Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nde yayınlanmıştır.
Son dönemde sektörde “Call of Duty etkisi” olarak isimlendirdiğim bir veba var ne yazık ki. Yapımcılar özgün mekanikleri olan, kendini kanıtlamış bir oyun yaptıkları anda, aynı binanın üst katlarındaki kodoman amcalar bu yeni fikri mümkün olduğunca çok ve hızlı bir şekilde sağmaya çalışıyor.
Black Flag’i hariç tutmak gerekirse, son dönemde çıkardığı birbirine fazla benzeyen oyunlar yüzünden Assassin’s Creed serisi de bu yaklaşımın kurbanı olmuş ve biraz topallamaya başlamıştı. Black Flag’in pek çok yönden çok olumlu ve serinin geleceği açısından önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Serinin sıkıcılaşmaya başlayan havasını, daha önce denenen ama tam kotarılamayan mekanikler ve eşsiz keşif duygusuyla birleştirmek akıllıca bir tercih oldu. İşin o “yaşanan tarih” yönü artık eskisi kadar önemli değildi ama ucu bucağı gözükmeyen denizlerde yol alabilmek bile oyunculara taze bir başlangıç hissi ve yaşanmamış bir deneyim sunuyordu.
Bu yüzden seri olarak yapılan oyunların her zaman bir adım ileriye gitmesi gerekiyor. Call of Duty’nin de sorunu bu oldu, oyunun geçtiği zaman ve mekanlar değişse de oynanış mekanikleri hep aynı kaldı. Activision belki yanlış bir adım atmak istemedi, belki de satış baskısı o kadar büyüktü ki yenilik sözcüğü onlar için olumlu bir gelişmeyi değil, alamayacakları kadar büyük bir riski ifade ediyordu. Assassin’s Creed Liberation ortaya ilk çıktığında el konsolu Playstation Vita için hazırlanmış bir yan oyundu. Ve en son AC3'ü oynamış, beklentisi düşük, saf oyuncular olarak oyunu gayet tatminkâr bulmuştuk. Şimdi baktığımızdaysa işler çok farklı. Seriyi yenileyen, hayat özünü veren yepyeni Black Flag'in ardından, hiç de iyi anılmayan Assassin’s Creed 3’ün elementlerini kullanan bir yapım, Xbox 360 ve PS3 oyuncularının karşısına çıkıyor. Ubisoft hakkında iyisiyle kötüsüyle çok şey söylenebilir ama bu tabloya baktıktan sonra hiçbirimiz risk almayı sevmediklerini söyleyemez sanıyorum.

Assassin’s Creed Liberation ev konsolları düşünülerek yapılmış bir oyun değil. Bunu iyice derinlere dalmadan söylemek istiyorum çünkü bu oyunu başka türlü yargılmanın sonucu çok acı olur. Liberation 18. yüzyılda New Orleans’ta köle ticareti çirkinliğinin toprağa bile işlediği bir dönemde geçiyor. Yani her AC oyununda olduğu gibi, hikâyedeki her şeyi detayıyla anlamak istiyorsanız biraz tarih çalışmanız gerekebilir. Zira Fransız-Hint savaşı, İspanyol işgali gibi tarihsel vakaları da bolca duyacaksınız. Kahramanımız Aveline de Grandpré her oyunda olduğu gibi bir suikastçı ama diğer AC'lerdekinden farklı olarak kendisi bir kadın. Hem de o dönemde hor görülen melez ırktan bir kadın. Ezio veya Altair ile oynarken hayatın zor olduğunu düşünüyorsanız, bir de Aveline’in yaşadıklarını görün. Eminim bakış açınız değişecek.
Uğruna ölünecek katil
Oynanış açısından diğer Assassin’s Creed'lerdekinden çok farklı bir durum yok. Aynı kurgu, aynı suikast sistemi ve aynı dünya burada da mevcut. Assassin’s Creed evreninde her karakterin kendine ait bir tarzı, ve olaylarla baş etme yöntemi vardı. İşler burada da çok farklı sayılmaz. Aveline, farklı zorluklarla başa çıkabilmek için kendine üç farklı kimlik geliştirmiş. Sorunlarını tatlı dili ve cazibesiyle halleden Leydi, gözden ve gönülden kaçabilme yeteneğine sahip Köle ve elbette ki gerçekleri bıçak keskinliğiyle ortaya çıkaran Katil karakterleri, yeri geldikçe ortaya çıkıp gereken görevleri yerine getirebiliyorlar.

