Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.
Lise sondayken matematik ve fenden nasıl bıktığımı hâlâ hatırlıyorum. Aynı soruları tekrar tekrar çözmenin, aynı teoremlerle gerçeklikten kopuk halde uğraşmanın beni çileden çıkarışı resmen aklıma kazınmış durumda. Ama evden atmaya kıyamadığım, ne belgeler gümlese de kıllarına zarar getirmediğim lise ders kitaplarım durur evde. Sapıkça bir şekilde ara ara açıp Lise 3 fiziği (o zamanlar lise sondu tabii) takip eder, geometri falan çözerim. Meğersem seviyormuşum, ama üstümdeki baskı kabul edilemezmiş o zamanlarda.

Şimdi Cloud Chamber’a ve benden bilime dair beklentilerine bakıyorum da, konudaki eksikliğim nasıl da batıyor gözüme… O nedenle o Wikipedia sayfası senin, bu M.I.T. makalesi benim koşturuyorum. Çünkü karşımda neredeyse 3 haftamı gömdüğüm ama daha fazlasını imkân olsa gömmeye devam edeceğim, oyunumsu bir proje var.
1975 YILINDA…
Şimdi “Cloud Chamber bir macera oyunu” diyeceğim, olmayacak. “Bulmacalara dair ipuçları buluyorsunuz” diye dökülecek parmaklarımdan, ama vazgeçeceğim. Her oyunu açtığımda girişinde yazan o “Headphone Experience” logosunun deneyim diyen ikinci kelimesi gibi biraz tanımsız Cloud Chamber. Ama gelin, kesin tanımlardan kurtaralım kendimizi. Ben ortada ne olduğunu, neler döndüğünü anlatayım size, siz de anlattıklarıma göre oyunu subjektif şekilde değerlendirin. Çünkü Cloud Chamber’ın mercekle yönlendirilmiş ışık huzmesi misali odakladığı o tek noktadaki oyuncu tipiyseniz, koşa koşa içine dalmanız gereken bir proje var ortada.

Cloud Chamber hem üç gencin hikâyesi, hem kökleri 1970’lere dayanan bir bilim enstitüsünün süreci, hem de bir kızın annesine ne olduğunu bulma macerası. Petersen Enstitüsü, başındaki Gustav Petersen ile Danimarka’da farklı kollarda çalışmalar yapmaktadır. Gustav’ın kızı Kathleen ise bir taraftan enstitüde çalışırken diğer tarafta genç nesille bağ kurmak ister. Gustav Facebook, Twitter falan bilmez ama Kathleen gençlerle aralarındaki uçurumun günbegün genişlediğini hissetmektedir. O nedenle enstitüyü tanıtacak bir belgesel, bir görsel ürün çıkarmak ister ortaya. Ama diğer tarafta Kathleen’in de kendi başına sürdürdüğü, izlerini kemiklerinde bile hissettiği başka bir araştırma konusu vardır: Annesi. Ingrid, tam olarak başına ne geldiğini bilmediğimiz ve aynı zamanda Gustav’ın da eşi olan kişi. Kathleen’in amaçları, süreci, bağları ise tümüyle oyunun içinde bulabileceğiniz kapalı bir kutu.
EMEĞE SAYGI, REPLERİ GÖRELİM…
Oyuna aynı bir DVO’daymış gibi hesap yaratarak giriyorsunuz. Hatta DVO yerine bir forum sayfasındaymış gibi diyeyim. Çünkü yaptıklarınız, ikincisine daha yakın. Oyunda bir veritabanındasınız. Bu veritabanı 10 ana bölüme ayrılmış durumda ve bu bölümlerin içinde değişken sayılarda düğüm (node) var. Bu düğümler, Kathleen ve ekibinin belgeselinden video parçaları, yazılı metinler, fotoğraflar, el çizimleri gibi parçalardan oluşuyor. Tüm bu parçalar, Cloud Chamber ve onun içindeki karakterleri bir şekilde tanımlıyor, bir şekilde netleştiriyor sizin görüş alanınızda.

