EA Sports FC 26 - İnceleme

Eski dostum sakatlığını atlatmış

Biz futbol severlerin her sene iple beklediği bir kaç tarih vardır. Bunların geneli gerçek hayatta ki futbol ile alakalı olsa bile, bir tanesi FC serisinin yeni oyunudur. Her sene “acaba nasıl değişiklikler olacak? EA fragmanlarda ve tanıtımlarda yalan mı söylüyor? Bu sefer oyun değişecek mi?” gibi sorularla eylül ayını bekleriz. Özellikle son 2-3 yılı göz önünde bulundurduğumuz zaman, adım adım her sene bir hüsran yaşadık bu konuda. Özellikle FC 25, tabiri cazi ise rezalet bir oyundu. Oyun akıcı değildi, paslar gitmiyordu, herkes bug’lı goller atıyordu gibi oynanış zevkini direkt olarak dibe çeken çok fazla eksik yönü vardı. Her sene temmuz ayına kadar bir şekilde oynadığım FC serisini ilk defa şubat ayında rafa kaldırmıştım. Gönlümden kariyer modunu falan bile açmak gelmiyordu. Sadece ara ara arkadaş ekibiyle Clubs modunu oynamak için açıyordum o kadar.

Bu durumu yaşayan tek kişi ben de değildim. FC serisini oynamanın yanı sıra yayınlarını izlemeyi, başka insanların görüşlerini de takip etmeyi çok seven birisiyim. FC 25 hakkında da olumlu konuşan tek bir kişi bile yoktu. Hatta geçimini yayınlardan geçiren bir çok kişinin izlenmeleri, eski oyunlara göre ciddi bir düşüş göstermişti. Bu da oyuncu sayısındaki düşüşü görmek için dolaylı yoldan fikir alınabilecek bir kısım sonuçta. E bunu ben bile rahat bir şekilde fark edebiliyorsam, elinde bir sürü veri bulunan kocaman bir şirketin de fark etmesi lazımdı.

Bu sebeplerden dolayı FC 26’nın ilk tanıtım videosundan beri pazarlama sloganları “oyuncuları dinledik” oldu. Yani oyunu, sene boyunca FC 25’i oynayan oyuncuların ettiği şikayetlere göre şekillendirmişler. EA’i ben bu konuda çok takdir etmek istiyorum. Çünkü benzer şekilde Battlefield 6 pazarlamasında ve yapımında da “oyuncuları dinledik” sloganını kullanıyorlar. Tabii söz vermesi kolaydır. Önemli olan, onu tutabilmektir...

Ayağa Pas Yapın Ayağa!

Tabii ki yıllardır FC’nin geçim kaynağı ve oyuncuların asıl alma sebebi olan kısımdan başlamak lazım: Ultimate Team. Eğer Ultimate Team ortaya çıkmasaydı, bu serinin şu anki durumu nasıl olurdu gerçekten merak ediyorum. Çünkü burası hem EA’in göz bebeği hem de büyük ihtimalle en çok gelir sağlayan bölümü. Özellikle rakipleri olan eFootball’un yıllar içinde piyasadan silinmesiyle birlikte EA, Ultimate Team moduna büyük yenilikler getirmeyi bıraktı. Buna rağmen elimizde başka seçenek olmadığından oynamaya devam ettik, bolca sinir olduk.

Bu sene Ultimate Team ve Kariyer modlarında farklı oynanış seçenekleri olduğu için, burada “rekabetçi” oynanıştan bahsetmek lazım. Futbolun en önemli yapı taşlarından biri (ve FC 25’te en sorunlu olan kısım) topu oyuna sokma şekliniz, yani paslardı. FC 26 ile birlikte pas fizikleri tamamen yenilenmiş. Artık çok daha rahat pas yapabiliyorsunuz. Topun yönünü değiştirmek, ufak üçgenler kurmak, bitirici ara paslar denemek… Bu kritik anlarda akıcılığı net şekilde hissediyorsunuz. Tabii saçma bir pas denediğinizde yine başarısız oluyorsunuz ama işte tam da bu dengeyi çok iyi tutturmuşlar. Oynarken keyif veriyor.

