyunu. Her ne kadar çok iyi satış değerlerine ulaşmış olsa da serinin isminin ekmeğini yemekten fazlasını yapamadı. -Eser
JUSTICE LEAGUE
Şu üssün içinde toplanın hele
Parça parça gördüğümüz DC çizgi roman karakterlerini bir araya getirir, gezegenin dışında bir istasyona yerleştirir, arada Lex Luthor ve diğer kötülerin taciz saldırılarına da mekânı açarsanız elinizde Justice League olur. Aslen JLA, yani Justice League of America olan bu takım 1960 yılında Batman, Superman, Wonder Woman, Aquaman, Flash, Green Lantern ve Martian Manhunter'dan oluşuyordu. Geçen yıllarda neredeyse bütün DC kahramanlarının da dahil olmasıyla genişleyen ekip 1987 yılında son sayısı ile çizgi roman serisine veda etti.
Tabii bu son, sadece başlangıç serisi için geçerliydi. Avrupa, Uluslararası, Görev Timi gibi birçok Justice League olmasına rağmen sonuçta yine özüne, JLA'ya döndü. Yayın süresince Dünya'da, yörüngede, Ay'ın üstünde, birçok yerde üs sahibi oldu Adalet Takımı ama popüler medyada yörüngedeki ay üssü tercih edilir. DC Universe Online'ın sinematik videosu ya da Injustice'teki senaryo videolarının başındaki yer gibi.
Justice League, özünde ideal bir yapıyı, yani Dünya'yı dış tehditlerden korumaya kendini adamış kahramanların ortak ve uyum içinde çalıştığı bir ekip olmaya çalışsa da, aslında tekil ve çok farklı DC karakterlerinin bir araya geldikleri bir takım olduğu için iç çekişmeler ve anlaşmazlıklar yüzünden sürekli bozulmuş, tekrar kurulmuş, üyelerini kaybetmiş, arada baharat niyetine geri kazanmış, kısaca yılan hikayesine dönmüştür biraz.
Çizgi roman serisinin dışında aynı isimle çizgi dizi olarak televizyonda, çeşitli DVD/BluRay animasyon filmlerle, DC'nin bir evren olarak bulunduğu video oyunlarında kimi zaman ismen, kimi zaman da cismen (DC Universe Online gibi) görebileceğiniz bir yapıdır. Bir de ufukta bir beyazperde filmi var gibi görünüyor, ama daha akla kara çok belli değil. 2013'te göreceğimiz Man of Steel ile adını uzaktan uzaktan duymaya başlayabiliriz belki, kim bilir... O zamana kadar, sağdan soldan kırıntılara mahkumuz gibi görünüyor. -Sarp
SCOTT PILGRIM
Ex aşkım bana neler ettin, bu ömrü bana zehir ettin
Bryan Lee O'Malley tarafından hem yazılan hem çizilen bir seri olan Scott Pilgrim, 2004 – 2010 yılları arasında yayınlanmış 6 kitaptan oluşan bir çizgi roman serisi. Gençlik, müzik, kız arkadaş ve kung-fu üzerine yazılmış, siyah beyaz çizilmesinin yanında rengarenk ve absürd mizah anlayışı ile bezenmiş eğlence dolu bir hikaye. Kanadalı bir genç olan Scott hayatının aşkına rastlıyor fakat ona kavuşması için kızın 7 adet eski sevgilisini bir bir yok etmesi gerek. Her birinin ne kadar belalı tipler, Scott'ın ise ilk başlarda nasıl bir pısırık olduğunu söylememize sanırım gerek yok. Karakterlerin nerd ekseninde tipler olması, old-school havası, her bir eski erkek arkadaşın gittikçe güçlenmesi, Scott'ın da altta kalmaması ve kendini geliştirmesi ve retro göndermeleri ile kendi içerisinde video oyunlarına fazlasıyla referans veren bir çizgi roman aslında Scott Pilgrim. Yani bir oyununun çıkması ve bu oyunun retro tarzda olması daha en başından kaçınılmaz bir durum aslında.
