Bildiğiniz gibi bu yıl içerisinde gerçekleştirilecek Steam Next Fest’lerden ilki başladı. Önümüzdeki birkaç günlük süre içerisinde sürüsüne bereket demolardan oynayabildiğimiz kadarını oynayacak, önümüzdeki dönemde bizleri bekleyen oyunlar hakkında fikir edinmeye çalışacağız.
O kadar çok demo var ki, hangisini oynayacağını şaşırıyor insan. Daha önceki Next Fest’lerde yaptığımız gibi bu sefer de oynadığımız demoların bir bölümünü sizlerle paylaşalım varsa sizlerin de önerilerinizi alalım istedik, yeni listelerle karşınıza çıkıyoruz. Bakalım bu sefer hangi oyunlar radarımıza takılmış:
Lysfanga: The Time Shift Warrior
Quantic Dream’in Spotlight markası altında dağıtımcılığını üstlendiği oyunlardan birisi olacak Lysfanga: The Time Shift Warrior. Önümüzdeki hafta geliyor. Steam Next Fest güzel bir fırsat sundu, bizi nasıl bir oyunun beklediğini görmüş olduk. Oyunun 15-20 saat süreceği söyleniyor. Demoysa yaklaşık 20-25 dakika sürüyor. Oyuna dair fazlasıyla fikir edinebiliyorsunuz demoda.
Lysfanga’da bir anlamda arenalardan arenalara yol alıyor (aslında arena değil de haritanın bölgeleri arasında ilerliyoruz ama oyunda böyle adlandırıldığı için arena diyorum), farklı düşman gruplarını alt etmeye çalışıyoruz. Bu grupları alt ederken belirli sayıda canı bulunuyor kahramanımızın. Her ölümünde bir klon canlanıyor ve o turdaki hareketlerinizi tekrar ediyor. Dolayısıyla sonraki turda diğer düşman gruplarına odaklanıyorsunuz. İşin stratejik kısmı gerek edindiğiniz yeni yeteneklerle, büyülerle gerek değişen düşmanlarla çeşitleniyor, renkleniyor. Görsel tarzı hoş. Aksiyonu tadında. Türkçe desteği bulunmasını da artı hanesine yazabiliriz.
Yıla güzel bir sürprizle, Prince of Persia ile başlamıştık. Lysfanga da onu takip edebilecek bir oyun. 13 Şubat’ta geliyor.
Synergy
Steam Next Fest’teki birçok strateji oyunundan birisi. Ama bence mutlaka göz atılması gerekenlerden. Basit, renkli ve bir o kadar da tatlı bir görselliğe sahip. Oynanış kısmı için de benzer yorumlar yapmak mümkün. 90’lı yılların sonunda Caesar, Pharoah gibi strateji oyunlarının yaptığına benzer şeyleri bizleri farklı bir dünyaya götürerek yapıyor Synergy, işi bir adım öteye taşımayı da başarıyor. Mesela işin içine analizi de katmışlar, hoş bir detay olmuş. Çevrenizi inceliyor, kaynaklardan nasıl istifade edebileceğinizi keşfetmeye çalışıyorsunuz. Keyif aldığım bir demo oldu. Strateji oyunlarını seviyorsanız, takip listenizde bulunsun. Daha önce ilk çeyrekte çıkacağı açıklanmıştı, ama çaktırmadan ertelemişler, 2. çeyreğe atmışlar :) Son rötuşları atıp daha güzel bir oyun çıkarsınlar da biz fazladan birkaç ay daha beklemiş olalım, sorun değil.
Dungeonborne
PvPvE bir aksiyon RYO olarak tanımlanan Dungeonborne, bu Steam Next Fest’in yıldızı parlayan demolarından birisi oldu diyebiliriz. Gördüğüm kadarıyla epey ilgi çekiyor. Her ne kadar tür itibariyle bana çok hitap etmese de hakkını teslim etmem lazım, çıktığında kendisinden söz ettirme ihtimali oldukça yüksek.
