Not: Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinin Ocak 2014 sayısında yayınlanmıştır.
Buradan bağımsız oyun geliştiricilerine seslenmek istiyorum. Abicim yeter artık, şöyle bağımlılık yaratan oyunlar yapmayın. Sizin yüzünüzden adam gibi oyun oynayamaz oldum, AAA oyunlar inci gibi dizilip beni beklerken ben ‘dur azcık daha şu böcüklerle takılayım’ kafasındayım. Tam Rogue Legacy belasından kurtuldum derken şimdi de başıma Paper Sorcerer çıkardınız. İnsaf yahu! Çıkarmayın artık, istemiyorum.
Aslında olay tam olarak bağımlılık da değil. Başka bir işle meşgulken aklım mesela bu oyuna gidiyor, ‘dur ya azıcık açayım da sonra devam ederim işe’ deyiveriyorum. Ha oyun çok mu zevkli? Yooo. Çok mu muhteşem, inanılmaz, oh my god eye of the tiger bir oyun mu? Hayır, hiç alakası yok. Ama işte garip bir çekiciliği var ve bu durum artık beni acayip gıcık ediyor.

Paper Sorcerer kendince bir RYO. Bir kitabın sayfaları arasına sürgüne gönderilmiş bir büyücü rolündeyiz ve gücümüzü geri kazanmaya çalışıyoruz. Oyunun en önemli özelliği de burada karşımıza çıkıyor zaten. Jesse Gallagher oyundaki tüm grafikleri kağıt üzerine mürekkepli kalemle çizmiş, ne de olsa kitabın içindeyiz, bu yüzden de oyunun grafiklerinde yalnızca sarı, beyaz ve siyah renkler var. Bazı oyunların sırf retro hissi yaratmak adına filtreler yardımıyla siyah-beyaz veya sepya tonlara büründürüldüğü şu ortamda kendinden retro grafikli oyunlar çok hoşuma gidiyor. Gallagher’in çizim tarzı da hakikaten çok tatlı, yetenekli bir kardeşimiz olduğu kesin.
Geleneksel RYO’larda olduğu gibi burada da 4 kişilik bir takımımız var. Bu takımı oyunu oynarken yavaş yavaş kuruyoruz, yani en baştan 4 karakter seçmek yok. Dahası yanımıza aldıklarımız da tam bir büyücüye yakışacak canavar ve yaratıklar. Birbirinden farklı yetenekleri olan 13 farklı yaratık (Witch, Werewolf, Skeleton, Goblin, Minotaur gibi) arasından 3 tanesini seçiyoruz, seçebilecek durumda olduğumuz diğerlerini ise istediğimiz zaman değiş tokuş yoluyla gruba alabiliyoruz. Bu yaratıklardan bazıları büyücü, bazıları tank, bazıları damage dealer, bazıları hırsız. Yani bu şekilde grubu kurarken dilediğimiz sınıflara ağırlık vermemiz mümkün oluyor. Bu yaratıkların toplamda 300’den fazla farklı yeteneğe sahip olması oyuna acayip bir çeşitlilik katmış. Ben Minotaur, Goblin, Witch üçlemesiyle başladım ve gayet de keyifli ilerliyorum mesela.

Oyunda aynı eski tip RYO’larda olduğu gibi 3D ortamda ilerliyoruz ve bir düşmanla karşılaştığımızda JRYO tarzı sıra-tabanlı saldırı ekranına geçiyoruz. Karakterlerin hızlarına bağlı bir sırayla hamlelerimizi seçtikten sonra biz düşmana vuruyoruz, o bize vuruyor ve bu şekilde ölene kadar savaşıyoruz. Savaş sırasında ölen karakterlerimiz de savaşın ardından XP puanından nasiplendiği için biri ölünce ‘tüh’ deyip baştan başlamaya gerek olmuyor. Savaşlarda ise karşı taraf kafasına göre davrandığından sürekli bir ‘ne olacak acaba’ hissi var. Mesela bazen grubun zayıf halkası olan büyücüye dalıveriyorlar, iyileştirme büyüsünü yapamadan mezarı boylayıveriyor ufaklık. Bazen de hırsızın azıcık canı kalsa da onu es geçip başkasına saldırıyorlar. Değişik bir sistem yani, ama can sıkıcı bir tarafı yok.

Oyunun hikâyesi daha çok yazılarla anlatılıyor ama zaten çok da fazla bir hikâye yok. Yine de yolda rastladığımız karakterlerle yapılan diyaloglar bize bulunduğumuz yer ve kurtuluş yolu hakkında fikir vermeye yetiyor. Gerisi etrafta dolaşmak, bulduğumuz her şeyi yağmalamak, karakterlerimizi yeni silah ve zırhlarla donatmak ve savaşmak üzerine kurulu. Kısa süre içinde sizin de fark edeceğiniz gibi karakterlerimizi donatmak müthiş önemli çünkü karşılaştığımız düşmanlar aniden zorlaşıyor. Özellikle 4. katta oyunun ilk boss'u diyebileceğim Knight'la savaşırken ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Ama zorlu savaşları tekrarlama gereksinimi kötü bir şey değil; farklı taktikler, bazen farklı karakter seçimleri yapmanızı gerektiriyor ki bu da çok kolay oyun sevmeyen, işin içine strateji karıştırmaktan hoşlananlar için ayrı bir güzellik.
Yalnızca 5 dolar karşılığında bu kadar geniş bir içeriğe sahip olmak iyi bir şey. Bu tür eski tarz RYO türevi oyunları özlediyseniz kesinlikle beğeneceğinize eminim. Ne de olsa baba RYO’ların sahneye çıkmasına daha birkaç ay var. O zamana kadar verdiğiniz parayı hak edecek bu tür yapımlara yönelmek en güzeli.

Yaratık çeşnisi
KÜNYE
KARNE
+
-
SON KARAR: Ben niye tek başıma böyle oyunlar yapamıyorum acaba
NOTU: 7
















