FINAL FANTASY TACTICS - The Ivalice Chronicles - İnceleme
Taktik maktik yok, bam bam bam
Her oyuncunun daha önce defalarca kez bitirmesine rağmen tekrar tekrar dönmekten zevk aldığı, asla sıkılmadığı ve oynarken kendini evinde hissettiği, yabancı tabiriyle “Safe Zone” oyunlar vardır. Benim için bu oyunlardan biri orijinal Final Fantasy Tactics’tir. PS1 döneminde tanıştığım bu oyun adeta bağımlılık haline gelmiş ve bu sefer Black Magic’i de güçlü Knight yaratacağım, elemental gun kullanan Auto Potion’lu Chemist yaratacağım, çift el yumruk atan Critical Heal’lı Monk yaratacağım diye diye oyunu şakasız en az 40 kez bitirmiştim. Hatta lisede arkadaşlarımla oynayabilmek için de oyunun tüm karakter sınıfı skill’lerini listeleyip bir mini board game haline bile getirmiştim yani, öyle bir bağımlılıktı benimki. O skill’leri not ettiğim defterim bile hala duruyor sanırsam. Dergiye de Son Jeton için yazmıştım ayrıca.
PS1’in en çok satan oyunlarından biri olmasına ve herkesten tam not almasına rağmen FFT’in devamı gelmemişti ne gariptir ki. Daha doğrusu devam oyunları yapılmış, fakat bunlar tarz ve oynanış olarak orijinalinden uzak olduğu için devam oyunu gibi hissettirmemiş, sessiz sedasız şekilde geçip gitmişti. GBA’ya çıkan Final Fantasy Tactics Advance’ı oynadığım gün yaşadığım hayal kırıklığını dün gibi hatırlarım şahsen. PSP’ye çıkan ve orijinal oyunun geliştirilmiş sürümü olan The War of the Lions’ı bu denklemin dışında tutuyorum tabi ki. Lakin oldukça sağlam ekstralar içerse de o da bir devam oyunu değildi. Sizin anlayacağınız benim FFT devam oyunu açlığım 20 senedir aynı şekilde sürüyor.
Bundan 1-2 sene önce FFT’e bir remake yapıldığına dair haberler çıktığında da hayli sevinmiştim. Sonuçta bir devam oyunu olmasa bile oyunun ekstra içeriklerle beraber modernleştirilmiş halini oynamak fikri beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı. Üstelik oyun çok satarsa devamının da gelebileceği şeklinde yorumlayabilirdik. Fakat bu da gol olmadı ve üzerinde çalışılan şeyin bir remake değil, oyunun elden geçirilmiş bir Remaster hali olduğunu öğrendik. Ama bu beni The Ivalice Chronicles’ı oynamaktan alıkoyabilir miydi? ASLA!
NELER DEĞİŞTİ VE GELİŞTİ?
Neredeyse 30 senelik, hayli popüler bir oyunu oturup baştan anlatmaya lüzum görmüyorum hak verirsiniz ki. O yüzden isterseniz The Ivalice Chronicles oyunda neleri değiştiriyor onları konuşalım. Oynanış üzerinden başlarsak, genel olarak orijinali ile aynı kalsa da modern oyuncuların hayatını kolaylaştıracak şekilde pek çok açıdan elden geçirilmiş. Şahsen benim en çok kullandığım yenilik ekranın sol tarafında hamle sırasının kimde olduğunu gösteren akış oldu. Bu menü sayesinde seçtiğiniz hamlenin kaç tur sonra devreye gireceğini ve harita üzerindeki etki alanını görüp buna göre karar verebiliyorsunuz. Atıyorum seçtiğiniz Summon büyüsü ne zaman devreye girecek, ne kadar can götürecek, ne kadar yer kaplayacak, buna göre onay ya da iptal verebiliyorsunuz. Özellikle Aim ya da Magic gibi şarj süreci uzun süren skill’lerin karar mekanizması üzerinde çok büyük etkisi olan, 10 numara bir geliştirme olmuş bu. Lakin garip şekilde Jump skill’lerinin ne zaman biteceğini bu akışta göremiyorsunuz nedense. Bu arada oyunun orijinalinde de, Ability seçim ekranında sağa bastığınızda çıkan bir hamle listesi vardı ama bunun yanında oldukça basit kaçan bir şeydi.
