Pentiment - İnceleme

Zamanın çarkı kimse için durmaz Andreas...

Son yıllarda hatta belki de hayatımda oynadığım en sıra dışı, en enteresan oyun olabilir Pentiment. Uzaktan bakınca hiç de öyle tuhaf bir oyuna benzemiyor aslında, bildik iki boyutlu el çizimi macera oyununu al üzerine de bir tutam RYO çal. Rustik bir arka planda cinayet çözmece değil mi işte? Aslında evet, ama ilk bakışta çok basit gelen bu tabloya dikkatli bakınca arka planda gizlenen katmanları görmeye başlıyosunuz... Ki bu da bizi "Pentiment" kelimesinin kökenine getiriyor.

Oyunun ismini aldığı "Pentimento" kelimesi İtalyanca’da ressamın üzerini tekrar boyayarak değiştirdiği bir eserde alt katmanların görünür hale gelmesi anlamına geliyor. Genellikle de zaman geçtikçe üst katmandaki boyanın saydamlaşmasıyla altta gizlenen orijinal ortaya çıkmaya başlıyor.

Pentiment'i anlamak için de bu katmanları, gizli gerçekleri, alt metinleri dikkatli okumak gerekiyor. Josh Sawyer'ın gönlünden geçen fakat Microsoft'un desteği olmasa hayata geçiremeyeceğini söylediği Pentiment, gerçekten de ismiyle müsemma bir eser. Bana da biraz Return to Monkey Island'ı hatırlatıyor doğrusu. İkisinin de 2 boyutlu macera oyunu olmaları dışında bir bağlantıları yok gibi gözükse de ikisi de komedi ağırlıklı, çocuksu bir türe biraz yetişkin olmanın ağırlığını getirmiş, senaristlerinin hislerine tercüman olmuşlar gibime geliyor.

Doğrusu konusu ve ilk görselleri önümüze düştüğünde oyun pek tuhafıma gitmiş, biraz da “Josh Sawyer keçileri kaçırdı mı?” diye sorgulamama sebep olmuştu. Misal oyunda hiç seslendirme yok. 2022 yılındayız, olacak şey mi bu? Tamam müzikler sanat eseri ama? Tuhaf bir şekilde konuşma baloncuklarının el yazısıyla fıtı fıtı ses efekti eşliğinde yazılması, “Tanrı, İsa, Mesih” gibi kelimelerin en son kırmızıyla eklenmesi, arada yanlış yazılmış harflerin silinip düzeltilmesi bu ses ihtiyacını fazlasıyla karşılıyor. Sinirle konuşunca mürekkeplerin etrafa saçılması gibi hoş detaylar da cabası. Adeta ilk baştaki fikrimin aksine oyun boyunca “Keşke sesli olsaydı” dediğim bir an bile olmadı. Hele ki okuma yazma bilmeyen köylülerin basit bir el yazısıyla, rahiplerin kalın bir gotik fontla “konuşması”, matbaa işleriyle haşır neşir olanlar ve daha modern okumuş kesimin matbaa harfleriyle tersten basılıp sonra bir anda ters yüz edilen konuşma baloncuklarıyla ifade edilmesi falan oyunun atmosferine cuk oturmuş. Hatta o kadar alıştırıyor ki kendine, başka türlü olsa bütün büyü bozulurmuş, tadı kaçarmış gibi hissettiriyor.

Tüm oyun ekranının aslında bir kitabın resimli sayfaları olarak tasvir edilmesi de pek tatlı. Üstelik oyun içinde bahsedilen (ve Avrupa tarihi okullarda detaylı öğretilmediğinden pek çoğumuzun aşina olmadığı) terimler, kitaplar ve hatta kişiler altı çizgili olarak yazılıyor ve bu kelimelere tıkladığınızda kitabın kenarlarında yazarın notları misali açıklamalar olarak gözüküyorlar. Kahramanımız Andreas’ın kitap süsleme işiyle meşgul bir sanat erbabı (Illuminator – Müzehhip) olduğunu hesaba katacak olursak bu arayüzden daha iyisi olabilir miydi? Sanmıyorum.

Söz konusu kahramanımız Andreas Maler, Bavaria'nın ufacık bir kasabasında kendisine bir oda kiralamayı kabul eden Gertner ailesinin yanında konaklayan, Kiersau Manastırı'nda başyapıtını bitirmek için sabah akşam fırça sallayan işinde gücünde bir kardeşimiz. Fakat sene de Martin Luther'in, Katolik Kilisesi'nin ve Papa'nın günahları para karşılığı affetmesine dair eleştirisi olan 95 Tez'in Hristiyan alemine buzdağı gibi çarptığı 1517 senesinin hemen ertesi. Kasabaya gelen daha okumuş kişiler "Bu Katolik kilisesinin kendine bir çeki düzen vermesi lazım!" diye konuşadursun, matbaa çıktı çıkalı el yazması kitap işinden kaldırdığı paradan olan Kiersau Manastırı zaten dokunsan patlayacak, köylülerse yeni başrahibin sırtlarına bindirdiği ek vergiler ve kurallar yüzünden hayatından bezmiş haldedir...

