Previously on Witcher…
Devamını oku
Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nde yayınlanmıştır.
Sisteminiz ne kadar güçlü olursa olsun, oyunlarda hiç takılma yaşamasanız da sizi zafere ulaştıran şey, bu gücü doğru kontrol edebilecek bir faredir şüphesiz. Biz de bu ay piyasanın önde gelen oyuncu farelerini sizler için inceleyelim istedik. Açıkçası niyetimiz farklı markalara da testimizde yer vermekti ancak ne yazık ki şu an ismini vermek istemediğim, sözde çok profesyonel fare üreticileri, bizim teste ihtiyacımız yok şeklinde bir tavır aldılar. Kendileri bilirler tabii ancak ben de bundan sonra oyuncuya saygısı olmayan markalara DATA’da yer vermeyi düşünmüyorum. Neyse sakinleştim, şimdi sizi iyisiyle kötüsüyle son dönemin gözde oyuncu fareleriyle başbaşa bırakıyorum.
Razer Ouroboros
Ouroboros’u ilk gördüğünüzde kafanızda bazı ön yargılar oluşabilir. Klasik mouse tasarımlarına alışıksınız, tasarımdaki boşluklar rahatsız olacağınız hissine sizi sürükleyebilir, sürüklemesin. Aynı ön yargılarla ben de yaklaşmıştık ama gerçekten tam ihtiyacınız olacak şekilde elinize oturuyor.
Razer, sol elini kullananları da düşünmüş ve mouse’u iki elli kullanım için tasarlamış. Mouse’un elinize göre ayarlanabilir olduğunu söylemiştik ama aslında bundan da ötesi, modüler bir yapıya sahip. Mesela yan taraftaki baş ve serçe parmağını koyduğunuz kısmı değiştirip, parmaklarınızı daha iyi kavrayan parmak eklentisini takabiliyorsunuz.

Razer Ouroboros da 13 programlanabilir tuş bulunuyor ama Ouroboros’un tam gücünü görebilmeniz için Razer’ın Synapse 2.0 yazılımını mutlaka kurmalısınız. Şunu net olarak söylebilirim ki testimize katılan diğer mouse’ların yazılımıyla kıyaslanamayacak kadar iyi. Synapse 2.0’ı kullanabilmek için öncelikle kayıt olmanız gerekiyor. Mouse için istediğiniz kadar kadar profil oluşturabiliyorsunuz ve bu profiller bulut ortamında saklandığı için, istediğiniz yerden ulaşabiliyorsunuz. Yalnız şöyle bir sıkıntı var onu da belirteyim. Nasıl olsa sınırsız profil açabiliyorum diye üst üste 5-10 tane açarsanız, Snapse saçmalıyor ve mouse takılmaya başlıyor. Sonrasında reset attığınızda düzeliyor tabii ama can sıkıcı bir durum.
Ouroboros’da DPI seviyesini ayarlamak da oldukça basit. Farklı profiller için farklı DPI seviyeleri ayarlayabilmenin yanı sıra, Synapse’ı kurduktan sonra istediğiniz bir tuşa basılı tutarak, geçici şekilde DPI’ı düşürebilmeniz de mümkün. Bu da özellikle FPS gibi oyunlarda sniper kullanırken büyük avantaj sağlıyor. Tuşa atadığınız DPI seviyesini de 100 ile 8200 arasında istediğiniz gibi ayarlayabiliyorsunuz.
4G çift sensör sistemi de Ouroboros ile oldukça iyi iş çıkarıyor. Her türlü yüzeyde aynı hassasiyeti alabiliyorsunuz.
Ben mouse’umdan vazgeçmem diyen pek çok oyuncunun fikrini değiştirebilir Ouroboros ama fiyatını da göz önüne almak gerekiyor. Bu güzelliğe sahip olmanın bedeli 450 TL KDV dahil. Eğer oyun benim dünyam, mouse’a verdiğim paraya acımam diyorsanız kaçırmayın derim.
Logitech G700S
Uzun süre Logitech G700 kullandıktan sonra inceleme için karşıma G700S gelince pek bir yabancılık çekmedim doğruyu söylemek gerekirse. Eğer büyük ve ele uyan mouse’ları seviyorsanız, oldukça rahat ediyorsanız. Benim G700S ile arasında görebildiğim en büyük fark, 5700’den 8200’e çıkan DPI oldu. Görüntü açısından kaplamalar ve desenlerde bazı değişiklikler olsa da hala orta seviye bir plastik kullanım hissiyatı vermeye devam ediyor.

G700S’de toplamda 13 programlanabilir tuş bulunuyor. Logitech’in yazılımını kurarak bu tuşlara dilerseniz macro da atayabiliyorsunuz. Logitech G700S 5 farklı kullanıcı profiline kadar destekliyor. Yani oyun sırasında pozisyonunuza ve durumunuza göre pozisyonlarınız arasında geçiş yapabiliyorsunuz. Ancak baş parmağınızın altındaki dört tuşu pek fazla kullanışlı bulmadım. Tuşlar birbirine fazla yakın ve alışmanız gerçekten zaman istiyor.