Bir diğer çok kullandığım geliştirme ise orijinal oyunda olmayan, Move hamlesini iptal edebilme seçeneği oldu. Bu şekilde skill’lerinizi doğru şekilde kullanabilecek bir yürüme hamlesi yapmadıysanız iptal edip yeniden seçim yapabiliyorsunuz. Aynı şekilde düşman birimlerin üzerine geldiğiniz zaman da onların yürüme mesafesini görüp ona göre karar verebiliyorsunuz. Bu ikisi ufak gibi görünse de oyun stratejileri üzerinde gerçekten çok büyük etkisi olan geliştirmeler. Özellikle büyücü sınıfı diyebileceğim karakterler bu geliştirme ile çok daha verimli hale geldi benim için. Aynı şekilde savaşları hızlandırabilme özelliğini de bayağı kullandım. R1’e basılı tuttuğunuz zaman savaşlar hızlanıyor ve bu sayede niteliksiz rastgele savaşlar ya da level kasma sekansları çok daha çekilebilir hale geliyor. Suikoden HD Remaster’dan farklı olarak savaşları hızlandırınca müzikler de hızlanmıyor çok şükür ki, yoksa inanılmaz kafa ütülerdi. Rastgele savaş demişken, harita üzerinde yürürken rastgele çıkan bu savaşlardan da eğer istemiyorsanız direkt kaçabiliyorsunuz artık. Eskisinde olduğu gibi savaşmak zorunda değilsiniz yani. Ekibimi Errands dediğimiz görevlere yolladığımda ya da sadece alışveriş için farklı şehirlere gittiğimde zevkle kullandığım bir özellik oldu bu da.
Hatırlarsanız orijinal oyunda doğru set-up’la gelmezseniz kazanmanızın pek mümkün olmadığı (Goug, Wiegraf, Belias gibi) ve bunu bilmeden kaydettiyseniz kayıt dosyanızın boku yediği, oyuna baştan başlamak zorunda kaldığınız savaşlar vardı. Ekip bu sıkıntıya da el atmış ve artık istediğiniz an bu savaşlardan çıkıp ana haritaya geri dönebiliyor, karakterinizi istediğiniz şekilde geliştirmeye ve değiştirmeye devam edebiliyorsunuz. Neredeyse Soft Lock diyebileceğimiz bu olayı çözen oldukça güzel bir geliştirme olmuş bu da. Yalnız ardışık savaşlarda (mesela Orbonne Manastırı savaşları) sekansları terk edip haritaya dönerseniz sekansta o ana kadar yaptığınız savaşlar ve kazançlar da sıfırlanıyor nedense. Geri gelirseniz sekansa en başından başlamak zorunda kalıyorsunuz yani. Halbuki kaldığımız savaştan devam edebilirdik bence, oyuna hiçbir zararı da olmazdı. Neden böyle bir karar alınmış anlamış değilim.
