“Xbox One mı almalı, yoksa Playstation 4 mü?” tartışmaları tam gaz devam ededursun Sony cephesi her geçen gün yeni bir fikri mülkle karşımıza çıkmaya ve aklımızı feci derecede çelmeye devam ediyor.
Playstation 3 dönemini The Last Of Us, Beyond: Two Souls ve Puppeteer gibi muhteşem yapımlarla kapatan firma şimdi de inFamous: Second Son, Killzone: Shadow Fall ve konsola özel Watch_Dogs versiyonuyla ellerimizi hevesle ovuşturmamıza neden oluyor. The Order: 1886 da merakla ve inatla takip edilesi PS4 oyunları listemizin son halkasını oluşturuyor.
ALTERNATİF TARİH VE STEAMPUNK
The Order: 1886 bizi daha en başından, içeriğine dair ettiği bu iki sözcükle tavlayıveriyor: alternatif tarih ve steampunk. Oyun on dokuzuncu yüzyıl Londra’sında, sanayi devriminin en şaşaalı günlerinde geçiyor; fakat hikâyenin başlangıcı çok daha eski bir zamana, Karanlık Çağ’a dek uzanıyor. Altıncı ya da yedinci yüzyıl sularında bazı insanlar genetik olarak diğerlerinden farklılıklar göstermeye başlar ve bunun sonucunda da “Half-Breed” adlı yeni bir ırk ortaya çıkar. Her ne kadar insanlar nüfus çoğunluğunu ellerinde tutsalar da kurtadamları andıran bu yeni ırkın sayısı da gün geçtikçe yadsınamayacak derecede artar. Çok geçmeden iki taraf arasında çatışmalar, sonrasında da savaşlar patlak verir. İnsanoğlunun kaybetmeye mahkûm olduğu bir savaş…
Derken Arthur adında bir adam ortaya çıkar ve insanlığı kurtarmak için Order adlı bir şövalyelik tarikatı kurar. Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin alternatif bir versiyonu olan bu grup “kara su” denilen gizemli bir karışım sayesinde oldukça uzun bir yaşam ve çabuk iyileşme yeteneği kazanmaktadır. Yaşlanmaya devam ederler, fakat bu süreç o kadar yavaşlamıştır ki yüzyıllar bile geçse hâlâ genç görünmektedirler. Bu da onlara yabana atılmayacak bir savaş tecrübesi kazandırmaktadır. Yine de hâlâ birer ölümlüdürler ve dikkat etmedikleri takdirde öbür tarafı boylamaları işten bile değildir.
İki ırk arasındaki savaş yüzyıllar boyunca devam eder, Order’ın şövalyelerinin tüm çabalarına rağmen ibre hâlâ Half-Breed ırkından yanadır. Derken, on dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru savaşın gidişatını değiştirecek bir gelişme yaşanır: sanayi devrimi. Zamanının ve savaşın gereksinimleri bilim adamlarını farklı buluşlara yönelttiği için de dünya kaçınılmaz olarak steampunk bir atmosfere bürünür. Zeplinler havada süzülür, buharlı makineler dört bir yanda kol gezer ve (bizi en çok ilgilendiren tarafı) birbirinden ilginç silahlar Order şövalyelerinin emrine amade olur. Böylece savaşın gidişatı da insanların lehine doğru değişmeye başlar.
BUHARLI MASA ŞÖVALYELERİ
Order şövalyeleri kendilerine yenilmez ve efsanevi savaşçılar imajı verebilmek için ilginç bir yola başvuruyor: Ölen şövalyenin yerine geçen kişi öncülünün adını alarak savaşmaya devam ediyor. Bu yüzden oyunda yönettiğimiz karakterimiz Sör Galahad, aslında Grayson adıyla doğmuş ve Galahad kisvesine bürünerek savaşmaya devam eden üçüncü şövalye. Grayson, gerçek Galahad’ın yerine yüzyıllar önce geçmiş ve tıpkı Kral Arthur efsanesinde olduğu gibi zamanla tarikatın en yetenekli şövalyelerinden biri hâline gelmiş. Yine de, tarikatın diğer şövalyeleri gibi, o da çok uzun yaşamanın getirdiği dertlerden muzdarip. Çok şey görmüş, çok şey yaşamış ve pek çok insanın gerek savaşta gerekse yaşlılıktan öldüğüne şahit olmuş. Bu da onu hayatı, tarikatı ve amacını sık sık sorgulayan karamsar bir adam hâline getirmiş.
