İlk Bakış - Titanfall

‘Call Of Mechas’ mı, yoksa bambaşka bir şey mi?

Ne yalan söyleyeyim, E3’teki ilk tanıtım videolarını izledikten sonra Titanfall için öyle aman aman bir heyecan duymamıştım.

Evet, Call Of Duty’yi bugün bulunduğu noktaya getiren adamların, yani Zampella ve West’in elinden çıkan bir yapımdı (Gerçi West sonradan ayrıldı, ama olsun). Ve evet, Robotek ve Voltran sağ olsun, küçüklüğümden beri ilgi duyduğum mechalar da vardı içinde. Yine de “içinde robotlar olan Call Of Duty klonu” imajından kurtulamamıştı benim gözümde. Sadece multiplayer olması da cabasıydı.

Yanılmışım. Üstelik bunu itiraf etmekten de çok mutluyum. Çünkü görünen o ki son zamanlarda oynadığımız en eğlenceli yapımlardan biri olacak ve bizi uzun bir süre başında oyalayacak Titanfall.

FRONTIER’A HOŞ GELDİNİZ

Yakın bir gelecekte geçen Titanfall evreninde insanlar galaksiye açılmış ve pek çok yeni güneş sistemi keşfetmiş durumda. Bu gezegenlerden bazıları kolonileşmeye açılmış olsa da insanoğlunun rahat rahat yaşayabileceği gezegenlerin sayısı çok fazla değil. Bununla birlikte değerli kaynaklar içeren gezegenler için tam tersi bir durum söz konusu. Özellikle de Titan üretimi için gerekli çoğu materyal bu dış gezegenlerden sağlanmakta. Bu yüzden Frontier olarak adlandırılan bu bölge kâşiflerin, tüccarların, kanun kaçaklarının, askerlerin, korsanların ve büyük şirketlerin savaş alanına dönüşmüş durumda.

IMC (Interstellar Manufacturing Corporation – Yıldızlararası Üretim Şirketi) adlı büyük bir firma bu bölgede faaliyet gösteren en etkili güçlerden biri. Şirketin ve hissedarların kârını arttırabilmek, Titan üretiminde bir numarada kalmak için gözünü karartan bu hırslı firma “şirketin menfaati için” yeri geldiğinde güç kullanmaktan da hiç kaçınmıyor. IMC’nin önündeki tek engelse Frontier’da yaşayan insanların haklarını ve sınırlarını koruyan Militia. Şirketin açgözlü politikalarına karşı duran Militia askerleri pek çok gezegende sık sık IMC ile çatışmaya giriyor. İşte oyun bizi bu çatışmaların ortasına atıyor.

Titanfall’da seçebileceğimiz üç farklı pilot sınıfı bulunacak: Assault (Saldırı), Tactical (Taktiksel) ve Close Quarter Battle (Yakın Muharebe) timleri. Her sınıfın bir anti-Titan silahı, standart bir tabancası olacak. Ayrıca kendilerine has bir silah daha taşıyacaklar: Assault timleri için makineli tüfek, Tactical sınıfı için otomatik hedef alan akıllı bir tabanca ve CQB timleri için de pompalı tüfek (onsuz olur mu?) Bu pilotlar sırtlarına astıkları jetpackler sayesinde uzun sıçramalar yapabilecek, duvarlarda koşabilecek, Titanların tepelerine sıçrayabilecek ve binaların ikinci kat pencerelerinden içeri sızıp oralara siper alabilecekler. Bu da oyun haritasına tam bir kaos, hız ve dikey bir açı getirecek. Bu da artık sadece sağımıza solumuza değil, üzerimizde yükselen duvarlara da dikkat etmemiz gerekeceği ve her an karşımıza birinin çıkabileceği anlamına geliyor.

TITAN DÜŞÜŞÜ

Titanlar aslında ilk başta kargo taşımacılığı, uzay araştırmaları ve kurtarma görevleri için tasarlanmış. Fakat her zamanki gibi insanlar bir başka parlak buluşu da silah olarak kullanmanın ve kendi kökünü kazımanın yolunu bulmuş elbette. Tıpkı pilotlar gibi onlar da kendi aralarında üç sınıfa ayrılıyor. Bunlardan ilki XO-16 savaş tüfeği taşıyan ve el bombası atabilen “Main Battle Titan.” Ayrıca müttefiklerimize sıkılan mermileri havada yakalayıp düşmanlarımıza geri gönderen “defensive vortex blocker” adlı ilginç bir teknolojiye de sahip kendisi. İkinci Titanımız 40 mm.lik ağır bir top kuşanmış ve kalabalık gruplara karşı oldukça etkili olan “Heavy Weapon Titan.” Üçüncü ve son mechamız ise diğer Titanlara yüksek oranda zarar verebilen, roketatar kullanan “High Explosive Titan.” Tabii bunların şimdilik açıklanan sınıflar olduğunu da unutmamak gerek. İleride farklı mecha ve pilot sınıfları görme ihtimalimiz hâlâ var.