Takım içinde bolca pas yapmayı herkes sevmez. Hatta geriden oyun kurmaya “Guardiola zehri” diyen ve eski futbolu özleyen birçok kişi var. İşte bu gibi durumlarda devreye top sürme kısmı giriyor. Geçtiğimiz senelerde top sürme tamamen “beceri hareketleri” odaklı olduğu için, düz top sürmek yorucu bir hale gelmişti. Bu sene ise oyunun tepkiselliğini artırmak için sol çubukla yapılan top sürüşleri çok daha rahat. Özellikle koşuyu aniden bırakıp küçük yön değişiklikleri yapmak kolaylaşmış. Yani kontrolcü başında Neymar olmanıza gerek kalmadan da top sürme mekaniklerinden keyif alabiliyorsunuz.

Paslarla oyunu kurdunuz, topu sürdünüz… geriye bir tek şut kaldı. FC 26’nın en kritik değişikliği de burada karşımıza çıkıyor. Çünkü “zamanlamalı bitiricilik”, yani halk arasında bilinen adıyla “yeşil basma” olayı tamamen kaldırılmış. Onun yerine, eski FIFA oyunlarından hatırladığımız “yerden şut” mekaniği geri dönmüş. Şuta çift tıklayarak yaptığınız bu vuruşlar şu an gerçekten çok güçlü. Özellikle kaleciyle karşı karşıya kaldığınız pozisyonlarda, yerden şutu plaseyle birleştirip mutlak gol atabiliyorsunuz. Tek değişiklik bu değil: Geçtiğimiz senelerde bolca gördüğümüz saçma trivela golleri (geçmişte çok kullandım, özür dilerim…) artık yok denecek kadar az.

Golünüzü attıktan sonra haliyle sıra rakip takımın santra yapmasına geliyor. Burada sizin yapmanız gereken şey sağlam bir savunma kurmak. Tek bir oyuncuyu yönlendirdiğiniz için savunmada asıl güvendiğiniz kısım yapay zeka oluyor. Tabii bir oyuncuyu baskıya yollama ya da iki oyuncuyla rakibin pas opsiyonlarını kapatma gibi seçenekler hâlâ var, ama savunma genel olarak çok zor. Çünkü güven vermesi gereken yapay zeka, size değil rakibe güven veriyor. Size verdiği tek şey korku. Çok sık yanlış pozisyon alıyorlar ve sürekli boşluk bırakıyorlar. Bu yüzden de birçok maçım 8.5 üstü skorlarla bitti. Eliniz alıştıkça daha iyi savunma yapabileceğiniz bir yapı olmadığından, yeni bir güncelleme gelene kadar bol gollü maçlar göreceğiz gibi görünüyor.

İşin ilginç tarafı ise bu kadar gol olmasına rağmen kalecilerin performansı. FC 26 ile birlikte oyuna yeni kaleci animasyonları eklenmiş. Bu animasyonlar görsel anlamda çok akıcı ve keyifli olmasının yanında işlevsel de olmuş. Özellikle artık daha çok ayaklarını kullanmaları sayesinde kurtarış oranları gözle görülür şekilde artmış. Bazen beklenmedik kurtarışlarla sizi maçın içinde tutabiliyorlar. Üstelik artık bu kurtarışları saçma sapan rakibe sektirme huyları olmadığı için bomboş goller yemiyorsunuz.

Tüm bu değişikliklerle birlikte ben “rekabetçi” oynanış modunun yeni yapısını gerçekten sevdim. Absürt gollerin artık olmaması ve oyuncuların farklı şeyler denemesi sayesinde pozisyon çeşitliliği artmış. Böylece her maç birbirinden farklı hissettirmeyi başarıyor. Fakat bu yeni yapının “tepkisellik” adı altında fazla hızlı olması, oynarken daha çabuk yorulmanıza sebep oluyor. Daha geçen sene tek bir günde rahatlıkla 10 saat oynayabiliyorken, bu hız yüzünden şimdi 4-5 saat sonra “bugünlük bu kadar” derken buldum kendimi. Ayrıca bu tempo yüzünden spikerler oyunun hızına yetişemiyor ve senkron sorunları ortaya çıkıyor. Fakat bu kadar hıza rağmen hiçbir sunucu problemi yaşamamış olmamı da belirtmem gerekiyor.