Demoya göz atmaya niyetlenirseniz, farklı karakter sınıflarına en azından bir defa şans vermeyi de ihmal etmeyin. Bu arada tek başınıza oynayabileceğiniz söylense de siz yine de oyuna bir ekiple girmeye çalışın derim, tek kişi ilerlemek çok da kolay değil. Sürekli filmi başa sarıp en baştan oynamak zorunda kalabilirsiniz.
Ultros
Önümüzdeki hafta çıkacak bir başka oyun. Hotline Miami’nin de tasarımcısı olan El Huervo'nun ellerinden çıkan sanat tasarımıyla görsel yönden dikkat çekeceğine şüphe yok. Oynanış kısmı zaten alışılagelmiş metroidvania tarzında. Çevresel hikâye anlatımı yönünden de iyi bir iş ortaya koyabilir gibi görünüyor. En azından demodan böyle bir izlenim edindim. Böyle olup olmayacağını 13 Şubat’tan itibaren göreceğiz.
Sky of Tides
Yaklaşık 1 yıldır takip listemde olan bir oyundu Sky of Tides. Steam Next Fest’te demosunun paylaşıldığını görünce de denemesem olmaz diyerek demoya daldım. Oyunun çok kısıtlı bir bölümünü oynayabiliyorsak da gördüklerim umudumu pekiştirdi, güzel bir RYO (macera – RYO kırması da denilebilir) olabileceğini düşündürttü bana. Diyalog seçeneklerinin karakterimizin özellikleri üzerinde etkiler doğurması akıllara Disco Elysium’u getirebilir. Öte yandan klasik Fallout’ları hatırlatan yanları da var. Eli yüzü düzgün, ilgi çekici bir hikayeyle gelirse kendini oynatır, başarılı olur. Bu Steam Next Fest etkinliğinin iyi oyunlarından, deneyeceğiniz demolar arasında kendisine de yer açın bence.
Stormgate
StarCraft II ve Warcraft III'ün geliştiricilerinin içerisinde yer aldığı Frost Giant ekibi, günün birinde gelir mi gelmez mi belli olmayan StarCraft III’ün yerine koyabileceğimiz bir oyun geliştirmek için kolları sıvamışlar, karşımıza Stormgate ile çıkıyorlar.
Steam Next Fest’te açık beta testiyle yer alan oyun, gerçekten de böyle bir mirası üstlenebileceğine dair emareler sunuyor. Seslendirmelerden görsel tasarıma, binalardan birimlere, StarCraft serisinden ilham aldığını gösteren detaylar mevcut. Tabii basit bir klon olursa çok da bir şansı olmaz. Geliştirici ekip de bunun farkında. O yüzden oyun modları başta olmak üzere Stormgate’i ayrıştırmış, kendi yollarını çizmişler. Umut vadediyor. Yakından takip etmekte fayda var.
Bitirmeden demoda hoşuma giden bir şeyi de paylaşmış olayım. Kaynak topla, bina inşa et, birim yetiştir, düşmanla çarpışmalara dal derken kaptırıp gidiyorsunuz doğal olarak. Ama o koşuşturmacanın içinde bir de keçilerle, tavuklarla, geyiklerle muhatap olunca olay bambaşka bir hal alıyor :) Araya mizahi detaylar da sıkıştırıverelim demişler herhalde, iyi olmuş.
Stormgate’in çıkış tarihi belli olmasa da açık beta testi çok da bekletmeyecekmiş gibi hissettirdi. Bakalım ne zaman gelecek.
Please, Touch The Artwork 2
Please, Touch The Artwork 2 gayet keyifli bir bulmaca oyunu. Tablolar arasında yol alıyor, gizli nesneleri buluyor, hasar almış tabloları tamir ediyor, ufak tefek bulmacaları çözüyorsunuz. Geliştirici kısa bir oyun olacağını söylüyor. Ama işin güzel tarafı ücretsiz olması. Dolayısıyla gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum ben de. 19 Şubat’ta geliyor. Takip listenize ekleyin.
