Atelier Resleriana: The Red Alchemist & the White Guardian – İnceleme
Bu sefer de Rias ile açıyoruz atölyemizin kapılarını…
Tam sayısını kestiremediğim Atelier oyunları arasına bir yenisi daha eklenmiş bulunuyor sevgili Oyungezerler. Ben de bu vesileyle bir kez daha atölye köşelerine yol aldım, dağlar aştım, ovalara ulaştım, simyacılıkta yeni çığırlar açtım ve bütün bu yolculuğun sonunda Atelier Resleriana: The Red Alchemist & the White Guardian incelememizle karşınızdayım.
Nedir bu atölyecilik olayı?
Atelier serisi uzaktan bakıldığında serinin yabancılarının gözünü korkutabilecek kadar çok oyuna sahip. Ama yakınlaştığınızda bu korkudan eser kalmıyor, sizi temin ederim :)
Esasında serinin bir ana teması olduğunu ve bu tema etrafında şekillenen farklı farklı alt seriler bulunduğunu söylemek mümkün. Mesela bu yılın sonlarına doğru içerdiği oyunların yenilenmiş versiyonlarından oluşan bir paket halinde sunulacak Atelier Ryza (ya da diğer adıyla Secret), Atelier Dusk veya Atelier Mysterious serileri gibi.
Ana temamız simyacılık. Oyunların isminde geçen atölye de tahmin edebileceğiniz gibi simya atölyesi. Hangi alt seriye girerseniz girin, hangi oyunla başlarsanız başlayın, ana karakteriniz simya yeteneği olan (veya simyayı bir şekilde öğrenen) bir karakter oluyor ve yolu bir şekilde sonrasında 2. evi gibi olacak bir atölyeye düşüyor. Burada türlü türlü silahlar, ekipmanlar, iksirler, ürünler üretiyor. Bir kısmını ekibiyle kullanıyor, bir kısmını ihtiyaç sahiplerine veriyor, bazılarını da satıp kesesini altınla dolduruyor.
Tabii bütün işiniz gücünüz simya değil. Mutlaka çözmeniz gereken sorunlar oluyor. Ekibinizi toplayıp çeşit çeşit yaratığı haklıyor, bir yandan simya işleriniz için malzeme toplayıp bir yandan da ana hedefinize doğru yol alıyorsunuz.
Olabildiğince basitleştirerek anlattığım bu formülle bugüne kadar birçok oyun yapıldı. Şimdi de bu halkaya Atelier Resleriana: The Red Alchemist & the White Guardian ekleniyor ve böylece yeni bir alt seri daha başlamış oluyor.
Burada bir parantez açıp ufak bir bilgi daha vermiş olayım. Aslında geçtiğimiz yıl bir Atelier Resleriana oyunu (Atelier Resleriana: Forgotten Alchemy and the Polar Night Liberator) çıkmıştı. Fakat o bu genel formülün dışına çıkan ve çevrimiçi oynanan bir oyundu. Daha 1 yılını dolduramadan fişini çektiler ve serinin temel formülüne geri döndüler. Ama oradaki malzeme de boşa gitmesin dediler herhalde, o dünyada geçen ve bu oyundaki bazı karakterleri de misafir ettikleri Atelier Resleriana: The Red Alchemist & the White Guardian ile çıkıyorlar karşımıza.
Ayrıca misafirlerimiz ilk Atelier Resleriana oyunuyla da sınırlı değil. Kimileri ekibimize katılan kimileri yolculuklarımız esnasında karşımıza çıkan kimileri de farklı sebeplerle yolu Hallfein’a düşen birçok tanıdık sima var önceki Atelier oyunlarından -ki bu oyunun artı hanesine yazılabilecek bir detay bence. Hem o karakterlerin hikayelerinden ödünç alınan detaylarla hem bu karakterlerin özellikleriyle oyun renkleniyor.