Ama dediğim gibi, Cloud Chamber bir forum gibi. O nedenle aslında oradaki her bir oyuncu birlikte hareket ediyor. Çünkü işin alışılmadık tarafı, bu düğümlerdeki parçalar tek başlarına bir anlam ifade etmiyorlar, kronolojik değiller, özetle karmakarışıklar ve her birinde (sonlara gelene kadar) kafanız daha da fazla karışıyor. O noktada da diğer oyuncular devreye giriyor. Her düğümün yanında bir mesaj alanı var. Orada en son atılan mesajı ya da en popüler olanını görebiliyorsunuz. İnsanların o düğüme dair teorileri, fikirleri, birbirilerini düzeltmeleri, yani sıkı bir tartışma dönüyor. Siz de kafanız karışık o düğüme bakmak yerine balıklama bu gruba katılıyorsunuz.
Bu fikir paylaşımı sadece düğümlere, senaryoya ya da Petersen ailesine çözüm bulmak için kullanılmıyor. Çünkü her ana bölüm içinde başta ulaşamadığınız düğümler var. Bu düğümlere ulaşabilmeniz için bulunduğunuz bölüm sayısı kadar beğeni almalısınız, yani "katkı yapan kullanıcı" (contributing user) olmalısınız. Birileri sizi okumalı ve yazdıklarınızı mantıklı bulmalı yani. Aynı şekilde siz de okumalısınız, mantıklı bulduklarınıza beğeni vermelisiniz.
Gerçekte bir Petersen Enstitüsü yok. Yani, en azından başında Gustav Petersen’ın olduğu bir enstitü yok. Ama oyunun böyle kurgusal bir yerde geçiyor olması, gerçekle bağları olmadığı anlamına gelmiyor. Danimarka’da olan bu sözde kurumun çevresinde dolanan tüm kavramlar gerçek. Hatta o kadar gerçek ki, oyunun içindeki kurgu kurum ve kişileri bir noktadan sonra gerçekten ayıramaz hale geliyorsunuz.
INGRID PETERSEN DER Kİ…
Cloud Chamber, bazı ufak aksaklıkları olmasa müthiş bir deneyim olarak geçecekti kayıtlara. Şu haliyle bile bana göre ayaklarını çok sağlam basıyor yere. Bir kere her bir karesi, her bir düğümü oya gibi işlenmiş bu oyunun. Her şey temaya uygun. Gerçek oyuncuların kullanıldığı videolar, not kağıtları, eski daktilo yazıları mükemmel şekilde yerlerine oturuyor. Çekimler nerede yapılmış bilmiyorum ama bir senaryoyu benliğimle tümüyle kabullendim. Oyunculuklar Oscar alacak seviyede olmasa bile hiç fena değiller.
Ama asıl bomba, işin bilimsel kısmında ve detaya gösterilen özende ortaya çıkıyor. İpuçlarının arasına saklanmış o kadar ufak detaylar var ki. Mesela bir kağıt yığını var düğümlerden birinde. Kenarda karalanmış bir binary kod var. Bunu alıp nota döktüm, ardından bir ASCII çözücüsünden baktım. Sonuç: j’teme. Fransızca “Seni seviyorum” demek. Neden bu cümle? Neden Fransızca? Neden notun kenarında? Kim yazmış? Bunların her biri kafaya kazınan, çözüm bulamadıkça da silinmeyen şeyler.

Kimi düğümlerin oyuncular tarafından yapılmış öyle uzun açıklamaları var ki. Üstelik etrafta bir tane bile troll yok. Bir tane bile “like plox” yazan yok. Oyunda moderasyon yok. Yazdığınız şey, yazar yazmaz orada gösteriyor kendini. O nedenle birisi temizlemiyor. Oyunun kitlesi olgunluğunu baştan sona koruyor. En ufak bir hakaretle, en ufak bir saygısızlıkla karşılaşmadım ki etkileşime girdiğim birçok insan oldu.
Oyunun ayrıldığı ana 10 bölüm, içeriğindeki düğümlere uygun bir görselleştirmeye sahip. Dijital bir zihnin yollarında turluyor gibisiniz. Ama dediğim gibi, bir kronoloji yok. Yükseklik farkı, önemi belirtiyor sadece. Daha yukarıda olan düğümler daha önemli bilgiler içeriyor. Ama birkaç belgesel parçası dışında (evet, gerçek bir belgeselden konuyla bağlantılı bilgiler de var) hiçbir düğümden sıkılmadım.
Cloud Chamber’ı tökezleten kısmının aslında oyunda en çok vakit geçirdiğiniz yer olması gerçekten çok acı. Oyunun iletişim kısmı, yani mesaj sistemi ufak ama çıldırtan hatalara sahip. Yazı yazarken olur da düğümün içeriğine bakmak isterseniz, yazı alanı bir anda tek satıra dönüşüyor. Yazıda düzeltme yaptığınızda normale dönüyor hemen. Ama araya yoktan harf yazıp silmek keyifli bir şey değil. Benzer şekilde aşağılara indikçe yorumlar güncelleniyor. Ama bazen bu güncelleme donup kalıyor. Söylenen şeyleri bir yere kadar görebiliyorsunuz sadece.
Bu sistemsel problemler ötesinde topluluğa dair tek sıkıntı ise beğenilerin akmıyor da damlıyor olması. Mesela 7. bölümde 7 beğeniye ihtiyacınız var ve şu anda bu, ulaşılması zor bir nokta. Ama imkânsız değil, üstelik Cloud Chamber 3 günde bitirip kaldıracağınız bir oyun da değil. Bu incelemeyi yazarken hâlâ izleyemediğim düğümler vardı, beğeniler tamamlanmadığı için. Ama insanlarla girip konuşuyor, teori çarpıştırıyorum. Okumam gereken 7 sayfalık bir M.I.T. makalesi var yakıt sentezlemeye dair mesela. İpucundaki iki farklı kavramı araştırırken buldum, oyun bana link falan vermedi. İşte böyle, merak ve araştırma güdünüzü kaşıyıp duran bir oyun Cloud Chamber. Bana sorarsanız, son yıllardaki en devrimsel denemelerden. Eğer araştırma yapmak kanınızda varsa, İngilizceniz de sizi yarı yolda bırakmayacaksa Cloud Chamber verdiğiniz her bir kuruşun hakkını verecektir.
NOT
8+
KÜNYE
Cloud Chamber (PC)
Tür: DVO / Macera / Sosyal Deney
Yapım: Investigate North
Dağıtım: Investigate North / Steam
Kutulu Fiyatı: -
Dijital İndirme: 19$
Yaş Sınırı: -
Bulunduğu Platformlar: PC
Ne İyi?
-Yarattığı atmosfer
-İçeriklerin kalitesi
-Kathleen gönlümü kaptırabilirim sana!
Ne Kötü?
-Bazı bölümlerin müzikleri acıtıyor
-İngilizce bilmeyenler, üzgünüm
-Arayüzü bir yamasaydınız
