2010 Ağustos ayında sadece PSN ve Xbox Live'a çıkan Scott Pilgrim vs. the World, Ubisoft tarafından geliştirilen bir beat'em up oyunu. Fark ettiğiniz üzere genelde çizgi roman oyunları "ilerlemeli" diye tabir ettiğimiz türde oyunlar. Daha farklı olanlar ve yakın tarihte üretilip retrodan uzak durmak isteyenler ne yazık ki beat'em up oyunların tadını yakalayamıyor. Çizgi romanların havasından kaynaklanan bir durum sanırım bu, 2 boyut ve renkli bir dünya her zaman daha çok tutuyor. Hayranlar sevdikleri evrene fazla yabancılaşmak istemiyorlar aslında. Bu düşünceye film uyarlamaları konusunda hak vermesem de video oyunlarında böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Bunda oyuna kendimizin müdahale ediyor olması ve o dünyadaymış hissini yaşamak istememiz gibi nedenler var.
Oyunun kendisine pek giremedik ama anlatacak çok şey yok aslında. Önümüze gelene bir tekme modunda ilerlediğimiz, seviye atladığımız ve 4 kişiye kadar arkadaşlarımızla aynı ekrandan oynayabildiğimiz tam bir retro çılgınlığı. Çizgi romana sadık kalan hikayesi bir tek karakter tasarımları ile kendi çizgisini yakalıyor. Scott Pilgrim candır arkadaşlar. Gerek çizgi romanı gerek oyunu gerekse filmi kaçırılmaması gereken sanat eserleridir. Bilginize. -Pozan
SUPERMAN
Clark, sen yokken PS3 oynadık, kaçırdın
Herhalde “benim niye püskevitim yok, anne bize niye almıyorsun” demeye en çok hakkı olan süper kahraman Superman’dir. Çoğumuzun ilk tanıdığı süper kahramanlardan biri, aklımıza ‘camdan pelerinle atlasam uçabilir miyim acaba’ düşüncelerini sokan, mazlumun yanında bir kahramandır o. Sakar gazeteci Clark Kent kimliği arkasına saklanan, gerçek kimliğini açıklayamadığı için Lois Lane’e olan aşkını içine atan, bizden biridir o. Ama gelin görün ki aynı zamanda hakkında en az bilgisayar oyunu yapılan süper kahraman da kendisidir. Hatta şöyle söyleyeyim, PC’de resmen oyunu yok bu adamın (1999’da çıkan, adını kimselerin duymadığı bir interaktif film oyunu olan The Multipath Adventures of Superman: Menace of Metallo hariç). O yemesin püskeviti de, kim yesin?
Superman’i başrole oturtan ilk oyun, 1979 tarihli Atari 2600 oyunu olan Superman’in ardından yeni bir Superman oyunu çıkması için 6 sene beklemek gerekmiş (aynı cümlede üç kez Superman demek için ise 30 saniye yeterli olmuş diyorlar). C64’teki Superman The Game Superman’in karşısına düşmanı Darkseid’i koymuş ve oyunculara iki karakterle de oynama imkanı vermiş. Sonraki yıllarda Sega Genesis, SNES, Game Boy, Nintendo 64 gibi platformlara kimi önüne çıkan pataklayarak ilerlemeli, kimi uçmalı çeşitli oyunlar yapmış. Nintendo 64 için çıkan Superman oyunu eleştirmenlerce ‘bugüne kadar yapılmış en kötü oyun’ olarak değerlendirilmiş ve 10 üzerinden 1 gibi şirin notlar almış. Anlayacağınız Superman’in üzerinde var bir uğursuzluk.