Yeni simyacımız Rias ile tanışalım
Oyunumuz ilk Resleriana oyununun da geçtiği Lantarna Krallığı’nda geçiyor. Üç bölgenin sınırında yer alan Hallfein kasabası bir zamanlar hem bu coğrafi konumunun avantajıyla hem de etrafında yer alan madenler sayesinde önemli bir ticaret merkezi haline gelmişken gizemli bir felaket bu kasabayı vuruyor ve kasaba sakinlerinin çoğu ortadan kayboluyor. Bunun üzerine kasaba, girişlerin sınırlandırıldığı ve yalnızca araştırmacıların girişine izin verildiği bir yer haline geliyor. Bir süre sonra kasabaya giriş yasağı kaldırılıp yeniden inşa planı uygulamaya konuluyor.
Oyuna adını veren "The Red Alchemist" Rias ve "The White Guardian" Slade'in yolları bir şekilde kesişiyor ve 20 yıl kadar önce kasabalarını mahveden felaketi çözmek, bir yandan da kasabaları Hallfein'ı yeniden inşa edip o eski günlerine döndürmek üzere bir maceraya atılıyorlar.
Slade, babasından miras kalan gizemli bir nesneyle memleketine geri dönen bir genç adam. Babasının ölmeden önce söylediği sözleri (“Anahtarı kullan, kitabı koru”) kendisine görev bilmiş, bu gizemi çözmeye çalışıyor.
Rias ise, yıllar önce o gizemli felaketle harap düşen kasabasının yeniden inşa sürecine katılmış, bu iş için görevlendirilen ablası Camilla ile kasabaya dönmüş, elinden geldiğince ablasına ve kasaba ahalisine destek olmaya çalışyor. Bir yandan da çocukluk anılarında önemli yer tutan dedesinin hatırasını yaşatmak üzere ondan kalan dükkânı tekrar açıyor.
Oyunun hemen başında hangi karakterle başlayacağınızı seçiyorsunuz. Ama yanlış anlaşılmasın, iki karakterin karşılaştıkları sahneye kadar olan bölüm haricinde -ki bu 5-10 dakikalık bir kısma karşılık geliyor- bir değişiklik olmuyor. Oyun boyunca her iki karakterin hikayesine şahitlik edip ortak bir yolda ilerliyoruz.
Hikâyenin bundan sonraki kısmında ekibimize yeni yol arkadaşları ekleniyor. Hallfein’ın başına gelen felakete ilişkin gizemi adım adım çözerken Rias ve Slade’in kişisel hikayelerinin üzerindeki perdeyi de kaldırıyoruz.
Klasik Atelier sistemine geri dönüş…
Oynanış kısmında bir yandan klasik Atelier yapısına dönülürken bir yandan bazı yenilikler de getirilmiş durumda. “Klasik Atelier yapısı” derken, bir önceki Atelier Resleriana oyunundaki “gacha” yapısının terkedildiğini, bir yandan da bu yılın başlarında çıkan ve seriye yeni bir soluk getiren Atelier Yumia’da izlenen yoldan gidilmediğini belirtmek istiyorum.
Geliştiricilerin ifadesiyle “serinin en büyük açık dünyası”nın sunulduğu Atelier Yumia’da sıra tabanlı oynanış sistemini aksiyonla birleştiren bir yapı söz konusuydu. Buradaysa daha klasik bir sıra tabanlı sisteme dönülmüş durumda (yine de ufak tefek bazı eklentiler var). Yine Atelier Yumia’da inşa sistemi varken, burada daha çok ticaret yaparak ve görevler yerine getirerek kasabanın gelişmesine katkıda bulunuyoruz. Dolayısıyla Atelier Yumia ile farklı yapılarda olduklarının altını çizmekte fayda var. Ama bu hiç yenilik olmadığı veya daha az zevk verdiği şeklinde anlaşılmasın. Yine zevk alabileceğiniz bir oyun var karşımızda.
Oynanış 2 temel döngüden oluşuyor. Bunlardan ilki, Atelier oyunlarının temel sistematiğini oluşturan “sentez, keşif ve çatışma” döngüsü. 2. döngüyse “dükkân yönetimi ve kasabanın gelişimi” ile ilgilendiğimiz ve böylece hikâyenin ilerlemesini sağladığımız kısım. Tahmin edilebileceği gibi bu 2 döngü birbirini etkileyen ve besleyen sistemler.