Minami Lane
Sevimli oyun kategorisinden listemize giren bir başka demo. Bir inşa oyunu, ama öyle büyük şehirler, ülkeler, koloniler kurmuyorsunuz. Sorumlu olduğunuz alan bir sokaktan ibaret. Sokağa yeni binalar dikiyor, dükkanlar açıyor, mahalle sakinlerinin yiyecek-içecek ihtiyaçlarını da park-bahçe gibi sosyal alan ihtiyaçlarını da kitap gibi kültürel ihtiyaçlarını da gidermeye çalışıyorsunuz. Her bir bölümde belirli bir nüfusa ulaşmak, mahalle sakinlerinin hoşnutluk düzeyini belirli bir orana çıkarmak, belirli bir düzeyde gelir elde etmek gibi hedefleriniz oluyor ve bunlara ulaşıp bir sonraki bölüme geçiyorsunuz. Tatlı görselleriyle gözlerinize, hoş müzikleriyle kulaklarınıza hitap edip sizleri rahatlatacak bir oyun. 28 Şubat’ta çıkıyor.
Pacific Drive
Pacific Drive da bu ay içerisinde oyun severlerle buluşacak oyunlardan birisi, 2 hafta sonra oyun severlerle buluşacak.
Olympic Exclusion Zone’da anomaliler yaşanıyor. Yolu buraya düşen karakterimiz de etraftaki tehditlerden paçayı kurtarıp bölgeden kaçmaya çalışıyor. Bu mücadelede güvenebileceği yegâne müttefik ise aracı. Zaten oyunun önemli bir bölümü benzin doldur, tekerlek değiştir, tamir et derken arabayla uğraşmakla geçecek gibi. Geri kalan kısımda da aracınızı kullanıp kaçmaya çalışıyorsunuz. Sizin anlayacağınız işin merkezinde arabanızın olduğu bir oyun bu. Roguelike benzeri bir yapısı da var.
Zone ve anomaliler bana bir yerlerden tanıdık geliyor ama, acaba nereden :) Hayatta kalma – korku türü için uygun bir arka plan tercihi olduğu aşikâr. Yapımcılar da kendilerini bu konuda fazla yormamışlar belli ki:) Öte yandan odağında bir arabanın yer aldığı çok fazla oyun da yoktur herhalde. Her hâlükârda farklı bir tecrübe sunma potansiyeline sahip. Bu potansiyeli ne ölçüde kullandığını ve oyuncuların ilgisini ne kadar çekebileceğini yakında göreceğiz. 22 Şubat’ta geliyor. Ne dersiniz, bir sürpriz yapabilir mi sizce?
Millennia
Bugüne kadar en çok vakit harcadığım strateji serisi Civilization olsa gerek. Bir yandan hala Civilization 6 ile vakit geçirmeye devam ediyorum. Bir yandan da son yıllarda peş peşe gelen benzerlerine de bir şans vermeye çalışıyorum. Oldworld ve Humankind gibi Civilization benzeri strateji oyunları arasına katılacak isimlerden birisi de Millennia.
Bir yandan aşina gelen, bir yandan da kendine has özellikler barındıran bir oyun olacağını hissettirdi demosuyla. Duyurusunu paylaşırken de bahsettiğimiz bir özellik vardı, “Ulus Ruhları” (National Spirit). Teknolojik ilerlemeler, birimler, üretim vs. hususların yanında bu özelliğin de oyuna ayrı bir renk katabileceğini düşünüyorum.
Demosuna dair hoşuma gitmeyen bir detay var, 60 tur ile sınırlandırılmış olması :) Buradan da anlaşılabileceği gibi gördüklerim beni memnun etti. Millennia, başarılı alternatifler arasına adını yazdıracak; Paradox, ilgi çeken serileri arasına bir yenisini daha ekleyecek gibi görünüyor.
Chicken Police: Into the HIVE!
Noir dedektiflik oyunlarına elimden geldiğince şans vermeye çalışırım. Antropomorfik hayvanların yer aldığı oyunlar da ilgimi çeker. Bunları bir araya getiren örnekler de haliyle sevdiğim oyun türleri arasında yer alıyor.
İşte böyle film-noir bir dedektiflik oyunu olan Chicken Police – Paint it RED!’in devam oyunu Chicken Police: Into the HIVE! demosuyla Steam Next Fest’te yerini aldı, iyi de oldu. İlk oyunu keyifle oynamıştım, haliyle 2.sini de merakla beklediğimi söyleyebilirim. Demosu da bu beklentiyi boşa çıkarmayacağını düşündürdü.