2006’da PS2, X360, NDS, PSP gibi konsollar için çıkan Superman Returns bu süper kahramanın elimizdeki en son oyunu. Her ne kadar oyunculara Superman’in tüm özel yeteneklerini kullanma imkanı verse de, eleştirmenlerin gazabından kurtulamayan bu oyun da çoktan unutulup gitti. Umudumuz bu yıl vizyona girecek Man of Steel’in gazıyla bu sevilen süper kahramanın da Arkham Asylum gibi harika bir oyuna kavuşması. Ama Clark Kent’in makus talihini düşününce bu da pek olası değil gibi. -Eser
DEADPOOL
Sağa sola laf atan çılgın katil
İlk olarak 1991 yılında Marvel evreninde kendisine yer bulan ve X-Men'in başına çorap örmesi için hazırlanan bir karakter Deadpool. Ama merak ediyorum, acaba yazar ve çizerleri tarafından da bu kadar popüler olacağı düşünülmüş müydü? Akli dengesi hafif kayık, satirik tavırlara ve kara mizaha yatkın bu karakter, özünde çok iyi dövüş becerilerine sahip ve arada sırada teleport olabilen bir katilden fazlası. Rumuzu "Merc with a Mouth" olan ve Wolverine gibi hızlı iyileşme becerisine sahip olan Deadpool'un problemi, iyileşmeyi sağlayan hücre yenilenmesini her şekilde yaşıyor olması. Yani sağlıklı hücreler gibi hastalıklı (kanser) hücreleri de kopyalanıp duruyor. Aslında bu ikilemi, Wolverine'in ve X-23'ün de dahil olduğu Weapon X projesine borçlu, çünkü var olan kanserini yok edeceklerine dair verdikleri söz süreci başlatan asıl şey.
Bunun sonucunda işte, Deadpool yüzünü göremeyeceğimiz kadar çirkin oluyor ve o maskeli haliyle karşılaşıyoruz genelde. Aynı kopyalama süreci, Deadpool'un beyin hücreleri için de geçerli. Bu da o eşsiz kişiliğinin yapıtaşları arasında. Gerçi alternatif evren serilerinin birisinde bu özelliğini kaybetse bile kişiliği aynı kaldığından, emin olamıyoruz.
Deadpool, böyle el üstünde tutulmasına karşın aslen kötü adamlardan, aldanmayın. Stajyerleri ile ekip kuruyor, sonrasında paralı olarak çalışanlar tutuyor, bunların hepsini de Marvel evreninde X-Men başta olmak üzere karakterlere bulaşmak ve can sıkmak için yapıyor. Ama biz Deadpool'u seviyoruz. Çünkü pek az çizgi roman karakterinin yaptığı bir şeyi yapıyor: Mütemadiyen dördüncü duvarı yıkıveriyor.
SAYFALARA SIĞMAYAN KARAKTER
Dördüncü duvar kavramı, yaratılmış bir karakterin bulunduğu konumu algılaması ve bunu dile getirmesi anlamına geliyor. Televizyon dizilerini düşünün, oyuncuların bulunduğu odanın bir arka, iki de yan olmak üzere 3 duvarı vardır. Aslında var olması gereken dördüncü duvar, biz izleyicilerin baktığı yerdir. Ama dördüncü duvarı yıkmak demek, oyuncunun ya da karakterin bulunduğu ortamdan izleyici/okuyucu ile iletişime girmesi, bulunduğu dünyanın farkında olması anlamına geliyor.
2011 yılında Jeo Kelly'nin yazdığı dördüncü çizgi romanda, Hulk'ın 1960'lardaki televizyon şovunun melodisini mırıldandığında, Deadpool'un bizimle sıradan bir karakterden daha fazla bağ kurduğunu anlamıştık. Sadece bununla da kalmadı tabii. O günden bugüne Deadpool popüler kültüre birçok atıfta bulundu. Gemisini kullanan pilotu Star Wars'un yeni üçlemesini sevdiği için vurdu, iCarly dizisinin ekibini ya da American Idol jüri üyesi Paula Abdul'ü öldürmediği için mutlu oldu, Heroes dizisindeki katana üreticisinin reklamını yaptı, 1960'ların Batman'i Adam West'e sevgilerini yolladı, hatta kendi düşüncelerini okuyucuya döken sarı kutulara minnetini bile dile getirdi. Üstelik bunlar, alışkanlıklarının ufak bir kısmı sadece. Anlayacağınız, Deadpool sayfada duran bir karakterden biraz daha fazlası.
HER YERDE BİR DEADPOOL VAR
Kafayı çizgi romanlardan kaldırdığımızda, animasyon filmi Hulk vs. Wolverine ve ve X-Men Origins: Wolverine dışında Deadpool'un konuşkan halini beyaz perdede görmedik. Ama video oyunlarına geldiğimizde, öyle çekingen durduğunu da sanmayın.