Galahad’a oyun boyunca üç kişi daha eşlik ediyor. Bunlardan ilki Sör Percival adı altında savaşmaya devam eden ve tarikatın en yaşlı şövalyesi olan Sebastian Malory. Kendisi aynı zamanda Galahad’ın en yakın dostu ve akıl hocası. İkincisi Leydi Igraine (Kral Arthur’un annesinin ismi) adı altında savaşmaya devam eden ve Galahad’ın öğrencisi olan güzeller güzeli Isabeau D’Argyll. Galahad ve Igraine birbirlerinin hem dostu, hem müttefiki, hem dengi, hem de asla kavuşamayacakları aşkı. Çünkü tarikatın emirleri gereği iki şövalyenin duygusal ilişkiye girmeleri kesinlikle yasak. Üçüncü ve son karakterimizse tarih derslerinde uyumadıysanız kolaylıkla hatırlayabileceğiniz, Amerika Bağımsızlık Savaşı ve Fransız Devrimi’nde önemli bir rol oynayan Marquis de Lafayette. Çıraklık dönemini tamamlamadığı için henüz bir şövalyenin adını almamış olan Lafayette esprili havasıyla Galahad’ın karamsar yapısına tam bir tezat oluşturuyor.
Bu dört kişilik şövalye ekibi tıpkı Gears Of War’dakine benzer bir şekilde tüm oyun boyunca beraber hareket edecek. Silahlarımız da onlarınkileri hiç de aratmayacak gibi görünüyor. Çok amaçlı Combo Gun, rakiplerimize şimşekler saçan Arc Gun ve toplu imha silahımız Thermite Gun bunlardan sadece bazıları.
Oyun 1886’nın Londra’sında geçiyor. Yapımcı firma Ready At Dawn dönemin özelliklerini başarılı bir şekilde yansıtabilmek için Londra sokaklarında 38.000’in üzerinde fotoğraf çekip dönemin uzmanlarıyla bol bol karşılıklı fikir alış-verişlerinde bulunmuş. Bununla da yetinmeyip o zamanlar kullanılan kılık kıyafetleri de dikkatlice araştırmışlar. Böylece oyunda karşılaşacağınız her sokağın, her kıyafetin ve her mimarinin gerçeğine yakın olmasını amaçlamışlar. Şövalyelerin kıyafetleri gibi kasten değiştirilmeyenleri elbette… Ayrıca oyun içerisinde pek çok tarihi karakterle karşılaşacağımız da kulağımıza fısıldananlar arasında.
UNCHARTED ESİNTİLERİ
Her ne kadar savaşlar ve silahlar oyunda büyük bir yer kaplayacak olsa da yapımcıların bizleri vurmayı hedeflediği asıl nokta bunların ikisi de değil. Oyun daha çok sinematik anlatım ve karakterler arasındaki gerçekçi etkileşim üzerine odaklanacak. “Naughty Dog’un Uncharted ve Last Of Us’ta yaptığı şeyi başarmak istiyoruz. Karakterleri arasındaki o ilişkiyi yaratmak istiyoruz. Naughty Dog’u kendimize yakın görüyoruz,” diyor firma yetkililerinden Ru Weerasuriya. Çatılarının altında Blizzard ve Naughty Dog’tan ayrılan yapımcıların olduğu düşünüldüğünde bunu başarmamaları için bir neden yok gibi görünüyor.
Oyunun görselleri şimdiden inanılmaz görünüyor. E3’te yayınlanan tanıtım videolarının tamamen oyun içi grafiklerle hazırlandığını söylersem ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız sanırım. Fizik motoru da benzerlerinden bir hayli farklı; çünkü çoğu oyunun aksine katı fizik kurallarını değil de daha esnek kuralları uygulamaya yönelik olarak hazırlanıyor. Örneğin metaller kırılmadan önce eğrilecek veya ahşap yüzeyler parçalanmadan önce esneyecek. Hepsini kendinde bir dayanma gücü olacak elbette.
The Order: 1886’nın, 2014 yılı içerisinde sadece Playstation 4’e özel olarak piyasaya çıkması bekleniyor.