HASSAS DENGELER
Oyuna standart zorluğun yanı sıra iki yeni daha zorluk ayarı eklenmiş orijinalinde yer almayan. Ben oyunu en zor ayar olan Tactician’da oynadım ve bazı boss savaşları hariç pek zorluk çekmedim açıkçası, hatta keyifli ve kazanma duygusu veren bir zorluk sunduğunu bile söyleyebilirim. Lakin FFT’i ilk kez oynayacaksanız da mutlaka standart zorlukta başlamanızı öneririm. Öğrenmesi biraz zaman alan bu esnada da hayli acımasız olabilen bir oyun çünkü FFT. Oyun içi dengelere de pek dokunmamışlar gibi geldi bana ama açıkçası. O yüzden ardışık olarak gelen Wiegraf, Belias ve Zalera gibi savaşlar Tactician mode’da biraz can sıkıcı hale geldi doğrusu (biraz dediğim küfür kıyamet apartmanı inlettim). Çünkü oyunun orijinalinde bile bu savaşlar oldukça dengesizdi ve bu adaletsizliğe müdahale edilmediği için zor moda alınca da tamamen ayarsız, saçma sapan bir hale gelmişler. Belias’ın, hatta yancılarının bile vurduğu neredeyse her karakteri tekte alması çok da adil ve bir iş değil. Oyunun açık ara en zor savaşının gene oyunun sonunda değil ortasında olması ve bu savaşlara hala belirli set-up’larla gelinmek zorunda olması pek hoş olmamış. Ekibin bu tarz savaşlara müdahale ederek daha makul hale getirmesini beklerdim. FFT’i ilk kez oynayan pek çok oyuncu bu savaşlara Normal zorlukta bile takılacak, hatta bizim 25 sene önce yaptığımız gibi karakterini komple elden geçirmek zorunda kalacaktır.
Oyun dengelerinden bahsetmişken, Ivalice Chronicles sadece boss’lar değil genel olarak bu konuya pek dokunmamış gibi. Zira karakter ve sınıf dengeleri de pek değişmemiş. Mesela Orlandu gene aynen oyunun overkill karakteri olarak devam ediyor, ekibinize katıldığı andan itibaren orijinalinde olduğu gibi düşmanlara terör estiriyor. Benim gibi oyuna aşina çoğu kişi internette Orlandu nerf’lenir diye düşünüyordu halbuki. Aynı şekilde karakter sınıfları arasındaki güç farkları da aynen devam ediyor. Samuray, Geomancer, Mystic, Dancer gibi sınıflar diğer sınıflarda kullanacağınız birkaç skill hariç gene aynı işlevsizliğini sürdürüyor, sınıflar arasında oldukça belirgin güç farkları var. Şahsen benim oyunda denge adına gerçekten dokunulduğunu düşündüğüm tek şey Steal ya da Rend gibi isabet oranları %20 civarında olan skill’ler oldu. Bu tarz skill’lerin isabeti %60’lara kadar çekilmiş ve bunları kullanan sınıflar bir nebze daha tenezzül edilir hale gelmiş. Eğer oyun içi dengelerde başka değişiklik varsa inan ben fark edemedim bile o kadar saat oynamama rağmen, o denli küçük dokunuşlar yani.
Mekaniklerden uzaklaşıp gelelim biraz da diğer değişikliklere. Ekibinizin bütün yetenek ve ekipman ayarlarını yaptığınız, başında çok ciddi bir zaman harcadığınız takım ekranındaki menüler de tamamen elden geçirilmiş. Ben orijinal oyunu yıllarca oynayıp menüleri neredeyse omurilik refleksi haline getirdiğim için başta uyum sağlamakta zorlandım ama alışınca yeni menü sisteminin ne kadar iyi olduğunu net şekilde anladım. Özellikle de sınıf ve skill’ler ekranının. Tek tuşla o sınıfa geçebilmek için hangi gereksinimlerin olduğunu (Black Mage olabilmek için iki level Chemist olmak gibi), sınıfın genel özelliklerini ve karakterin o sınıfa dair hangi skill’leri öğrendiğini öğrenebiliyorsunuz. Ayrıca her karakter için birden fazla ekipman seti ayarlayıp bunlar arasında kolayca geçiş yapabiliyorsunuz. Gökten yağmur gibi farklı status effect’ler yağdıran boss savaşları öncesinde hayli kullanabileceğiniz bir özellik bu.