$1· X-Men Legends II: Rise of Apocalypse'de ekipte yerini alan karakterimiz yakın dövüş becerileri, kılıçları ve tabancaları ile etrafın tozunu attırıyor. Tabii siz oyunu bir kere bitirdikten sonra.
X-Men Origins: Wolverine filminin oyun adaptasyonunda da yine kendisini görüyoruz, sıkı bir düşman olarak. Ayrıca filmin sonunda değişmiş ve Weapon XI olmuş hali de oyunun sonunda bizi karşılıyor.
Marvel: Ultimate Alliance'da çizgi roman görevine başlarken kendisinden şöyle bahsediyor: "Babam Odin'in beni Asgard'dan sürgün ettiği gün bir vampir tarafından ısırılmıştım ve gözüme radyoaktif atık kaçmıştı. Daha kötüsü olamazmış gibi, tam gama radyasyonu ile vurulurken havayı kontrol eden mutant gücüm devreye girdi... Yok yok, şaka yaptım."
Marvel: Ultimate Alliance 2'de ise S.H.I.E.L.D. çalışanlarının katılmaya geldiği kiraz çiçeği festivalini berbat etmesi yüzünden azarlamakla kalmıyor, ardından ekrana dönüp biz oyunculardan hesap soruyor gözlerimizle onu eleştirdiğimizi düşünerek. Bu boss savaşının dışında kendisi oynanabilir karakter, üstelik maskesiz hali da alternatif kostüm olarak bulunmakta.
Eğer Little Big Planet hayranıysanız, ikinci oyuna alabileceğiniz "Marvel Costume Pack 6", içeriğinde Deadpool'u barındırıyor. Tabii tavırlarıyla bu kadar etkili bir karakteri bez bebek olarak görmek, paha biçilemez. Eğer ilgilenirseniz, PSN'de 13.79TL'ye satışta.
Sizi etkileyecek bir başka yer, Spider-Man: Shattered Dimensions'da Ultimate evreninde düşman olarak çıkması. Açık denizdeki bir petrol kuyusunda kendi televizyon programını yapan Deadpool, burada Spider-Man ile uzun soluklu bir çekişmenin içine giriyor. Zaten kolayca yenileceğini kim düşünmüştü ki?
Marvel vs. Capcom 3: Fate of Two Worlds dövüş oyununda da oynanabilir karakter olarak görüyoruz onu. Normal bir dövüşçünün aksine yine dördüncü duvarı kırıyor ve can barını alıp rakibinin kafasına vuruyor. E daha ne?
Bunların dışında Deadpool; Marvel Heroes, Lego Marvel Super Heroes, Marvel Super Hero Squad Online gibi oyunlarda da oynanabilir karakter olarak bulunuyor.
HIGH MOON STUDIOS SUNAR: DEADPOOL
Yazının kalanını, High Moon Studios tarafından yapılıp Activision tarafından dağıtılacak olan Deadpool oyununa ayırmak istiyorum. Üçünci kişi bakış açısından oynanacak bu aksiyon oyununda Deadpool'un espritüel kişiliğine doyacağız gibi görünüyor. Deadpool hem oyuncuyla, hem de kendi çizgi roman kutularıyla içli dışlı olacak ve oyuncuya kimi zaman öneriler verebilecek. Çeşitli komboları ve hareketleri bize bildirirken, vahşetten de geri durmayacak. "No guts, no glory!" bağırışını gördük çünkü, aman!
Oyunun hikayesi, Deadpool'un artık absürdleşmiş bir televizyon kalanını yıkmak için görev kabul etmesi ile başlayacak. Ünlülerin akla zarar işlere giriştiği yarışmalara ev sahipliği yapan bu kanalın yine X-Men'de bolca boy gösteren Mister Sinister ile nasıl bağlantısı olacak, bilmiyoruz. Ama bildiğimiz diğer bir şey Mister Sinister gibi Domino, Wolverine, Psylocke'ın da oyunda olduğu.
Deadpool, hem çizgi roman hem de video oyunu dünyasında Marvel'ın en leziz karakterlerinden birisi aslında. Hali tavrı olsun, kattığı renk olsun, kolay kolay aramızdan ayrılmasını istemediklerimizin başında geliyor. Hele bir de kendine özel oyunu başarılı olursa, emin olun tadından yenmeyecektir. -Sarp