Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.
Grid: Autosport’tan beklediğimden daha fazla keyif alınca son yıllarda oynadığım en iyi yarış oyunları şöyle bir gözümün önünden geçti. Burnout: Paradise’ın olayı çılgınlıktı. Paldır küldür oynatıyordu kendini. Need for Speed: Most Wanted’ın şehrinde gezmesi ve Diablo’da loot toplar gibi araç toplaması çok güzeldi. Mario Kart 8’in olayı zaten arkadaşlarla birbirine dalmaca. Gran Turismo 6’nın odağında ise otomobiller ve bu otomobillere duyulan tutku vardı. Ayrı ayrı hepsi de şahane oyunlardı ama eski Dirt’lerden beri direkt “yarış” ile keyif veren bu kadar güzel bir yarış oyunu da oynamamıştım.

İKİLİ BEŞLİ ÇİPETPETPETPET
Kafanızı karıştırmak gibi olmasın ama Autosport, 5 farklı oyun aslında ama Autosport 2 farklı oyun da aynı zamanda.
5 farklı oyun, çünkü oynanışı birbirinden tamamen farklı 5 ayrı araç kategorisi bulunuyor ve bunlar yalızca kategori olmaktan öte farklı farklı kariyer seçenekleri sunuyor: Touring, Endurance, Open Wheel, Tuner ve Street. Siz derseniz ki “ben oyunu Grid 2 gibi sadece sokak yarışları kafasında oynamak istiyorum” dükkân sizin. Sadece sokak yarışları kariyerine odaklanabilir, diğer 4 kategoriye hiç bulaşmayabilirsiniz. “E o zaman oyun kısa sürer” diye de endişelenmeyin. Her bir kategori tek bir oyuna yetecek kadar uzun. Ama tabii yarış oyunlarının doğasındandır, Autosport da tatlı tatlı hırs yaptırıyor. Hepsini tamamlamak isteyeceksiniz muhtemelen.

Forza 5, Driveclub, Project CARS kadar olmasın oyun iyi görünüyor yahu.
Bir de Autosport 2 farklı oyun diyorum, çünkü tek kişilik kariyer modu ile çok oyunculu modu birbirinden tamamen farklı.
Tek kişilik mod sezon sezon gidiyor. Mesela bu sezon bir Touring turnuvasına katılmaya karar verdiniz. Önünüze 2 tane sponsor seçeneği çıkıyor ve turnuvaya seçtiğiniz sponsorun otomobiliyle katılıyorsunuz. Doğru duydunuz, yarışa katılacağınız otomobili seçemiyorsunuz. Her yarışta bir adet takım arkadaşınız, bir adet de rakibiniz bulunuyor. Yarışı rakibinizin önünde bitirmek fazladan tecrübe puanı kazanmak için çok önemli. Takım arkadaşımız ise tam bir geri zekâlı olduğundan külfet olmaktan başka bir rolü yok.

Sevmeyeni de çoktur ama Autosport’taki gibi tadında olunca Drift olaya renk katıyor.
İlk önce yarışın sıralama turlarına katılıyorsunuz. Katılmanız önemli çünkü takım arkadaşınız son sıralarda yer alacağından takım puanını mümkün olduğunca yüksek tutmak size kalıyor. Sıralama turunda birinci geldiniz diyelim. Yarışa birinci başlayıp birinci olarak da bitirdiniz diyelim. Sonrasında aynı yarışı tekrar yapmak durumundasınız ama bu sefer roller değişmiş oluyor. Siz son sırada başlıyorsunuz, takım arkadaşınız birinci sırada. Yalnız dediğim gibi kendisi andavalın önde gideni olduğundan birinci sıradan geriye düşmesi çok uzun sürmüyor. Son sıradan başlayıp “lanlanlanlan!!” nidalarıyla birinci olmaya çalışmak yine size düşüyor.
Yalnız enteresandır, sıralama turlarından sonra bir yarışa üçüncü-dördüncü gibi başladığınızda kazanma ihtimâliniz, ertesi yarışta son sırada başladığınızda kazanma ihtimâlinizden daha düşük. İyi yarışçılar ikinci yarışta hep son sıralarda yer aldıklarından ve yapay zekânın kusursuz olmamasından kaynaklanıyor bu da.
Yanış anlamayın, yapay zekâ hiç fena değil aslında. Hatta bazen kendine hayran bile bırakıyor. Ama bazı şeyleri de yapamıyor işte. Mesela geçilmeme konusunda çok başarılı genel olarak ama geçme olayını bir türlü tam beceremiyor. Ağır hata yapmadığınız sürece sizi mümkün değil geçemiyorlar.

Siz o topa pek girmeyin bence.
Hata demişken Grid serisinin ünlü “flashback” sistemi, yani yarışta hata yaptığınızda birkaç saniye geri sarma hakkı halen yerli yerinde. Kapatmak elinizde ve üst zorluk seviyelerinde kendiliğinden kapanıyor ve de kapalıyken daha fazla tecrübe puanı kazanıyorsunuz. Ama Grid: Autosport hata yapmaya müsait, zorlu bir oyun. Gran Turismo’lardaki gibi ideal sürüş çizgisi gibi bir sistemi de yok. Çoğu oyuncu flashback olayını dua ede ede kullanacaktır.
Lafı fazla uzatıp çok oyunculu moda değinmeden geçiyordum az kalsın. Autosport’ta çok oyunculu mod çok önemli ve farklı bir yerde duruyor ve oyunu sadece bu modda oynamayı bile tercih edebilirsiniz. Hani yukarıda bahsettiğim tek kişilik kariyer modu diğer yarış oyunlarındakinden farklı ya, işte diğer yarış oyunlarındaki tek kişilik kariyer modu bu oyunda çok oyunculu kariyer modu olarak kendine yer buluyor.