Parayı Veren Düdüğü Çalar

Ultimate Team tabii sadece oynanıştan ibaret bir mod değil. En keyifli tarafı, kendi takımını kurup geliştirmek. Her sene kendimizi paralama sebebimiz de aslında tamamen bu takım geliştirme hevesinden kaynaklanıyor. Rivals ödüllerinden paketler elde etmek, Champions modunda teriniz kanınıza kadar savaşıp daha da iyi paketler almak… Bu modun bütün amacı bu. Fakat çoğumuz bu kadar emek verirken, bolca FP yatırıp paket açan birinin çok daha büyük avantajlar elde etmesi can sıkıcı oluyor. EA bu konuda “güç eğrisinin daha yavaş artacağı” bir sene olacağına dair söz vermiş olsa bile, daha ilk günden markete 100K paketi ekledi. Oyunun bu sene çok daha fazla kişi tarafından sevileceğini düşündüğüm için oyuncu sayısında artış bekliyorum. Tahminimce bu bolluk bereketi gören EA, verdiği sözü bozup çok daha fazla paket ekleyecek.

Benim gibi oyuna ek para yatırmayı sevmeyenler içinse bu paketlere ulaşmanın her zamanki en iyi yolu KKG’ler ve ödüller oluyor. KKG tarafında pek bir değişiklik yok ama oyuna eklenen yeni bir turnuva modu var. Bu turnuvaların, geçen senelerdeki “dostluk turnuvalarından” en büyük farkı, ağaç sistemiyle eşleşmelere benzeyen bir yapı sunması. Yani kaybettiğiniz anda baştan başlıyorsunuz; dostluk turnuvalarındaki gibi “10 maçın 7’sini kazan” tarzı hedefler sunmuyorlar. Ama turnuvaların çeşitli kadro gereksinimleri istemesi gibi detaylar hâlâ mevcut.

Buna ek olarak hâlihazırda bulunan Rivals ve Champions tarafında da ufak değişiklikler var. Rivals modundaki ödüller, geçen seneye göre ciddi şekilde zayıflatılmış. “Güç eğrisi” sözünden kaynaklı bir hamle olduğunu düşündüğüm için kısa vadede olumlu olabileceğini düşünsem de, uzun vadede büyük ihtimalle sıkıntı yaratacak. Kontrol noktalarına ufak mücadeleler eklenmiş. Mesela sıradaki maçta 3 golden az yerseniz 1000 coin kazanabiliyorsunuz. Rastgele gelen bu mücadeleler, sıradaki maçınız için ekstra bir heyecan katıyor.

Ayrıca artık Champions modunda Playoff oynama olayı kaldırılmış. Doğrudan katılım sağlanıyor. Oyuncuları ayırmak için ise Rivals klasmanınıza göre iki grup oluşturulmuş. İlk grup Rivals 10-6 arasındaki oyuncular arasında geçerken, ikinci grup Rivals 5-Elite arasındaki oyuncular arasında olacak. Champions modunun başlangıcı oyunun çıkışından 2 hafta sonrasına bırakıldığı için, zorluğunun nasıl olacağını gerçekten çok merak ediyorum. Ve biraz da korkuyorum…

Ultimate Team ile ilgili son yenilikler ise yeni gelen İkon ve Kahraman kartları. Ibrahimović, Marcelo, Totti ve daha birçok efsanenin sonunda oyuna eklenmesinden çok mutluyum. Fakat oyun çıkmadan önce sık sık sızdığı söylenen Quaresma kartı şu an oyunda yok. EA, ne olur ekle şu adamı, yalvarırım sana.

Ağabey Akşam 10-11’e Yenge İzin Verdi mi?

Rekabetçi oynanışın yer aldığı bir diğer mod ise Clubs modu. FC 25 hakkında az da olsa olumlu konuşabileceğim bir kısım varsa, o da bu moddan aldığım keyiften kaynaklanıyor. Arkadaş ekibinizle birlikte sahadaki 11 oyuncunun da farklı biri tarafından kontrol edilmesiyle ortaya çıkan o halı saha havasını ben çok seviyorum. Bu moda büyük yenilikler eklenmemiş olsa da ufak tefek elden geçirmeler mevcut.

En göze çarpan ve işlevsel olan yenilik, artık tek bir takıma bağlı kalmak zorunda olmayışınız. Birden fazla arkadaş grubuyla bu modu oynamaya çalışanlar bilir, her seferinde bir kulüpten ayrılıp diğerine katılmak gerekiyordu. Artık üç kulüpte birden yer alma şansınız var. Böylece sinir bozucu olan sürekli kulüp değiştirme muhabbetiyle uğraşmıyorsunuz.