G700S’i hem kablolu hem de kablosuz olarak kullanabiliyorsunuz. Kablosuzken de oldukça hassas ve aktif kullanımda pili 10 saate kadar gidiyor. Kablolu kullanımda pil derdiniz kalmıyor, maksimum verimi alıyorsunuz ama bu kadar hassas mouse’larda kablodan kaynaklı oynamalar beni oldukça rahatsız ediyor. Tercih meselesi tabii. Logictech G700S’in şu an KDV dahil 300 TL gibi bir fiyatı var. Pek fiyat/performans ürünü olduğunu söyleyemeyiz açıkçası.
Bloody TL8
Daha önce bir mouse’dan ürktünüz mü bilmiyorum ama TL8’e özellikle gece baktığınızda bir Transformers ekibinin bir parçasıymış gibi hissettiriyor kendisini. Yalnız bu ışık oyunları ve tasarım ne kadar sıra dışı dursa da elinize aldığınızda hissettiğiniz plastik hissi biraz can sıkıyor.
Ürün kablolu ama kablosu gayet uzun, sıkıntı yok yani. Mouse’un kaplamasını beğenmesem de kablo işini kaliteli yapmışlar, güzel bir kaplaması var. En azından iki gün sonra soyulan plastiklerden değil.
Teknik özelliklere gelirsek DPI’ı 100-8200 arasında ayarlayabiliyoruz. Tepki süresinin 1 milisaniyenin altında olması da FPS gibi anlık tepkinin önemli olduğu oyunlarda başarılı çalışıyor. Mouse’un rakiplerinden ayrılan asıl güzel yanıysa FineTuned Weapon özelliği. 4 farklı profil arasında geçiş yapabildiğiniz profillere sahip bu özellikle, nişan almanızı kolaylaştıran bazı ayarlar mevct. Ultra-Core 3 ve 4 seçeneği için ekstra ücret vermeniz gerekiyor ama 1000 tıklamalık demo paketle birlikte geliyor. Çok büyük bir fark yaratmıyor belki ama özellikle FPS oyunlarda nişan almanızı kolaylaştırdığı gibi, kaydedilebilir makrolar da yapabiliyorsunuz. Fiyata gelecek olursa 150 TL’lik fiyat etiketi ucuz değil ama eğer FPS oyuncusuysanız hakkını veriyor diyebilirim.
Bloody R8-1 Wireless
A4Tech’in eski giriş seviye kablosuz mouse’larını hatırlarsınız. Bloody R8 işte onların bir boy üst versiyonu. Mouse yapı olarak yine plastik hissiyatı verse de dış kaplaması bu açığı kapatıyor. Ele gayet güzel oturması da artısı. Hani giriş seviyesi kablosuz bir oyun mouse’u arıyorsanız, size hitap ediyor ürün.
Bloody’nin clickium yazılımı bu mouse için de geçerli. Yani oyun için standart iki profilin dışında 1000 tıklamalık demo profiller mevcut. 100-3200 arası DPI seçeneği ile abilerine oranla biraz zayıf kalsa da giriş seviyesi için oldukça yeterli. 1 milisaniye altında tepki süresi de FPS oyunlarında sizi rahat ettirmeye yetiyor. Bunun dışında mouse’da 8 programlanabilir tuş bulunuyor. Üst taraftaki tuşlar pek pratik olmasa da MMORPG dışında gayet yeterli bir mouse. R8-1’in 150 TL olduğu düşünüldüğünde fiyat/performans açısından gayet başarılı.
Bloody ZL5
Oyun oynarken kablo çekiştirmecesinden pek haz etmesem de ZL5 gönlümü almayı başardı. 100-8200 arası DPI desteği, 1 milisaniye tepki süresi ve 9 programlanabilir tuş elimizdeki sayısal değerler ama bunları kenara bırakırsak, ZL5 ağırlığı ve ele oturmasıyla gayet güzel kavranabiliyor. Çok hafif değil ki bence güzel bir özellik. Sol elinizin altında sniper tuşuyla, Razer’da yapabildiğiniz gibi bunda da DPI’ı basılı tutturduğunuz süre boyunca düşürme özelliği var.
Artık daha fazla Bloody’nin clickium yazılımından bahsetmek istemiyorum. Nişan almanızı kolaylaştıran core modeliyle ücretsiz 1000 tıklamalık hakkınız bulunuyor. Sonrasında satın almak için 15$ vermeniz lazım, tabii isterseniz. Kişisel fikrim bunun hileden farkı olmadığı yönünde ama neyse.

ZL5 165 TL’lik fiyatıyla bana göre hem R8-1’e göre daha kullanışlı hem de ZL8’e göre aynı performansı çok daha uyguna sağlayabiliyor. Bloody alacak olsam kablolu da olsa tercihim ZL8 olurdu.