İki horoz dedektifle yola çıkıp yeraltı dünyasına adım atacak, buradaki suçluları parmaklıklar ardına tıkıp büyük bir komployu çökertmeye çalışacağız. Oyunda kurttan aslana, tilkiden şempanzeye, tamamı elle çizilmiş ve her birisi seslendirilmiş 30 farklı karakter yer alıyor. Hepsi aynı derecede ilgi çekici olur mu, bundan emin değilim. Ama içlerinde renkli karakterler olduğunu söyleyebilirim. Bir yandan ana hikâyeyi takip ederken bir yandan da yan yollara sapabilecek, yan hikâyelere de göz atabileceğiz. Bunların bir kısmı da bu renkli karakterlerle ilgili olacaktır diye tahmin ediyorum.
Chicken Police: Into the HIVE!’ın çıkış tarihi henüz belli değil. Bana bizleri çok bekletmeyecekmiş gibi geliyor, bakalım ne zaman buluşacağız kendisiyle.
Harold Halibut
Çok uzun bir süredir beklediğimiz bir oyun Harold Halibut. Beklediğimiz İndie’ler köşesinde misafir edeli 4 yıl olduğunu söylersem herhalde bekleyişin uzunluğu daha net anlaşılır. Kaldı ki o yazıda da “bu yıl içerisinde çıkışını beklediğimiz bağımsız yapımlardan” demişiz, çıkamamış. Sonraki yıllarda da gelememiş hatta, artık kısmetse bu sene buluşuruz :)
Bunca yıl bekledikten sonra en sonunda demosunu da olsa oynayabilmek güzel oldu. Bazı teknik sıkıntılar vardı ama yine de bunlara takılmayıp oyunun güzel yanlarına odaklanmayı tercih ediyorum kendi adıma. Hem sonuçta bu bir demo, o sıkıntılar oyunun son halinde çoktan giderilmiş olur diye tahmin ediyorum, umuyorum. Dolayısıyla gelin güzel yanlarından konuşalım derim ben. Öncelikle oyundaki sahnelerin el emeği göz nuru olduğunu söylersem yanlış olmaz herhalde. Geliştirici ekip her bir sahneyi kilden işleyip oluşturacaklarını söylüyorlardı. Oyunun geliştirilme sürecini bu kadar uzatan detaylardan birisi de bu olsa gerek. Demoda, ortaya nasıl bir iş çıktığını görmüş olduk. Bence oyunun güzel yanlarına yazılacak bir işe imza atmışlar bu konuda.
Türkçe dil desteği olması şaşırtıcı değil, sonuçta ekibe bizden birisi, Onat Hekimoğlu liderlik ediyor. Ama demoda hazırlıksız yakalandığım ve yüzümü güldüren bir detay vardı. Karakterlerden birisi televizyonda bir “pembe dizi” izliyordu. Dizi Türkçe seslendirilmişti. “N’ayır, n’olamaz” benzeri sözleri duyunca, üzerine bir de karakterlerimizin dizi üzerine diyaloglarını dinleyip dizinin baş rolü Emre ve kuzeninin hikayesinin 30-40 sezondur devam eden bir hikâye olduğunu öğrenince ister istemez yüzümde bir tebessüm oluştu :) Bunun gibi detaylar oyun için vadedilen mizahi dilin yerine getirileceğini düşündürüyor.
Elimizde halen bir çıkış tarihi yok. Bu yıl içerisinde çıkacağı söyleniyor, hadi hayırlısı bakalım.
Outcast – A New Beginning
Outcast, geçekten de “kült oyun” tanımlamasını hak eden oyunlardandı. Açık dünya henüz bir oyun türü olarak adlandırılmıyorken, bunu başarılı bir şekilde uygulayan örneklerden birisi olmuştu. Kahramanımız Cutter Slade’in yabancı bir gezegende olduğunu hissettirmeyi başarıyordu. Gezegenin sakinleriyle iletişim kurma ile ilgili kısımlar bu “yabancılık” hissini besliyordu. Kendinizi onlara sevdirmeniz de mümkündü, sizden nefret etmelerini sağlamanız da. Görevlere farklı şekillerde yaklaşabiliyordunuz. Kısacası açık dünya türünün öncülerinden birisi olmuştu.