Benim en çok şikâyet ettiğim taktik ve kadro ekranını da elden geçirmişler. Artık bu ekranlar daha çok Ultimate Team’i andırıyor. Maç öncesi arkadaşlarınızla yerleştiğiniz ekran sonunda hem akıcı hem de işlevsel olmayı başarmış. Arayüzdeki tek değişiklik de bu değil. Artık yarattığınız oyuncuların bir kartı var. Tabii bu kartın görüntüsü Ultimate Team kartlarından çok, bakkallardan aldığımız eski futbolcu kartlarını andırıyor. Bence çok tatlı bir dokunuş olmuş.

Hazır oyuncu yaratmaktan bahsetmişken, burada da bazı yenilikler var. Birçok kısım hâlâ aynı olsa da “arketip” sistemi eklenmiş. Seçtiğiniz bölgeye göre, futbol tarihine damga vurmuş bir futbolcunun arketipini seçebiliyorsunuz. Ben hücum bölgesinde bir karakter açıp Ronaldinho arketipini seçtim. Bunun oyuncuma etkisi ise “teknik top sürme” ve “plase şut” oyun tarzlarının direkt açılması oldu. Eskiden seviye atladıkça açılan bu oyun tarzları artık biraz daha arketiplere bağlı hale gelmiş.

Bu saydığım yenilikler dışında Clubs hâlâ bildiğiniz Clubs modu. Yine arkadaşlarınızla keyifle oynayabileceğiniz, yengelerden bolca “salın şu oyunu artık” azarını duyacağınız bir mod olmuş.

Kendine ÖZGÜN Bir Oynanış

EA’in FC 26 ile birlikte en büyük vaadi, oyunu iki farklı oynanış türüne ayırmak olmuştu. “Özgün” oynanış adını verdikleri bu tür aslında yabancı değil; önceki yıllarda “simülasyon” olarak sunulmuştu. Ancak o zaman tek yaptığı şey oyunun ayarlarında bulunan “slider” barlarını kurcalamaktı. Ultimate Team’den başka modlara elini sürmeyen biriyseniz bu ayarları muhtemelen hiç görmemişsinizdir bile. Basitçe anlatmak gerekirse, hızdan pas gücüne kadar bir dizi parametreyi istediğiniz gibi değiştirip kendi futbol anlayışınızı yaratabiliyorsunuz.

Geçen yıllarda sunulan simülasyon modunun en büyük sorunu, yalnızca bu barları düzenlemekle sınırlı kalmasıydı. Tempo gibi önemli unsurlarda küçük düzeltmeler yapılsa bile, animasyonlar bu hıza ayak uyduramadığı için ortaya tuhaf görüntüler çıkıyordu. Özellikle oyuncular maksimum hıza ulaştığında tavuk gibi koştukları animasyonlar yüzünden sahne komik bir hâl alıyordu. Pas sekansları da aynı şekilde dengesizleştiğinden, ben ne kadar istesem de o moddan tat alamıyordum.

Bu yüzden açık konuşayım, özgün oynanış için beklentim yoktu. EA tanıtımlarda sık sık bu özelliğin üstünde dursa da önceki deneyimlerimden dolayı güvenemiyordum. Fakat FC 26’da işin rengi değişmiş. Yine temelinde aynı sistem var; barları kurcalıyor, tempoyu belirliyor. Ancak bu kez fark, animasyonların baştan elden geçirilmiş olması. Artık rekabetçi moddaki animasyonlar ile özgün moddaki animasyonlar aynı değil. Böylece sahada olan biten çok daha tutarlı ve gerçekçi görünüyor.

Animasyon güncellemelerinin yanında yapay zeka da ciddi anlamda geliştirilmiş. Rekabetçi tarafta yapay zeka hâlâ bir Ultimate Team oyuncusu gibi, futboldan kopuk hareketler yapıyor. Özgün oynanışta ise durum tam tersi: gerçekten futbol oynayan, oyunu anlayan bir yapay zeka ile karşılaşıyorsunuz.

Özetle, “rekabetçi” ile “özgün” arasındaki çizgi çok net. Bir taraf futboldan uzak, EA’in kafasında kurguladığı tempolu ama yapay bir deneyim sunarken; diğer taraf gerçek futbolun simülasyonu olmayı hedefliyor. İkisinin bu kadar farklı hissettirmesi, size gerçekten iki ayrı oyun oynuyormuşsunuz hissini veriyor. Tabii aradaki bu tempo farkından dolayı, spikerlerin senkron sorunu özgün oynanışta yaşanmıyor.

Futbolun Katili Geriden Oyun Kurmayı Kaldıracağız...

FC serisinin yıllardır üvey evlat muamelesi yaptığı iki mod var. Teknik direktör ve oyuncu kariyeri. Ultimate Team’e gösterilen aşırı ilgi yüzünden, bu modlara genelde yalandan ufak yenilikler eklenip geçiliyordu. Ne yazık ki bu sene de oyuncu kariyeri için tablo pek değişmemiş. Clubs kısmında bahsettiğim oyuncu yaratma yenilikleri dışında göze çarpan hiçbir şey yok.

Teknik direktör kariyeri tarafında ise işler biraz daha farklı. Ufak ama gerçekten tat veren yenilikler mevcut. Oyunu açtığınızda fark edeceksiniz ki, artık kariyer moduna girmek istediğinizde önünüze iki seçenek çıkıyor: “canlı” ve “orijinal.”

Yeni gelen canlı seçeneği aslında bir çeşit “mücadele modu” gibi çalışıyor. Örneğin yyılbaşına kadar lider kal veya sezon öncesi turnuvaları kazan gibi kısa süreli hedefler koymuşlar. Fakat hedefinizin kısa değil de uzun olmasını istiyorsanız alt liglerden aldığınız bir takımı üç sezon içerisinde şampiyon yapmanızı hedef koyan mücadeleler de var. Bu hedefleri tamamladığınızda mücadeleyi normal kariyer modu gibi devam ettirme şansınız da var. Yani tek seferlik bir deneyim değil. Ancak işin ödül kısmı biraz sönük kalmış. Genelde Ultimate Team için forma tarzı kozmetik içerikler veriyorlar. Açık konuşmak gerekirse bu da insanın canlı kariyer moduna odaklanma motivasyonunu pek artırmıyor. EA ayrıca sezon içinde bu canlı moduna yeni mücadeleler ekleneceğini söylüyor ama onun da ne kadar dolu olacağını zaman gösterecek.

“Orijinal” yani bildiğimiz klasik teknik direktör kariyeri tarafında ise daha somut yenilikler var. Tanıtımlarda sıkça bahsedilen “beklenmedik olaylar” kâğıt üzerinde kulağa hoş geliyor. Fakat işin gerçeği biraz farklı. Üç sezon oynadım, bu olaylarla çok nadir karşılaştım ve çıkanların da oyunun gidişatını derinden etkilediğini söyleyemem. Burada biraz şansa bağlı bir sistem var gibi. Sosyal medyada gördüğüm örneklerde gerçekten dramatik şeyler olabiliyor, mesela bir oyuncunun sakatlıktan dolayı futbolu bırakması gibi. Ama bana denk gelenler oldukça yüzeysel kaldı. Genelde bu tarz rastgele elementlere bağlı yeniliklerin tamamen ortaya çıkması ayları buluyor zaten.

Asıl fark yaratan yenilik ise kesinlikle “teknik direktör piyasası.” Bu yeni menü sayesinde artık diğer takımları yakından takip edebiliyorsunuz. Hangi teknik direktör hangi taktiği kullanıyor, kimin koltuğu sallantıda, kimin işi garanti gibi detayları görebiliyorsunuz. En önemlisi de, kendi başarınıza göre başka bir takımda işe alınma ihtimalinizi ölçebiliyorsunuz. Bu da kariyer moduna uzun süredir eksik olan bir dinamizm katıyor. Artık sadece kendi takımınızla uğraşmıyor, aynı zamanda futbol dünyasının genel akışını da hissedebiliyorsunuz. Liglerde anlık olarak yaşanan teknik direktör değişimleri, kulüplerin yeni hocalarla sahaya çıkması gibi nüanslar oyuna çok hoş bir canlılık getirmiş.

BEN SPİKERİNİZ ÖZKAN ÖZTÜRK, YANIMDA KIYMETLİ DOSTUM ERTEM ŞENER VAR!

