Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır. Oyungezer'e abone olmak için hemen tıklayın.
Yasal olmayan uyarı: Bu yazı The Legend of Zelda serisiyle çok da içli dışlı olmayan biri tarafından yazılmıştır. Bu uyarıyı neden yapıyorum? Korkuyorum çünkü! Çünkü oyun hakikaten muhteşem ama ben bu oyuna gıcık oldum! Efsane serinin en iyi oyunlarından birine gıcık olmak benim ne haddime ki?

Bundan önce oynadığım tek Zelda oyunu Ocarina of Time idi. Her yönüyle kusursuz bir oyundu kuşkusuz ama en bayıldığım tarafı atmosferi, masalsılığıydı. The Legend of Zelda serisini de zaten bu masalsılığıyla sevilen bir seri diye bildim, öyle diye gördüm. Majora’s Mask ise… Masalsı değil diyemem… Masalsı… Ama aynı zamanda rahatsız da bir atmosfere sahip. Maya, Aztek, İnka gibi eski Orta Amerika uygarlıklarından esinlenen uçuk tasarımları nedeniyle bana serinin o içine çeken atmosferini yaşatamadı. Ama tabii bunu bir eksi olarak söylemiyorum, kişisel bir not olarak ortaya atıyorum.
Bunun dışında, az sonra bahsedeceğim, bir geri sayım olayı var oyun boyunca. Üç gününüz var ve yapacaklarınızı bu 72 saat içinde yapmak zorundasınız. Sisteme alışana kadar inanılmaz panik yaptırdı ama tabii bu paniğimin boşa olduğunu sonradan anladım. Geleceğim oraya, sabır.
Ve bir de oyun çok zor! Oynanış zorluğundan bahsetmiyorum, sistemine alışması çok zor. Bir NPC’lerle etkileşim sistemi var ki öldürdü öldürdü. Ortamda bir sürü karakter var, neredeyse hepsinin görev zincirleri var ve bu karakterlerle görevleri ilerletecek şekilde etkileşime istediğiniz zaman geçemiyorsunuz. Doğru tepkileri belli günlerin belli saatlerinde alabiliyorsunuz. Bunun hesabını tutan bir çizelgeniz var ama o da kafanızı daha çok karıştırıyor genelde.

İlk günlerde elim resmen gitmedi oyuna. Ne zaman oyuna girecek olsam üşenip KOTOR açtım ya da ev arkadaşımı çağırıp FIFA attım. Amaaaa…. Bu ilk başta hoş karşılamadığımı söylediğim atmosfere, 3 günlük zaman sınırını yönetmeye ve de NPC etkileşim sistemine yavaş yavaş alıştıktan sonra her şey bambaşka oldu. Majora’s Mask’in neden yapılmış en iyi aksiyon-adventure’lardan olduğunu o vakitten sonra gördüm.
BAŞTAN ALAYIM
Genel Zelda oyunlarının aksine Hyrule’de değil Termina isimli bir dünyadasınız. Skull Kid diye hafiften tırlatmış bir çocuk Ay’ı dünyaya düşürme niyetinde. Ay düşmeden önce 72 saatiniz var.
Şimdi sistem şöyle işliyor. 72 saat dolunca Ay gerçekten dünyaya düşüyor ve oyun bitiyor. Ve de bu 72 saatiniz bayağı bir hızlı işliyor (45 saniye = 1 saat). Oyunun giriş bölümü niteliğindeki ilk 3 günü atlattığınızda zamanı geri alma özelliği kazanıyorsunuz. Yani 72 saat boyunca ne yapabilirseniz yapıyorsunuz, sonra zamanı geri alıp başka şeyler yapıyorsunuz falan. Yaptığınız çoğu şey zamanı geri alınca uçuyor ama kazandıklarınız sizinle kalıyor. Nelerin kalıp nelerin gittiğini düz mantıkla tahmin etmek mümkün.
Peki zamanınızı nasıl değerlendirebiliyorsunuz? Genel olarak 2 yolu var.

Birincisi klasik Zelda formülünde zindanlara giriyorsunuz. Zaten oyundaki nihai amacınız 4 zindanın sonundaki 4 ruh ile iletişime geçmek ve onları Skull Kid ile olan son mücadelenizde yanınıza katmak. İkinci yol ise az önce bahsettiğim NPC görevleri. Bir karavana saldıran hayaletleri savmaktan kâğıdı olmadığı için tuvalette hapis kalmış bir ele yardım etmeye kadar inanılmaz bir çeşitlilik var. Çoğu zaman yapmak zorunda değilsiniz ama neden yapmayasınız ki? Oyunun tadı tuzu bunlar. Hem ödülleri de bayağı değerli.
Hem zindanlar hem de görevler için kılıcınız, kalkanınız, ok-yayınız, vesaireniz dışında en önemli servetiniz tabii ki maskeleriniz. Toplayabildiğiniz toplam 24 maske var. Bunların 3 tanesi özellikle önemli, üstelik tipinizi ve oynanışı komple değiştiriyorlar. Biri hafiflik ve havada süzülme yeteneği kazandıran Deku maskesi, biri su altında gidebilmenizi sağlayan Zora maskesi, biri de sizi güçlendiren Goron maskesi. Tabii bu maskelerin kazandırdığı özellikleri aktif bir şekilde, kafayı çalıştırarak kullanmanızı gerektiren zindanlar ve görevler olmasa bir anlamı olmazdı ki o konuda hiç endişelenmeyin.