Kısacası fırtına bir yerlerde güç toplarken, Andreas bela aramasa da bela onu bulunca kendini bir anda bu keşmekeşin ortasında cinayet çözmeye çalışırken buluyor. Tabii Andreas okumuş çocuk, nerede ne okuduğunaysa biz karar veriyoruz. Aynı zamanda hem köylülerin hem de rahiplerin güvendiği yegâne kişi olabilir. Bu da onu ipuçlarını toplamak, şüphelileri sorgulamak ve suçluyu ortaya çıkarmak için tam ideal kişi yapıyor. Ha bir de işin kişisel bir yönü var tabii; eğer asıl suçluyu bulamazsa suç sevdiği ve saydığı bir kişinin üzerine kalacak zira.

İşte geldik yazının başında bahsettiğim rustik arka planda cinayet çözmece hikayesine. Bu hikâye, Tassing kasabasının bize çizeceği tablonun en üstte görünen katmanı. Bunun hemen altındaysa Tassing’in Roma harabeleri üzerine kurulmuş tarihi yatıyor. Daha da altındaysa gelmekte olan büyük toplumsal değişikliğin her kesimde yarattığı huzursuzluk. İşte bu katmanlar soyuldukça asıl gerçeği görebilmeye başlıyoruz.

Ama sanmayın ki dedektiflik yeteneklerinizle her olayı çözüp, herkesi kurtarıp Tassing’i uzay çağına çıkaracaksınız. Bu öyle bir oyun değil. Pentiment, modern hayatın keşmekeşinden uzak, her şeyin basit olduğu o eski güzel günlere özlem oyunu değil kesinlikle. Tam aksine, pembe gözlükleri çıkarıp da baktığınızda o eski günlerin hiç de kolay ve tasasız olmadığını gözler önüne seren bir oyun. Bir mektup yazıp cevabını almanın haftalar sürdüğü, hak hukuk denilen şeylerin sadece belli kitlelere ait olduğu, basit bir hastalık yüzünden en sevdiklerini kaybetmenin normal sayıldığı bir zamanı anlatan, ağır ve duygusal bir oyun. Ve en önemlisi de gerek bir kasabayı gerekse tüm dünyayı değiştirecek olaylar yaşanıp bittikten sonra tarih kitaplarında “İsyan ettiler, devrim oldu, reform yapıldı, yönetim değişti” gibi kısacık özetlenen olayların, o dönemi yaşayan insanlar için ne büyük trajediler anlamına geldiğini bizlere hatırlatan bir oyun.

Bu kadar ağır konulara girdim diye Andreas bizi üzüntüden helâk edecek sanmayın. Ha, onu da yapacak ama aynı zamanda yüzümüze umutlu bir gülücük de konduracak. Yapacağınız seçimlerle tarihin akışını değiştiren o efsanevi kahraman olmayacak belki ama küçük bir çocuğun hayallerinin peşinden koşmasını sağlayacak, çekingen bir adamın sevdiği kadına açılıp mutlu bir aile kurmasına vesile olacak. Ya da belki tam aksi... Kısacası yaptığınız seçimlerin etkisini Tassing’in her yerinde göreceksiniz. O yüzden seçimlerinize dikkat etmekte fayda var. Öyle yukarıdan aşağıya her seçeneği denemek de yok üstelik. Bu gerçekçi bir oyun demiştim. Milleti kızdırıp sizinle konuşmayı bitirmelerine sebep olabilir ya da özel diyaloğumu kullanayım derken “Her lafının başında ben hukuk okudum diyen züppe değil mi o?” diye ikna çabalarınıza eksi alabilirsiniz.

Seçimler demişken dikkat etmeniz gereken bir şey daha var ki o da her ipucunu takip etmek için yeterli vaktinizin asla olmaması. Zira zamanın çarkı kimse için durmuyor. Sizce önemli olan birkaç ipucunu takip edip iyi bir tahmin yapmaya bakacaksınız, diğer yolları görmek için de oyunu tekrar tekrar oynamanız gerekecek zira şurada kaydedeyim de sonra farklı bir seçim yaparım deme imkânınız yok. Olsa zaten oyunun “yaptığın seçimlerin sonuçlarıyla yaşama” temasına aykırı olurdu. Neyse ki Pentiment çok uzun bir oyun değil, oyunu bitirdikten sonra çok geçmeden tekrar başlayacağınıza ve bambaşka şeyler deneyeceğinize garanti veriyorum. Defalarca oynanası, üzerinde düşünülesi, eşe dosta oynatıp bir de onlarla birlikte yorumlanası... gerçekten bambaşka bir oyun.

SON KARAR

Alışılageldik tarihi oyunların aksine, fazlasıyla gerçekçi ve zaman zaman üzücü fakat kesinlikle en az bir kere tecrübe edilmesi gereken bir oyun.

Pentiment
Harika
9.0
Artılar
  • İsmine yakışır derinlikte çarpıcı bir hikâye
  • Arayüz, grafikler, müzikler temayla nefis bir uyum içinde
  • Tekrar oynanabilirliği yüksek
Eksiler
  • Glossary’de aradığını bulmak biraz zor
YORUMLAR
MannelliRosa
17 Şubat 2023 19:15

[Bu yorum kullanıcı tarafından silinmiştir]

Parolamı Unuttum