Gelin görün ki sonrasında işler bir türlü istendiği gibi gidemedi, devam oyunu da yapılamadı. Hak ettiği devam oyununa sonunda kavuşabilecek mi, bunu çok yakında göreceğiz. Öncesinde de demosuyla ısınma turlarına başlamanız mümkün tabii.
Orijinal oyunun ardındaki ekibin bu oyun için yeniden bir araya gelmesi güzel. O zaman neyi farklı yaptıklarını ve oyun severlerin neden bu oyunu bu kadar sevdiklerini en iyi anlayabilecek isimler onlar. Dolayısıyla bu yeni oyuna da benzer bir dokunuşta bulunmalarını bekliyorum kendi adıma. Demoda hoşuma giden yerler de oldu, şüpheye düştüğüm yerler de. Umuyorum bu şüpheler yersiz çıkar ve Outcast bir kez daha kendisini sevdirmeyi başarır. 15 Mart’ta çıkıyor. Bakalım bu sefer şansı yaver gidecek mi.
Indika
Anton ile aramızda “en çok sen mi seviyorsun yoksa ben mi?” kapışması çıkarabilecek oyun :) Derginin bu ayki sayısında “Indika Hakkında Bilmemiz Gereken 5 Şey” yazısını yazması yetmiyormuş gibi bir de demosu için Twitch yayını yaptı yahu. Bütün tuşlara basıyor resmen. Oyun çıktığında da incelemeyi 10-15 sayfa yazar herhalde. Şimdiden senenin sonunda yılın oyunları konuşulurken yaşanacak tartışmalar canlanıyor gözümde; Anton vs. ona neden Indika’nın yılın oyunu olamayacağını anlatmayan çalışan 10 kişi :) Elbette o 10 kişi arasında ben olmayacağım. Çünkü ben de Indika’yı çok merak ediyor, çıkışını dört gözle bekliyorum. Her şeyiyle ilgimi çeken bir oyun. Demosuna mutlaka göz atın. Bir aksilik olmazsa yılın 2. çeyreğinde gelecek. Bizler de soluksuz bir şekilde oynayacağız kısmetse.
Homeworld 3
Homeworld, çok sevdiğim, yeri benim için ayrı olan strateji serilerinden birisi. Eminim strateji sever birçok oyuncu için de bu durum geçerlidir. Serinin yeni oyununu da dört gözle bekliyoruz. Serinin son oyununda Kharak çöllerinde kendimizi kaybedeli 8 sene oldu, dile kolay. Kaldı ki Deserts of Kharak ana serinin bir parçası gibi değil de daha çok bir yan oyun olarak değerlendirilebilecek bir yapımdı, sonuçta serinin alametifarikası olan uzay maceramıza bir ara verip gezegen yüzeyinde mücadele ediyorduk. Hal böyle olunca da serinin aslına döneceği, bizi yine uzayın uçsuz bucaksızlığına taşıyacak yeni oyun, yeni bir heyecan oluyor bizler için.
Demoyu oynarken, vaktinde türe nasıl yeni bir soluk getirdiğini, nasıl teknik yeniliklere imza attığını, bunun yanında strateji oyunlarının salt birim basıp düşman üslerine saldırmaktan ibaret olmadığını ve arka planda sağlam hikayeler anlatılabildiğini de gösteren örneklerden birisi olmayı başardığını bir kez daha anımsadım.
Yeni oyun da aynı tadı yaşatacak, yine yüzümüzü güldürecek diye umuyorum -ki zaten demosu da bu yönde umut veriyor. Demonun sunduğu bir fırsat da yeni oyun modunun test edilebiliyor olması. İş birliği modu, oyuna roguelike unsurlar ekliyor. Farklı bir deneyim vadettiğini söylemek mümkün.
Homeworld 3, 13 Mayıs'ta geliyor. Bu yılın başarılı strateji oyunları arasına adını yazdıracağına şüphe yok.