Downgrade, yani grafiklerin kısılması olayı, son dönemlerde oyun sektörünün başına gelen en kötü şey olabilir. Yeni bir oyun veya bir devam oyunu duyurulduğunda, o kadar güzel fragmanlar izliyoruz ki ağzımız açık kalıyor, oyun ön siparişe açılsa da hemen alsak diye bekliyoruz. Sonra oyun çıkıyor, daha yeni topladığımız son teknolojili bilgisayarla grafik seçenekleri son ayarda oyunu başlatıyoruz ve karşımızda... PATATES!
E3'te gösterilen fragmandaki grafikler ile oyunun çıkışındaki grafiklerl karşılaştığında, birçok kullanıcı "patates" ayarlarında oynuyormuş gibi hissediyor ve bu konuda gayet haklı. Far Cry 3, Far Cry 4, Watch Dogs ve en sonunda The Division ile yine aynı şeyi yapan Ubisoft, oyuncuların en sevdiği firmalardan biriyken, en nefret edilen firmalardan birine dönüştü. Peki bu mesele acaba abartılıyor mu, ortada bu kadar büyük bir "grafik kısılması" aslında yok mu?
Bu konuyu irdelemek için downgrade olayına yakından bakmamız gerekiyor. CrowbCat adlı YouTube kullanıcısının 4 Haziran'da yüklediği ve Ubisoft'un oyunlarındaki grafik kısılmasını konu aldığı videosu, 3 günde 1.2 milyon izleyiciye ulaştı. Kullanıcının tek yaptığı şey oyunların E3 fragmanlarındaki görüntüleri ile çıktıktan sonraki hallerini karşılaştırmak oldu. Çıkış görüntülerinin tamamı 1080p'de ve tüm ayarlar sonda kaydedilmiş. Gelin şunları bir inceleyelim:
Hazır Watch Dogs 2 ufukta kendini gösterirken, serinin ilk oyunu Watch Dogs ile başlayalım. Sanıyorum hepiniz hatırlıyorsunuzdur, Watch Dogs ilk kez duyurulduğunda ve "oyun için görüntüler" ile hazırlanan videosu gösterildiğinde hepimizin ağzı açık kalmıştı. Açık dünya tabanlı bir oyunda bir şehir ilk defa bu kadar canlı gözüküyordu ve grafiklere denebilecek tek bir şey bile yoktu. Oyun tamamen grafik olarak yeni bir çağ getiriyordu beraberinde. Yağmur altındaki Chicago hepimizi etkilemiş, ışıklandırmalar hepimizi büyülemişti. Sonra oyun çıktı ve şöyle bir görüntü ile karşılaştık:
Nerede o uçuşan yapraklar, logar kapaklarından çıkan buhar, ağaçların rüzgarla sallanışı? Işıklandırma konusuna girmiyorum bile çünkü ortada çok ciddi bir fark var. E3 fragmanında o kadar canlı gözüken şehir, oyunun son halinde grafik kısmalarından öyle bir yara almış ki cansız, ruhsuz ve tek renkli bir şehir gibi duruyor. Videoda 1:50'de görebileceğiniz, fragmandaki o ünlü kaza sahnesindeki fark ise çok büyük. Arabaların modellemesindeki kalite, yine o kötü ışıklandırma ve patlama efektleri derken Watch Dogs, bir klasik yerine ortalama bir oyun olarak sektörde yerini aldı.
Gelelim The Division'a. Yine Ubisoft'un büyük heyecanla beklenen oyunlarından biri olan The Division, belki de firmanın en çok ilgi çeken yapımı oldu. Çünkü yine fuarlarda gösterilen ve oyun içindeki görüntülerle hazırlandığı iddia edilen bir fragman, bizleri fazlasıyla etkiledi. Sonunda oyun çıktı, karşımızda grafik olarak çok kötü bir şey yoktu elbette; aksine etkileyici grafiklere sahip bir oyunla karşılaştık. Fakat vaat edilen, daha doğrusu bizlere sunulan şey birebir olarak mı piyasaya sürüldü? Cevap yine hayır.
