Sony ve Microsoft, Yeni Konsolları İçin Birbirlerini Kutladılar

Sahalarda görmek istediğimiz hareketler

Dün, PS5’in Amerika için çıkış tarihiydi bildiğiniz üzere. Microsoft, Xbox resmi hesabından yapılan paylaşımla, rakibini tebrik ederek PS5’in çıkış gününü kutladı. Böylece kendi sırasını da savmış oldu.

Hikâyenin gelişimi için bundan biraz daha geriye gitmemiz lazım tabii. Malumunuz, Microsoft 10 Kasım’da yeni nesil konsolları Xbox Series X ve Xbox Series S’i piyasaya sürdü. Konsolun çıkışında Xbox Twitter hesabından bir paylaşım yapıldı. PlayStation Twitter hesabından da o mesaja Mortal Kombat 11’den “Friendship Finisher” ile yanıt veriliyor. Xbox cephesi de “tabağı boş göndermeyelim, biz de çıkış gününde kendilerini tebrik edelim” diye düşünmüşler demek ki :)

Xbox hesabından paylaşılan tebrik mesajlarının ilkinde "Sony, çıkışınızı tebrik ederiz" denilirken, ikincisinde "Nesilden nesile sizinle rekabet etmek güzel" deniliyor.

Nintendo tarafının konu ile ilgili bir paylaşımı var mı bilemiyorum. Ama konsol piyasasının 2 önemli aktörünün böyle centilmence birbirlerini tebrik etmeleri gayet şık bir hareket.

YORUMLAR
doksanlariozleyenadam
13 Kasım 2020 20:06

sony'nin iyi ki rakibi var rakibi falan olmasa durumumuzu düşünmek bile istemiyorum.. last of us 2'yi falan heralde 1000 liraya oynardık

Ghost of Tsushima, 5 Milyon Kopya Satmayı Başardı

Yürü be Jin, kim tutar seni!

Ghost of Tsushima, 5 Milyon Kopya Satmayı Başardı

ABD’de Oyun Satışları Yılın 3. Çeyreğinde Yeni Bir Rekor Kırdı

Bu gidişle daha çok rekor görecek gibiyiz

ABD’de Oyun Satışları Yılın 3. Çeyreğinde Yeni Bir Rekor Kırdı

Pandemi döneminin oyuncu sayısını artırdığını, bunun beraberinde oyun satışlarında da bir ivme yakalandığını daha önce de sizlerle paylaşmıştık. Görülen o ki, süreç devam ettikçe oyun satışları ile ilgili yeni rekor haberleri gelmeye devam edecek.

Daha önceki haberlerimizde de bahsettiğimiz üzere NPD Group, düzenli olarak ABD oyun piyasası ile ilgili istatistikler paylaşıyor. Paylaştıkları son bilgilere göre yılın 3. çeyreğinde ABD’de oyun satışları tüm zamanların rekorunu kırarak yeni bir zirveye ulaşmış. Bahse konu dönemde toplam 11,2 Milyar $ düzeyinde bir harcama yapılmış, bu bir önceki yılın aynı dönemine göre %24 civarında bir artışa tekabül ediyor.

Sürpriz başarısıyla kendinden söz ettirmeyi başaran Among Us, bu çeyreğin en dikkat çekici yapımı olmayı başarmış durumda. NPD analisti Mat Piscatella, 4. Çeyrekte de yeni bir rekorun bizi beklendiğini düşünüyor. Bu düşüncesinde haksız da sayılmaz. Hem yeni konsolların çıkışı hem de bu dönemde gelecek önemli oyunlar var. Dolayısıyla piyasa bu dönemi oldukça hareketli geçirecektir. Bizim açımızdan nasıl bir dönem olacak, o konuya şimdilik hiç girmeyelim isterseniz :)

Hades'in Müthiş Seslendirmen Kadrosuyla Tanışın

Cerberus'ta sürpriz bir isim var

Hades'in Müthiş Seslendirmen Kadrosuyla Tanışın

Supergiant Games'in portföyünde zayıf oyun resmen: Bastion, Transistor, Pyre, hepsi de çok iyi oyunlardı ama Hades tümünü de geride bırakmayı başardı diyebiliriz. Hades hem görsel, hem oynanış, hem de seslendirme ve müzikler yönünden inanılmaz iyi bir oyun ve özellikle Yunan mitolojisine uzaktan da ilgisi olanları ayrıca mest edecek bir içeriğe sahip.

Oyunun belki de en dikkat çekici yanlarından biri seslendirmelerin oldukça etkileyici olması. Supergiant Games de kısa bir videoyla bizi Hades'teki çeşitli tanrı ve yaratıkları seslendiren kadroyla tanıştırmış.