Oyunun hemen başında atölyeyi keşfeden ve simyacılık yeteneklerinin farkına varan Rias; Hallfein çevresindeki keşiflerde ve “zindan temizliği” yaptıkları anlarda türlü türlü malzeme topluyor, yine keşifler esnasında buldukları kitaplardan veya karşılaştığı diğer simyacılardan öğrendiği tariflerle iksirler, silahlar, ekipmanlar vs. sentezliyor. Bunların bir kısmını kendisi ve ekip arkadaşları kullanırken bir kısmını ihtiyaç sahipleriyle paylaşıp, önemli bir kısmını ise dükkânda satıp kasabanın ilerlemesine katkıda bulunuyor.
Geliştiricilerin ifadesiyle “öğrenmesi kolay, yine de derin ve ödüllendirici” bir sentez sistemi sunuluyor. Temelde belirli malzemeleri toplayıp elinizdeki tariflere uygun şekilde sentezlediğiniz bir sistem bu. Detayındaysa malzeme kalitesi ve doğru eşleştirme seçeneklerinin kullanılıp kullanılmadığı gibi unsurların etkisiyle sonuçta elde edeceğiniz ürünün seviyesi, kalitesi ve rengi belirleniyor.
Renk burada dikkat edilebilecek detaylardan birisi. Nesneyi üretmek için kullandığınız malzemeleri renklerine göre eşleştirip kullandığınız takdirde, içeriğinde kullandığınız malzemelerin özellikleri sentez sonucu elde ettiğiniz nesneye aktarılabiliyor. Aynı zamanda bu bağ renkleri, sonuçta elde ettiğiniz nesnenin bağ renkleri haline geliyor. Nesnelerin renklerini değiştirmek de mümkün. Bunun için de “katalizör bileşenler” kullanılıyor.
Sentez işlemine geçerken 2 aşamalı bir sistem söz konusu. İlk aşamada tarife uygun malzemeleri ekliyorsunuz. Dilerseniz bu haliyle de ilgili nesneyi üretmeniz mümkün. Fakat, 2. aşamada düzenleyici malzemeler ekleyerek nesnenin özelliklerini geliştirmeniz mümkün. Ayrıca bazı tariflerde uygun düzenleyici malzemeleri eklediğinizde tarifi dönüştürebiliyor, yeni bir tarife ve dolayısıyla daha gelişmiş bir nesneye ulaşabiliyorsunuz (Örneğin bomba tarifini geliştirip ateş gücü yüksek bir başka bomba tarifine ulaşmanız gibi).
Atölyenizde yapılabilecek işlemlerden birisi, nesne geliştirme. Bu şekilde silahlarınızı veya iksirlerinizi daha etkili hale getirebiliyorsunuz.
Atölyenizde (veya dükkanınızda) Poku ile konuşup daha önce ürettiğiniz eşyalardan birisinin kopyasını oluşturmanız da mümkün. Ayrıca stokları yenilemek için de kendisinden yardım alabiliyorsunuz.
Ekibimizin zekâ küpü, arkeolog El, her ne kadar savaş veya keşif kısımlarında yanınızda yer almıyorsa da atölyedeki araştırmalarda kendisinin desteğini alıyorsunuz. Özellikle Slade’in gizemli kitabındaki metinlerin çözümünde başvuru merciiniz El. Böylece hem hikâyenin detayları çözülüyor hem de Rias yeni simya tariflerini öğrenebiliyor. Dönem dönem atölyemize diğer simyacılar da uğruyor ve Rias onlardan da yardım alabiliyor yeni tarifler öğrenmek konusunda.
Hallfein çevresinde bir tura çıkıyoruz
Oyunun keşif kısmıysa çok da farklı bir tecrübe vadetmiyor açıkçası. Atelier Yumila ile kıyaslandığında daha sınırlı bir haritada hareket ettiğimizi söyleyebiliriz. Kasabanın çevresinde madenler, tepeler, göller, ormanlar, kalıntılar arasında dolanıp buradaki yaratıkları avlıyor, bol bol da simya malzemesi topluyoruz.