Titanlar savaş başlar başlamaz emrimize amade olmayacak. Onun yerine ekranda 2 dakikadan geriye doğru saymaya başlayan bir sayaç belirecek. Süre dolduğunda gezegenin yörüngesindeki ana gemimize sinyal yollayacak ve kendi Titanımızın gökyüzünden aşağı hızla inmesini (Titanfall adı buradan geliyor) sağlayabileceğiz. Ne kadar çok düşmanı arka arkaya öldürürsek bu sürenin azalma hızı da o kadar artacak, ki bu da başarılı oyuncuları ödüllendirmenin güzel bir yolu. O andan itibaren dilersek mechamızı bizi takip edecek veya bir alanı savunacak şekilde programlayabileceğiz, dilersek de Titan’ın içine binip kontrolünü ele alabileceğiz. Robotumuz çok fazla hasar aldığındaysa zamanlamamızı iyi ayarlayabilirsek fırlatma koltuğunu ateşleyip gökyüzüne fırlayacak ve yere iner inmez de savaşmaya kaldığımız yerden devam edebileceğiz.

Titanlara yaya olarak karşıdan saldırmak ölüme davetiye çıkartmaktan farksız olacak elbette. Çünkü, muazzam ateş gücünü ve dayanıklı zırhını bir kenara bırakırsak, bu devasa makinelerin bizi bir böcek gibi ezmesi işten bile değil. Fakat binaların çatılarına ya da duvarlara tırmanıp veya farklı yollar deneyip çaktırmadan arkasına dolaşmak mümkün. Böylece zırhının bir kısmını söküp atabilecek ve böylece bazı önemli devrelerini ortaya çıkarabileceğiz. Ya da, daha da eğlencelisi, pilotun işini bitirmeyi başarabilirsek mechanın kontrolünü kazanabilecek ve kendi robotlarını düşmanlarımıza karşı kullanabileceğiz.

Yapımcıların özellikle vurgu yaptıkları bir diğer konuysa Titanfall’un kontrollerinin basitliği. “Eğer hayatınızda bir kez FPS oynadıysanız bile Titanfall’a alışmanız sadece birkaç dakikanızı alacak,” diyor Respawn yetkililerinden biri. Öyle ki tüm o duvar koşuları, jet-motorumuzla yaptığımız sıçramalar ve Titanların kontrolü gibi şeyleri sadece bir-iki tuşla yapabilecekmişiz.

Yapımın bir diğer güzel tarafıysa çatışmalar bittikten sonra yaşanan kaçma / kovalamaca bölümleri. Kaybeden tarafın kuyruklarını kıstırıp kurtarma gemilerine doğru kaçmaya çalıştığı, kazanan tarafınsa onları delicesine kovaladığı bu bölüm kulağa oldukça eğlenceli ve de heyecanlı geliyor.

SENARYO MU? O NE?

Respawn çalışanları, adına “campaign multiplayer” dedikleri yeni bir sistem üzerinde çalışıyor. Bu sistemin amacı hem oyuna sinematik bir anlatım katmak hem de bizlere tek oyunculu yapımlardan aldığımıza benzer bir deneyim sunmak. Bu amaçla her bölümün başında bizleri karşılayacak kısa birer video hazırlanmış, böylece olayı daha iyi özümsememizi sağlamaya çalışmışlar. Ardından diğer oyuncularla tanıştırılacağımız ve omuz omuza çarpıştığımız kişilerin sadece birer isimden ibaret olmamasını amaçlayan küçük bir geri sayım ekranına geçeceğiz. Yapımda bir de save sistemi bulunacak ve dilediğimiz zaman oyundan çıkıp daha sonra kaldığımız bölümden devam edebileceğiz.

Gördüğünüz gibi Respawn çalışanları bilindik CoD formülünü uygulayıp işi garanti altına almak yerine piyasadaki çoğu iyi fikri bir araya toplayıp eğlenceye ve hızlı oynanışa odaklı bir şey ortaya çıkarmaya çabalıyor. Ya da başka bir değişle Quake Arena, Unreal Tournament gibi eski oyunların eğlenceli oynanışı ile Modern Warfare tarzı daha güncel çok oyunculu yapımların sunduğu tecrübeyi birleştirmeyi deniyor. Üstelik gerek GamesCom gerekse Tokyo Game Show’da oyunu deneyenlerin yorumlarına bakılırsa bunu gayet de başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor. Elbette son kararı oyun çıktıktan sonra hep beraber oynayıp öyle göreceğiz; fakat o zamana kadar bu oyunu göz ardı etmemiz için bir sebep yok gibi görünüyor.

Titanfall, 2014’ün mart ayında PC, Xbox 360 ve Xbox One için çıkacak.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum