İnceleme: Metro Redux

SON DURAK: MOSKOVSKY! 

 

Bu yazı Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır.

Daha önce Rusya’ya hiç gitmedim; Rus tarihiyle ilgili bilgim de Çarlık döneminden geriye gitmez pek. Klasikler dışında Rus edebiyatını çok takip etmişliğim yoktur. Dolayısıyla Dmitry Glukhovsky’nin romanlarını okumadım; hatta Redux versiyonundan önce Metro oyunlarına da çok bakma şansım olmamıştı. Fakat geçen ay her ne olduysa ani bir kararla Metro Redux’ı indirip oynamaya başladım; bir hafta kadar sonra da bir Rusya seyahatim oldu. Bir şekilde yoğun bir şekilde Rus temasına maruz kaldım: Matruşkalar, kalpaklar ve metro… St. Petersburg sokaklarında gezinirken, hâlihazırda Artyom ile tanışmış olmamdan ötürü, o koca şehrin girift metrosu daha bir tuhaf göründü gözüme. Evet, Artyom’un hikâyesi Moskova’da geçiyordu, bense St. Petersburg’daydım. Öyle olsa bile eski Sovyetler Birliği kokusu halen tam olarak geçmiş değil ve sanıyorum Rus şehirlerinin tümünde benzer bir aroma var. Nevsky Prospekt istasyonundan itibaren gördüğüm orak çekiç oymaları o havayı yaşattı bana.  Gerçi sosyalist hülyalar içinde, Dostoyevski’nin yürüdüğü sokaklarda yürüme hevesiyle gittiğim Rusya’da gördüğüm Bentley sayısı, dünyada gezdiğim diğer ülkelerde gördüklerimin toplamından fazlaydı.

redux-1

Bu arkadaş canınızı çok sıkacak. Gözlerine bakmayın yeter.

Neyse efendim, Metro serisi altında çıkmış her iki oyun ve tüm indirilebilir içerikler tek bir paket altında birleşmiş. Grafikler ve diğer teknik özellikler basit bir elden geçirme operasyonundan çok daha fazlasına maruz kalmış. Geliştirici ekip eski grafikleri alıp yüksek çözünürlük sosuna bulamak yerine, çoğu kaplamayı, dokuyu ve hatta karakterleri baştan çizmeyi tercih etmiş. Orijinal oyunu oynayanlar, Redux’ı gördüğünde tanımakta güçlük çekebilir. Karşılaştırma videolarından gördüğüm kadarıyla aradaki fark, “bu ikisi ayrı oyun” dedirtecek kadar fazla. Bir de oyunun saniyedeki kare oranı o kadar stabil ki (60fps) resmen yağ gibi akıyor. (Bu arada “oyunun” derken karışmasın, hem 2033, hem de Last Light’tan bahsediyorum.) Kısacası Redux için teknik anlamda başarılmış diyebilirim.  

ÖLÜM ESKİDİR AMA HER İNSANA YENİ GÖRÜNÜR

Fakat bir de madalyonun öteki yüzü var. Ve o yüz, Redux’ın teknik tarafından da iyi… Açık ve net olacağım çünkü ben gibi kendini sürekli “hikâyesi için oyun oynamak” üzerinden tanımlayan bir FPS aşığının bu oyuna daha önce bulaşmamış olması adeta bir utanç vesilesi. Eski kafa bir ton şey, bazı yeni yorumlar, ilginç bir hikâye ve çekici anlatım tekniği, Metro’yu bir süredir karbon kopya gibi çıkan FPS oyunlarından çok çok ayrı bir yere zaten koymuş. Redux ise bu muhteşem oyunu alıp teknik anlamda yeni nesil seviyesine getirmiş. Peki, bu oyunu bu denli özel kılan ne? Geliştiriciler roman altyapısına sadık kalan bir dünya yaratmak için çok özenli davranmışlar. Ben uzun zamandır, bu kadar sıra dışı atmosfere sahip bir oyun görmemiştim. Açıkçası Metro evreni hakkında çok önyargılı davranmışım. Nükleer savaş, metroya sığınan insanlar, kıyamet sonrası tema artık sakız olduğundan, oyunun da bir şekilde sıkıcı olacağını düşünmüştüm. Eski metro istasyonlarının içinde insan medeniyetinin kalıntıları, yeni bir dünya kurmak için tırmalarken; koca dünya üzerinde bir avuç kaldığının farkında olmayan kimileri de eski hastalıklarını devam ettiriyor.  

redux-2

Welcome home Artyom!

