Death Relives - İnceleme
Yerli ve Milli Amnesia - Outlast’imiz hayırlı olsun!
Ne zaman ki bu topraklardan çıkan oyunlara “Türk yapımı” diyerek sempatiyle yaklaşmayı bırakırız, sanırım o zaman sektörde de gelişmeye başlayacağız. Biz daha ziyade elindeki imkanları randımanlı kullanıp daha akılcı ve yenilikçi olan yapımlara heyecanlanır durumdayız şu sıralarda. Ya da türe biraz kendi yorumunu katıp farklı olmaya çalışan oyunlara. Death Relives’i bu noktada başarılı bulduğumu söylemem lazım. Her ne kadar iyi yapmaya çalıştığı bazı şeylerde fazlasıyla tökezlese de oyunun prodüksiyon kalitesi benim kendisine önyargı duymadan ve biraz da acımasızca yaklaşmamı sağladı.
Aztek Efsaneleri
Birinci şahıs kamera açısından oynadığımız bir korku macera oyunu Death Relives. Oyunun bütün yapısı Aztek Tanrısı Xipe Totec’ten kaçmanız üzerine kurgulanmış. Oyunda Adrian adında bir karakteri yönlendiriyoruz ve daha başlar başlamaz aksiyonun içerisinde buluyoruz kendimizi. Arabada annemizle birlikte hareket halindeyken yolun ortasında duran bir cesedi incelemek üzere duruyoruz. Annemiz bize arabada kalmamızı söyleyip cesede yaklaştığında ceset ayaklanarak annemizi bayıltıyor; oradan da annemizi kucaklayıp ormanda kayboluyor. Peşlerinden gittiğimizdeyse kendimizi bir köşkte buluyoruz. Oyun bu noktadan sonra şekillenmeye başlıyor ve annemizi aradığımız bir yolculuğa çıkıyoruz.
Konunun arka planını ve oyundaki olayların destek noktasını Aztek tanrısı Xipe Totec ve İspanyolların Aztekleri istilası oluşturuyor. Aztek Mitolojisine göre Xipe Totec tarımın, ölümün, yeniden doğumun tanrısı olarak tarif edilmekte. Oyun her ne kadar tarihsel gerçeklere dayansa da alternatif bir evren yaratarak Azteklerin İspanyolları yenip topraklarından uzaklaştırmaları ve Xipe Totec’in bununla birlikte güçlenmesi üzerinden yürümüş. Bunu da olayların odak noktasına Yeden adındaki kurgusal bir savaş kahramanını koyarak gerçekleştiriyor. Oyun ilerleyişinize bağlı olarak bazı noktalarda Yeden’in halkı için yaptıklarını ve tanrılarla olan konuşmalarını size geçmişten görüntüler göstererek anlatıyor ve siz de bunlardan örnek alarak oynayışınızı şekillendiriyor, yaptıklarınıza anlam kazandırıyorsunuz. Yeden’in hikâyesine tanık olmak ve Azteklerin tarih sahnesinden silinişlerinin bir “Ya öyle olsaydı?” senaryosuyla anlatılması bu tip hikayelerden hoşlananların mutlaka hoşuna gidecektir. Oyun ilerledikçe olayların ters köşe yaptığı yerlerle de karşılaşıyorsunuz.
Death Relives’in en sevdiğim yanlarından biri de oyunla birlikte kullanabileceğiniz cep telefonu uygulaması oldu. Oyunun başlangıç ekranındaki QR koduyla uygulamayı indirerek oyunla eş zamanlı kullanabiliyorsunuz. Bu uygulama Adrian’ın cep telefonu şeklinde ve Whazzup, sosyal medya ve mesaj gibi seçenekler var. Whazzup üzerinden aslında bir yapay zekâ olan babamızla iletişim kurarak bulmacalar konusunda yardım alabiliyoruz. Oyun dünyasının her tarafında ufak tefek şifreler ve QR kodlar var. Bunlar cep telefonunuzdaki uygulamayla etkileşime giriyor. Hatta bazen telefonunuza arama bile gelebiliyor.
