Bir oyunu oynarken geçirdiğimiz ilk saat çok önemlidir.
Oyuna devam edip etmeyeceğimize karar verdiğimiz andır genelde bu ilk bir saat. Bu esnada karşılaşacağımız görevler, oyunun bizi sürükleyeceği macera ve belki de hepsinden de önemlisi yüzleştiğimiz düşmanlar, "bu oyunu daha oynar mıyız" sorusunun cevabı olurlar.
Özellikle -eğer varsa- boss savaşları benim için kilit noktalardan biridir. Boss savaşının heyecanı, mücadele ruhu bir farklı olur. Normal düşmanlar gibi unutulmaya yüz tutulmamaları gerekir. Akılda kalıcı olmaları gerekir. Fakat gelin doğruları konuşalım, her oyun bunu başaramaz. Çoğu iyi oyunda bile vasat boss savaşları görmüşlüğümüz çoktur. Daha ilk boss'tan "cık, bu oyunda boss savaşları olmamış" dediğimiz pek çok oyun olmuştur. Çünkü biliriz ki "ilk boss"lar belirleyicidir, "ilk boss"lar oyunun geri kalanındaki mücadele için en önemli ipucunu verir.
Ama tüm bunlara rağmen birçoğumuz ilk boss'un hakkını vermeyiz. Hepimiz oyunun sonunda kestiğimiz boss'un epikliğinden, şahaneliğinden bahsederiz. Yapımcı ekip de ilk boss'tan tüm kozlarını açık etmez, işi sona saklar. Bu yüzden çoğu oyunda ilk göz ağrımızı unuturuz. Ancak bazı yapımlar vardır ki, ilk karşılaştığımız düşmanları aklımıza kazırlar. Henüz ilk boss'tan bizi kalbimizden vurmayı başarırlar. Oyunu bitirsek bile ilk boss'u konuşmadan edemeyiz. Kolay kolay unutamayız...
İşte bugün bu "ilk boss"ları konu alacağız; unutulamayan ilk boss'ları!
Not: Bu liste haricinde daha pek çok unutulamayan ilk boss olduğunu tahmin edebiliyorum. Sizlerden gelecek yorumlarla yine "sizden gelenler" isimli bir liste hazırlayabiliriz. Yorumlarınızı ve anılarınızı esirgemeyiniz.

