Bu videonun sanırım en etkileyici kısmı bazı isimlerin, birbirinden farklı karakterlere nasıl da farklı seslerle hayat verdiğini görmek oldu. Örneğin baştan çıkarıcı ses tonuyla Aphrodite ve gorgon kılığındaki komik hizmetçi Dusa'yı Courtney Vineys seslendirmiş. Oyunun bestecisi Darren Korb hem Zagreus'u, hem Skellie'yi seslendirmiş.

Logan Cunningham ise anlatıcıyı, Poseidon'u, Asterius'u, Hades'i, Achilles'i ve Charon'u seslendirmiş ki her bir karakterin birbirinden ne kadar farklı sese sahip olduğunu da oyunu oynayanlar iyi biliyordur.

Seslendirme sanatçıları arasında bir de köpek var :) Sonuçta Cerberus'u seslendirmeye de birisi lazımdı, değil mi? O işi de Solo halletmiş işte.

Teamfight Tactics (Takım Savaşları) - İnceleme

LoL'ün Auto Chess girişimi ne kadar iyi?

Teamfight Tactics (Takım Savaşları) - İnceleme

MOBA türünün spot ışığı altında olduğu dönemlerde Dota ve League of Legends ikilisinin rekabeti uzun süre konuşulmuştu. Öyle ki iki oyun da kendine has kitlelerini oluşturmuş ve büyük espor turnuvaları düzenleyebilecek kadar genişlemişti.

Son dönemlerde Dota Auto Chess adındaki bir mod ile eski şaşaalı günlerine geri dönen Dota yine tanıdık bir yüzle karşı karşıya…

Tabi burada bu rekabete değinmeden geçmek neredeyse imkansız. Bildiğiniz üzere Valve, kendi logosuna sahip ilk Auto Chess oyununu yapacağını duyurduğunda, Riot Games’den de benzer bir açıklama gelmişti. “Ofisteki Riot’çular deli gibi Auto Chess oyunuyor” ifadelerini barındıran bu blog girdisi oyun dünyasını ikiye bölerek ‘yine içerik çalıyorlar’ ifadelerinin türemesine sebep olmuştu. Fakat ben bu durumu rekabeti artıracak ve Auto Chess türünün gelişmesini sağlayacak, bir şans olarak değerlendiriyorum.


“Taktik Savaşları”

League of Legends, karakterleri ve evreni ile Auto Chess türüne oldukça uygun bir oyun. Riot Games de elindeki bu fırsatı değerlendirmek için hızlı bir geliştirme sürecinin ardından Taktik Savaşları’nı herkesin beğenisine sundu. Henüz “açık beta” süreci kapsamında nitelendirebileceğimiz oyuna, yine League of Legends sunucusu üzerinden erişebiliyorsunuz.

Temelinde klasik Auto Chess mekaniklerini barındıran Taktik Savaşları’nın rakiplerine göre eksileri de artıları da mevcut. Bugün kendisini özellikle PC’deki diğer Auto Chess oyunu Dota Underlords ile sık sık kıyaslayacağım. Meramımı belirttiğime göre izninizle bu artı ve eksilere sırayla değinmek istiyorum.

Öncelikle oyunun tasarımı ve grafikleri, Dota Underlords’a nazaran oldukça yerli yerinde. Mobil oyun olduğunu yüz metre öteden belli eden Underlords, Taktik Savaşları’nın yanında maalesef sınıfta kalıyor. LoL’den alıştığımız akıcı animasyonlar, yumuşak grafikler ve çok daha fazlası tahtanıza keyifle bakmanıza olanak sağlıyor.

Seversiniz ya da sevmezsiniz, Auto Chess türünün temelinde RNG mekanikleri yatıyor. Tamamen olasılık ve şans üzerine kurulu bu sistemi bence çok iyi işliyor Taktik Savaşları. Fakat bu mekaniklerin dinamiklerini tersine çeviren bir durum var: karakterler.

Taktik Savaşları, karakter konusunda pek cömert değil. Rakiplerine nazaran çok daha dar bir karakter havuzuna sahip olan oyun, iyi işleyen RNG mekaniklerini gölgede bırakıyor

“Darius, Garen, Morde”

Eğer Auto Chess türüne yakın değilseniz buraya ufak bir parantez açmak istiyorum. Aldığınız bir karakterden 3 adet biriktirdiğinizde elinizdeki bu karakteri 2. seviyeye taşıyabiliyorsunuz. Bu sebeple sık sık aynı karakterlerden toplayarak 3. seviyeye çıkarmaya çalışıyorsunuz karakterinizi. Seviye atlayan karakterler hem daha fazla can hem de daha fazla saldırı gücüne kavuşuyor. Haliyle oyunun ana mekaniklerinden biri karakterlerinizi güçlendirmek oluyor.

Konumuza geri dönecek olursak; -yukarıda da bahsettiğim gibi- Auto Chess mekaniklerinin temelinde olasılık ve şans yatıyor. Bu olasılıklar türdeki her oyunda olduğu gibi seviyenize ve elinizdeki karakterlere göre belirleniyor. Örneğin 5. seviyedeyseniz 2 altın ile alabileceğiniz kahramanların marketinize düşme şansı yüzde 35’e yükseliyor. Tabi siz seviye aldıkça daha yüksek altınlar ile alınabilen karakterlerin kilidini de açmış oluyorsunuz böylece.