Yaşayan korku
Güzel sözlere biraz ara verip oynanışa geçtiğimizdeyse işler pek güllük gülistanlık değil. Kontrollere alıştığınız ve ana mekaniklerin size anlatıldığı ilk 15- 20 dakikalık bölümde oyunun kendi içerisinde ufak çaplı bir kimlik bunalımı yaşadığını görüyoruz. Death Relives bir korku oyunu; buna şüphe yok, elbette öyle ama ilk birkaç korku unsuru sizi yerinizden zıplatan türden ani ses ve görüntüyle kendini gösterip sonradan sessiz sessiz ilerlemeye mecbur bıraktığı için oyundan ne beklemeniz gerektiğini tam kestiremiyorsunuz. İlk birkaç zıplatma da oyuna sanki gif gibi aktarıldığı için ilerleyen süreçte karşılaşacaklarınızın kalitesinden de şüphe ediyorsunuz. Neyse ki bu çok uzun sürmüyor ve zıplatan korkular yerini atmosferik baskıya bırakıyor.
Atmosferik baskıdan kastım da evin içerisinde sürekli gezinen Aztek Tanrısı(!). Siz bir yandan annenizi arayıp bir yandan bulmaca çözerken Xipe Totec evin içinde gümbür gümbür bir oraya bir buraya koşuşturup sizi arıyor. Bu noktada elinizdeki imkanlar kısıtlı. Ya o görmeden bir dolaba veya sandığa saklanacaksınız ya da silahınızla Xipe Totec’i vurarak etkisiz hale getireceksiniz. İlkinin pek bir numarası yok; boss size yaklaştığında bir dolaba girip bekliyorsunuz. Ve daha birkaç saniye öncesine kadar peşimden koşuşturan tanrı ben bir dolaba girdiğimiz anda izimizi kaybedip tehditler savurmaya başlıyor. Bu arada ne hikmetse binanın içerisinde yüzlerce sandık ve dolap var. Hepsi de bizim içine girebilmemiz için boş ve dışarıyı görebilmemiz için ızgaralar yapılmış. Ayrıca hepsinin üzerinde de Aztek motifleri var; belli ki paha biçilmez eserler. Ama gelin görün ki mutfaktaki ocağın yanına Aztek sandığı koymuşlar… İşte bu kadar da mal kıymeti bilmeyen insanlar bu köşkün sahipleri!
Saklanmak ve Xipe Totec’i öldürmek kesin çözüm olmuyor tabii ki. Saklandığınız zaman Xipe Totec bulunduğunuz dolaba yaklaşıp incelemeye başlayabiliyor. Bu noktada bazen uzaklaşıp gidiyor bazen de mini bir oyun başlayarak nefesinizi tutmanız gerekiyor. Mini oyun basit fakat oyunun optimizasyon sorunları doğru noktalarda doğru tuşa basmanızı zorlaştırabiliyor. Eğer öldürmeyi tercih ederseniz Xipe Totec birkaç saniyeliğine yere çöküyor ve bu esnada kendisini bıçaklayarak ölüler diyarına gönderebiliyorsunuz. Burada oyun size kısa süreliğine Xipe Totec’siz bir deneyim sunuyor. Oyunun kurgusuna göre bileğinize taktığınız, Xipe Totec’in nerede olduğunu gösteren “pusula” tohumumuz Xipe Totec ölüler diyarına gittiği zaman kurban kanına ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle etrafta hayalet gibi dolaşan rahipleri öldürerek kanlarını şırıngaya çekmeli ve tohuma enjekte ederek Xipe Totec’i tekrar dünyaya döndürmelisiniz. Yoksa kısa bir süre sonra siz ölüyorsunuz. Yalnız unutmayın, Xipe Totec gerçek dünyaya her döndüğünde öldürülmesi daha da zorlaşıyor.
Ölümden kaçış yok…
Oyunun başında zorluk düzeyini seçme şansınız var. Ben oyunu “zor” düzeyde bitirdim. Bu seviyede oyunun arabirimindeki görseller yok oluyor ve kaç kurşununuz kaldığını veya tohumun canını göremiyorsunuz. Bunun bir üst düzey zorluğuysa oyunun Hardcore hali, yani öldüğünüzde oyun bitiyor. Ölümler konusundaysa oyun resmen fantezi yapmış. Xipe Totec’in çok çeşitli “Fatality”leri var. Yeri geliyor kalbinizi söküyor, yeri geliyor mızraklarını fırlatıyor. Bu konuda kendisinin hayal gücü epey geniş.