Bu üçü dışındaki maskeler de yan görevlerde kullandığınız eğlenceli şeyler. Biri kurbağalarla konuşabilmenizi sağlıyor, ötekisi tuhaf şeylerin kokusunu alabiliyor, bir diğerini takarak ortamdaki hayvanları peşinize takabiliyorsunuz falan filan.
Çözümü kendiniz bulmak isterseniz bu paragrafı es geçin ama genel yapıyı anlatabilmek için rastgele bir görev süreci anlatmak istiyorum. Mesela bir yolu kapayan bir kaya var. Orayı açmaya çalışan işçi yolu açmasının 2 gün süreceğini söylüyor. Üçüncü gün gidiyorsunuz ilerideki çiftlikte kötü şeyler olmuş. “Keşke 2 gün önce olanlar olmasaydı” diyorlar. Zamanı geri alıyorsunuz ve alakasız yerdeki dağlara yol alıyorsunuz. Önce biriyle konuşup görülemeyen gizemleri gösteren bir büyüteç alıyorsunuz. O büyüteçle bir duvardaki merdivenleri fark ediyorsunuz. Merdivenlerin tepesindeki mağarada efsanevi, iri bir Goron savaşçısının hayaletiyle tanışıyorsunuz ve size Goron’a dönüşebilmeniz için bir maske veriyor. Goron’a dönüşerek mezar taşını itiyorsunuz ve oradan sıcak su çıkıyor. Elinizdeki şişeye sıcak su doldurarak Goron köyünün buz tutmuş liderini çözüyorsunuz. Size bir ninninin yarısını öğretiyor. Torununa gidip ninninin kalanını öğreniyorsunuz. Gireceğiniz zindanın yolunu kapayan Goron’u ninniyle uyutuyorsunuz. Zindandan ateşli ok alıyorsunuz. Girişini buz kaplamış mağarayı bu ok ile açıyorsunuz. İçerideki sizi bir sınava tabi tutuyor. Sınavı geçerseniz barut varili kazanıyorsunuz. Zamanı geri alıp birinci gün yolunuzu tıkayan kayayı patlatıp geçiyorsunuz. Gece çiftliğe uzaylıların saldıracağını öğreniyorsunuz. Zamanı ileri alıp geceye geçiyorsunuz. Atınıza atlayıp uzaylıları oklaya oklaya çiftliği savunuyorsunuz…
MASKE CİLASI
Majora’s Mask’in 2000 yapımı N64 versiyonunu oynamadım ama bu 3DS versiyonun görsel olarak gayet de modern bir oyun görünümünde olduğunu söyleyebilirim. İyi elden geçirmişler yani. Envanterinizi dokunmatik olarak ayarlayabilmeniz de bu oyun için çok büyük bir nimet. Bunlar dışında eskiden zamanı ileri almaya kalktığınızda ya gün bitimine ya gün başlangıcına gidebiliyormuşsunuz. Akıcılığı çok baltalardı eminim. Artık istediğiniz saate gidebiliyorsunuz. Söz etmeye değer diğer bir süper yenilik ise şu: Giriş bölümünde kasabada arayıp bulduğunuz beş çocuk var. Sonraki döngülerde bu çocuklarla konuşursanız size kasabadaki dedikodulardan bahsediyorlar, yani sizi yan görevlere yönlendiriyorlar. Görevlere şans eseri denk gelmekten katbekat pratik tabii ki.

Oyundaki mantıkla birbirine bağlanan görev yapısı alışması zor olsa da hakikaten muhteşem kurulmuş. Bunun üstüne Nintendo’nun en iyi yaptığı iş olan muhteşem bölüm ve platform tasarımını ekleyin. Bir de oyunun kendine özgü zaman yönetimi ve maske sistemlerini de üzerine katın. Ulaştığınız sonuç net: Majora’s Mask’in sunduğu genel oyun tecrübesi muazzam. Bir oyuna alışma sürecinin zor olmasını çok kafaya takmayan her 3DS sahibi kesinlikle oynamalı.
NOT
9
KÜNYE
THE LEGEND OF ZELDA: MAJORA’S MASK 3D (3DS)
Tür: Aksiyon-Adventure
Yapım: Nintendo
Dağıtım: Nintendo
Dijital İndirme: 45 Euro
Yaş Sınırı: 12
Bulunduğu Platformlar: 3DS
Ne İyi?
-Her köşesi içerik dolu
-Görev, bölüm ve platform tasarımları aşmış
-Kendine özgü maske ve zaman yönetimi sistemleri
-3DS’e çok iyi aktarılmış
Ne Kötü?
-Alışma süreci çok sancılı
