Peki ama bu denli dar bir karakter havuzuyla bu mekanikleri birleştirdiğinizde ortaya ne çıkıyor dersiniz? Tam tahmin ettiğiniz gibi bol bol 3. seviye karakter… 1 altın (Tier 1) ile satın alabileceğiniz pek çok karakter olduğu gibi 5. seviyeye gelene kadar marketinizin bu Tier 1 karakterler ile dolmasına engel olamıyorsunuz. Bu da Tier 1 karakterlerin çok çabuk 3. seviye olmasına sebep oluyor. Bu nedenle karşınıza sürekli olarak 3. seviye Tier 1 karakterler (Darius, Garen, Mordekaiser, Kha’Zix) çıkıyor. Oyunun erken safhalarında da bu karakterler zaman zaman can sıkıcı olabiliyor.

Fakat burada Riot’a hakkını teslim etmek gerek zira karakterler arasındaki güç dengesi oldukça iyi ayarlanmış. Yani yüksek seviyedeki (Tier 4-5) parçaların ilk seviyedekilerden çok daha güçlü olduğu hemen fark edilebiliyor.

“İliklerinize Kadar Donacaksınız”

Fakat Riot, ırk-sınıf dengesi konusunda benzer özveriyi göstermemiş bana kalırsa. Yani evet, her oyunda olduğu gibi TFT’de (Teamfight Tactics) de diğerlerine nazaran çok daha güçlü kompozisyonlar var. Fakat her oyunda karşınıza bu kompozisyonlar gelmeye başladığında ufaktan canınız sıkılıyor.

Aslında TFT oldukça geniş bir ırk sınıf kombosu listesine sahip. Sabaha kadar mana emen İblis sınıfından tutun, her maçın ardından 0-4 altın arası para kazanabildiğiniz Korsan sınıfına kadar… Kulağa oldukça iyi gelen bu sınıflardan kendinize ait bir kompozisyon oluşturmaya çalıştığınızda ise hüsrana uğruyorsunuz genellikle. Çünkü karşınıza sürekli olarak diğerlerine göre daha güçlü olan benzer ırk-sınıf komboları çıkıyor.

Örneklemek gerekirse Ninja-Suikastçi ikilisi her oyunda mutlaka karşınıza çıkabiliyor. Ya da Buzul-Elementalist kombosu oyunun sonuna kadar sizi dondurarak duvarlara kafa atmanıza sebep olabiliyor. Aynı şey Şövalye-Kolcu kompozisyonu için de geçerli. Belli başlı kompozisyonlar haricinde karşımda yaratıcı bir şeyler görmediğimi belirtmem gerek. Yaklaşık 20 saati aşan maceramda yeni bir şeyler denediğim her anda ilk 4’ten yukarıya çıkamadım açıkçası.

“Voli’ye Bombardıman Topu”

Oyunun NC (Neutral Critters - Tarafsız Yaratıklar) bölümlerinde ise yine şans faktörü devreye giriyor. TFT’de düşürdüğünüz eşyalar diğer oyunlardakine göre kesinlikle çok daha önemli. Sık sık ulti atmanızı sağlayan Shojin’in Mızrağı, her raundun başında bir rakibinizi havaya kaldıran Karayel gibi eşyalar oyundan aldığınız keyfi 20 kat artırıyor.

Riot Games aynı şekilde oyunun keyfini yükseltecek bir “draft” sistemi de geliştirmiş. NC’leri kesmenizin ardından tam 4 tur sonra herkesi bir alanda toplayarak ortada hareket eden 10 şampiyonun önüne yerleştiriyor. Bu şampiyonların üzerinde de eşyalar bulunuyor. Yani ortadan karakter mi yoksa eşya mı seçeceğiniz tamamen size bırakılmış durumda.

Örneğin elinizde bir Tek Kılıcı var ve Shojin’in Mızrağı yapmak istiyorsunuz. Bunun için size Tanrıça’nın Gözyaşı gerekiyor. Bu sebeple önceliğiniz ortadan bir Gözyaşı kapabilmek oluyor.

Draft sisteminin işleyişi de adını aldığı NBA Draft’larına oldukça benziyor. Yani canınız ne kadar az ise, bulunduğunuz bölme çok daha çabuk açılıyor ve istediğiniz eşyaya ya da kahramana rahatça ulaşabiliyorsunuz.

Tabi burada bu eşyaların LoL’deki çalışma prensiplerine sahip olmadığını da belirtmem gerek. Yani Morellonomikon’u Garen üzerinde tamamlamanız problem yaratmıyor. Ya da Rabadon’un Şapkasını isterseniz Tristana’nıza verebilirsiniz. Hatta Volibear’a Bombardıman Topu kasarak onu menzilli bir karaktere bile dönüştürebilirsiniz. Seçim tamamen size kalmış.