Fakat ne var ki bu kaçıp kovalama işi bir noktadan sonra çok sıkıcı olmaya başlıyor. Oyunun zorluk düzeyi arttıkça Xipe Totec daha hızlı hareket ettiği için sizin de ona uygun şekilde reaksiyon göstermeniz gerekiyor. Aynı anda hem kaçıp hem de bulmaca çözme işi, bir yandan da ayak seslerini takip edip yakında bir yerde saklanacak bir dolabı hazırda tutmanız gerektiği için oyunun tamamı gerçekten gergin bir hal alabiliyor. Oyunun büyükçe bir kısmı dolabın içinden dışarı bakarak size bağırıp çağıran Xipe Totec’in hareketlerini takip etmek üzerine. Dolabın içerisindeyken görüş alanınız sınırlı ve Xipe Totec’in hareketleri bir noktadan sonra kolay tahmin edilebilir olduğundan “Bir an önce uzaklaşsa da yoluma gitsem” diye bekliyorsunuz. Bununla birlikte bir noktadan sonra dolapları karıştırarak sizi arayan bir tanrı olgusu komik gelmeye başlıyor. Beklerdim ki sizi bir dolapta bulamayınca sinirli bir şekilde dolabı veya çevredeki eşyaları parçalasın veya evin içerisinde tahribat yaratıp bazı yerleri geçilmez kılsın, yeni yollar oluştursun. Veya keşke oyun dünyasını biraz daha tanıyabilmemiz için tarihi bilgilerin yanı sıra oyun içerisine saçılmış notlar veya etkileşimler daha fazla sayıda tutulsaymış.
Kalite kontrol
Tüm bunların haricinde oyunda ne yazık ki genel bir bitmemişlik hissi, bir kalite denetimi eksikliği fark ediliyor. Oyunun 2024 yılında çıkan demosu oyunun hangi sürümüne ait bilmiyorum ama sanki hiçbir ekleme yapılmamış. Çok minik bir detay belki ama incelediğimiz tam sürümün giriş ekranında hâlâ 2024 yazıyor. Her ne kadar bazı görsellerin oyunun final versiyonunda mevcut olmayabileceği yapımcılar tarafından belirtilmiş olsa da oyunun tanıtımlarında kullanılan ve çıkış tarihi videosunda gösterilen enstantanelerin ve karakter modellemelerinin bir kısmı oyunda yok. Kamera yaptığınız hareketlere kıyasla normalden çok daha fazla sallanıyor. Optimizasyon gerçekten çok kötü ve oyun çok fazla çöküyor. Sadece belli noktalarda kayıt edebildiğiniz için bütün ilerleyişiniz bu yüzden çöp olabiliyor. Fazla sayıda hatayla karşılaşıyorsunuz; örneğin oyunun son bölümlerinde Xipe Totec’in kapılara takılıp geçemediğine ve köşk bölümlerinde rahiplerin zeminin içine girdiklerine çok defa şahit oldum.
Xipe Totec’in aşırı korkutucu ve güzel tasarlanmış modellemesi büyük bir artı. Oradan oraya koşuştururken ortalama olarak 6-7 saatlik bir oyun deneyimiyle en azından parasının hakkını veriyor diyebilirim. Tabii bu sürenin hatırı sayılır bir kısmını saklanmak ve ızgara arasından sağı solu gözetlemek oluşturuyor. Türkçe seslendirme olduğu için bu şekilde bir tatmin duygusu yaratıyor. Fakat oyunun oynanış dinamikleri ve küçük hataların fazlalığı optimizasyon problemleriyle birleşince sınırlı bir oyun zevki sunuyor. İndirime girdiğinde veya teknik kısım biraz daha stabil hale çekildiğinde deneyebilirsiniz.
Death Relives'e dair bilgi sayfasına şuradan ulaşabilirsiniz.
Başlıklar
Aztek Mitolojisi için değişik bir “ya şöyle olsaydı?” hikayesini korku temasıyla birleştirerek çok farklı bir deneyim yaşatıyor. Tabii oyun çökmediği müddetçe.
- Aztek tanrısı Xipe Totec korkutucu biçimde tasvir edilmiş
- Hikâye anlatımı güzel
- Sıkıcı oyun yapısı çok çabuk eskiyor
- Teknik olarak oyundaki hatalar saymakla bitmez























Türkçe dublaj oyunlara hasret kalmıştık. Neyseki yerli yapımcılarımız bu açlığımızı gidermeye başladı. Oyun çerezlik zaten kendini belli ediyor. İndirime girerse alınır.
En son Türkçe dublajlı oynadığım oyun Infamous Second Son'dı sanırım. Hey gidi günler be!