Grafikler her ne kadar güzel olursa olsun, yine çok büyük bir kayıpla karşılaştık. Videoda 4:45'te görebileceğiniz gibi, oyunun çıkış sürümünde o atmosferin nerdeyse yarısı ekranlara yansıdı. Sokaklardaki kaplamaların kalitesi düştü, hava durumunun etkisi neredeyse kayboldu ve yine bir şehir ruhunu kaybetti. Şunun altını bir daha çizmek istiyorum; The Division'ın grafiklerine laf etme veya grafikleri kötüleme gibi bir amacım yok. The Division'ın grafikleri hala oldukça etkileyici, fakat E3'te bize sunulana pek benzemiyor. Sanki özel bir grafik ayarı varmış da, bizler oyunda bu özelliklere erişemiyormuşuz gibi bir izlenim yaratıyor oyun.
Rainbow SixSiege de yine Ubisoft'un gazabından etkilenen oyunlardan. Taktiksel FPS türündeki oyun genellikle iç mekanlarda geçtiği için, belki yukarıdaki örneklere kıyasla çok büyük bir fark hissetmemiş olabilirsiniz. Fakat yine burada da büyük bir grafik kısılması söz konusu.
Işıklandırma? Hani nerede? 8:05'te yakından görebileceğiniz gibi, Ubisoft neredeyse oyundaki lambaları bile kaldırmış. Flaş bombası atıldığında ortaya çıkan parlamalar, kalkana sıkılan mermilerin çıkarttığı kıvılcımlar falan hep bir şekilde sönüp gitmiş. Oyundaki her mekanda ışıklandırma aynı, tek düze ve gerçeklikten bir o kadar uzak. Fakat ilginçtir ki (!) videolarda durum pek farklı.
Videoda Far Cry 3 ve Far Cry 4'ten de görüntüler yer alıyor, fakat özel olarak bu iki oyuna değinmeyeceğim çünkü olan şey yine aynı. Bu sefer ışıklandırma konusu o kadar kötü olmasa da çevre kötüleşiyor, bir anda çölleşme başlıyor ve ağaçlar, bitkiler yitip gidiyor.
Peki Ubisoft bunu neden yapıyor? Bu konuda birçok argüman olsa da, hiçbiri etik olarak bu durumu açıklayamıyor. Diyelim ki Ubisoft oyuncuların daha kaliteli bir oyun deneyimi yaşaması ve sistemlerde daha rahat çalışması adına bunu yapıyor; peki o zaman neden son sürümdeki grafiklerle hazırlanmıyor bu videolar?
Yani eğer bir oyun, son kullanıcıda belirli grafik ayarlarında çalışabilecekse, bu oyunun reklamının da o grafik ayarlarında yapılması gerekmez mi? Vaat edilen şey yerine getirilemeyecekse, bu şekilde reklamını yapmak etik olarak ne kadar doğru?
Yukarıdaki görsel, hepimizin o bilindik fast-food restoranlarında yaşadığı durumun bire bir açıklaması. Reklamda gördüğünüz şey ile elinize geçen arasında muazzam bir fark var ve belki de size sunulacak olanı önceden bilseniz, ilk başta bu ürünü almayacaktınız. Tat aynı olabilir, malzemeler aynı olabilir ama ortada bariz bir fark olduğu kesin.
Oyun sektörü yıldan yıla büyüdükçe, firmaların kârı da aynı oranda artmaya devam ediyor. Dolayısıyla bir zamanlar "oyuncuya en iyi deneyimi yaşatmak" olan felsefe, işin içindeki para büyüdükçe "daha fazlasını kazanmaya" doğru şekil değiştiriyor. Bu yüzden de reklam, oyun daha piyasaya sürülmeden bir kitle yaratmak adına çok önemli hale geliyor. Çünkü artık sadece arkadaşınızdan duyarak bir oyundan haberdar olmuyorsunuz, oyun daha çıkmadan her türlü bilgiye erişebiliyor, her türlü görüntüleri izleyebiliyorsunuz. Dolayısı ile reklam, firmaların en önemsediği konu haline geliyor.
Konuyu şöyle bir toparlamak gerekirse, tüketici olarak ben aldatıldığımı hissediyorum. Ben, bana sunulan ve vaat edilen şeyi birebir almak, birebir deneyimlemek istiyorum. Bu noktada ise Ubisoft, şu ana kadar bana bunu veremedi. Elbette Ubisoft bunu tek yapan firma değil; fakat son dönemlerde reklamlarla bize bunu en çok yaşatan firma. Bir zamanlar Prince of Persia gibi muazzam bir seriye imza atan, bünyesinde çıkan her oyunun heyecanlandırdığı firma, son birkaç yıldır en güvenilmez firmaların başında geliyor. Eh, birilerinin de oturup güzel bir düşünmesi gerekiyor galiba.