Bana sorarsanız TFT’de kazanmanın en büyük adımlarından biri de doğru eşya kombinasyonlarını oluşturabilmek. Çünkü bunu başardığınızda 1. seviyedeki bir Draven’ın 5-6 karakteri tek başına alabildiğini görebiliyorsunuz.

“Gülü seven dikenine katlanır”

Bence Taktik Savaşları Dota Underlords’dan çok daha derli toplu bir oyun. Ufak kusurları haricinde türün en iyi özelliklerini, yeni mekanikler ile yoğurmayı başarmış Riot Games. Hala beta sürecinde olduğu için bu kusurların da törpüleneceğine olan inancım tam. Hatta söylenene göre firma, League of Legends’taki “ücretsiz şampiyon rotasyonu” tarzı bir sistemi enjekte etmeye çalışıyor TFT’ye. Bu sayede belirlenen bir süreç içerisinde tüm şampiyonların değişebileceği söyleniyor. Bu durumun da oynanılabilirliği artıracağına inanıyorum.

Eksileri: Dar karakter havuzu, diğerlerine göre aşırı güçlü kalan kompozisyonlar, tekrara düşme hissi

Artıları: Rakiplerine nazaran çok daha iyi grafikler, eşya seçenekleri, tanıdık karakterler, draft sistemi

NOT: 7.5

Teamfight Tactics (Takım Savaşları) - İnceleme

LoL'ün Auto Chess girişimi ne kadar iyi?

Teamfight Tactics (Takım Savaşları) - İnceleme

MOBA türünün spot ışığı altında olduğu dönemlerde Dota ve League of Legends ikilisinin rekabeti uzun süre konuşulmuştu. Öyle ki iki oyun da kendine has kitlelerini oluşturmuş ve büyük espor turnuvaları düzenleyebilecek kadar genişlemişti.

Son dönemlerde Dota Auto Chess adındaki bir mod ile eski şaşaalı günlerine geri dönen Dota yine tanıdık bir yüzle karşı karşıya…

Tabi burada bu rekabete değinmeden geçmek neredeyse imkansız. Bildiğiniz üzere Valve, kendi logosuna sahip ilk Auto Chess oyununu yapacağını duyurduğunda, Riot Games’den de benzer bir açıklama gelmişti. “Ofisteki Riot’çular deli gibi Auto Chess oyunuyor” ifadelerini barındıran bu blog girdisi oyun dünyasını ikiye bölerek ‘yine içerik çalıyorlar’ ifadelerinin türemesine sebep olmuştu. Fakat ben bu durumu rekabeti artıracak ve Auto Chess türünün gelişmesini sağlayacak, bir şans olarak değerlendiriyorum.


“Taktik Savaşları”

League of Legends, karakterleri ve evreni ile Auto Chess türüne oldukça uygun bir oyun. Riot Games de elindeki bu fırsatı değerlendirmek için hızlı bir geliştirme sürecinin ardından Taktik Savaşları’nı herkesin beğenisine sundu. Henüz “açık beta” süreci kapsamında nitelendirebileceğimiz oyuna, yine League of Legends sunucusu üzerinden erişebiliyorsunuz.

Temelinde klasik Auto Chess mekaniklerini barındıran Taktik Savaşları’nın rakiplerine göre eksileri de artıları da mevcut. Bugün kendisini özellikle PC’deki diğer Auto Chess oyunu Dota Underlords ile sık sık kıyaslayacağım. Meramımı belirttiğime göre izninizle bu artı ve eksilere sırayla değinmek istiyorum.

Öncelikle oyunun tasarımı ve grafikleri, Dota Underlords’a nazaran oldukça yerli yerinde. Mobil oyun olduğunu yüz metre öteden belli eden Underlords, Taktik Savaşları’nın yanında maalesef sınıfta kalıyor. LoL’den alıştığımız akıcı animasyonlar, yumuşak grafikler ve çok daha fazlası tahtanıza keyifle bakmanıza olanak sağlıyor.

Seversiniz ya da sevmezsiniz, Auto Chess türünün temelinde RNG mekanikleri yatıyor. Tamamen olasılık ve şans üzerine kurulu bu sistemi bence çok iyi işliyor Taktik Savaşları. Fakat bu mekaniklerin dinamiklerini tersine çeviren bir durum var: karakterler.

Taktik Savaşları, karakter konusunda pek cömert değil. Rakiplerine nazaran çok daha dar bir karakter havuzuna sahip olan oyun, iyi işleyen RNG mekaniklerini gölgede bırakıyor

“Darius, Garen, Morde”

Eğer Auto Chess türüne yakın değilseniz buraya ufak bir parantez açmak istiyorum. Aldığınız bir karakterden 3 adet biriktirdiğinizde elinizdeki bu karakteri 2. seviyeye taşıyabiliyorsunuz. Bu sebeple sık sık aynı karakterlerden toplayarak 3. seviyeye çıkarmaya çalışıyorsunuz karakterinizi. Seviye atlayan karakterler hem daha fazla can hem de daha fazla saldırı gücüne kavuşuyor. Haliyle oyunun ana mekaniklerinden biri karakterlerinizi güçlendirmek oluyor.