Razer Deathadder
Sadeliğiyle beni büyülemeyi başaran Razer Deathadder, toplu mouse döneminde ergonomik olarak satılan mouse’ların tasarımına sahip. Oldukça sade ancak hem malzeme kalitesi hem de teknolojisiyle, performans olarak başarılı. Üründe hassasiyeti arttırmak için 6400 DPI’a kadar destekli 4G optik sensör teknolojisi kullanılmış. Her yüzeyde oldukça rahat çalışabiliyor. 2’si solda olmak üzere toplam 5 adet programlanabilir tuş bulunuyor. Kablolu mouse’ları sevmediğimi söyleyip duruyorum sürekli ama bu testtekilerin hepsine bayılmam da nasıl bir çelişki anlayamadım ben de. Sanıyorum epey bir zamandır uzak kalmışım.

Deathadder da Synapse 2.0 ile uyumlu. Bana göre Razer’ın en büyük artılarından biri bu zaten. Açıkçası klasik mouse tutkunu olup da teknolojinin gerisinde kalmak istemeyen oyuncular deathadder’ı sevecektir ama 190 TL’lik fiyatı konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Zira orası klasik olmaktan biraz uzak.
Ekstralar
O Bir Klasik, Logitech G3
Eğer hala üretiliyor olsaydı, muhtemelen bu dosyayı hala yapıyor olmaz, koca bir sayfa #tatavayapmabasgeç, G3’ünü al keyfine bak der geçerdik. Tabii kazın ayağı öyle değil ne yazık ki. G3 tarihin tozlu sayfalarına karıştı.
Sizi bilemem ama ergonomik anlamda kullandığım en iyi mouse’lardan biridir kendisi. Hatta Tuğbek’in gizli kasasında 30 kadar G3’ün, olası bir zombi saldırısına karşı depolandığı söylenir.
G3’ü bu kadar farklı yapan neydi derseniz, sahip olduğu inanılmaz makro özellikleri filan yoktu yani, sadeliğiydi onu böyle bir klasik haline getiren. O ele oturuşu, tuşlarındaki *click* sesi, uzun kablosu... anlayamazsınız.
Donanım Mı, Yoksa Yazılım Mı?
Yüksek DPI, çift sensör, lazer teknolojisi ve nice özellikler. Bugün artık giriş seviyesinden, profesyonel oyuncu mouse’larına kadar hemen hemen bütün mouse’lar zaten bu teknolojilerle donatılmış durumda. Tabii ki kullanılan malzemenin kalitesi şu an en büyük etken durumunda donanım tarafında. Öte yandan yazılım tarafında amansız bir mücadele var. Herkes müşterilerimize daha fazla ne sağlayabiliriz derdinde. Yazıda da bahsettik ama kısaca testte kullandığımız mouse’ların öne çıkan yazılımlarına bir bakalım.
Razer Synapse 2.0
Synapse 2.0 gerçekten başarılı bir oyuncu yazılımı. Hem profilleri bulutta tutuyor olması hem de detaylı kişiselleştirme seçenekleriyle zaten ihtiyacınız olan her şeyi içerisinde barındırıyor. Kısacası her oyun için tek tek profil hazırlayıp, en ince ayrıntısına kadar planlayabiliyorsunuz. Geçici olarak hassaslığı düşürme seçeneği ise gayet işe yarıyor.
Bloody 5
Detaylar açısından Synapse’den bile fazla seçenek sunuyor ancak kullanıcı dostu olmaktan çok uzak. Menüleri karışık ve yeterli bilgi vermiyor. Yine de uğraşır çözerim derseniz, mouse’unuzu istediğiniz gibi özelleştirebilirsiniz.
Tabii bir de Core sistemi var. Core 3 ve Core 4, deneme sürümü olarak geliyor. 1000 tıklama ücretsiz, sonra bu profilleri kullanmak için 15$ vermeniz gerekiyor. Anlayacağınız mouse’larda Free to Click sistemine geçmiş bulunuyoruz. Bu profillerin de benim gözümde hileden pek bir farkı yok ayrıca, onu belirtmek istiyorum.
Logitech Gaming
Budur! Çok üzerine konuşmaya gerek yok, olayı bitirmişler. Diğer yazılımlarla kıyaslandığında kullanımı en kolay, göze en hoş geleni ve anlaması en kolay olanı bu olmuş. Profilleri ister fare üzerinde isterseniz de bilgisayarınızda tutabiliyorsunuz. Bilgisayarınızda tutmayı seçtiğinizde, bilgisayarınızda kurulu olan oyunları ufaktan bir tarayıp, bunlar için hali hazırda kendi veri tabanında olan profilleri otomatik buluyor ve istediğiniz gibi özelleştirebiliyorsunuz.
Ayrıca pil tasarrufu yapmak isteyenler için de 3 kademeli güç tasarruf modu bulunuyor. Oyun oynamadığınız zamanlarda pilden tasarruf yapmak isteyebilirsiniz.
