Bazı yerlere geçişte önünüzde engeller bulunabiliyor. Bu engellerin bir kısmını Slade ile kırarak, bir kısmını da Rias’ın kırbacıı ile havada salınarak aşıyoruz. Ancak bu işlemler için de bazı kısıtlar söz konusu. Belirli bölgelerdeki Schwertite”leri bulup elinizdeki nesneleri bunlarla geliştirmeniz lazım. Ancak bu sayede farklı renklerdeki engeller aşılabilir hale geliyor.
Bir de “zindanlar” olarak değerlendirilebilecek boyut geçişleri (Dimensional Paths) var. Atölyeden açılan geçitlerle bu bölgelere gidiyor, normalde dolandığımız ortamlardan daha farklı kaynaklar toplayabildiğimiz ve daha önemlisi Slade’in kitabındaki metinleri görünür hale getirebildiğimiz yerler burası. Dolayısıyla sadece karakterlerinizi geliştirmek ve daha farklı simya malzemeleri toplamak için değil, hikâyeyi çözebilmek için de bu bölgelere gitmeniz gerekiyor.
Bu bölgelerde dolanırken periler bulabiliyorsunuz. İlk karşılaştığınız periler Ruku, Poku ve Bonbon aynı zamanda ekibinize dahil edeceğiniz, atölyede ve dükkânda yardımlarını alacağınız ilk isimler arasına katılıyorlar.
Perilerle karşılaştığınızda sizi “kutsuyorlar”. Burada karşınıza 3 seçenek çıkıyor ve birisini seçiyorsunuz. Kimi zaman ekip üyelerinizin sağlığını veya büyü gücünü azami düzeye çıkarıyorlar kimi zaman saldırılarınızı daha etkili hale getiriyor kimi zaman da elde edeceğiniz malzeme miktarını artırabiliyorlar bu kutsamalar.
Nesne toplamak için başlangıçta herhangi bir ek ekipmana ihtiyacınız olmasa da sonrasında balta, orak ve ağ gibi nesneler kullanmanız gerekiyor. Bazı malzemeler sadece belirli seviyede ekipmanla toplanabiliyor.
Keşifleriniz esnasında topladığınız malzemelerin kalitesi, miktarı ve çeşitliliği, sadece kullandığınız ekipmana bağlı olarak değil, aynı zamanda karakterlerinizin yetenek ağaçlarında açtığınız becerilere bağlı olarak da değişebiliyor.
Keşiflerinizde karşılaştığınız canavarlar ve toplayabileceğiniz malzemeler günün hangi vaktinde bulunduğunuza ve hava durumuna bağlı olarak da değişiklik gösteriyor.
Bol bol canavar avlayalım
Gelelim oyunun çatışma kısmına. Aslında klasik JRYO sistemlerine benzer bir çatışma sistemi söz konusu. Çatışmalar sıra tabanlı olarak ilerliyor. Karakterlerinize sıra geldiğinde standart saldırı, nesne kullanımı veya özel yetenek kullanımı seçeneklerinden birisini tercih ediyor ve hamlenizi yapıyorsunuz.
Tabii özel yetenek kullanımı için karakterinizin yeterli aksiyon puanına sahip olması lazım. Sağlık iksiri veya bomba gibi nesneleri kullanabilmek içinse çatışmalara başlamadan önce karakterlerinizin envanterine bu nesneleri eklemiş olmanız gerekiyor.
Saldırılar 6 sınıfta etki gösteriyor. Bunları kaba güç, büyü, ateş, soğuk, elektrik ve hava saldırıları şeklinde adlandırmak mümkün. Saldıracağınız düşmanı seçtiğinizde hangi saldırı sınıfından etkilendiğini, hangilerine karşı direnç gösterebileceğini ve hatta hangi saldırı türlerinin düşman üzerine hiç etki göstermeyeceğini görebiliyorsunuz. Dolayısıyla hamle tercihinizi buna göre yapmanız mümkün.
Bir de bazı durumlarda çatışma esnasında ekip üyelerinizden birisinin “Zayıf noktasını buldum. Bu işi bana bırak” mesajını görebilirsiniz. Bu anlarda onlara kulak vermek iyi olabilir.