Konumuza geri dönecek olursak; -yukarıda da bahsettiğim gibi- Auto Chess mekaniklerinin temelinde olasılık ve şans yatıyor. Bu olasılıklar türdeki her oyunda olduğu gibi seviyenize ve elinizdeki karakterlere göre belirleniyor. Örneğin 5. seviyedeyseniz 2 altın ile alabileceğiniz kahramanların marketinize düşme şansı yüzde 35’e yükseliyor. Tabi siz seviye aldıkça daha yüksek altınlar ile alınabilen karakterlerin kilidini de açmış oluyorsunuz böylece.

Peki ama bu denli dar bir karakter havuzuyla bu mekanikleri birleştirdiğinizde ortaya ne çıkıyor dersiniz? Tam tahmin ettiğiniz gibi bol bol 3. seviye karakter… 1 altın (Tier 1) ile satın alabileceğiniz pek çok karakter olduğu gibi 5. seviyeye gelene kadar marketinizin bu Tier 1 karakterler ile dolmasına engel olamıyorsunuz. Bu da Tier 1 karakterlerin çok çabuk 3. seviye olmasına sebep oluyor. Bu nedenle karşınıza sürekli olarak 3. seviye Tier 1 karakterler (Darius, Garen, Mordekaiser, Kha’Zix) çıkıyor. Oyunun erken safhalarında da bu karakterler zaman zaman can sıkıcı olabiliyor.

Fakat burada Riot’a hakkını teslim etmek gerek zira karakterler arasındaki güç dengesi oldukça iyi ayarlanmış. Yani yüksek seviyedeki (Tier 4-5) parçaların ilk seviyedekilerden çok daha güçlü olduğu hemen fark edilebiliyor.

“İliklerinize Kadar Donacaksınız”

Fakat Riot, ırk-sınıf dengesi konusunda benzer özveriyi göstermemiş bana kalırsa. Yani evet, her oyunda olduğu gibi TFT’de (Teamfight Tactics) de diğerlerine nazaran çok daha güçlü kompozisyonlar var. Fakat her oyunda karşınıza bu kompozisyonlar gelmeye başladığında ufaktan canınız sıkılıyor.

Aslında TFT oldukça geniş bir ırk sınıf kombosu listesine sahip. Sabaha kadar mana emen İblis sınıfından tutun, her maçın ardından 0-4 altın arası para kazanabildiğiniz Korsan sınıfına kadar… Kulağa oldukça iyi gelen bu sınıflardan kendinize ait bir kompozisyon oluşturmaya çalıştığınızda ise hüsrana uğruyorsunuz genellikle. Çünkü karşınıza sürekli olarak diğerlerine göre daha güçlü olan benzer ırk-sınıf komboları çıkıyor.

Örneklemek gerekirse Ninja-Suikastçi ikilisi her oyunda mutlaka karşınıza çıkabiliyor. Ya da Buzul-Elementalist kombosu oyunun sonuna kadar sizi dondurarak duvarlara kafa atmanıza sebep olabiliyor. Aynı şey Şövalye-Kolcu kompozisyonu için de geçerli. Belli başlı kompozisyonlar haricinde karşımda yaratıcı bir şeyler görmediğimi belirtmem gerek. Yaklaşık 20 saati aşan maceramda yeni bir şeyler denediğim her anda ilk 4’ten yukarıya çıkamadım açıkçası.

“Voli’ye Bombardıman Topu”

Oyunun NC (Neutral Critters - Tarafsız Yaratıklar) bölümlerinde ise yine şans faktörü devreye giriyor. TFT’de düşürdüğünüz eşyalar diğer oyunlardakine göre kesinlikle çok daha önemli. Sık sık ulti atmanızı sağlayan Shojin’in Mızrağı, her raundun başında bir rakibinizi havaya kaldıran Karayel gibi eşyalar oyundan aldığınız keyfi 20 kat artırıyor.

Riot Games aynı şekilde oyunun keyfini yükseltecek bir “draft” sistemi de geliştirmiş. NC’leri kesmenizin ardından tam 4 tur sonra herkesi bir alanda toplayarak ortada hareket eden 10 şampiyonun önüne yerleştiriyor. Bu şampiyonların üzerinde de eşyalar bulunuyor. Yani ortadan karakter mi yoksa eşya mı seçeceğiniz tamamen size bırakılmış durumda.

