Neler olmuş, neler?
Devamını okuThe Outer Worlds, geçtiğimiz yılın başarılı yapımlarından birisiydi. Disco Elysium gibi sağlam bir RYO da aynı dönemde çıkınca belki bir miktar geride kaldı; ama yine de özellikle Fallout 76’nın yarattığı hayal kırıklığı sonrasında New Vegas tadında bir şeyler arayanlar için, işi bilen bir ekibin elinden çıkan, hoş bir oyun olarak kendinden bahsettirmeyi başardı.
Oyun, ortalama 25 saat sürüyordu ve bu da en azından bir kısım oyuncuya “tadı damağımda kaldı” dedirtecek kısalıkta olduğu anlamına geliyordu. Malum, RYO denildi mi onlarca, hatta kimi örneklerde yüzlerce saat oynamaya alışmış kişileriz :) Eğer siz de bu grup içerisinde yer alıyorsanız, The Outer Worlds evreninde biraz daha vakit geçirmek istiyorsanız, Peril On Gorgon bu beklentinize karşılık vermek için gelmiş bulunuyor.
Neler olmuş şu Gorgon’da?
Ek paketimizle gelen hikâye, adından da anlaşılabileceği üzere ağırlıklı olarak Gorgon adlı asteroitte geçiyor. Gemimiz Unreliable’a bir kargo geliyor ve bu paketin içinde Lucky Montoya’nın kolu ve Unreliable’ın eski kaptanına gönderdiği bir mesaj bekliyor bizleri.
Mesaj bizi Gorgon’a, Ambrose Malikanesine götürüyor ve burada bizleri ‘Minnie’ Ambrose karşılıyor. Kendisi, Lucky’nin başladığı işi bizim bitirmemizi istiyor. Bir zamanlar Spacer’s Choice’un en önemli projesine ev sahipliği yapan araştırma merkezinden, Minnie’nin annesi Olivia Ambrose’a ait bir günlüğü alıp geleceğiz, bu kadar basit. Ama elbette başta gözüktüğü kadar basit bir mesele değil bu, işin içine girdikçe daha iyi anlıyoruz.
Gorgon’daki proje işçilerin daha dayanıklı ve verimli olmasını sağlayacak adrena-time adlı ilaçla ilgili bir çalışma. İşler beklendiği gibi gitmemiş, ciddi yan etkiler görülmüş, dolayısıyla projenin fişi çekilmiş ve burada çalışanlar da galaksinin farklı köşelerine çekilip bu projeyi, proje yüzünden yaşananları geride bırakmışlar, tabii halen hayatta olan şanslı kişiler. Pek çok isim de Gorgon’da ölüp gitmiş.
Gorgon’da aradığımız günlüğe yakınlaşamadan araştırma merkezi kilit altına alınınca, bu sefer farklı gezegenlere yol alıp bu kilitli kapıları aşmamızı sağlayacak isimlere ulaşmaya çalışıyor, sonra da onların isteklerini yerine getirip istediğimiz alıyor ve Gorgon’a dönüyoruz. Günlük elimize geçtikten sonra da hikâyenin aslını öğreniyoruz. Neymiş bu işin aslı astarı, onu keşfetmeyi de sizlere bırakmış olayım.
Görüldüğü üzere, karşımızda The Outer Worlds’ten beklenecek tarzda bir hikâye bulunuyor -ki benzerlerine ana oyunda da denk gelmiştik. Bu açından ne öyle aman aman muhteşem bir hikâye, ne de zayıf kalıyor; The Outer Worlds için senaryo açısından genel kanaatiniz neyse, bu ek paket için de benzer düşüncelere sahip olacağınızı söylemek mümkün.
Ek paket denildiğinde akla gelebilecek belli başlı yenilikler oluyor genelde; yeni silahlar, zırhlar, yetenekler gibi. Peril on Gorgon da bunları sunuyor doğal olarak, ama akla gelebilecek bir başka ilave, yeni bir karakter bulunmuyor. Ana oyundaki karakterleri yeterli bulanlar için çok da sorun edilecek bir nokta değil tabii.
Silah, zırh, ekipman vs. toplamaktan zevk alanlardansanız, sağa sola tonla malzeme serpiştirilmiş bir ek paket sizleri bekliyor. Ama böyle bir rol yapma oyununda silah toplama derdine düşünülür mü, işte ondan emin değilim. Belki daha farklı düşman türleri çıksaydı karşımıza, bir ölçüde farklı silah türlerinden edinmek gibi bir amacımız olurdu; lakin o kadar farklı düşman türleriyle karşılaşmıyoruz. Elbette yeni türler var, ama öyle amam aman zorlu düşmanlar değiller.
Bir de ana oyunda belirli bir seviyeyi geride bıraktığımız için, ek paketteki düşmanların karşısına yeterince kuvvetli bir ekiple çıkmış oluyoruz. İri kıyım düşmanlarımız bir miktar zorlayabiliyor, biraz da kalabalık robot & droid ekipleri. Ama onlar dahi çok uğraştıran rakipler değil. Dolayısıyla, karakteri biraz daha geliştireyim, daha kuvvetli silahlar bulayım gibi bir motivasyon çok da söz konusu olamıyor, en azından benim için durum bu. Yine de kendimi tutamayıp bol bol kasa açıp, sürüsüne bereket ekipman toplamış durumdayım, neden yaptığımı inanın ben de bilmiyorum; herhalde parıldayan bir nesne görünce dayanamıyorum :)
Gorgon, biraz da boş geldi bana açıkçası. Uzun uzun dolanıp durduğum yerlerde biraz daha yan görev olsa, biraz daha düşman avlasak fena olmazdı diye düşünmeden edemedim. Ana oyunda bizi esas senaryodan saptırıp farklı hikayelere götüren yan görevler mevcuttu, bol bol yan görev yapmıştık; burada tek tük karşıma çıktı.
Şimdi durup yazıyı kontrol edince, Peril on Gorgon’a biraz fazla yüklenmişim gibi hissettim. Sonuçta öyle kötü bir ek paket değil. Ana oyundaki mizahı koruyor, senaryosu da ana oyuna uygun bir tonda, görsel yönünden de müzikler açısından da bence bir sıkıntı yok. Ana oyundan zevk alanlar, bunu da severek oynarlar diye düşünmekteyim. Dolayısıyla, yukarıdaki eleştirilerimi, “Neler olsa daha iyi olurdu?” sorusuna verilecek cevaplar için bir zihin egzersizi gibi düşünün, uygun bir fiyata denk getirdiğinizde bir şans verebilirsiniz bu ek pakete de.
Artılar:
- Ana oyuna uygun, boşluk dolduran tarzda bir senaryosu var
- Mizahi dil aynen korunuyor, diyaloglar keyifli
- Oynanışta da ana oyundaki başarılı performansı devam ettiriyor
Eksiler:
- Yan görevler konusunda biraz cimri davranılmış sanki
- Ana oyuna göre çok da farklı bir deneyim vadetmiyor
- Yeni düşmanlar pek zorlamıyor
Not: 7