Bu noktada çatışmaların klasik sistemden farklılaştığı yönlerinden de bahsedebiliriz. Bunlardan birisi ortak saldırılar. Çatışma ilerledikçe, ortak saldırı (Multi Actions) yapma imkânınız oluyor. Böyle bir saldırı yaptığınızda sıradaki saldırıyı yapan ekip üyenizin yanına bir başka arkadaşı veya arkadaşları dahil oluyor ve eş zamanlı saldırılar yapıyorlar. Düşmanınızın zayıf noktalarına odaklanan ve birbirleriyle uyumlu saldırılar yapmaları halinde etkileri çok daha büyük oluyor.
Çatışmalarda hamle yaptıkça “Unite” birikiyor. 2 “Unite” sahibi olduğunuzda da “Unite Attack” tetikleniyor. 5. Seviyeye ulaşınca da “Unite Burst” etkin hale geliyor ve böylece ekip üyelerinizin hamleleri özel saldırılara dönüşüyor.
Çatışmalarda yapabileceğiniz hamlelerden birisi de “araya girme (interrupt)” hamlesi. Bu hamleyi yapabilir hale geldiğinizde ekranda bununla ilgili bir bildirim görünüyor. Dilerseniz ekip üyelerinden birisini öne atıp sırayı ona verebiliyorsunuz.
Bir de “Item Mix” özelliği var -ki bu sayede ekipmanların özellikleriyle saldırı özellikleri eşleşip daha kuvvetli saldırılar yapılmasını sağlıyorlar.
Tabii çatışmaların en önemli yanlarından birisi de ekip üyelerimiz ve yetenekleri. Oyunun başında Rias ve Slade’den oluşan ekibimiz sonrasında Raze, Wilbell, Totori ve Sophie’nin katılmasıyla 6 kişiye çıkıyor. 3 karakter ön sırada çatışmaya girerken, diğerleri de arkadan destek veriyorlar. Önde bulunan üçlüde kimlerin yer alacağı, karakterlerinizin yetenek ağaçlarında hangi özelliklere öncelik vereceğiniz, çatışma esnasında araya girme (interrupt) veya çoklu saldırı (multi action) özellikleriyle hangi karakterleri işe dahil edeceğiniz gibi detaylar da oyunun çatışma kısımlarına yönelik stratejinizin bir parçası haline geliyor.
Özellikle güçlü düşmanlarla çatışmalarda ekip saldırılarını stratejik şekilde kullanmanız önemli. Takım oyunu işini iyi yaparsanız çatışmalarda çok daha etkili olabiliyorsunuz.
Dededen tüccar Rias…
Sıra geldi oynanışın 2. döngüsü olan dükkân yönetimi ve kasaba gelişimi kısmına. Rias, oyunun hemen başında dedesinden kalan Mistletoe Miscellaneous adlı dükkânı yeniden açıyor ve gerek topladığı malzemeleri gerekse sentezle ürettiği malzemeleri burada satmaya başlıyor.
Dükkânda yapılan satışlar, kasabanın gelişimine katkıda bulunuyor. Raflara hangi ürünleri koyduğunuz, elde edeceğiniz sonucu belirleyen detaylardan birisi. Dilerseniz satacağınız malzemeleri tek tek seçip rafları kendiniz doldurabileceğiniz gibi, yardımcı perilerinizden destek alıp belirli önceliklere göre rafları otomatik olarak doldurmanız da mümkün.
Hazır yeri gelmişken bunu da belirtmiş olalım, dükkânın müşteri ilişkileri, temizlik ve envanter yönetimi konusunda periler görevlendirebiliyorsunuz. Bu perilerin seviyeleri, elde edeceğiniz sonucu da etkiliyor doğal olarak. Benzer şekilde dükkanınızın dekorasyonunda yapacağınız değişiklikler de elde edeceğiniz kazancı etkiliyor.
Satış yaptıkça dükkanınızın seviyesi de yükseliyor. Bir yandan kendi işlerinizi geliştirirken bir yandan da Hallfein’ı yeniden ayağa kaldırıyorsunuz.