Örneğin elinizde bir Tek Kılıcı var ve Shojin’in Mızrağı yapmak istiyorsunuz. Bunun için size Tanrıça’nın Gözyaşı gerekiyor. Bu sebeple önceliğiniz ortadan bir Gözyaşı kapabilmek oluyor.

Draft sisteminin işleyişi de adını aldığı NBA Draft’larına oldukça benziyor. Yani canınız ne kadar az ise, bulunduğunuz bölme çok daha çabuk açılıyor ve istediğiniz eşyaya ya da kahramana rahatça ulaşabiliyorsunuz.

Tabi burada bu eşyaların LoL’deki çalışma prensiplerine sahip olmadığını da belirtmem gerek. Yani Morellonomikon’u Garen üzerinde tamamlamanız problem yaratmıyor. Ya da Rabadon’un Şapkasını isterseniz Tristana’nıza verebilirsiniz. Hatta Volibear’a Bombardıman Topu kasarak onu menzilli bir karaktere bile dönüştürebilirsiniz. Seçim tamamen size kalmış.

Bana sorarsanız TFT’de kazanmanın en büyük adımlarından biri de doğru eşya kombinasyonlarını oluşturabilmek. Çünkü bunu başardığınızda 1. seviyedeki bir Draven’ın 5-6 karakteri tek başına alabildiğini görebiliyorsunuz.

“Gülü seven dikenine katlanır”

Bence Taktik Savaşları Dota Underlords’dan çok daha derli toplu bir oyun. Ufak kusurları haricinde türün en iyi özelliklerini, yeni mekanikler ile yoğurmayı başarmış Riot Games. Hala beta sürecinde olduğu için bu kusurların da törpüleneceğine olan inancım tam. Hatta söylenene göre firma, League of Legends’taki “ücretsiz şampiyon rotasyonu” tarzı bir sistemi enjekte etmeye çalışıyor TFT’ye. Bu sayede belirlenen bir süreç içerisinde tüm şampiyonların değişebileceği söyleniyor. Bu durumun da oynanılabilirliği artıracağına inanıyorum.

Eksileri: Dar karakter havuzu, diğerlerine göre aşırı güçlü kalan kompozisyonlar, tekrara düşme hissi

Artıları: Rakiplerine nazaran çok daha iyi grafikler, eşya seçenekleri, tanıdık karakterler, draft sistemi

NOT: 7.5

Teamfight Tactics (Takım Savaşları) - İnceleme

LoL'ün Auto Chess girişimi ne kadar iyi?

Teamfight Tactics (Takım Savaşları) - İnceleme

MOBA türünün spot ışığı altında olduğu dönemlerde Dota ve League of Legends ikilisinin rekabeti uzun süre konuşulmuştu. Öyle ki iki oyun da kendine has kitlelerini oluşturmuş ve büyük espor turnuvaları düzenleyebilecek kadar genişlemişti.

Son dönemlerde Dota Auto Chess adındaki bir mod ile eski şaşaalı günlerine geri dönen Dota yine tanıdık bir yüzle karşı karşıya…

Tabi burada bu rekabete değinmeden geçmek neredeyse imkansız. Bildiğiniz üzere Valve, kendi logosuna sahip ilk Auto Chess oyununu yapacağını duyurduğunda, Riot Games’den de benzer bir açıklama gelmişti. “Ofisteki Riot’çular deli gibi Auto Chess oyunuyor” ifadelerini barındıran bu blog girdisi oyun dünyasını ikiye bölerek ‘yine içerik çalıyorlar’ ifadelerinin türemesine sebep olmuştu. Fakat ben bu durumu rekabeti artıracak ve Auto Chess türünün gelişmesini sağlayacak, bir şans olarak değerlendiriyorum.


“Taktik Savaşları”

League of Legends, karakterleri ve evreni ile Auto Chess türüne oldukça uygun bir oyun. Riot Games de elindeki bu fırsatı değerlendirmek için hızlı bir geliştirme sürecinin ardından Taktik Savaşları’nı herkesin beğenisine sundu. Henüz “açık beta” süreci kapsamında nitelendirebileceğimiz oyuna, yine League of Legends sunucusu üzerinden erişebiliyorsunuz.

Temelinde klasik Auto Chess mekaniklerini barındıran Taktik Savaşları’nın rakiplerine göre eksileri de artıları da mevcut. Bugün kendisini özellikle PC’deki diğer Auto Chess oyunu Dota Underlords ile sık sık kıyaslayacağım. Meramımı belirttiğime göre izninizle bu artı ve eksilere sırayla değinmek istiyorum.

Öncelikle oyunun tasarımı ve grafikleri, Dota Underlords’a nazaran oldukça yerli yerinde. Mobil oyun olduğunu yüz metre öteden belli eden Underlords, Taktik Savaşları’nın yanında maalesef sınıfta kalıyor. LoL’den alıştığımız akıcı animasyonlar, yumuşak grafikler ve çok daha fazlası tahtanıza keyifle bakmanıza olanak sağlıyor.

