Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nde yayınlanmıştır.
“Bir sabah tedirgin düşlerden uyanan Gregor Samsa, devcileyin bir böceğe dönüşmüş buldu kendini.” Kafka’nın ünlü romanı Dönüşüm işte bu cümleyle başlar. Samsa’nın başına gelen şey bana olsaydı onca böcek arasından hamamböceği olmak isterdim. 300 milyon yıldır dünya üzerinde gezmedik yer bırakmayan bu böcükler tam bir hayatta kalma ustası biliyorsunuz, kafası kopunca bile bir hafta yaşayabilen, radyasyona karşı bile inanılmaz dayanıklı bir hayvandan bahsediyoruz. E bu duyguyu yaşamak için uykudan böcek olarak uyanmayı beklemek yerine Journey of a Roach oynayalım derim ben.
Journey of a Roach’un hikâyesi biraz muallak aslında. Açılış demosunda yardım menüsünden isminin Bud olduğunu öğrendiğimiz böceği, kıyamet sonrasını andıran bir dünyada dolaşırken görüyoruz. Çalı çırpının peşinde koşturan, radyoaktif varillere kafasını sokan meraklı ve talihsiz bir genç bu. İşte bu Bud uzakta bir yerde bir çiçek görüyor ve o çiçeğe ulaşmaya çalışırken başına gelen bir kaza sonucunda kendini, arkadaşı (arkadaşlık kısmı kesin değil, o an tanışmış da olabilirler) Jim’in yanında buluyor. Biz Jim’i kontrol ediyoruz; amacımız Bud ile birlikte yüzeye çıkmak ve o çiçeğe ulaşmak. Tabii “n’olcak canım, tünelden yukarı doğru çıkarız olur biter” diye düşünürken talihsizlikler peşimizi bir türlü bırakmıyor ve kendimizi gitgide yerin daha da altında buluyor ve birbirinden tuhaf karakterlerle (böcekler, örümcekler, karıncalar vs) karşılaşıyoruz.
Meğer düz duvara tırmanmak derken bunu kastediyorlarmış.
Çekemedim, anten taktım
Oyunun en güzel taraflarından biri, kendinizi gerçek bir hamamböceği gibi hissetmenizi sağlaması. Böcek olmanın en güzel yanlarından biri duvarlara, tavanlara tırmanmak değil midir? Oyunda da aynen bunu yapabiliyorsunuz. Tamamen üç boyutlu olan odalarda duvara doğru yürüdüğünüz anda görüntü doksan derece dönüyor ve duvarda yürüyorsunuz. Az daha yürüyünce bir doksan derece daha ve tavandasınız. Bu geçiş ve ekran dönüşleri acayip başarılı, hatta o kadar başarılı ki duvar-tavan-zemin arasında çok fazla dolaşırsanız başınızın döndüğünü bile hissedebiliyorsunuz. Ben bu tarzı inanılmaz sevdim, örneğin tavandan sarkan bir ipi kullanmak için tavana tırmanmanın gerekli olması beraberinde farklı bulmaca yapılarını da getiriyor.
Başlangıçta tek odada bulmaca çözüp çıkışa ulaşırken oyunun ileriki kısımlarında çok sayıda odaya aynı anda erişebiliyoruz ve oyunun zorluk ve karışıklık derecesi de artıyor. Bu iyi bir şey çünkü oyun cıvıl cıvıl renklere, hakikaten son derece keyifli görsellere, ortamlara ve esprilere sahip olsa da kesinlikle ben bir çocuk oyunuyum demiyor.
Nasıl da üzgün, nasıl da sevimli.
Baloncukların önlenemez yükselişi
Aynı Machinarium gibi JoaR’da da sözlü diyalog yok, konuşmalar baloncuk içindeki animasyonlar şeklinde gösteriliyor. Bu animasyonlar çok iyi ve ne yapacağınızı rahatça anlayabiliyorsunuz. Oyunun tamamında olduğu gibi burada da kaliteli bir espri anlayışı hakim. Oyun boyunca çok yerde güldüm, bazı yerlerde kahkaha bile attım. Özellikle Bud’ın başına gelen türlü türlü şanssızlıklar çok komik, 2D olarak hazırlanmış ara videolar da bu komikliği çizgi film havasıyla desteklemeyi başarıyor. Başımıza gelen bazı olaylar tehlikeli olsa da bunları şiddet kullanarak çözmüyoruz. Örümcek ağına yakalanan Bud’ı kurtarmak için ağa zarar vermiyoruz örneğin, kafasına pompayı geçirip çekiyoruz çocuğu. Yani oyun bu eğlenceli yapısını baştan sona kadar son derece istikrarlı biçimde korumayı başarıyor.
Bu tür oyunları eleştirirken bazen çok acımasız olsam da JoaR’da laf atacak pek bir şey bulamadığımı fark ettim. Tamam, oyun süresi biraz kısa olabilir (3-4 saat), ama onu bile tadında bıraktıklarını düşünüyorum. Kısacası Koboldgames sadece "ilk oyun" testini geçmekle kalmamış, ortaya bayağı keyifli bir iş çıkarmış.
KÜNYE
Journey of a Roach (PC)
Tür: Adventure
Yapım: Koboldgames
Sistem: Ekonomik
Fiyatı: $14.99
Dahası İçin://www.koboldgames.ch/
KARNE
NOTU: 7+
