Hallfein’ı yeniden büyük yapma zamanı
Oyunun hikayesinin gelişimi kasabanın gelişimiyle örtüşmüş durumda. Dolayısıyla, oyunda es geçmemeniz gereken noktalardan birisi de bu.
Hallfein’ın gelişimi için dükkanınızdaki satışlar haricinde yapabileceğiniz başkaca şeyler de var tabii. Kasaba ahalisinin taleplerini yerine getirmek, çevredeki yaratıkları avlamak veya kasabaya yatırım yapmak gibi.
Kasabada dolanırken ahaliden aldığınız görevler yanında yeniden inşa görevinin üssü olarak faaliyet gösteren Star Landing’de Randolf’tan alacağınız görevler de (Town Requests) bulunuyor.
Karşılaştığınız bazı karakterlerin taleplerini (Bond Quests) yerine getirmeniz de bir yandan bu sürece destek olurken bir yandan da bu karakterlerin bazılarından taleplerde bulunmanıza (Placing Orders) imkân veriyor.
Tüccarlar da ara sıra ziyaret etmeniz gereken karakterler. Listenin başında Heiter geliyor tahmin edilebileceği gibi. Hem alışveriş yaptığınız hem görevler aldığınız hem de ara sıra size nasihatler verip destek olan bir isim kendisi. Diğer tüccarlardan da zaman zaman kıymetli şeyler satın alabiliyorsunuz -ki özellikle tarif kitapları veya nadir bulunan malzemeler yeni nesneler üretmenizin yolunu açıyor.
Bunları yaptıkça Hallfein gelişiyor. Hallfein geliştikçe yeni bölgelere ve yeni görevlere yelken açıyorsunuz. Yeni bölgeleri keşfedip yeni görevleri yaptıkça da hikâyenin bir sonraki safhasına doğru emin adımlarla ilerliyorsunuz.
Gelelim ağızda buruk bir tat bıraktığı noktalara. Bunların başında bir önceki oyundan miras kalan bazı tasarım tercihleri yer alıyor. Özellikle ana hikâyede ilerlemek için “grind” yapmak zorunda kaldığınız bölümler can sıkıcı. Oyun bu noktalarda tempo kaybediyor. Aynı şeyleri tekrar tekrar yapmak da bir noktadan sonra keyifsiz bir hal alıyor.
Aynı şekilde can sıkan bir şey de geçiş ekranlarının çok kullanıldığı bölümler. Yükleme süreleri fazla olmasa da 1-2 dakika arayla yükleme ekranlarının araya girdiği sahneler, oyunun atmosferini zayıflatabiliyor.
Genel olarak bakıldığında Atelier Resleriana’da serinin ana şablonuna dönülerek doğru bir adım atıldığını söylemek mümkün. Atelier Yumia kadar köklü değişiklikler sunmasa da bazı ufak tefek yeniliklerle ve özellikle de serinin önceki oyunlarından karakterlerin katılımıyla renklenen, hoş bir Atelier oyunu olmuş. Serinin takipçilerinin seveceğini düşündüğüm, yeni tanışacaklar için de rahat bir başlangıç noktası olarak değerlendirilebilecek bir oyun.
Başlıklar
Forgotten Alchemy and the Polar Night Liberator’ın fişini çektikten sonra Atelier Resleriana serisine bu şekilde devam etmeleri yerinde bir karar olmuş. Serinin önceki oyunlarından karakterlerin de renk kattığı, hoş bir Atelier oyunu.
- Atelier oyunlarının alametifarikası sevimli karakterler
- Hem sentez sisteminde hem çatışmalarda yapılan yenilikler
- Önceki oyunlardan isimlerin de oyuna dahil edilmesi güzel olmuş
- Zaman zaman çok fazla “grind” gerektirmesi oyuna tempo kaybettiriyor (bu durum özellikle 2 noktada can sıkıcı boyutlara ulaşabiliyor)
- Bazı yerlerde kolaya kaçıldığını düşündürten detaylar var
- Haddinden fazla geçiş ekranı kullanılan bölümler atmosferi zayıflatıyor








