Seversiniz ya da sevmezsiniz, Auto Chess türünün temelinde RNG mekanikleri yatıyor. Tamamen olasılık ve şans üzerine kurulu bu sistemi bence çok iyi işliyor Taktik Savaşları. Fakat bu mekaniklerin dinamiklerini tersine çeviren bir durum var: karakterler.

Taktik Savaşları, karakter konusunda pek cömert değil. Rakiplerine nazaran çok daha dar bir karakter havuzuna sahip olan oyun, iyi işleyen RNG mekaniklerini gölgede bırakıyor

“Darius, Garen, Morde”

Eğer Auto Chess türüne yakın değilseniz buraya ufak bir parantez açmak istiyorum. Aldığınız bir karakterden 3 adet biriktirdiğinizde elinizdeki bu karakteri 2. seviyeye taşıyabiliyorsunuz. Bu sebeple sık sık aynı karakterlerden toplayarak 3. seviyeye çıkarmaya çalışıyorsunuz karakterinizi. Seviye atlayan karakterler hem daha fazla can hem de daha fazla saldırı gücüne kavuşuyor. Haliyle oyunun ana mekaniklerinden biri karakterlerinizi güçlendirmek oluyor.

Konumuza geri dönecek olursak; -yukarıda da bahsettiğim gibi- Auto Chess mekaniklerinin temelinde olasılık ve şans yatıyor. Bu olasılıklar türdeki her oyunda olduğu gibi seviyenize ve elinizdeki karakterlere göre belirleniyor. Örneğin 5. seviyedeyseniz 2 altın ile alabileceğiniz kahramanların marketinize düşme şansı yüzde 35’e yükseliyor. Tabi siz seviye aldıkça daha yüksek altınlar ile alınabilen karakterlerin kilidini de açmış oluyorsunuz böylece.

Peki ama bu denli dar bir karakter havuzuyla bu mekanikleri birleştirdiğinizde ortaya ne çıkıyor dersiniz? Tam tahmin ettiğiniz gibi bol bol 3. seviye karakter… 1 altın (Tier 1) ile satın alabileceğiniz pek çok karakter olduğu gibi 5. seviyeye gelene kadar marketinizin bu Tier 1 karakterler ile dolmasına engel olamıyorsunuz. Bu da Tier 1 karakterlerin çok çabuk 3. seviye olmasına sebep oluyor. Bu nedenle karşınıza sürekli olarak 3. seviye Tier 1 karakterler (Darius, Garen, Mordekaiser, Kha’Zix) çıkıyor. Oyunun erken safhalarında da bu karakterler zaman zaman can sıkıcı olabiliyor.

Fakat burada Riot’a hakkını teslim etmek gerek zira karakterler arasındaki güç dengesi oldukça iyi ayarlanmış. Yani yüksek seviyedeki (Tier 4-5) parçaların ilk seviyedekilerden çok daha güçlü olduğu hemen fark edilebiliyor.

“İliklerinize Kadar Donacaksınız”

Fakat Riot, ırk-sınıf dengesi konusunda benzer özveriyi göstermemiş bana kalırsa. Yani evet, her oyunda olduğu gibi TFT’de (Teamfight Tactics) de diğerlerine nazaran çok daha güçlü kompozisyonlar var. Fakat her oyunda karşınıza bu kompozisyonlar gelmeye başladığında ufaktan canınız sıkılıyor.

Aslında TFT oldukça geniş bir ırk sınıf kombosu listesine sahip. Sabaha kadar mana emen İblis sınıfından tutun, her maçın ardından 0-4 altın arası para kazanabildiğiniz Korsan sınıfına kadar… Kulağa oldukça iyi gelen bu sınıflardan kendinize ait bir kompozisyon oluşturmaya çalıştığınızda ise hüsrana uğruyorsunuz genellikle. Çünkü karşınıza sürekli olarak diğerlerine göre daha güçlü olan benzer ırk-sınıf komboları çıkıyor.

Örneklemek gerekirse Ninja-Suikastçi ikilisi her oyunda mutlaka karşınıza çıkabiliyor. Ya da Buzul-Elementalist kombosu oyunun sonuna kadar sizi dondurarak duvarlara kafa atmanıza sebep olabiliyor. Aynı şey Şövalye-Kolcu kompozisyonu için de geçerli. Belli başlı kompozisyonlar haricinde karşımda yaratıcı bir şeyler görmediğimi belirtmem gerek. Yaklaşık 20 saati aşan maceramda yeni bir şeyler denediğim her anda ilk 4’ten yukarıya çıkamadım açıkçası.

“Voli’ye Bombardıman Topu”

Oyunun NC (Neutral Critters - Tarafsız Yaratıklar) bölümlerinde ise yine şans faktörü devreye giriyor. TFT’de düşürdüğünüz eşyalar diğer oyunlardakine göre kesinlikle çok daha önemli. Sık sık ulti atmanızı sağlayan Shojin’in Mızrağı, her raundun başında bir rakibinizi havaya kaldıran Karayel gibi eşyalar oyundan aldığınız keyfi 20 kat artırıyor.