Gece modu olan oyunlarda yıldızları doğru mu yapıyorlar diye hep merak ederim.
Yani ne demek istiyorum? Yarışlara giriyorsunuz, görevler alıyorsunuz, tecrübe puanı kazanıp seviye atlıyorsunuz, para kazanıyorsunuz, kazandığınız parayla sıfır ya da ikinci el araçlar alıyorsunuz, bu araçları kullanıp araçların da seviyelerini yükseltiyorsunuz, hem performans hem görünüm olarak araçlar üzerinde oynamalar yapıyorsunuz, daha pahalı araçlara sahip oldukça ödülü daha bol yarışlara giriyorsunuz vesaire vesaire... Klasik anlamdaki kariyer modu Autosport’ta çok oyunculu tarafta aslında yani.
PEKİ SÜRÜŞ?
Sürüş olayından pek bahsetmedim ama zaten oyunun olayı yarış dedim ya, sürüşün keyifli ve sağlam olmadığı bir oyundan o hissi tabii ki alamazsınız. Araçların genel kontrol hissi önceki Grid’lere göre yenilenmiş durumda. Simülasyona biraz daha yakın ama halen simülasyonla arcade arasında bir yerlerde. Araçların yola oturmaları, hızlanmaları, yavaşlamaları vs. Codemasters’tan beklenileceği üzere şahane. Aynı kategorideki bir araçla bir diğeri arasında dağlar kadar fark olmuyor ama kategoriler arasındaki ayrımlar çok keskin ve çok başarılı. Sürüş hissi on numara işte, daha fazla şımartmayayım oyunu.
AMA NEDEN BÖYLE OLDU Kİ?
Sabahtan beri sizlere oyun hakkında güzel şeyler söylüyorum ama Autosport kanıma girmeyi bir türlü başaramadı aslında. Yani mesela kaç ay geçti ama halen ara sıra canım çekiyor, Gran Turismo 6 açıp oynuyorum. Canımın Autosport’u çekme sıklığı ise gün geçtikçe azalıyor. Ben de şu ara başlıktaki soruyu sordum kendime. Aslında çok önemli gibi gözükmeyen ama genel oyun tecrübeme zarar veren 2 yanıt aldım.
Birisi oyunun menüleri sıkıcı. “Bu mudur yani?” demeyin. Geliştiricilerin bu türde oyun atmosferi yaratmak için atabilecekleri pek bir takla yok sonuçta. Bu sebeple de menüler yarış oyunlarında genel atmosfer için çok önemlidir ve Autosport’unkiler çok böyle bir klostrofobik, çok bir sıkıcı. Kullanışsız demiyorum, yanlış anlaşılmasın. O menünün içinde bulunmak tatsız.
İkincisi de oyunun “normal” zorluğu çok kolay, “hard” zorluğu ise çok zor. Normal zorlukta kazanmak için pek kasmama gerek kalmadı. Hard’da ise ne kadar kastıysam da bir türlü olduramadım. Very Hard’da mücadele eden oyunculara özellikle saygılarımı sunarım ama benim ortalama, hadi belki biraz ortalama üstü bir yarış oyuncusunu temsil ettiğimi düşünürsek daha dengeli bir zorluk ayarı gerekirdi sanki.
YİNE DE GENEL OLARAK
Autosport’ta dolaşabileceğiniz devasa şehirler yok, çılgıncasına aksiyon ve epik kazalar yok, nitro yok, seçebileceğiniz yüzlerce araç yok, oyunun kariyer modunda kullanacağınız aracı seçmek bile yok. Onun yerine tampon tampona, kapı kapıya kapışmalar; virajlara yavaş girip hızlı çıkmaya çalışmalar ve önünüzde uzayıp giden bir asfalt var. En iyi yarışı çıkarabilmek için konsantrasyonunuzu sonuna kadar zorlamak var. Aradığınız böyle bir yarış oyunuysa, ki yarış oyunlarını sevme sebebi çoğu zaman da budur zaten aslında, Autosport en iyi seçeneklerinizden biri.
NOT
8
KÜNYE
GRID: AUTOSPORT (PC)
Tür: Yarı
Yapım: Codemasters
Dağıtım: Aral / Codemasters
Sistem: İdeal
Kutulu Fiyatı: 135 TL
Dijital İndirme: Playstore (108 TL)
Yaş Sınırı: 3
Bulunduğu Platformlar: PC, PS3, 360
Ne İyi?
Yarıştığınızı iliklerinizde hissediyorsunuz
Sürüş hissi süper
Farklı araç kategorileri oyuna çok şey katıyor
Tek kişilik ve çok oyunculu modlar ayrı ayrı çok başarılı
Pist çeşitliliği
Ne Kötü?
Oyunun genel atmosferi çekici değil
Zorluk ayarı biraz ayarsız
Kokpit görünümü aşırı yalandan
