Assassin’s Creed evreninde Liberation bir Abstergo oyunu ve özünde dünyaya yavaş yavaş yayılmaya başlayan Templar ile ilgili kötü algıyı değiştirmeyi amaçlıyor. New Orleans’ta her şey göründüğü gibi değil zaten ama bir de bunun üstüne oyunun kendisinde de bir bilgi kirliliği durumu var yani. Bu durumda Citizen E’ler devreye giriyor. Saklanmak istenen, daha doğrusu gerçeğin öbür yüzünde kalan diğer gerçeği görmenizi sağlamak için bu karakterlerin işlerini bitirmeniz gerekiyor.
Metal detektörlerin suikast sektörüne etkisi
Oyunda modeller ve dokular başta olmak üzere pek çok element, konsol çıkışı için gözden geçirilmiş. Sorun şu ki, bu iyi niyetli çaba Liberation’ın Vita için tasarlanan bir oyun olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yani efektler ve modeller değişse de kaynakları idareli kullanmaya çalışan bir oyun var karşımızda. Bir ekranda kaç bina bulunabileceğini hâlâ Vita standartları belirliyor, önemli sahnelerde bile ekranı doldurmak yerine kameranın açısını bozmayı tercih ediyor yapımcı. Elbette bunlar oyun bir platformdan diğerine taşınırken kolay kolay değiştirilemeyecek şeyler. O yüzden de oldukları gibi kalmışlar. Bunun için yapımcıları suçlamak doğru değil beki ama ev konsolu için zayıf bir oyun olduğundan şikayet eden oyunculara da katılmamak elde değil.

Liberation’ın oynanışı pek çok yönden AC3’ü andırıyor. Ağaçlara tırmanma, silah mekanikleri ve ekstra detaylar, seriden aşina olduğumuz kavramlar. Artık sıkıcılaşmaya başlayan savaş mekanikleri de topun tüfeğin işin içine girmesiyle biraz daha heyecanlı hale gelmişti. Bu durum aklımızı başımızdan alır mı derseniz; pek sanmıyorum. Yine de dövüşler, oyuncuların zorluğundan değil de sıkıcılığı yüzünden kaçındıkları bir element olmaktan çıkmış artık en azından. Bir de şu "farklı kimlikler" meselesine gelirsek... Aveline bu kimlikleri ortama karışmak için rahatlıkla kullanabiliyor. Kölelerle dolu bir mekanda, iş yapan bir köle gibi gözükmek gerektiğinde çalışarak ortama karışmak gibi seçenekler oldukça hoş olmuş. Leydi kimliği de tahmin edebileceğiniz üzere çevredeki askerlerin fazlasıyla ilgisini çekebiliyor.
Ubisoft Liberation'ın tam bir deneyim olması için şartları epey zorlamış ama AC3'ü bile burun kıvırarak oynamış olan biz müşkülpesentler, tabii ki bunun bir ara oyun olduğu hissinden kurtulamıyoruz. Hikâye ve senaryo, serinin gelişimine pek etki etmiyor, oyunun görsel dili ve yapabildikleri de ev konsollarına uymuyor ne yazık ki. 6-7 saati bulabilen oynanış süresi iyi ama PS Vita üzerinden kısa seanslarla oynanması düşünüldüğü için görev ve senaryo tasarımlarında kurgu ve olayların çok uzun tutulmadığını görebiliyorsunuz. Olaylar çok hızlı gelişiyor, geçişler yeterince uzun soluklar vermeden sunuluyor ve artık sonlara doğru bu tempodan bunalmaya başlıyorsunuz. Aveline’in kendisi bile durumdan mustarip. Oyun kurgusal olarak çok kopuk kopuk ilerlediği ve biraz da AC 3’ü desteklemek için varolduğu için karakterin gelişimi veya en azından umursayacağımız bir tipe bürünmesi ne yazık ki pek mümkün olmamış.

Ucuz fiyatıyla Assassins Creed Liberation HD pek çok oyuncunun ilgisini çekecek olsa da bu oyunu ev konsollarında oynamak çölde kayak yapmaya benziyor. Yeterince yüksek bir tepe ve iki geniş kayak bulursanız, gayet de "yaptım, oldu" diyebilirsiniz ama bu illa ki yaşamanız gereken bir deneyim olduğu anlamına gelmiyor. Bu örnek sayesinde Vita'da oyun oynamanın karlı bir dağın yamacında kayak yapmaya benzediğini de öğrenmiş olduk hep birlikte. Peki. İyi günler.
KÜNYE
Assassin’s Creed Liberation HD (Xbox 360)
Tür: Platform
Yapım: Ubisoft Sofia
Dağıtım: Ubisoft
Kutulu Fiyatı: -
Dijital İndirme: 20$
Yaş Sınırı: 16
Dahası İçin://assassinscreed.ubi.com/en-gb/home/
NOTU:
6+ / 10
