Riot Games aynı şekilde oyunun keyfini yükseltecek bir “draft” sistemi de geliştirmiş. NC’leri kesmenizin ardından tam 4 tur sonra herkesi bir alanda toplayarak ortada hareket eden 10 şampiyonun önüne yerleştiriyor. Bu şampiyonların üzerinde de eşyalar bulunuyor. Yani ortadan karakter mi yoksa eşya mı seçeceğiniz tamamen size bırakılmış durumda.

Örneğin elinizde bir Tek Kılıcı var ve Shojin’in Mızrağı yapmak istiyorsunuz. Bunun için size Tanrıça’nın Gözyaşı gerekiyor. Bu sebeple önceliğiniz ortadan bir Gözyaşı kapabilmek oluyor.

Draft sisteminin işleyişi de adını aldığı NBA Draft’larına oldukça benziyor. Yani canınız ne kadar az ise, bulunduğunuz bölme çok daha çabuk açılıyor ve istediğiniz eşyaya ya da kahramana rahatça ulaşabiliyorsunuz.

Tabi burada bu eşyaların LoL’deki çalışma prensiplerine sahip olmadığını da belirtmem gerek. Yani Morellonomikon’u Garen üzerinde tamamlamanız problem yaratmıyor. Ya da Rabadon’un Şapkasını isterseniz Tristana’nıza verebilirsiniz. Hatta Volibear’a Bombardıman Topu kasarak onu menzilli bir karaktere bile dönüştürebilirsiniz. Seçim tamamen size kalmış.

Bana sorarsanız TFT’de kazanmanın en büyük adımlarından biri de doğru eşya kombinasyonlarını oluşturabilmek. Çünkü bunu başardığınızda 1. seviyedeki bir Draven’ın 5-6 karakteri tek başına alabildiğini görebiliyorsunuz.

“Gülü seven dikenine katlanır”

Bence Taktik Savaşları Dota Underlords’dan çok daha derli toplu bir oyun. Ufak kusurları haricinde türün en iyi özelliklerini, yeni mekanikler ile yoğurmayı başarmış Riot Games. Hala beta sürecinde olduğu için bu kusurların da törpüleneceğine olan inancım tam. Hatta söylenene göre firma, League of Legends’taki “ücretsiz şampiyon rotasyonu” tarzı bir sistemi enjekte etmeye çalışıyor TFT’ye. Bu sayede belirlenen bir süreç içerisinde tüm şampiyonların değişebileceği söyleniyor. Bu durumun da oynanılabilirliği artıracağına inanıyorum.

Eksileri: Dar karakter havuzu, diğerlerine göre aşırı güçlü kalan kompozisyonlar, tekrara düşme hissi

Artıları: Rakiplerine nazaran çok daha iyi grafikler, eşya seçenekleri, tanıdık karakterler, draft sistemi

NOT: 7.5

Marvel's Avengers Oyunundan Yeni Bir Karakter Sızdı

LEGO sağ olsun

Marvel's Avengers Oyunundan Yeni Bir Karakter Sızdı

Crystal Dynamics tarafından geliştirilen ve Square Enix'in dağıtımcılığında karşımıza çıkacak olan Marvel's Avengers video oyununda şimdiye kadar yer alacak sadece 6 karakteri öğrenmiştik, bunlar Captain America, Black Widow, Iron Man, Thor, Hulk ve Kamala Khan (Ms. Marvel) idi.

Oyunda Captain Marvel'ın önemli bir rol oynayacağını biliyoruz, bildiğimiz bir başka şeyse Hawkeye'ın da oyuna sonradan katılacak olması. Şimdilerdeyse yeni LEGO seti sayesinde oyuna eklenecek yeni bir karakteri daha da öğrenmiş bulunuyoruz: Black Panther.

Marvel's Avengers için hazırlanan LEGO setinde her ne kadar oyunun ismi geçmiyor olsa da ikisini birbirine bağlayan iki faktör var. Birincisi, oyunun baş kötülerinin A.I.M. (Advanced Idea Mechanics) olduğunu biliyoruz, sarı üniformalarıyla tanıdığımız bu kötü adamlar yeni LEGO setlerinde de kötü adam olarak karşımıza çıkıyor.

Sette kullanılan Avengers tasarımları da, oyundaki Captain America ve Iron Man tasarımlarıyla aynı. Bu da bu yeni setlerin oyunun çıkışını destekleyecek bir pazarlama stratejisinin parçası olduğuna işaret ediyor.

Bu iki ipucu bir araya geldiğinde oyunda Black Panther'i de göreceğimize kesin gözle bakılıyor. 15 Mayıs 2020'ye çok da bir şey kalmadı, oyun PC, PS4 ve Xbox One için çıkacak.

Parolamı Unuttum