BAŞIM ŞİŞTİ
Oyunun atmosferinde en büyük değişikliği yaratan şey ise dükkân sahiplerinin konuşmalarına kadar istinasız her diyaloğa seslendirme eklenmesi olmuş. Bu seslendirmeler her karaktere müthiş bir kimliğin yanı sıra oyuna daha ciddi bir hava katmış. Seslendirme ekibinin genel performansını da çok beğendim bu arada. Lakin bazı savaşlarda o kadar çok konuşma oluyor ki bir noktadan sonra illallah edip “SUSUN ARTIK! HAY SİZİN ÇENENİZE!” diye bağırmak istiyorsunuz. Neyse ki daha önce bahsettiğim hızlandırma butonu R1 burada da derdinize derman oluyor. Oyun çeviri olarak PSP sürümünün çevirisini temel alıyor ki direkt PS1 sürümünden buraya geçecek olan arkadaşlar metinlerin ne kadar değiştiğine hayret edecekler. Bazı diyaloglar da ayrıca elden geçirilmiş. Küfür ve tecavüz gibi yetişkin temaları oyunun orijinalinde hiç hatırlamıyorum ben, burada bahsedildiği yerleri görünce şok oldum doğrusu. Orijinal Japonya sürümünde yer alıp Batıya gelirken tırpanlanan içerikler miydi bunlar, insan merak ediyor doğrusu.
Bu arada kabul etmek gerekiyor, oyunun öyküsü ilk kez oynayanlar için hayli karışık gelebilir. Ekip de bence bu durumun gayet farkında ki State of the Realm diye yepyeni bir menü eklenmiş, oyundaki olayları kronolojik sırayla özet olarak takip edebiliyorsunuz tarih dersi gibi. Ama ilk kez oynayacak arkadaşlara bunun haricinde oyunda yer alan karakter profillerini de okumalarını mutlaka tavsiye ederim. Olayların gidişatına göre profiller de güncelleniyor ayrıca, ara ara dönüp bakın derim. Oyunun sadece Japonya sürümünde yer alan, macera tüneli kitapları tarzı seçimleri sizin yaptığınız kitaplar da oyuna eklenmiş ama ben çok keyif aldığımı söyleyemem. Birer kez okuyup bıraktım.
Orijinal oyunda Beowulf ve Cloud Strife’ı içeren iki tane yan görev vardı hatırlarsanız? Bir rehber ile oynamıyorsanız çoğu oyuncunun farkında olmadan es geçtiği yan görevlerdi bunlar. Ivalice Chronicles’la birlikte bu yan görevleri kaçırmadan takip edebileceğiniz mavi renkli bir gösterge eklenmiş. Daha da önemlisi, orijinal sürümde Cloud oyuna 1. Level’da geldiği için oyunda işe yarar hale getirebilmek için saatlerce level kasmak gerekirken ve Ivalice Chronicles’da ekibinizin seviyesine uygun bir level’da katılıyor oyuna. Tadını çıkarta çıkarta kullanabilirsiniz artık kendisini.
Oyundaki her geliştirmeden tek tek bahsetmek istemiyorum ki bu haliyle bile bayağı uzattım aslında. Oyunun neleri içermediğine gelirsek de PSP versiyonu War of the Lions’daki ekstra içeriklerin hiç biri Ivalice Chronicles’ta yer almıyor maalesef. Halbuki o sürümde oldukça güzel ekstra karakterler, sahneler ve içerikler vardı, özellikle de ara sahnelerin sanat tarzı çok hoştu. Yapımcı ekip “Oyunun orijinalliğini korumak istedik, o yüzden eklemedik” gibisinden bir savunma yapmış ama yemez. Ekstra içeriklerin hiçbiri oyuna zarar veren değil, aksine oyunun öyküsünü bile derinleştiren şeylerdi çünkü (Ovelia’nın bıçağı nasıl aldığı gibi). Oyuna en büyük eksiyi buradan yazıyorum.
