Oyun yazarlığı zor zanaat… Bir yanda heyecanla beklediğiniz oyunlarla ilgili tonla bilgi, öteki yandaysa bazı şeylerin sürpriz kalması için duyulan bir arzu. Okusan bir türlü, okumasan bir türlü. Yazsan bir türlü, yazmasan bir türlü. Hele ki konu The Witcher 3: Wild Hunt gibi yılın en çok beklenen oyunlarından biri olunca…
Alman asıllı bir oyun dergisi olan Gamestar’ın editörlerinden biri tam 2 gün boyunca hiçbir kısıtlama olmaksızın The Witcher 3 oynama şansı elde etmiş ve tüm gözlemlerini tek bir makalede toplamış. Bununla da kalmayıp bir de Twitch yayını düzenlemişler. CD Projekt forumlarındaki Witcher hayranları da üşenmeyip çoğunu İngilizceye çevirmiş. Aralarında öyle detaylar, öyle bilgiler var ki okurken kimi zaman gözlerim yuvalarından uğradı sevgili okurlar. Ama bunun yanı sıra karşımızdaki şeyin en nihayetinde bir oyun olduğunu hatırlatan ve beklentilerimizi (iyi ki) dizginlememizi sağlayan şeyler de var.
Bunlardan en ilginç bulduklarımı sizin için sıralayacağım. Hiçbiri kesinlikle senaryoyla alakalı, spoiler’a girecek şeyler değil. Hatta çoğu oyunun ne kadar muazzam bir detaya sahip olduğuyla alakalı. Ama “Ben okumak istemiyorum, bazı şeyler oyuna kalsın,” derseniz de size hak veririm.
Başlıyoruz!
- Savaş sistemi Ocak ayındaki gösterimden bu yana çok geliştirilmiş. Artık daha akıcı, daha isabetli ve daha anlaşılır bir sistem var.
- Ciri’yi yönettiğimiz kısımlar 10 saate yakın bir oynanış sunacak. Bu bölümlerde karakter gelişimi olmayacak ve hikâyeyi ilerletme amacı güdecek.
- Sadece Novigrad ve No Man’s Land bölgesi bile tek başına Skyrim’den daha büyük. Kaer Morhen civarı tek başına 5 saatlik bir oynanış sunuyor.
- Oyunda Flotsam büyüklüğünde pek çok kasaba yer alıyor.
- Oyunu GTX 980’le, tüm ayaları en sondayken ve Nvidia saç sistemi açıkken oynadıklarında 1080p’de 60 FPS’lik bir tecrübe elde etmişler. Xbox One ise düzgün bir performans alınabilmesi için mecburen 900p’ye sabitlenmiş.
- Yeteneklerimizi 50’nci seviyeye kadar arttırabiliyoruz. Geralt’ın seviyesinin daha da yukarı çıkarılabilme ihtimali de var.
- Gamepad’le oynamak inanılmaz rahat. Klavye & Mouse ikilisinde kontroller hâlâ biraz sıkıntılı; fakat geliştirilmeye devam ediliyor.
- Oyunun zorluk seviyesini (easy, normal, hard, dark) canınız istediği zaman değiştirebiliyorsunuz. Zorluk seviyesini değiştirdiğinizde düşmanların canları azalmıyor, aksine zekâ seviyeleri ve tepkileri farklılıklar gösteriyor.
- Ekrandaki tüm göstergeler ve yardımcı emareler kapatılabilir durumda. Dilerseniz sıfır HUD’la oynayabilir, yakınlarınızda bir yan görev olduğunu bir kadının feryadından ya da kulağınıza çalınan bir imdat çığlığından vs. anlayabilirsiniz.
- Canavar avlama kontratları için bir mini-oyun sistemi oluşturulmuş. Eğer çok para ister ve müşterinizi kaçırırsanız pazarlığı kaybediyor ve o işi en az ücretle yapmaya mecbur kalıyorsunuz.
- Sualtına dalma mekanikleri henüz çok akıcı değil. Ancak mümkün olan her yere dalabiliyorsunuz.
- Araziler birdenbire değişmiyor. Örneğin yeşillik bir alanda ilerlerken aniden kayalık bir yere çıkmıyorsunuz. Dünya ve arazi oldukça dolu ve başarılı bir şekilde tasarlanmış.
- Hayvanlar ve NPC’ler saçma sapan şeyler yapmıyor. Örneğin siz bir kurt sürüsüyle savaşırken atınız kaçıyor veya bir canavarla kapıştığınızda sıradan halk yardımınıza koşmayıp saklanmayı seçiyor.
- Bulutlar araziye gerçek zamanlı gölge düşürüyor!
- Hırsızlık sistemi aşırı kolay ve ham. Geliştirilmesi gerekiyor.
- Yan görevler harika. Hiçbiri birbirinin aynı değil ve hepsinin kendine özgü bir hikâyesi var.
- Oyundaki en iyi nesneler sadece crafting yoluyla elde edilebiliyor.
- Ghwent adlı mini kart oyunu inanılmaz eğlenceli. Ayrıca at yarışları ve yumruk dövüşlerinden de bir hayli keyif almışlar.
- Satın aldığınız her eşya Geralt’ın üzerinde görünüyor.
- Geralt’ın saçı sakalı zamanla uzuyor ve arada bir berbere gidip kestirebiliyorsunuz.
- Eğitim görevleri oyuna yedirilmiş ve oldukça eğlenceli.
- İki gün boyunca sadece 3 bug’la karşılaşılmış.
Ama aralarında en anlamlısı dergi editörünün sonsözü olsa gerek:
“Witcher 3 oynamak 33 yıllık oyunculuk hayatımda tecrübe ettiğim en güzel, en heyecan verici ve en muhteşem şeydi.”
Gel 19 Mayıs, gel… Bir DeLorean’a atlayıp saatte 88 mile mi çıksam acaba?
Not: CD Projekt forumlarını azimle eşeleyen, bulduğu her ilginç haberi bıkmadan usanmadan bizlerle paylaşan sevgili Arkhenon’a çok teşekkürler.
