Tüm o koridorlara sıkışıp kalmış bir oyun görmeyi beklerken, karakterleri ve atmosferi sayesinde adeta ekrandan taşan bir Metro çıktı karşıma. Artyom’un karakter gelişimi; başta önemsiz gibi görünen bir görevin, insanlığın kaderini tayine giden bir yola girmesi; metro hatlarında yaşayan halkların, aslında artık hiçbir önemi kalmamış politik sebepler yüzünden hâlâ birbiriyle savaşıyor olması ve tüm bunların ortasında beliren gerçeküstü varlıklar Metro dünyasını son derece zengin, sürükleyici ve ezber dışı kılıyor.

Redux versiyonunda ayrıca iki farklı oyun tipi bulunuyor: Birinde gizlilik gerektiren, hafiften korku/hayatta kalma türünü andıran bir oynanış varken, diğerinde aksiyonun dibine vuruyorsunuz. Tahmin edebileceğiniz gibi ben cephanenin, merminin sınırlı olduğu hayatta kalma modunu tercih ettim. Sürükleyici hikâye akışının ve iyi ayarlanmış temponun yanında düşmanları gafil avlayarak ilerlemek harika gitti doğrusu. Fakat bazı aksaklılar da yok değil: Etraftaki ışık kaynaklarını söndürerek, gölgelere saklanarak ilerliyorum, bunda hiçbir problem yok yalnız yapay zekâ her seferinde kolay lokma olmaktan kurtulamıyor. Beni görememeleri problem değil ancak bir türlü ateşin geldiği yeri tespit edip siper alamıyorlar. Durum böyle olunca da sinek gibi avlanıyorlar… Ya da diğer bir örnek ki bunu uzun zamandır bir FPS oyununda görmemiştim: Karanlık bir köşeye saklanıp pısın ve susturucusu olmayan herhangi bir silahla ateş edin. Sesinizi duyan düşman askerleri birbirlerinin peşi sıra kapıdan geçip sıktığınız mermiye kafa atıp öleceklerdir. Bakın, aynı durumu mutantlar için söyleyemem ki özellikle kütüphane bölümündeki yaratık kök söktürdü bana; radyoaktif serpinti nedeniyle deforme olup korkunç varlıklar haline gelmiş olan hayvanlar, özellikle kalabalık gruplar halinde saldırdıkları zaman son derece zorlayıcı olabiliyorlar. Çünkü çoğunun yakın saldırı özellikleri fazlasıyla güçlüyken sizin sadece silahlarınız var.

HER ŞEY ÖLÜM İÇİN YAŞIYOR

Silahlar Metro dünyasının geçer akçesi durumunda… Malzeme satın alırken bile para değil, mermi kullanıyorsunuz. Farklı silahlar için farklı mühimmat almak durumundasınız. Ben oyunu normal zorluk derecesinde oynarken pek cephane sıkıntısına düşmedim ama en üst zorluk derecesi muhtemelen en tatlısı olacaktır, özellikle de hayatta kalma seçeneğinde oynarken. Silahlar cidden ilginç olmuş. Eski medeniyetten kalan ve hasar gücü yüksek 44’lüklerden, etraftan toplanan çerçöp ile yapılmış otomatik tüfeklere kadar türlü seçenekleriniz bulunuyor. Bunları modifiye edebiliyorsunuz. Benim oyun boyunca genellikle tercihim altıpatlar benzeri bir fişek yuvasına sahip olan ve 6’lı ya da 8’li fişek atabilen pompalı tüfek; yanında da basit bir nişangâha ve susturucuya sahip eski model bir AK47 otomatik tüfek oldu. Bu ikisiyle hem açık, hem de kapalı alanları sorunsuz geçebildim. Elbette herkesin damak tadı farklı olacaktır. Mesela, bir Smith-Wesson ile tek atarak gitmenin keyfi çok başka…

redux-3

Gizlilik oyunun keyfini artırıyor ama yapay zekâ biraz daha iyi olsaydı…

Serüven boyunca malzemenizi de idareli kullanmak zorundasınız ki bunların başında ilkyardım paketleri ve gaz maskenizin filtresi geliyor. Metro hatlarından dış dünyaya çıktığınızda yapmanız gereken ilk şey gaz maskenizi takmak. Dikkatli olmanızı gerektiren iki durum var, birincisi gaz maskeniz hasar alıp kırılabilir, ikincisi hızla dolan filtrenizi değiştirmeniz gerekebilir. Tüm bu gaz maskesi olayı, açık alanda geçen savaşlara müthiş bir tempo katıyor. Maske kırılmasın diye yaratıkları yanınıza yaklaştırmamaya kasarken, filtre dolmadan ortamdan uzamaya çalışıyorsunuz. Bir de maskenizin camı kan olduğunda silmeniz gerekiyor ve evet bunun için bir tuş var… Karanlık ortamlar içinse kullanabileceğiniz iki oyuncağınız var: Fener ve gece görüş dürbünü… Bunların enerjisi çok dayanmıyor. O yüzden yanınızda taşınabilir bir akü bulunuyor. Ara sıra bu cihazı çıkarıp pille çalışan ne varsa şarj etmeniz gerek. Başıma geldiği için söylüyorum, oyuna dalıp şarj işini unutursanız, karanlık bir koridorda bir düzine mutant ile hiçbir ışık kaynağı olmadan kapışmak zorunda kalabilirsiniz. Tüm bu silah, ekipman ekolojisi, oyunu tekdüze olmaktan kurtarmış.

DİKKAT, OTOMATİK KAPI ÇARPAR

Şimdi gelin bu oyunu kimler oynamalı şeklinde kısa bir gruplandırma yapalım… Benim de içinde bulunduğum hiç oynamamışlar: Kesinlikle bu kişiler için Metro Redux bir hediyedir. Gidip hemen Artyom’la tanışabilirsiniz. İkincisi grupta daha önce oynamışlar var: Redux kesinlikle bir yeniden yapımdan fazlası. Özellikle seriyi sevmiş olanlar bir tadına bakmalı. Son grupta da yeni nesil oyunların döküldüğü bu günlerde zamanı kısıtlı olanlar olsun: Bence onlar da oynasınlar çünkü hikâye temelli ve old-school esintileri barındıran çok oyun yok maalesef.

redux-4

Dünya cehenneme dönmüş ama geçmişin hastalıkları halen iyileşmemiş.

Metro Redux, orijinal oyunlardan aldığı bayrağı yeni nesil cihazlara taşırken, emaneti çok iyi korumuş ve ileriye taşımış. Kesinlikle Redux versiyonları orijinallerden daha iyi. Yaptığım küçük karşılaşmalarda bu durumun aksiyle kesinlikle karşılaşmadım. Hem de tüm Metro külliyatı tek bir paket içinde daha ne olsun? Davay davay!

NOT

8+

KÜNYE

METRO REDUX (PS4)

Tür: FPS              

Yapım: 4A Games

Dağıtım: Deep Silver

Kutulu Fiyatı: 139 TL

Dijital İndirme: 112 TL (Steam), 119 TL (PSN)

Yaş Sınırı: +18

Platform: PC, Xbox One, PS4

Ne İyi?

-Grafikler yenilenmemiş adeta baştan oluşturulmuş, enfes

-Silahların balistik hissi muhteşem

-Metro şehirlerinin her biri çok iyi işlenmiş

-Nefis hikâye, bir o kadar da güçlü anlatım

Ne Kötü?

-Zaman zaman ağır çuvallayan yapay zekâ

-Nereden geldiğini anlayamadığınız ani ölümler 

YORUMLAR
Parolamı Unuttum