İncelemeyi sonlandırmadan önce şunu tekrar belirtmek isterim; Final Fantasy Tactics orijinal haliyle bile olağanüstü, PS1 gibi bir konsola nasıl çıktığına hayret edeceğiniz kadar detaylı bir oyun. Oyunu daha önce defalarca kez bitirmeme rağmen gene aynı keyifle oynadım, hatta eşim bile “Amma sardı ya bu oyun seni” dedi sanki ilk kez oynuyormuşum gibi. Aynı şekilde öyküsü de dönemi için gerçekten muazzam. Sınıf çatışmalarından tutun halkın dini gerçekleri saptırarak halkı yönetmesine kadar sağlam temalar içeren, o kadar iyi yazılmış bir öykü ki. Üzerine saydığım geliştirmeler de eklenince resmen tadından yenmez hale gelmiş. Kısa süre içerisinde 50 saatten fazla zaman gömdüm. Yakın dönemde bu tabiri çok kullandım ama PSP içerikleri olmasa bile oyunun oynanması gereken nihai sürümü kesinlikle The Ivalice Chronicles olmuş. İster daha önce bitirmiş olun, ister ilk kez deneyecek olun, taktik-RYO’lara gönül veren her oyuncunun mutlaka denemesi gereken, hatta türünün tartışmasız zirvesi bir oyun bu. Oyunculuk hayatımın en önemli oyunlarından birini yıllar sonra inceleme şansını elde ettiğim için de kendimi çok şanslı hissediyorum.
YENİ BAŞLAYACAKLARA ÖNERİLER Yazıda da belirttiğim gibi, ilk kez oynayacaklar için doğru şekilde oynamayı öğrenmesi biraz zaman alan bir oyun. Her karakter sınıfı maalesef aynı güçte olmadığı için bu süreci daha az acılı hale getirmek için de bazı önerilerim var. Oyunun ilk chapter’larında ekibinizde Knight, Monk, Black Mage ve Summoner sınıflarından birer kişi olması işinizi biraz daha kolaylaştıracaktır. Bu denkleme yüksek yere mevzi alan bir de Archer ekleyebilirsiniz bazı savaşlar için. İlerleyen bölümlerde de ekibinize mutlaka birer Ninja ve Dragoon eklemenizi öneririm. Diğer karakter sınıfları direkt güçsüz diyemem tabi ki direkt olarak onları kullanmaktansa o sınıflara ait bazı yetenekleri bu karakter sınıflarına yedirmenizde fayda var (Geomancer’ın Attack Up, Samurai’ın Two Hands, Thief’in Movement+2 yetenekleri gibi mesela). Oyunun sonlarına doğru düşmanların verdiği hasarlar bayağı arttığı için HP’si düşük büyü grubu karakterler biraz daha işlevsiz hale geliyor yalnız, haberiniz olsun. Ayrıca seçtiğiniz karakter sınıfı ne olursa olsun, karakterlerinize öğreteceğiniz ilk skill Squire’e ait “Job Points Up” olsun. Yoksa yeni skill’ler öğretme süreci bir hayli uzuyor. Son olarak da oyunun kanseri Wiegraf savaşına takılıp kalmak istemiyorsanız baş karakterinize Critical: Recover HP (Monk), Auto-Potion (Chemist), Double Wield (Ninja) gibi yetenekleri öğretmenizde fayda var. Benden söylemesi. |
Başlıklar
Taktik RYO’ların kralı Final Fantasy Tactics’i getirdiği geliştirmelerle göğe yükselten, tahtını sağlamlaştıran, hatta ilk günkünden bile fazla keyif almanızı sağlayan bir Remaster olmuş. Ah bir de PSP içerikleri olsaydı keşke…
- Yeni eklenen sıra göstergesi ve hamle iptali seçeneği oyuna taktiksel açıdan çok şey katıyor
- Hızlandırma özelliği rastgele savaşları ve level kasma süreçlerini çekilebilir hale getiriyor.
- Menüler çok daha kullanışlı hale gelmiş
- Seslendirmeler oyuna yepyeni bir kimlik katmış
- Oyunun orijinal senaryosu ve müzikleri efsane. Gene aynı zevkle de oynanıyor.
- PSP içeriklerinin olmaması çok kötü olmuş
- Oyun içi dengelere pek dokunulmamış, bazı boss savaşları gene ayarsız kalmış