Gelelim biz Türk oyuncular için en kritik yeniliğe, Türkçe spiker muhabbetine. Oyunun atmosferine çok şey katıyor, yalan yok. Özkan Öztürk ve Ertem Şener isimlerini zaten gerçek maçlarda dinlemeye alışığız. Ben özellikle Özkan Öztürk’ün oyundaki tonlamalarından ve anlık tepkilerinden büyük keyif aldım. Pozisyonlara verdiği reaksiyonlar, heyecanı doğru zamanda yükseltmesi falan gerçekten moda sokuyor. Özellikle kariyer modunda yanınızda Türkçe bir anlatım olması ayrı bir tat veriyor.

Ama işin Ertem Şener kısmı maalesef aynı değil. Kendisine verilen metinleri sanki radyo tiyatrosu okur gibi dümdüz, hiçbir tonlama olmadan söylemiş. Bu yüzden de yorum yaptığı anlarda atmosfer komple çöküyor. Özkan Öztürk’ten aldığım keyif ne kadar yüksekse, Ertem Şener’den o kadar sıkıldım diyebilirim. Umarım Ertem Şener seneye bir zahmet bütün repliklerini baştan, bu kez hakkını vererek seslendirir.

Bir de işin komik bir tarafı var. Gerçek hayatta biliyorsunuz, bir Türk takımı yabancılardan gol yediğinde spikerler sus-pus olur, yayında sadece yabancı taraftarların “yeeeahhh!” diye sevinmesi kalır. Oyun içinde böyle bir taraflılık olmadığı için çok tuhaf sahneler yaşanabiliyor. Mesela Galatasaray’la kariyer modunda Bayern Münih’e karşı oynuyordum. Son dakikada gol yedim… Özkan Öztürk resmen keyiften uçtu! “İşte gol, işte Bayern!” diye coşarken, Galatasaray’ın yediği gole böyle mutlu bir tepki duymak bir yandan tuhaf, bir yandan da inanılmaz komik geliyor. Bunu kesinlikle kötü bir yan olarak anlatmıyorum ama alışkanlıklar tersine dönünce oyunun içine bir mizah katmış.

Son Dakika Gelen Galibiyet Golü

Her ne kadar geçen senelerde yer alan menü hataları gibi ufak tefek sıkıntılar yer almaya devam etse dahi, ben EA FC 26’ya bayıldım. “Rekabetçi” oynanışın evrildiği yeni haliyle daha tepkisel ve eğlenceli bir oynanış sunması yıllardır istediğim bir olaydı. Savunma yapma tarafında sıkıntılar olsa bile kesinlikle geçen seneye göre çok gelişmiş. Ayrıca “özgün” oynanışın gerçekten farklı hissettirmesi ile birlikte, iki farklı oyun oynuyor hissini yaşıyorsunuz. Eğer FC 25’ten dolayı aklınızda soru işaretleri varsa gönlünüz rahat olsun, FC 26 çok iyi bir futbol oyunu olmuş.

FAKAAAAT... FC serisi sene içerisinde sürekli güncelleme alan ve değişiklikler yapan bir seri. Yani belki de bundan 2 ay sonrasında bu inceleme içerisinde bahsettiğim olumsuz taraflar yok olabilir. Veya genelde yaptıkları gibi olumlu tarafları köreltip, daha da kötü bir oyuna döneşebilir. Her zaman bu riskin olduğunu unutmamak lazım.

SON KARAR

EA Sports FC 26, son yılların açık ara en iyi futbol oyunu olmuş. Rekabetçi oynanışın getirdiği tempolu futbol bağımlılık yaparken, özgün oynanışın farklı hissiyatı da oyuna ikinci bir kimlik katıyor. Ama asıl maçı kazandıran son dakika golü ise kesinlikle Türkçe spiker desteği olmuş.

EA Sports FC 26
Çok İyi
8.5
Artılar
  • TÜRKÇE SPİKER
  • Akıcı oynanış
  • Özgün oynanışın simülasyon hissiyatı
  • Pasların sonunda düzeltilmesi
  • Ultimate Team moduna gelen yenilikler
  • Teknik Direktör Piyasası’nın kattığı dinamizm
  • Yeni kaleci animasyonları
Eksiler
  • Savunma yapmak gereğinden fazla zor
  • Oyuncu kariyerinin üvey evlat gibi görülmesi
  • Ertem Şener
YORUMLAR
Parolamı Unuttum